hesabın var mı? giriş yap

  • fırsat vermiyosunuz ki sayın bakan, altın alıyoruz bozdurun diyorsunuz, dolar alıyoruz bozdurun diyorsunuz. şimdi son karar nedir? biriktiriyor muyuz?

  • istiklal'de sevgilinizle öpüşürken "boş ev var kııızz" diyecek kadar samimi, düşünceli insanlardır ayrıca..

  • soma'da çıkarılan başka bir işçinin ifadesi.
    "aşağıda mühendisler de var" diyor. neden mi? öyle derse yardımın artacağını düşünüyor çünkü.
    insana, sadece insan olduğu için değer vermeyenler utansın.
    unvana, banka hesabına, makama tapanlar utansın.
    şahit olduğumuz bıçak kadar keskin bu olayları düşünün, düşünelim...

  • yardim almaya giderken ko$mayin. mumkun mertebe de panik yapmayin. kalp ati$ini ve kan dola$imini minimal duzeyde tutmak icin gerekenleri yapmaya cali$in. sukunet bunun icin ba$ta gelen $arttir. yilanlar ana olarak iki tur zehire sahiptir, norotoksinler (sinir sistemine saldiranlar) ve ozellikle isirik cevresindeki dokulari etkileyen hemotoksinler.
    norotoksin yedi iseniz uzunca bir sure pek bir $ey hissetmezsiniz, bazi yerlerde ka$inma ve uyu$malar ile ba$lar, yikim bir sure sonra hizlica gelecek ve solunumun/kalp durmasi ile her $ey bitecektir. o yikima yakla$madan yardim bulmaniz gerek. bu zehir turu kas hucreleri ile onlari kasilmak icin uyarak sinir hucrelerinin baglanti noktasina saldirip kasi uyarisiz birakir.
    hemotoksik zehirdeyse durum kisa zamanda lineer olarak kotule$meye ba$lar. sokuldugunuz uzvunuzda inanilmaz agrilar olur ve $i$meye ba$lar. $i$lik bordo, kirmizi renkli bir kan ve doku torbasi gibi gorunecek. oyle cok $i$er ki deri patlayacaktir. bu $i$kinlige gelince deriyi yirtilmadan siz kesin. bu zehir turu yara cevresindeki her turlu hucreyi sindirmeye ba$layan bir zehirdir. mide sivilarinin vucudunuza sizmasi gibidir. vucudun o bolumu kendi kendini sindirmeye ba$lar. bu deformasyon hicbir zaman geri donmeyecektir.
    sizi sokan yilani dikkatlice inceleyin. yardim aldiginizda yilani olabildigince iyi anlatabilecek durumda olmaya, belirleyici bir kac ozellik anlamaya cali$in. hatta ozellikle norotoksin yediniz ise (bunu $i$me olup olmamasindan 15-20 dakika icinde anlarsiniz) onceden bir kagida yazip gorunen bir yerinize asin. yilanin ozelliklerini doktor bilsin. solunum durup olmeden bir sure once konu$amamaya da ba$layacaksiniz.

    genel olarak $oyle bitirelim. her iki tur zehirlenme de yikicidir. ama norotoksik zehirlenmeden medikal mudahale ile yirtarsaniz hayatiniza eskiden oldugu gibi devam edersiniz. ama hemotoksik zehirlenmede, isiriginin oldugu uzvunuzu hayatta kalsaniz da unutun. cok buyuk ihtimalle kesilecektir. kesilme ihtiyaci olmasa da oyle kotu, cirkin, taninmaz bir hal alacaktir ki, kesilmesini siz isteyebilirsiniz.

    emmeye cali$mak degil ama isirigin kalbe yakin bir yerinde, isirik deliklerinin olu$turdugu dogruya paralel buyukce ve derince bir kesik acmak ve eger isirik kol veya bacaktaysa bu kesigin 20-30 santim uzerinden sikica baglamak her zaman iyi bir fikirdir. genel cabanin tamami zehrin yava$ ve olabildigince az kisminin yayilmasi uzerinedir.

  • "ben bir ateist değilim. kendime bir panteist diyebileceğimi de düşünmüyorum. ilgili soru bizim kısıtlı akıllarımız için çok geniş. biz, pek çok değişik dilde kitapla doldurulmuş bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğun durumundayız. çocuk kütüphanedeki kitapları birisinin yazmış olması gerektiğini bilir. nasıl yazıldıklarını bilmez. yazıldıkları dilleri anlamaz. çocuk, kitapların sıralanmasında esrarengiz bir düzen olduğundan şüphe eder, ama ne olduğunu bilmez. bu durum, bana göre, en zeki insanın bile tanrıya göstereceği yaklaşımdır. biz, evrenin muhteşem bir şekilde düzenlendiğini ve belirli kanunlara uyduğunu görmekteyiz, ancak bu kanunları çok bulanık bir şekilde anlayabilmekteyiz."

    albert einstein

  • bir kutu çekirdek kahvelerinden alınca beleşe verdikleri ufak boy kahve "uygulamasını" kaldırmışlar. gün sonunda lavaboya döktükleri şu bayat filtre kahveden de mi veremiyorsunuz derseniz bile "maaleseff" diye vermiyorlar.
    ama şimdi ne yapıyorum, gidiyorum cafe nero'ya, gloria'ya, carribou'ya, diyorum ki "bu çekirdek kahveden bir kutu alınca starbucks'ta yanına bir kahve hediye ediyorlar". tabi ki yanıt her zaman "ne demek efendim biz de hediye edelim" oluyor.
    yani demem o ki eyy starbucks!! senin sayende hediye kahvemizi her yerden yine alıyoruz, ama bir farkla, kahveyi senden almıyoruz. haberin olsun..

  • - seni kim gönderdi buraya evladım?
    - idris bey efendim
    - idris bey denmez oğlum, idris yüzbaşım diyeceksin, bana da efendim deme
    - peki abi