hesabın var mı? giriş yap

  • ilk üreticisi avedis isimli türk-ermeni istanbullu bir insandır.zil yapımını farklı boyutlara getirmiştir.zira bir efsaneye göre zillerin malzemesi hazırlanırken, avedis atölye deki herkesi dışarı çıkarır malzemeyi kendi başına yapar ondan sonra üretimi yaparmış.avedis mehter takımı için ilk zilleri yaptığında (1618) sultan ii.osman 80 altın ve zildjian soyadını bu aileye vermiştir.1623'te samatya'da ilk atölyeleri sultan iv.murat tarafından kendilerine verilmiştir.1700 yılıyla birlikte bu ziller avrupa daki bandolara satılmaya başlanmış.bu sayede zildjian avrupayla ilk bağlantılarını kurmuştur.daha sonraları bu konuda sultan abdülaziz'in kendilerine çok fazla yardımı olmuş ve 1909 yılında ikinci fabrikaları bucharest'te kurulmuştur(aram zildjian).savaş nedeniyle amerika'ya göçen iii.avedis zildjian,aram zildjian'a istanbul'da bu aile işini (ki bu arada şirket 300 yıllık bir aile şirketi olmuştur) sürdüremeyeceğini bu nedenle bir daha istanbul'a dönmeyeceğini, zil yapımına devam etmek için amerika'da bir fabrika kurmak istediğini söylemiş ve aram zildjian'ın isteğe olumlu yanıt vermesiyle 1927'de amerika'da ki ilk fabrikayı kurulmuştur.bundan sonra zildjian'ın yükselişi başlar.1950'lerde jazz davulcuları için ilk kapı olmuşlar ve 15 çalışanla yıllık 70.000'er parça zil üretimi yapmışlardır.1964 yılında beatles grubunun ed sullivan şov'a çıkması ünlerine ün katmış ve 1964 yılını 90.000 parça zil üretimiyle kapatmışlardır.1981 yılında k serisi (kerope zildjian)zilleri üretmeye başlamışlardır.1986 yılında k/z serilerinin karışımından yeni hi-hat'leri üretmeye başlamışlardır.yine 1986 yılında ilk zildjian günü (zildjian day) (tüm endorserlar müzik camiasının toplandığı gün) yapılmıştır.1988 yılında hickory'nin (hickory-kuzey amerika'da yetişen,baget yapımında kullanılan sert yapılı bir tür ceviz ağacı) kalbinde,alabama'da açıktıkları atölye'de zildjian bagetlerinin üretimine başlamışlardır.1995 yılında ise müzisyenlerin zillerini seçebilmeleri için özel odalar açmışlar ve iso 9001 belgesini almışlardır.şu an şirket 384 yaşında ve 15.nesil tarafından yönetilmektedir.zillerin ve katologların üstüne hala daha turkish cymbals yazmakta ve arapça ne olduğunu anlayamadığım bir yazı bulunmaktadır.zildjian'ın açılımına gelince türkçe zilyapanoğlu manasına gelmektedir(zil-türkçe dj-ermenice/yapan ian-ermenice/oğlu).
    orjinal ingilizce versiyonu için; www.zildjian.com/en-us/about/timeline.ad2
    (bkz: copy-paste değil alınteri) *

  • çok terbiyesizce olabilir. en güzeli askeriye içine sokmaktır, askerden ne istiyosun durup duruken.

  • 1. sipariş veriyorsun,
    2. sipariş sana teslim ediliyor,
    3. hizmeti ve ürünü beğenmiyorsun, hatta çöpe atıyorsun,
    4. medeni bir şekilde ürünü ve hizmeti puanlayıp yorumluyorsun,
    5. restoran ve yemeksepeti birlikte karar verip siparişi iptal edip yorumunu siliyor.
    6. hiçbir şey olmamış gibi, her şey mükemmelmiş gibi hayat devam ediyor.

    restoranının ayrı, sepetinin ayrı mk. düzeninize sokayım sizin.

  • üst edit: 'ben aşılıyım' maskesi takarsa eğer usulca eğilip, turiste kendini sevdirebilecek insandır aynı zamanda.

    o ne cesaret yiğidim? cesaretinden dolayı evde balkonlara çıkıp alkışlanacak kişidir aynı zamanda.

    düşünsene: tc vatandaşısın; yazlık yerde, plajda veya çarşıda yürüyorsun, elde bim poşeti.

    karşıdan bi turist geliyor. onu gördüğün anda hafif bir korku, böyle içe doğru büzüşme.

    git gide yaklaşıyor. göz göze geldiniz. kafanda deli sorular, panik haldesin. yanında aşı olsa şak diye koluna sokacak durumdasın öyle bir an.

    uzaktan bir polis de cem yılmaz'ın (bkz: şu müslüman mı lan) repliğindeki gibi "şu türk mü lan?" diyerek, anbean süreci izliyor.

    gerilim filmi resmen. seni gören turist o an şikayet etse sıçtın mavisi.

    içinde olmasak çok eğlenceli bi ülke aslında.

  • her gün parçacık çarpıştıranlar tarafından eleştirilendir. nedir başarı abi onu söyle bana? on yıldır çalışıyorum, patron zırıltısı çekiyorum. müdür olsam mı başarı, bu bok gibi iş hayatında? marie curie olsam mı başarı? erkeklerin hepsi birer pierre curie veya einstein mı? yoksa van gogh veya beethoven mı? siz başarılı beyler, gece 10'lara kadar mesai yapmak mı başarı? yoksa beyninizi elin kalantorunun cebini biraz daha doldurmak için tüketmek mi?

    başarı ne biliyor musunuz ?

    mutlu olabilmek. kimisi bunu ev kadını olup çocuk yapmakta bulur, kimisi çılgın gibi çalışmakta. ama tek bildiğim mutlu insan diğer insanların kıçı, başı, hayat tercihleriyle uğraşmaz, kendi işine bakar.

    edit: 25 yıldır ben canımın istediği saatte kalkamıyorum, gündüz istediğim saatte istediğim yere gidemiyorum. bir insan evladı şu veya bu şekilde bu özgürlüğü elde edebilmişse başarılıdır bence mesela.

  • hırsızlık, cinayet, tecavüz mahkumu adi suçluların bulunduğu hapishane koğuşlarında pek bulunmazlar.
    ancak siyasi suçluların koğuşlarında bol miktarda bulunurlar diye tahmin ediyorum.

  • -sneijder 3.5 yıllık sözlemesini tamamlamadan gider.
    -neye dayanarak söylüyorsunuz sergen.
    -koltuğa dayanarak.

  • dışarıdan bakıldığında gelenek, görenek, töre vb. şeyler takmayan, ipini koparmış, özgür, şehirli, modern görünümlü kadınların evlenirken köyden kalma en olmadık geleneklere sıkı sıkıya bağlanmasıdır.

    düğününe gittiğim ve sosyal medyadan düğününe tanık olduğum kadın arkadaşlarımda ve akrabalarımda/tanıdıklarımda hep bunu gördüm ve hayret ettim.

    "sevgilisiyle sahildeki kayalıklara inip, iki bira içip nikah salonuna gider, düğün müğün yapmaz" diye düşündüğüm kişiler bindallılara büründü, baldız yüzüğüne, süt hakkına varana dek isteklerde bulundu.

    bana da bakıp şaşırmak kaldı.