hesabın var mı? giriş yap

  • olm kafamda tayyip öyle başbakan ki, başlığı okuyunca "sümeyye okuyo mu ya halâ allah allah" diye düşündüm. hayır okusa da bir şey değişmez, bilal kendi başına harvard'ı listelerde dibe vurdurdu, sümeyye öss barajını zor aşmıştı zahir de ne bileyim ya.

    edit:haahahah olaya bak ya haberi okumayacaktım ama okudum ve müdürün dediği şeye bak:"bu konuda size bir şey söylemeyeceğim, çünkü bilgileriniz kesinlikle yanlış." e söyleyip düzeltseydiniz ya, bu ne böyle "herksn derdi bn olmşm dmk ki zamnında iyi kymuşum .s.s" tribi.

  • işte o kader mahkumlarının suçları;

    1- bilinçli taksir ile öldürme.

    2- her türlü nitelikli yaralama. (sonucu ölüm de olabilir)

    3- nitelikli hırsızlık.

    4- nitelikli dolandırıcılık.

    5- nitelikli yağma / gasp.

    6- çete faaliyeti.

    7- güveni kötüye kullanma. (iç etme, hacılama)

    8- karşılıksız yararlanma.

    9- mala zarar verme.

    10- hakkı olmayan yere tecavüz.

    11- haneye tecavüz.

    12- fuhuş, pezevenklik.

    13- çocuklara müstehcen yayın verme/satma.

    14- tehdit.

    15- alıkoyma.

    16- kaçakçılık. (insan kaçakçılığı dahil)

    17- sahtecilik (ilaç, ürün sahteciliği, evrakta sahtecilik dahil)

    18- rüşvet, irtikap.

    19- firar.

  • org - 100 lira
    şövale+tuval+boya+fırça – 200 lira
    flüt+trampet+mandolin+melodika – 150 lira
    çocuk kitapları – 100 lira
    kostümler – 200 lira

    çocuğunun yeteneksizin allahı olduğunu fark etmek paha biçilemez…

    hep bir yeteneğim olduğuna ve bunun ortaya çıkarılamadığına inandım. ailemin beni ehil ellere teslim etmediği için bu yeteneğimin güdük kaldığından ve zaman içinde yok olduğundan işkillendim hep. oysa bugün belki bir virtüözdüm, belki bir ressam ya da çok okunan bir yazardım. belki balettim kim bilir, ama olmadı işte malın teki olup çıktım.

    istedim ki aynı şey çocuğumun başına gelmesin, doğumundan itibaren gözlem altında tutayım, yeteneklerini anında keşfedip geliştirilmesi yolunda adımlar atayım. bunun için yukarıda saydıklarımı ve daha fazlasını alıp yığdım eve. müzisyen mi olacak, resme mi ilgi duyacak, yazıyla mı iç içe olacak yoksa drama yeteneğini mi gösterecek bizlere diye bugüne kadar uğraştım.

    kolay değil, 2 yaşında çıktığım bu yolda bugün 3. yılımıza girdik ve ben bisikletini ters çevirip, eliyle tekerleklerini çeviren ve bundan delicesine haz alan çocuğuma baktıkça…

    vasat altı bile olabilir. oysa ben 7 yaşında ilk konçertosunu yazarsa ne yaparız diye uyku uyuyamıyordum lan, ödülüm bu mu olmalıydı? bisikletinin cıyaklayan kornasını eline alıp salonun ortasında bağırarak koşan bu çocuk benim mi allahım? ya cama oturup dışarı su sıkan bu çocuk?

    o ebeveyn benim, org isteyen varsa söylesin...

  • yakın zamanda babam vefat etti.cenaze oldu,akrabalar geldi ,yasinler, dualar okundu,akrabalar gitti.
    artık üzerinden zaman geçti yani. normal hayatımıza dönme zamanı geldi. yada dönmüşüz gibi yapma zamanı.

    neyse benim de aklıma geldi, artık babamın facebookunu kapatmam gerektiğini düşündüm.
    şifresini bildiğim için kolayca halledicektim. adresi şifreyi girdim.
    mesaj kutusunda 6 mesaj vardı. baktım.
    "allah rahmet eylesin abi" veya "abicim seni hiç unutmicaz" tarzı mesajlar vardı ve bunların hepsi 40-50
    yaşında insanlardan gelmiş.

    hayatımda böyle trajikomik bi olay daha görmedim. bilgisayarın karşısında dondum kaldım salak gibi.

  • dibine kadar yaşadığım yıllar.

    sadece otobüsler değil, hastaneler, resmi daireler, uçaklar, okullar vs aklınıza gelebilecek her yerde içerdik (iyi bok yedik!).

