hesabın var mı? giriş yap

  • yöntemini birkaç cümleyle sizlere iletmek istediğim dolandırıcı. maksat tuzağa düşen olmasın çünkü inandırıcı konuşup destekli sallıyordu.

    affedersiniz diyip beni çevirdi. yol falan soracak diye döndüm haliyle. böylece yaklaşık 10 dakikalık esaretim başladı. "ben havaalanında çalışıyorum. bize prim olarak parfüm veriyorlar. benzin problemim var, üstümde para yok. bunları satıp benzin almak istiyorum. inanır mısın çok komik fiyatlara satıyorum. zaten prim olduğu için bana bedava geliyor." tarzında yardıra yardıra konuşuyor. ve ağzı öyle laf yapıyor ki 2 saniyede 3 cümle falan kuruyordu. o arada poşetinden 2-3 tane parfümü çıkarıp gösterdi, hatta koluma falan sıktı. parfümlerin üzerinde duty free 39,99€ falan yazıyor. jelatinli melatinli, orijinal gibi görünmesi için her şey güzel ayarlanmış. üzerimde çok para olmadığını, bunları alamayacağımı söyledim. ne kadar olduğunu sordu üstümde daha fazlası olmasına rağmen yalandan 20 tl dedim. 2 saniye kadar sustu, düşündü. "tamam" dedi "acil ihtiyacım var, 20 tl ver senin olsun." zaten önyargılıydım ve bu noktada şüphe oluşmaya başladı, bahanelerle gitmeye çalıştım fakat daha da yapıştı. yanında bir de kadın parfümü de veririm dedi. şüphelerim iyice arttı. fakat bu süreçte sürekli konuşuyor, asla sakin kafayla düşünmenize fırsat vermiyor. baştan başlayıp benzin problemi, thy'de çalışıyorum vs. anlatıyor. adamın bu kadar yapışmasından iyice işkillenince almamaya karar vermiştim ki o anda cüzdanını çıkarıp "bak thy'de çalışıyorum, yalan söylemiyorum" diyip üzeri thy logolu, kendi resminin de olduğu bir kart gösterdi. işte o anda yalanını anladım çünkü thy kartlarının neye benzediğini biliyordum. çok kararlı bir şekilde almayacağımı söyleyip uzaklaştım.

    hikayede yakaladığım açıklar beni kandırılmaktan kurtardı:

    1- thy çalışanlarına prim verecekse eğer bunu para olarak verir; parfüm, deodorant, cüzdan gibi eşya olarak değil.
    2- thy kimliği diye gösterdiği kartın üzerinde beyaz fonda kocaman thy logosu, kartın ortasında fotoğraf vardı. thy id kartlarının dizaynı böyle değil. ayrıca hiçbir thy çalışanının o kartı cüzdanında taşıyacağını sanmıyorum.
    3- ağzı çok laf yapıyor. sürekli ben satıcı değilim diye belirtmesine rağmen pazarlamacı edasında olduğunu sezebiliyorsunuz.
    4- çok fazla konuştuğu için arada tutarsızlıklar yakalamanız mümkün. önce arkadaşım arabada bekliyor derken 1 dakika sonra sevgilim arabada bekliyor gibi ufak yalanlar vs.
    5- çok ısrarcı olması acil paraya sıkıştığını değil, dilencilik yaptığını hissettiriyor.
    6- iki adım ötede atm'ler olmasına rağmen para çekmek yerine elindekileri satmaya çalışıyor. (ayrıca parfümleri hep yanında mı taşıyor?)

    özetle 5 liralık sahte parfümleri duty free'den alınma orijinal parfüm diyerek 20-30-50 lira gibi fiyatlara (neyi gözden çıkardıysanız artık) satmaya çalışanlar var. yeni türemişler sanırım. dikkatli olmanızda fayda var.

    edit: oha lan bir iyilik yapalım dedik ne ergenliğimiz kalmış ne mağara adamlığımız! hayır sanki bizim milletimiz değil telefonla kandırılıp tüm parasını çekip çöp konteynırlarının yanına bırakan? ama benim hatam, ekşi'deki küllyutmaz yazarların böyle şeylere ihtiyacı yoktur onu unutmuşum. neyse en azından okurlara bir faydamız olsun. 1 kişiyi bile uyandırabildiysem ne mutlu bana.

    ha bu arada gelen mesajlara göre, kısa zaman önce bu numaraya inanıp alanlar da olmuş. o yüzden iyi ki yazmışım bu entry'yi.

    ekstra not: almadım parfümü. valla lan :)

  • kayserili'nin eşi ölmüş,
    gazeteye gitmiş, en ucuzundan standart bir ilan vermek istemiş.

    önüne konan kağıda istediği ilanı yazmış:

    "ayşe'yi kaybettim.üzgünüm."

    ilan görevlisi ilanı görünce uyarmış,

    "isterseniz 6 kelimeye kadar uzatabilirsiniz,üç kelime daha hakkınız var"

    kayserili "aynı paraya mı?" demiş.
    görevli "evet aynı paraya" diyince ;

    kayserili üç kelime daha eklemiş:

    "satılık toyota var !"

  • balon şişirmek, çamaşır suyuyla ev temizlemek, üst üste bir kutu kadar kibrit yakıp ilk çıkan kokuyu içe çekmek, kollarını iki yana açıp birkaç dakika boyunca dönmek, pencereden sarkmak, sabah gözü açar açmaz yataktan fırlamak, altı saat ve üzeri süre boyunca yerinden hiç kalkmadan ders çalışmak, uyumamak (ikinci günden sonra yaşanan kafa muazzam, dört günden sonrakini anlatmaya dilim varmaz), yastığa suratı gömüp nefes yettiğince çığlık atmak, yarım metre yükseklikten atlamak (min. x5 tekrar), salıncakta kafayı geri atarak sallanmak, kaydıraktan ters kaymak, yine parktaki o ellerle tutularak ilerlenen demir çubuklu şeyde dizlerini sıkıştırarak baş üstü durmak, uhu koklamak, çıkan yürüyen merdivende iniyormuş gibi durmak, hareket halindeki arabadan kafayı çıkarıp gözleri kapatmak, aşık olmak, iş makinası izlemek, taraftar kavgası olan ortamda bulunmak, otobüste çılgınlar gibi ağlayan üç yaşlarındaki çocuğun yanında oturmak, yeni doğan bir buzağının ve annesinin hareketlerini izlemek, üst üste iki demlik çayı tek başına içmek, aldatılmak, uzun zamandır görmediğin ve çok özlediğin birisine koşup hızla sarılmak, yanından geçen seçim otobüsünün şarkısına maruz kalmak... hepsinin sonunu garanti ediyorum. benden bu kadar. narkotik peşimde.