ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi sözlük'ten başbakan'a ağır hakaret
silivri soğuk değil
-
uzaydan görünen 2 şey vardır;
1. çin seddi
2. cihan kolivar'ın taşşakları.
şiddetsiz iletişim
-
birbirimizle şiddetli iletişim kurmamızın temelinde olayları abartmamız, genellememiz, etiketlendirmemiz bulunmaktadır.
örneğin:
abartma
"bu yaptığın hayatımda gördüğüm en iğrenç şey" aslında hayatımızda gördüğümüz çok fazla iğrenç şey var ve biz abartma eğiliminde bulunuyoruz. bunun yerine "bu yaptığın hoşuma gitmedi" desek iletişim şiddetli bir hal almaz
genelleme
"beni hiç ama hiç önemsemiyorsun." iki sevgili birbirlerine karşı belli bir dönem ilgisiz davransa hemen bunu genelleme çabasına girer. bunun yerine "şu aralar birbirimizle pek konuşamıyoruz gibi hissediyorum." desek daha iyi olmaz mı?
etiketleme
"sen tam bir şerefsizsin" bir insana şerefsiz derken gerçekten onun vatanını satabileceğini, işinde sürekli dolandırıcılık yaptığını ve arkadaşlarına sürekli kötü davrandığını düşünebilir miyiz? ya da "bu yaptığın adice" desek kendimizi daha iyi ifade etmiş olmaz mıyız?
kelimeler insanları etkilemek konusunda öyle büyük bir role sahip ki size bunu aynı cümleyi iki farklı şekilde kullanarak göstereceğim.
birincisi: çok güzelsin ama ses eğitimi alsan fena olmaz.
ikincisi : çok güzelsin bununla birlikte ses eğitimi alsan fena olmaz.
ama kelimesinin yarattığı olumsuz anlamı bununla birlikte kelimesinin nasıl düzelttiğini ve olumlu bir şeye çevirdiğini hissedebiliyorsunuz değil mi?
dilimizden çıkanları gerçekten ölçelim, biçelim ve öyle konuşalım. ağzımızdan çıkan şeyler biz söyleyene kadar bizim esirimizken, biz söyledikten sonra gerçekten onların esiri oluyoruz. ve orhan baba'nın da söylediği gibi dil yarası en kötü yaraymış
xmasterx
atari salonu
-
kimisi için ekmek teknesi.
yaklaşık 13 sene işletmişliğimiz vardı atari salonunu. kasada jeton satar, bozulan tuşları lehimler, jetonları atarilerden geri toplardım. bu işleri yaparken de 13-14 yaşında olduğum için mahallenin tüm çocuklarının gözünde "amerikan rüyasını" yaşıyordum. onlar için bir insanın sahip olabileceği en müthiş ayrıcalığa sahiptim. "sınırsız jeton". herkes bana yalakalık yapardı. herkes arkadaşım olmaya çalışırdı, rock star gibiydim çevrede amk*
baya da büyük bir mekandı. atari tarihindeki bütün oyunlar gelip geçmişti bizim salondan. tekken tag tournament mı dersin, snow bros mu dersin, king of fighters 'lar mı dersin. hepsini de bitirdim lan. atari tarihinde tüm oyunları bitirmiş tek insan olabilirim.
neyse, internet kafelerin yaygınlaşmasıyla birlikte bizim işler de öldü yavaş yavaş. önce 10 tane falan ps2 koyduk. baktık olmayacak kapattık salonu. dükkanı da işlerimizi öldüren internet kafelerden birine kiraladık.* atarilerin kasalarını kırıp ihtiyacı olanlara yakacak olarak verdiydik. oyunlar ise hala duruyo. satmaya pek uğraşamadım.
ben de geleneği mikro çapta devam ettirip iflah olmaz bir gamer oldum*
gezi masumiyetini yitirmiştir
-
http://www.askon.org.tr/pdf/gezi_aciklama.html
"ne yapsam da başbakana yağ çeksem" kafası.
"konu ağaçsa; askon 4 ağaca karşı 400.000 ağaç dikmeye karar vermiştir" demişler.
hayır arkadaşım. konu ağaç değil. konu şeref ve haysiyet. ama siz anlamazsınız.
dizilerde aynı isimli kimse bulunmaması
-
türk dizi ya da filmlerinde bütün karakterlerin ismi farklı.
normalde bir sokakta 3 mehmet 2 mustafa 2 hasan ne bileyim 4 mustafa 5 ayşe bulunurken dizilerde her karakter farklı isimde.
bir ateistin huzur bulması için gereken şey
-
ateist zaten huzurludur. tekerleme söylemesine gerek yok. ha öbür dünya diye bir şeye inanamaz ve kendisini cennet bahçelerinin beklemediğini de bilir. zaten öldükten sonra bilinç diye bir şey yoktur tıpkı doğmadan önce olduğu gibi. sıkıntı yok yani. huzur bulmanın inançla alakası yoktur. kişinin beklentileriyle veya bulunduğu konumla yetinmesiyle alakalıdır.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''kızın fotoğrafını 495 kişi beğenmiş. o kadar insanın oyuyla bizim köyde muhtar seçiyolar lan.''
arda kural
-
soru cevap etkinliğinde yaptığı şu gençlik tanımını kierkegaard okusa arda kural'ın modern filozof olduğunu iddia ederdi kesinlikle.
--- spoiler ---
gençlere tavsiyem, gençlik; buldugun şeyleri yaşadığın bir zaman degil arayışlarınla kendini olgunlaştıracagın ve günün birinde 'başlıyorum' dediginiz zamana kadar olan süreç.
gençken olan düşünceler ve arayışlar ince düşünülüp doğru yaşanırsa başlayacağınız yaşa geldiginiz zaman sizi çok tatmin edecek. gençlik bir fırsattır.
--- spoiler ---
galatasaray'ın çıkardığı mide bulandırıcı tişört
-
ancak gerizekalıların kurşunlanma olayına bağlayabileceği tshirttür. en fazla hande yener'in balondun söndün gibi bir şarkısı vardı ona bağlayabilirsiniz bak ama kurşunlanma olayına bağlamak için tekrar söylüyorum ağır gerizekalı olmanız yada sürekli kendinize mağduriyet aramanız gerekmekte.
tahrike ve ağlamaya yer arayan taraftar yine iş başında anlaşılan, yine bir gün kendilerine mağduriyet çıkarıyor.
ciddi olmak gerekirse tshirt fenerbahçe'nin 5 yıldızlı tshirtüne gönderme yapıyor, verilmek istenen mesaj sizin 5 yıldızınız balondan ibaret ve galatasaray tek tek söndürüyor. ama siz ağlamaya devam edin tabiki yinede anlayacağınızı sanmıyorum.
edit: bak hala iğneyi kurşun olarak gören öküzler var.
herkes bir milyon verse adamları
-
herkes 1 milyon verse rahatlıkla ortadan kaldırılabilecek adamlar.
atatürk olimpiyat stadı
-
ellenmesin. dursun orada. hani bi apocalypse falan olur, ne bileyim zombi istilası olur, sağ kurtulan bi kaç insan görsün de "bu yapıyı ne sikime yapmışlar" diye merak etsinler.