hesabın var mı? giriş yap

  • 1. filmlerinde mutlaka dramatik ve "yalin" bir yasam oykusu anlatir, her sey oldugu gibidir. oyuncularin "rol yapmamasi" da bir nevi "rol"dur, bu haliyle empresyonist, yani izlenimci bir profil cizer. (bu akim asghar farhadi ve pawel pawlikowski ile son 10-15 senede bir nevi "trend" oldu, ama ceylan bunun temellerini kasaba ve uzak ile atmisti. mesela ulas inan inac'in 2005 yilindaki "turev"i de buna benzer bir ornektir)

    2. hikayede sizi gulumsetecek unsurlar yoktur, pesimizm had safhadadir. filmde mutlaka bir trajedi vardir ve olay orgusu bu trajedi ustune kuruludur (bknz: uc maymun, bir zamanlar anadolu'da) eger trajedi bir olay etrafinda sekillenmiyorsa (cinayet vb.) karakterin ic hesaplasmasi uzerinde sekillenir. (bknz; kasaba, kis uykusu, ahlat agaci)

    3. hemen her karakterinin temel ozelliklerinden biri "yalnizlik"dir. hikayenin ana kahramani bir sekilde bulundugu yere ait degildir ve cevresiyle hastalikli, eklemlenememis iliskileri vardir. (bknz; uzak, kis uykusu, ahlat agaci)

    4. filmlerindeki karakterlerin bir diger ozelligi ruhsal acilarina cevap aramalaridir, bu arayis, aslinda ruh acilarini dindirmeleri icin de bir firsattir. filmlerinde karakter irdelemelerinde pek "gizli-kapakli" anlatim yer almaz. insani ve insanla alakali her olayi anlatir. kahramanin dis gorunusu yalin, ic dunyasi karmasiktir.

    5. bilindigi uzere tarkovski'den etkilenmistir ve sinemasinda ondan izler tasir. basit, sade ve siirsel (bknz: zerkalo) bir anlatim tercih eder. yapitlarinda sagduyulu metaforu, ritmik tekrarlari (bknz: stalker) cokca goruruz . monokrom renk paletini, en başta üç maymun olmak üzere, cok iyi kullanmistir. (bir ihtimal "iklimler" istisna olabilir, ancak iklimler de bergman'i kiskandiracak olcude introspektif bir filmdir o da ayri bir konu)

    6. filmlerinde donem donem, goruntu/sinematografi , hikayeden one cikar. "uzak" filminin kar ve kışı, "bir zamanlar anadolu'da" nin çorak ic anadolu bozkirlarini hatirlatmasi lirizm'in sembolik yanini kullanmada ne denli basarili oldugunu da gosterir.

    7. filmlerinde yapayliga yer yoktur, bu nedenle yakin plan cekime sıkca basvurur. yakin plan cekimin bir baska ozelligi de, diyalogun onemini belirgin olcude azaltmasidir.

    8. ana karakterler, genelde, hayalleri olan ama henuz gerceklesmemis erkeklerden olusur.

    9. kadin karakterlerin cekimleri kisa sureli ve durgundur. bu anlatim bicimiyle, psikolojik cozumlemeyi seyirciye birakir, bu yonuyle de kadinlarin toplumda konumlandirilmasi izleyicinin inisiyatifine birakilmistir.

    10. "kis uykusu" ve "bir zamanlar anadolu'da" da anton cehov'un kisa oykulerinden esinlenmistir. bir diger yandan, filmlerinde dostoyevksi ve henrik ibsen'in eserlerinden de izler bulunur.

  • ciplak fotosu vardir diye gelmistim ama avuncular'in anlamini ogrenerek cikiyorum.

    gerci tam anladim mi hala emin degilim. umarim iq seviyemde bir degisme olmamistir.

    ayrica diger kelime icin serbest cagrisim. sonra ben bunu duydum da bu neydi demeyin.

    (bkz: mitokondri)

  • ahlak bekçileri gelmeden önce yazayım.
    önce direkt savcılığa yanında güvendiğin bir avukat (mümkünse feminist bir kadın) ile git.
    siteye mesaj at ve dava açacağını söyle. ve davanı da aç ciddi ciddi.
    pezevenklere yer sağlamanın bedelini ödesin ibneler.
    ondan sonra o bilgim yok diyen ibneye de ayrı bir dava aç.
    çok genişlemeden sadece savcılık ve bir avukat ile yaptıkları şantajları bir taraflarına sokarsın onların.

    korkma. ciddiyim korkma.
    burada gelip sana ahlak dersi verecek ibneler geceleri o sitelerde ezik ezik gezen piçler. kim kime ahlak dersi verecekmiş herkes kendine baksın.
    dediğim gibi çok duyurmadan ve korkmadan savcıya git.

    edit: ülkemizde görme engelli insanlarımız için rehber köpek uygulaması için lütfen destek olalım.

