hesabın var mı? giriş yap

  • türkçe'ye gürültü azaltma olarak çevrilebilecek bir havacılık terimi. uçakların yarattığı gürültünün, insan sağlığına olan etkisini azaltmak için ortaya atılmış bir düşüncedir. malumunuz, gürültünün insan sağlığı üzerinde uyku bozukluğundan strese, baş ağrısından öğrenme bozukluklarına kadar fiziksel ve psikolojik bir çok olumsuz etkisi vardır.

    uluslararası sivil havacılık kuruluşu, yani kısaca icao, 1970'lerin başlarında bu konuya eğilerek uçaklar için bazı kısıtlamalar getirmeye karar vermiş. bunu da havacılık anayasası diyebileceğimiz "annex"lerinin 16. bölümüne, yani environmental protection kısmına eklemiş. bu kısımda, uçak üreticilerinin (airbus, boeing vs.), uçaklardan çıkan sesin azaltılması için alması gereken önlemleri, desibel seviyelerini vs. belirtmiş; sadece üreticilerle sınırlı kalmayıp, kullanıcılara da kısıtlamalar getirerek, uçuş esnasında uyulacak prosedürler ile uçak üreticileri tarafından azaltılmış ama tabi ki hala rahatsız edici seviyede olan gürültünün çevreyi minimum düzeyde rahatsız etmesi için bazı kullanım teknikleri geliştirmiştir. çalışmalar bununla bitmemiş, yıllar geçtikçe gelişen teknolojiyle birlikte kısıtlamalar daha da artmış, üreticileri daha da sessiz uçaklar üretmeye zorlamış, eski gürültücü uçakların yerini daha çevre dostu ve daha az gürültülü uçaklar almıştır ve almaya devam etmektedir. evet, uçaklar hala çok gürültülü ama savaş uçaklarının eski dizayn motorlarıyla kıyasladığımızda farkı çok rahat görebiliriz (duyabiliriz?). mesela şu an kullanımdaki en büyük motor olan boeing 777'nin ge90-115b motoru, bir f-16'dan daha az gürültücüdür. hatta en çok gürültü çıkaran boeing 747-200'ün jt9d-3a motorları bile (4 tane olmasından dolayı) f-16 ile yarışamaz.

    bunun yanında, hava limanlarının lokasyonu da bir başka etkendir. şehrin içinde bulunan havalimanları (örn. istanbul atatürk, kayseri erkilet, new york jfk ve la guardia, tokyo haneda), gürültü etkisinin en şiddetli hissedilebileceği yerlerdir. yapıldığı vakit şehrin içinde olmasa da, geçen yıllarla birlikte şehrin içinde kalmaları da hayatın bir gerçeğidir. bu yüzden yeni inşa edilen hava limanları mümkün mertebe şehir hayatının etkilenmeyeceği, uzak yerlere inşa edilir. 3. hava limanı buna bir örnektir.

    kullanıcıların (thy, lufthansa, emirates vs.) uyması gereken prosedürlerden bahsedelim biraz da.

    uçakların yarattığı gürültünün çevreyi en çok rahatsız ettiği uçuş safhası, kalkış ve iniş safhalarıdır. çünkü bu safhalar uçağın yere, dolayısıyla insanlara en yakın olduğu zamandır. bundan dolayı, kalkış ve inişler için bazı prosedürler geliştirilmiştir uçakların kullanımı için. kalkış safhası için kullanılmak üzere icao iki tane prosedür geliştirmiştir. nadp1 ve nadp2 (noise abatement departure procedure) bu prosedürler, uçağın en çok güç ürettiği, dolayısıyla en çok gürültü çıkardığı kalkış safhasında, kalkış takatinin (take off power) hangi irtifada kesilmesi ve tırmanış takatine (climb power) ne zaman geçilmesi hakkında kullanıcıların uyması gereken, detaylarından yazıyı fazlaca uzatacağı için burada bahsetmeyeceğim kurallardan bahseder. kısaca açıklayacak olursam, uçağın emniyetli bir irtifayı almasını müteakip, kalkış takati hemen azaltılır, çevreye daha fazla gürültü yaymaması için. bunu yolcu olarak siz de çok kere tecrübe etmişsinizdir. kalkıştan yaklaşık 20-30 saniye sonra motordan gelen seste bir değişim, kalkış takatinin yarattığı ivmenin azaldığını hissedersiniz. işte bu, bahsettiğim gürültü prosedüründen dolayıdır. uçak artık kalkmıştır ve maksimum takate ihtiyaç kalmamıştır, o halde insanları daha fazla rahatsız etmeye gerek yoktur. takat, uçağın tırmanması için yeterli olan bir seviyeye çekilir. nadir bir uygulamaya örnek verecek olursam, almanya'daki bir çok hava limanı hava karardıktan sonra kepenkleri kapatır insanların rahat uyuyabilmeleri için. bu hava limanlarına sadece acil bir durum varsa inebilirsiniz. bazı hava limanları da belli uçak tiplerinin inişine müsaade etmez.

    yerde ise, auxiliary power unit (apu) dediğimiz yedek güç ünitesi, motorlar çalışmadığı zaman uçağa elektrik ve havalandırma sağlar. bu meret neredeyse bir motor kadar gürültücü olduğu ve yerdeki bir çok uçak da bu aleti aynı vakitte kullandığı için, topluca çıkan bu gürültü hava limanında aşırı bir gürültüye sebep olur. bu yüzden, bu aletin çalışma zamanı da kısıtlanmıştır. her uçak park yerinden hareket etmeden belli bir süre öncesinde (örn. 10 dakika) apu çalıştırır. eğer aşırı sıcak ya da soğuk ya da harici güç kaynağının bulunmaması gibi ekstrem bir durum yoksa tabi. inişten sonra da park yerinde motorların durmasını müteakiben bir kaç dakika içinde de kapatılır.

