hesabın var mı? giriş yap

  • "nasıl olsa birisi yardım eder, bir dünya insan var" mantığına büründüren psikolojik etki. ilginçtir ki bu etkiden haberi olan kişiler olaya müdahale konusunda eskisinden daha aktif oluyorlar çünkü o kişiler "ben de nasıl olsa birisi yapar diyenlerden sadece biriyim ama kimse yardım etmeyecek" diye düşünürler. mümkün olduğunca herkesin bu etkiden haberdar olması çok önemlidir. tabii ki yardım edilecek kişiye (bilinci açıksa)de büyük iş düşüyor. örnek verecek olursak; yolda yürürken düşüp bacağınızı kırıyorsunuz ve ambulans lazım. sokakta "biri ambulans çağırsın" diye bağırmak yerine oradaki herhangi birine işaret ederek ya da "kırmızı tişörtlü, ambulans çağırır mısın?" diyerek sorumluluğu tek bir kişiye yüklerseniz yardım alma ihtimaliniz büyük ölçüde artacaktır.

  • çoğu kişi narsisizmle, narsisistik kişilik bozukluğunu karıştırmaktadır. altta aradaki farkları ve hastalık boyutunda olanın neye benzediğini anlatmaya çalışacağım. yalnız uzun bir yazı olacak, sıkı tutunun.

    narsisistik kişilik bozukluğu sahibi kişi iç ve dışı kesin olarak ayırır ve içi herşeyden üstündür. şöyle düşünün: birine aşıksınız diyelim, onun için her şeyi yaparsınız. doğru mudur? işte nkb kişi de kendine aşıktır. kendini korumak için her şeyi yapar, dışarıdaki her şeyi tehlike olarak görür.

    hastalık düzeyinde olanı toplumda %1-5 arasında değişir fakat teşhisinde zorluklar yaşanan hastalıklardandır. evli olmayanlar, erkekler, gençler risk grubudur. ek bilgi genelde erkeklerin toplumda uyumsuz uçlarda daha çok bulunduğu biliniyor, yani uyum konusunda kadınlar daha başarılıdır diyebiliriz.

    --- spoiler ---
    önceki 1-2 eksik bilgiyi düzeltelim
    --- spoiler ---
    1) narsisizm kötüdür! yanlış!
    kişilerin kendini gerçekleyebilmesi, toparlanabilmesi için narsisizm gereklidir. örneğin freud'un birincil narsisizm dediği bir süreç vardır ve her insan bu süreçten geçerek kendi vücudunu sevmeyi öğrenir.

    peki ne zaman hastalık boyutu ortaya çıkar? temel fark yoğun özgüven zedelenmesi ve bunun sonucunda kendini korumak için yansıtma yaparak öfkelenmesidir. empati duymaz, hep korunma halindedir. normal narsisizmde ise bu olmaz, gelen eleştirilerde kişi karşı tarafla ilişkisini kaybetmez, yansıtmalara başvurmaz. amerikan psikiyatri birliği yayınladığı dsm-5'e göre 9 temel özelliğine şuradan bakılabilir. bunlardan en az 5 tanesini kişi taşımalıdır.

    2) narsistler kendini beğenmiş öfkeli insanlardır! yanlış!
    çoğu narsisti ilki görüşte anlayamazsınız (anlayamazsıınıız). tam tersi size yakın, sevecen yaklaşabilirler. öfkeli değil, kendililikleri yetersiz olduğu için boş hissederler ve kendilerini tanımlamak için dışarıdan birine ihtiyaç duyarlar. yani başarılarının takdir edilmesini beklerler. bunu her insan bekler fakat narsisist kişi kendini yeten kişi değildir, devamlı onay bekler. stratejilerine ters durumlar oluştuğunda kendi benliklerini korumak için yansıtmalarla sizi kendinize güvensiz hale getirirler. siz de "sevgililim veya can dostum benim kötülüğümü düşünmez" diyerek kendinizi sorgularsınız. en temel savunmaları idealizasyondur. yani ya sizi 10/10 görürler ya da 1/10 olarak değerlendirirler. 10/10'dan 1/10'a bast bir hatayla geçebilirsiniz.

    3) narsistler dışa dönüktür! yanlış!
    narsisizm dışa dönük olabileceği gibi, içe dönük de olabilir. buna kırılgan narsisizm denir. içe dönük narsisizm kendini çok belli etmez, depresiftir ama dışa dönük gibi kolayca özgüven zedelenmesi gösterir. kendini sakladığı için büyüklenmeci davranışlarını belli etmez. gizli narsistlerdir diyebiliriz. [gabbard, 1989]

    bütün narsistler yalnız kalacaklarını, terk edileceklerini anladıkları anda manipülasyon yaparlar, sizi kendilerine bağımlı hale getirmek için uğraşırlar. referansımda anlattığım gibi bu kişiler tartışmak sadece onları kışkırtmaya yarar. yalnız kalmamak için sizi değersizleştirebilirler. örneğin "tek dostun benim, seni tek ben değerli buluyorum, biz bize yeteriz" gibi...

    --- spoiler ---
    narsisizm tanımlanmasında ve gelişmesinde 3 temel görüş:
    --- spoiler ---
    bu kısımı olabildiği kadar basit anlatmaya çalışacağım. ilginizi çekiyorsa muhtemelen eğleneceksiniz.