  • -geçen senelerden birinde sırf artistlik olsun diye 10 kasım'da saat 9'u 5 geçe ayağa kalkmamış ve bunu marifetmiş gibi bu köşeden cümle aleme ilan etmiştim

    türkiye'nin en çok okunan gazetesinde köşesi olan bir adamın kalibresi bu işte. artizlik olsun diye. yazık.

    gerek yok ahmet hakan, "gölge etme" yeter.

  • soygun için bu kadar salağı bir araya getirebilmek için profesör değil, burhan kuzu olmak lazım

  • üniversitedeyim. ramazan ayı, bir yandan sınavlara girip çıkıyorum bir yandan oruç tutuyorum. zorlanıyorum ama kış zaten, günler kısa öyle geçip gidiyor. bir gün herkesin dersi var ben evde tek başıma oruç açıcam. eve giderken bir ekmek aldım, zaten o kadar param var.

    evde ne var ne yok bilmiyorum çünkü sınavlar var yoğunuz. eve girdim buzdolabında bir tabak zeytin buldum. bir tepsi aldım ekmeği koydum yanına da bir tabak zeytin, ezanı bekliyorum. bir yandan da kendimi avutuyorum, en azından zeytin var diye.

    oturduğumuz apartman öğrenci olduğumuz için bizden pek de hoşlanmayan insanlarla dolu bir yer. hatta ev sahibimiz bile arada gelir odaları kontrol ederdi çaktırmadan. neyse tam oturuyorum, kapı çaldı. bir teyze geldi, daha önce hiç görmedim girip çıkarken tanımıyorum o yüzden. elinde bir tepsi "öğrencisiniz evladım yemeğiniz denk gelmemiştir belki" dedi, çekti gitti. elimde tepsi kalakaldım. ne açlık kaldı ne oruç. oturdum, bir yandan yedim bir yandan ağladım.

    iyi insanlar var, hala varlar. inandıkları, ırkları, hayatları ne olursa, nasıl olursa olsun, varlar. inşallah biz de seneler sonra bir gün tebessümle hatırlayacak insanlar bırakmışızdır arkamızda.

  • türk hava yolları'nın tc-jdm kuyruk numaralı efsane uçağının takma adı. 22 yıldır uçuyor olmasıyla oldukça ilgimi çeken deli mike hakkında biraz bilgi vermek isterim.

    türk hava yolları, 1990 yılında airbus firmasından 4 adet a340 sipariş ediyor. thy, ilk uçuşunu 25 ekim 1991 tarihinde yapacak olan airbus a340'lar ile amerika ve uzakdoğu seferlerini aktarmasız yapma niyetindeydi.

    airbus'tan ilk a340 uçağını 1993 yılında alan thy, bu yazının konusu olan tc-jdm kuyruk numaralı uçağına ise 1996'da kavuştu. bu dört motorlu uçak, o gün bu gündür thy'ye hizmet vermeye devam ediyor. dile kolay tam 22 yıl...

    tc-jdm, 22 yıldır uçan bir yadigar olmasının yanı sıra diğerlerinden farklı olan karakteriyle de ön plana çıkıyor. hatta bu karakteri sebebiyle thy teknik personeli, kuyruk kodunun son iki harfinin açılımı "delta mike" olsa da kendisine "deli mike" diyor.

    deli mike, lakabını sonuna kadar hak eden bir uçak. thy personeli deli mike için şöyle diyor: "deli mayk isterse dünyanın öbür ucuna sorunsuz uçar. canı istemezse, yerde 1 metre bile gitmez." zaman zaman ışıklarını kendi kendine açıyor, tam müdahale edilecekken kapatıyor. son kararı hep deli mike veriyor. canı ne isterse o!

    22 yıllık bu büyük makinenin yağmurlu havada pistten çıkma, havada istanbul'a geri dönme gibi üç beş olayı dışında büyük bir vukuatı yok. zaten airbus'ın a340 modelinin bu güne kadar ölümlü bir kazası yok. çok başarılı bir uçak ancak artık uzun uçuşlar için orta ölçekli ve daha ekonomik modeller tercih edildiği için üretimi durduruldu.

    thy'nin elinde a340'lardan bir dönem 9 tane vardı. sonrasında bazıları emekli edildi, bazıları bakıma alındı, hatta bir tanesi restoran oldu. şu anda ise deli mike (tc-jdn) ile birlikte tc-jdn ve tc-jıı kaldı. kalan a340'lar genelde sadece cidde ve medine seferleri yapıyor. thy ise bu yadigarları iyi bakımlar sayesinde 2021'e kadar kullanmayı planlıyor.

    edit: thy'nin elinde deli mike ile birlikte iki a340 daha varmış. onlar da eklendi.

  • 17. yüzyılda tane tane anlatmış. yasama ile yürütme ayrılmalı, kanunu koyan ile uygulayan aynı olmamalı yoksa yönetenin kanunları kendi çıkarına kullanmasının önünü alamazsınız demiş, 350 yıl önce demiş... okudukça insanın içinin parçalandığı kitaplar yazmış, fikirleri şimdi "e tabi ki" şeklinde bir algı uyandırsa da çağının çok ötesinde olan düşünür. okurken "e tabi ki" dediğimiz fikirler ve gerçekler ortadayken uygulamaların teker teker tersine döndüğü zamanlarda yaşamak da bizlerin laneti olsa gerek.

