hesabın var mı? giriş yap

  • selpak yöntemi

    türü: bireysel
    zorluk derecesi: kolay
    risk faktörü: düşük
    kullanım alanı: hemen hemen her ders

    yazılıdan önceki ders hasta taklidi yapın. gerekirse vitamin hapı öksürük şurubu falan getirip öğretmenin gözü önünde için. kopyayı selpak mendilinizin içine tükenmez kalemle yazın. dolma kalem ya da benzeri likit mürekkepli kalemler kullanmayın, yazı dağılır. hazırladığınız mendilleri sınıflandırıp farklı ceplerinize yerleştirin. sınav sırasında burnunuzu silecek gibi yapıp çaktırmadan yazdıklarınızı okuyun. asla mendile çok uzun süre bakmayın. unutmayın ki kimse kendisinin bile olsa bir sümüğü yarım dakika izlemez. öğretmenin şüphelendiği durumlarda mendili gerçekten kullanın ve kopyayı imha edin. inanın öğretmen emin bile olsa mendilinizi incelemeyecektir. yazılı kağıdını verirken burnunuzda istanbulun fethi 1453 yazmasını istemiyorsanız asla mürekkepli kısmı yüzünüze deydirmeyin.

  • bıyığını aldırdığın gün kaşların henüz çıkmamıştır. kaşlarının çıktığı gün ise henüz bıyıklar alınmaya elverişli değildir. böyle bir ömür kımıl kımıl kuaförlere tek tek gide gele geçirirsin.
    (pes edip ikisini de aynı anda aldırmak amacıyla nadasa bırakmaya karar verdiğin an hoşlandığın adam yemeğe davet eder. skerin böyle işi, yoların ha.)

  • daryl okuyla her zombi öldürüşünde, okunu zombinin kafasında unutup gidecek diye gerim gerim gerildiğim dizi.

    çok dert ettim bu konuyu.

  • kaliteli türk yazılımcılar yurtdışına göçünce türkiye'de yazılımcı kalmayacak zannediliyor. 80 milyonluk memlekette mutlaka yazılımcı bulursunuz ama verilen işi kaliteli yapamazlar, kısa sürede yapamazlar, yapsalar bile maintain edilemez bir iş çıkarırlar.

    "7-8 kişiyi çağırdım, istediğim kodu yazamadılar. o kadar gaza gelmeyin yazılımcılar" diye entry girilmiş. bu başlığın ana mesajı da bu zaten... daha sen konuyu anlamamışsın ki güzel kardeşim

    ben şu an yurtdışında yaşayan, daha önce türk savunma sanayisinde çalışmış deneyimli bir yazılımcıyım. gelin size bir yazılımevi nasıl çalışır anlatayım. türkiyedeki yazılım ekiplerinde genelde 1-2 tane 10 senelik deneyimli yazılımcı, 2-3 tane 4 senelik uzman yazılımcı, 4-5 tane de yeni mezun yazılımcı bulunur. yeni mezun yazılımcılara, genelde en basit işler verilir. yeni mezun yazılımcılar, deneyimli ve uzman yazılımcılar tarafından düzenli olarak gözden geçirilir, yaptıkları hatalar kendilerine anlatılır ve nasıl yapmaları gerektiği kendilerine gösterilir. iş öyle bir raddeye varır ki, gözden geçirme bittiğinde kod baştan yazılmış gibi olur. uzman arkadaşlar genelde kendi kendilerine iş yapacak noktaya gelmişlerdir ama deneyimli yazılımcılardan gene destek alırlar. deneyimli yazılımcılar ise projenin asıl sorumlularıdır. işler kötüye giderse deneyimli yazılımcılara hesap sorulur. yıllar içinde deneyimli yazılımcıların tecrübesi uzmanlara, uzmanların tecrübesi yeni mezunlara geçer ve türk yazılım sektöründeki insan kalitesi giderek artar.

    şimdi bu zincirden deneyimli yazılımcıların büyük çoğunluğunu ve uzman yazılımcıların en kalitelilerini çıkarırsanız ne olur? afedersiniz b.k olur. yılların deneyimi gittiği için yeni mezun yazılımcılara ve uzman yazılımcılara yol gösterecek kişi kalmaz. profesyonel projeler, üniversite dönem ödevi gibi yazılmaya başlanır. deneyimli yazılımcıların yol göstermesinden faydalanamayan yeni mezunlar, 10 yıl iş tecrübesi kazanınca eski deneyimli yazılımcılar kadar kaliteli iş çıkaramaz.