    -üniversitede ders aralarında sınıfta içerdik. mız mız edenolursa koridora çıkardık.
    -uçaklarda en arkadaki 4-5 sıra sigara içenlere ayrılırdı. check-in sırasında "sigara içilen bölüm lütfen" derdik.
    (önce iç hatlarda sonra dış hatlarda kaldırıldı)
    -sınıflarda ders sırasında öğretmenlerin sigara yakması normaldi.
    -muayene sırasında doktorlar içerdi. ağzında sigara ile muayene eden doktorları hatırlarım.
    -üniversitede sınavlar sırasında (vize-final) sigara içmemize izin verilirdi. 2 saatlik sınavda yarım paket sigara bitirirdim!
    -şehir içi minübüslerde içerdik.
    -devlet dairelerinin her yerinde her odasında içilirdi.
    -bankalarda işlem için beklerken sigara içerdik.
    -sinemalarda içebiliyorduk.
    -otobüslerde kek-meyva suyu ikramı modasından önce tepsi ile sigara ikramları vardı. muavin elde tepsi bütün koltuklara tutardı. hatta yanında ateşi olmayanlar için tepside çakmak da olurdu.
    ve daha daha nerelerde içerdik..

    her yerde sigara içilmesinin en vahim tarafı ise o yıllarda içilen sigaraların kalitesiydi. her ne kadar kaçak sigaralar olsa da sigara içenler ya maltepe sigarası ya da samsun sigarası içerlerdi. bunların kokuları çok ağır ve kötüydü. hele maltepe'nin kokusu (ki en yaygın içilen sigara maltepe markaydı) adamı bayıltacak kadar ağırdı.

    bir de bu sigaralarda kullanılan tütünün yavaş yanmasından dolayı yakılan sigaralar en az 10-15 dakika yanık kalırdı. bunların uzun versiyonlarını ise (uzun samsun gibi) yarım saatten fazla içtiğimiz olurdu lan! iç iç bitmezdi.

    ***

    atatürk'ün yaptığı devrimlerin ardından bu ülkede yapılmış en büyük devrim sigara'nın kapalı alanlarda içilmesinin yasaklanmasıdır.

  • metrobüs-zincirlikuyu

    -ablacım sıraya geçsen ayıp etmesen.
    +ne sırası yaa?
    -medeniyet sırası...

    nitekim kadın utandı ve kalabalığa karıştı bu laftan sonra cuk diye ses getirdim.

  • uzun yolda ekseriyetle otobanda önünüze kedi köpek çıkarsa, hayvanlara çarpmamak adına kendi hayatınızı ve trafikteki diğer insanların hayatlarını tehlikeye atacak şeyler yapmayın. eğer süratli iseniz manevra yapmak çok ciddi riskler barındırır. aracınız takla atabilir, şarampole yuvarlanabilirsiniz, karşı şeride geçebilirsiniz. tüm bu risklerden kaçınmak için vicdanen kötü hissedecek dahi olsanız hiç fren yapmadan hayvana çarpın. okuyanlardan bazıları içinden büyük küfredecek ama emin olun doğrusu budur. hızınız görece düşükse manevra yaparak kurtulabilirsiniz. ama saatte 120-140 km ve üzeri bir hızdaysanız kesinlikle çarpmayı tercih edin. aracınızın ön tamponu, belki farlarınız hasar görecektir ama canınızı ve çevrenizi minimum tehlikeye atmış olacaksınız..

    edit: konuya dair çok sayıda destekleyici mesajlar geliyor. daha fazla kişiye ulaşması için bazılarını ekliyorum.

    **hocam ben serviste çalışırken kaportadan çıkan bir fluence test etmiştim, kaportadaki atölye şefi arkadaş bu araç bir cana kıydı demişti ve şaşırmıştım. dediğiniz gibi sadece ön tampon değişti ve salıncakta onarım gördü araç, şehirlerarası yolda olmuş kaza, araç çekicisiz kendi gelmişti servise. işçilik dahil 5-6 bin lira gibi bir kaydı oldu serviste 4-5 gün(randevusuz ve yoğun yaz sezonunda geldiği için) kaldı ve gitti. o hızlarda ani frenler ve manevralar çok daha fazla hasara ve can kaybına sebep olur.

    **60 ile köpeğe carpti arkadasim. arabaya carpmis kadar arac dagildi. carpma konusunda söylediklerin tamamen dogru bu arada. sadece hasar kisminda yanlissin. kuşa carpsan radyatörüne kadar dagitir mermi gibi.

    **almancıyım ve kesinlikle buradaki öğretilen ve tavsiye edilen de aynı yönde. hatta burada sık sık geyikler oluyo otobanda. söylenen şu: farları kapat, direksiyonu iki elinle sıkıca düz tut ve frene aban. belki eklemek istersiniz ve daha fazla hayat kurtarırız. iyi günler

    ** birebir başıma geldi ben çok ucuz atlattım hızım 100 du maksimum. bence 100+ diye güncelleyin :)

    **bir keresinde bursa'dan kayseri'ye araç takasına gidiyodum. otobanda kocaman ölü şişmiş köpek denk geldi ışıklandırma ölü bölgeydi. ortaladım ama takur tukur ses gelmisti. arac şehirde lifte bir kalktı altı panel boydan boya kan :(

    **köpek kemikleri inanılmaz sert ve ağırdır, arabanın canına okur fakat çarpmayayım derken başkalarını öldürmek çok daha kötü. üç defa çarpmak zorunda kaldım hepsinde pişmanım ki normalde atıl durumdaki kedi köpeği alır beslerim. 7 tane oldular ellerinden öperler :) illa çarpacaksanız ortalamayın