    iniş için alınan önlemler ise, çoğunlukla şehrin ya da şehir çok büyükse, hassas bölgelerin (hastane, okul, hükümet binaları vs.) üzerinden uçmamak, uçulmak zorunda ise de belli bir irtifanın altına inmemek, iniş takımlarını ve flapları mümkün olan en geç vakitte koymak şeklinde olur. amsterdam bu konuda bir örnektir. hava limanı bilgi kartlarında pilotun iniş takımını hangi irtifada koyması gerektiğine kadar detaylı bir şekilde belirtmiş adamlar. bu kurallara uymayan uçaklar, hava limanı çevresine yerleştirilmiş gürültü sensörlerine takılır ve şirketler bundan dolayı yüklü miktarda ceza öderler. zürih hava limanı bu durumu bir gelir kapısı haline getirmiştir :) bu konuda bildiğim en hassas meydan ise nice hava limanıdır. şehirde ikamet eden ultra zengin jet sosyetenin hassas kulakcağızlarının zarar görmemesi için şehrin üzerinden uçmak kesinlikle yasaktır. fransız sivil havacılık otoritesi, bu yasağı delen iki pilota, fransız hava sahasına girmeme cezası vererek ilginç bir uygulamaya imza atmıştır.

    velhasıl, havacılık sektörü insan hayatını kolaylaştırmanın yanında, insan hayatına verdiği zararı minimuma indirmek için de sürekli çalışmaktadır. herkese emniyetli uçuşlar.

  • sözlükte, moderasyon açısından ters tepti bence kondüktör uygulaması. ilk başta şöyle bir şey düşünülüyordu: kondüktörleri alalım hem insanlar beklemekten kurtulsun, hem de çaylak inceleme/onaylama gibi ekstra bir yükten kurtulalım. ama kondüktörler o kadar hızlı çalıştı ki artık yeni yazar alımları ile günde binlerce yazar sözlüğe giriş yapmaya başladı. haliyle günlük yazılan entry ve açılan başlık sayıları da çok büyük oranda artış gösterdi. bunların içinde de hatalı entry oranı o kadar yüksek ki.

    bu uygulama başladığı günden beri o kadar çok gözüme çarptı ki ispiyonlanan, silinen entryler. artık moderatörlere çok daha fazla iş düştüğünü tahmin ediyorum. bir önceki entryde aynı şey yazılmış olmasına rağmen tekrar aynı bilgiyi ısrarla gireni mi dersin, atıyorum, güzel bir manken hakkında yüzlerce entry girilmişken 355. entrye "güzel kadın" diye tanım yazanı mı dersin, insanlara gg kapsamında olduğunu bilmeden hakaret edeni mi dersin, imla hatalarıyla açılan başlıkları mı dersin, aramaya zerre inanmadan yeni başlık açanı mı dersin, hepsi fazla fazla var artık. modlara kolaylıklar diliyorum bu hususta.

    bir de bu uygulama sonunda artık şöyle bi olay da var, kondüktörler bu gazla gitmeye devam ederse birkaç güne kadar artık bekleyen çaylak kalmayacak. bu da şu demek oluyor; artık herkes burada yazabilecek. yani, kullanıcı buraya üye olup yazmaya başladıktan sonra hesabını kötü amaçla kullansa dahi kafası rahat olacak, çünkü bir süre sonra uçurulsa bile tekrar 10 entry girdikten sonra kısa bir içinde tekrar yazmaya başlayabilecek. troller, fakeler ve türevleri ortamda bir bir boy göstermeye artarak devam edecek. owencem diye yazar gördüm ya! geçen haftalarda boş ve anlamsız entryler girdiği gerekçesiyle bol bol eleştiri alan noryth aquanum, reenkarnasyonla zombi olan nekrofil vs. arkadaşlar gibi onlarcası var artık. yazarlığı onaylandığı andan itibaren bir hızla entry yazmaya başlayıp bir günde 200 entrye ulaşan inasanlar var ve sayıları hiç az değil. bunun yan etkisi olarak sol framein tıpkı inci'deki gibi aktığına tanık oluyoruz. sözlük okunurluktan biraz uzaklaşıyor diyebiliriz. herkes yazıyor ama yazılan her şey okunuyor mu acaba? bir süre sonra ekşi sözlük bir entry çöplüğüne döner mi?

    yeni yazmaya başlayan arkadaşlar iyidir kötüdür diye, alınsın/alınmasın diye bir yorum yapmıyorum, zaten böyle bir yorumu yapmak bana düşmez. ben ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunlar karşısında moderasyonun nasıl önlemler alacağını gerçekten merak ediyorum. eyorlamam bu kadar.

  • insanı karmaşık duygulara sürükleyen mesajdır.

    hayal kırıklığı yaratırken bir yandan da 'hayat devam ediyor' alt metnini içinde barındırır.

    başlarda tiksinip silersin ama ilişki bittikten sonra da seni hiç bırakmaz banka mesajı, hep avantajlar sunar. sonunda onunla yaşamayı öğrenirsin.

  • sağlam irade, güçlü ekonomi masallarıyla insanları uyutan iktidarın zamanında gerçekleşmiştir. tabi kitlesi "ben hep 3 aldığım için beni etkilemiyor ehue ehue"cular olanın ekonomisi de aynen böyle olur. daha da artması öngörülen, yıl sonu 3.45'i göreceği düşünülen değerle karşı merkez matematik kurulu acil kararlar almalı. aksi takdirde ne kadar biyoloji alanı etkilenmeyecek olsa da fizik ve matematik alanlarında kartlar yeniden dağıtılacak gibi duruyor.