    şimdi bu cümleyi bir çok kişi anlamayacak. "10 yıl çalışınca ikisi de aynı miktarda tecrübe kazanır" diye düşüneceklerdir. bu nedenle bu konuyu biraz daha irdeleyeceğim. yazılımevlerinin çalışma biçimleri vardır. buna kimi yerlerde süreç, kimi yerlerde process denir, kimi yerlerde way of working denir. bu çalışma biçimi insanların mabatlarından uydurdukları şeyler değildir. yıllar önce bir projede büyük ve muhtemelen şirkete maliyeti yüksek bir hata yapılmıştır ve şirket bu hatanın kök sebebini araştırıp, tekrarlanmaması için bir çalışma yöntemi geliştirmiştir. bu nedenle deneyimli yazılımcıların yol göstericiliği altında 10 yıl çalışan bir yazılımcı aslında 10 yıl kendi tecrübesi ve kendinden önceki 30-40 sene boyunca çalışan onlarca deneyimli yazılımcının tecrübelerine sahip olur. bu nedenle çok sayıda deneyimli ve uzman yazılımcı zincirden çıkınca, yeni mezun yazılımcı bir nevi amerikayı yeni baştan keşfetmek zorunda kalır ve daha önce yapılmış hataları tekrar eder durur.

    bakın mesela işe alımlarda bile çalışanın daha önce nerelerde çalıştığına çok dikkat edilir. yozgatta ne olduğu belli olmayan bir şirkette çalışan birisini mi işe almak istersiniz, amazon'da çalışan birisini mi işe almak istersiniz? amazon'da çalışmış olan yazılımcı yanında amazon'un know-how'ını da getiriyor. bu çok değerli...

    neyse bu konular zaten (bkz: aselsan sagem ve tai'den mühendis göçü) başlığında 2018 civarında tartışıldı, hatta chp'li milletvekilleri bu konuyu meclise taşıyıp "yazılımcılar neden gidiyor, türkiyede kalmalarını nasıl sağlarız, gelin bir konuşalım" demişti ve akp+mhp oyları ile reddedilmişti. sonra akp bir milyon yazılımcı yetiştireceğiz diye yola çıkıp k.çının üstüne oturdu. yani 2022 yazılımcı krizi 2013'lü yıllarda başladı aslında.

    bu problemi bu zihin yapısı ile çözmemiz imkansız. eğer sloganınız 1 milyon yazılımcı ise yol planına bakmadan başarısız olacağınızı çok rahat bir şekilde söyleyebilirim. abd'de bile 3.8 milyon yazılımcı çalışıyor. türkiyenin eni ne, boyu ne ki 1 milyon yazılımcı çalışsın? işte bunlar hep avrupanın en büyük adalet sarayını yapalım, en uzun gökdelenini dikelim, en uzağa işeyelim zihniyetinden geliyor. tam bir arap mentalitesi. altın varaklı makam odalarında bu sloganı geliştirdikleri o kadar belli ki...

    bakın türkiye bu mentaliteyle bir arpa boyu yol katedemez. bu vasatlıktan çıkışın tek bir yolu var. ekrem imamoğlu gibi yüzü avrupaya dönük, medeni bir siyasetçinin cb seçilmesi ve eğitimsiz kesimin ülke yönetiminden uzak tutulması. 1900'lerde yaşadığını zanneden, komplo teorisi bağımlısı, köylü kurnazı, vasat insanlar ülkeyi yönettiği müddetçe türkiye en iyi yetiştirdiği evlatlarını yurtdışına kaptırmaya devam edecek ve krizlerden hiç bir zaman kurtulamayacak.

  • zamanında iki kardeş miras yüzünden birbirine düşmüşler ve anlaşamayınca da oranın kadısının yanına gitmişler. kadı demiş ki ''biriniz bölsün diğeriniz seçsin.''

    adil olmak bu kadar kolay aslında ama sen onu bizim millete anlat.

  • m.ö. 6. yy’da yaşamış olan giritli şair ve kahin epimenides’in söylediği ve en meşhur paradokslardan biri olan “girit paradoksu” ya da “giritli paradoksu” olarak da bilinen paradoks: ‘’bütün giritliler yalancıdır ve ben bir giritliyim.”

    bu paradoksa dayanarak dillenen bir rivayet ise şöyledir:

    osmanlılar zamanında bir gün padişah, sarayında sadrazamı ve vezirleriyle otururken dışarıdan gürültüler gelmeye başlar. böyle vızır vızır konuşup duran birileri vardır.

    sadrazama döner ve sorar “ne oluyor dışarıda?” diye.
    sadrazam da” giritliler padişahım” der, “yalan söylemek için sizden izin istiyorlar”.

    padişah durur, düşünür sadrazama tekrar sorar, “bu giritlilerin yalan söylemesinin hazineye bir zararı var mıdır?”

    sadrazamın “yoktur” demesi üzerine padişah tez elden bir ferman hazırlatır “giritliler yalan söyleyebilir”

    bu hikaye ege kasabalarında sık sık anlatılır.*

  • uzaktan sıkarak söndürmek gibi bir hata yapmışlar cahilliklerine vermek lazım tüp direk ateşin üstüne atılır ve kısa süre sonra yanan araç ortadan kalkar.