  • geçenlerde iş yerinden arkadaşım, eşi ve küçük oğlu misafirliğe geldiler. aslında gün içinde arayıp beraber program yapalım minvalinde bir şey söyledi arkadaşım ama bunu usulünce reddettim.
    neyse bu defa dönüş yolunda olduğumuz için eşi eşimi arayıp yarım saatliğine geçerken gelicez 15 dk. sonra oradayız demiş:)
    neyse kaçış yok gibi, gelebilir miyiz diyene gelme denmez.
    neyse efendim geldiklerinde akşam saat 8 'di.
    oturup muhabbet ediyoruz, bizim kız sağ olsun hiç durmuyor hep bir huysuzluk. laf lafı açıyor arada balkona bir salona çıkıyoruz saat oldu gece 12.
    arkadaşım kalkalım diyor eşine eşi cevap dahi vermiyor. ben de yarın iş falan yok oturuyoruz diyorum dilimin ucuyla. bir böyle, iki böyle, beş böyle belki ara ara arkadaşım eşine 10 defa hadi kalkalım dedi :)
    artık arkadaşım kalkalım uykum geldi dediğinde ben de dayanamadım baktım yine yengeden ses yok, benim de uykum geldi dedim. saat 3 oldu bu arada.
    yahu ayıptır ya. ev sahibi tabi ki gidelim dediğinizde oturun diyecek.

  • az önce david grusch, david fravor (eski yarbay) ve ryan graves (eski teğmen) amerikan temsilciler meclisinde kongre üyeleri ve halk önünde yeminli ifade verdi. fravor ve graves şahit oldukları ufo karşılaşmalarından bahsettiler. sadece teknolojimizi değil, bildiğimiz fizik kurallarını da fersah fersah aşan bir fenomenle karşı karşıyayız.

    grusch ise amerika'nın elinde sağlam halde (intact) insan yapımı olmayan araçların olduğunu yeminli şekilde tekrarladı. amerika'da bu yemin altında kongreye ifade verirken yalan söyleyemezsiniz. araçların yerlerini de bildiğini söyledi. araçları bizzat görüp görmediği sorulduğunda "topluma açık şekilde bunu söyleyemem, ama sizin yetkiniz var, özel olarak size söyleyebilirim" diye cevap verdi. ayrıca bu araçlarla beraber biyolojik varlıklar da ele geçirildiğini de söyledi.

    birden fazla kişinin hem bu ufo/uap tarafından, hem de bu konunun dışarı açılmamasını isteyenler tarafından yaralandığını söyledi. cinayetler ve öldürülenler hakkında public olarak konuşamayacağından bahsetti. doğrudan iletişim halinde miyiz sorusuna özelde cevap verebilirim dedi. bakın bunları söyleyen adam istihbaratta görev almış çok üst düzey bir bürokrat. istihbarat içindeki görevlerinden biri de ufo/uap konusunu araştırmak. araştırdıkça pek çok şey buluyor fakat yetkisi olmasına rağmen kapılar ona kapatılıyor.

    şimdi de spekülasyon kısmı: teori o ki, bu ele geçirilen araçlar lockheed martin gibi özel güvenlik şirketleriyle ortak olarak inceleniyor. hatta doğrudan o özel şirketlere devredilmiş de olabilir. bu şirketler de reverse engineering ile araçların nasıl çalıştığını vs anlamaya çalışıyorlar. fakat onlarca yıldır çok ilerleyemiyorlar. bob lazar 89'da ilk konuştuğunda en az 9 uzay aracı olduğunu söylemişti. grusch geçtiğimiz haftalarda verdiği röportajda en az 10 uzay aracının amerika'nın elinde olduğunu ve hatta ilk crash retrieval'ın mussolini italya'sında 1933'te olduğunu söylemişti.

    bugünkü duruşma tarihi bir duruşma. amerikan ve dünya kamuoyunun önünde yeminli olarak ifade veren eski bürokratlar insan dışı bir medeniyete ait araçların amerika'da olduğunu söylüyor. yakın zamanda bu sırların artık saklanamaması için özel yasa tasarısı oylanacak ve bütün bu ufo ifşa dalgasının arkasında bi-partizan yani hem cumhuriyetçi hem demokrat kongre üyeleri var. kongre çoğunluğu lideri chuck schumer yasa tasarısını hazırlayan adam.

    gülün, eğlenin, dalganızı geçin ama farkına da varın ki, tarihe tanıklık ediyoruz: sadece evrende değil, dünyada bile yalnız olmayabiliriz!

    edit: ingilizcesi olanlar, iki buçuk saatlik duruşmayı buradan tekrar izleyebilir: https://www.youtube.com/…vy&ab_channel=gopoversight