    1) sigmund freud
    kişide kendini ve karşıyı algılamasını sağlayan 2 tip libido bulunur. bunlar kişi ve obje libidolarıdır. bizim 1. narsisizmi yenmemiz kişi libidosunun obje libidosuna akmasıyla mümkündür. böylece bir bağ kurarız. freud der ki 2. narsisizmde nesne libidosundan kişi libidosuna enerji tamamen akarsa kişi bağlantısını kaybeder ve narsisizm patolojik bir narsisizme dönüşür. freud daha çok histerik kadınlarla çalışmıştır. narsisistik kişileri tanımlasa da tedavi için çok fazla kuram geliştirmemiştir. zaten 1970 öncesine kadar geliştirilen tedavi şekilleri nkb'i tedavi edememiştir. hatta tedavi olan kişilerin terapistine derin negatif duygular taşıdğı bilinmektedir (n. mcwilliams-psikanaliti tanı)
    (bkz: obje libidosu/@karanlikruya)

    2) otto f. kernberg
    freud'dan sonra psikolojiye melanie klein ile farklı bir ekolden giren ve ağırlıklı olarak kişilik bozukluklarını nesne ilişkileri üstüne çalışan dr. kernberg der ki; narsisizm odipal dönem(3-6 yaş arası) öncesi ortaya çıkan "pre-odipal" dönemin benlik çatışmalarının sonucudur. benliği 3'e ayırarak bunlara ideal, nesne ve gerçek ismini verir.
    ideal ben=olmak istediğim kişidir.
    ideal nesne=sevmek-sevilmek istediğim kişidir.
    gerçek benlik= kendini yetiştiren kişi sonucunda oluşan kendini özel hissettiği esas benliktir.

    basit şekilde egoyu oluşturan bu 3 kavram; ebeveynin tavırları, süperego(etik, algılama) ile birlikte düzgün birleşemez ve sağlıklı bir ego yapılanması oluşamazsa narsisistik patoloji oluşur. başka bir ifadeyle kişi ideal ben, nesne ve gerçeği genellikle annenin yanlış tavırlayı yüzünden karıştırır, ayırt edemez. soğuk anneye karşı, çocuk savunma geliştirir ve büyülenmeci, narsisistik patoloji kazanır. sonuçta da kişide narsisistik kişilik bozukluğu ortaya çıkar. kernberg'ün genel dışa dönük narsistlerle çalıştığı, kohut'un ise içe dönük narsistlerle çalıştığı (ya da karşılaştığı diyelim) bilinmektedir. [ref gabbard 1989]

    kernberg'in teorisiyle kohut birbirine zıttır. kernberg tedavi aşamasında kişinin nkb ile yüzleştirilmesi gerektiğini savunur.

    3) heinz kohut
    narsisizm konusunda en farklı düşünen psikanalizdir. bunun sağlıklı insanın bir gelişme evresi olarak görür ve süreç hayat boyu devam eder. yani freud'un bahsettiği gibi anlam değiştiren veya "aşılan" bir süreç değildir. birincil narsisizm zihinde bilinçaltı bölgede hep bulunur. ego ise bir hamur gibi narsisistik libidoyu devamlı olgunlaştırır.

    kernberg'den ayrıldığı nokta narsisistik libidonun bir bölümü bilinç kısmında olan "egodan" bağımsız olarak dürtülerin bulunduğu id'de olduğu görüşüdür. yani ulaşılmazdır. narsisistik libido, aynı id gibi davranır. dürtüleri yönetir ve devamlı olarak süper ego kontrolünde gelişir, oysaki kernberg'e göre narsisistik yapılanma 3 yaş öncesinde çoktan yerleşmiştir. freud da benzer düşünür. o da ilerleyen zamanda tekrardan hatırlandığına dikkat çekerek, buna 2. narsisizm der.

    kohut'a göre narsisisitik bozukluk çocukluk evresinde takılma sonucu ortaya çıkar. yani narsisistlik gelişim süper ego kontrolünde şekillenecekken gelişimi durur. sebebi ise aynalamanın olmamasıdır. yani çocuk annenin hatalı davranışları sebebiyle ona giden davranışlardan geri dönüş alamaz ve kendini tanıyamaz. narsisistik libidoyu anneye yansıtamaz ve sonucunda yansıtılamayan bu durumla çocukta doygunluk yaratmadığı için hep bir savunma hali olur. buna narsisistik kişilik bozukluğu denir.

    kohut tedavi sürecinde yüzleştirmeye değil, empati göstermeye inanır. terapist hastasına anlayışlı davranır. karşı aktarımlarına dikkat eder. karşı aktarım (terapistin duygu ve düşünce aktarmı) nkbli kişilere sorunludur. çünkü nkb'li kişi terapistin de kendine özgüvenini sarsabilir, hiçleştirici, önemsemez tavırlar göstererek terapistin karar mekanizmalarını zayıflatabilir.

    özetle narsisizmin tanımlanma süreci böyledir. her 3 kuramcının karşılaştıkları farklı hastalar sebebiyle kısmen anlaştığı ve ayrıştığı noktalar mevcuttur ki bu da tedavide farklılıklar gösterir. örneğin kernberg ayrışan benlikleri(ideal ve nesne) birleştirirken, kohut duraksama dönemine dönerek hatalı aynlamayı tedavi etmeye çalışır. freud ise narsisizmin imkansızı tedavi etmek gibi olduğunu belirtmiştir. kernberg'de bazı narsist hastaları tam anlamıyla iyileştirmenin mümkün olmadığını savunur (ref: kernberg - aşk ilişkileri).

    narsisizm bir şaka ya da kişinin kendine mal edebileceği, övünebileceği bir hastalık değildir. bir "kişilik bozukluğudur" narsist kişiler hastalıklarını kabul etmedikleri için tedavide sorun yaşarlar. hastalıklarına antisosyal kişilik bozukluğu veya pasif-agresif kişilik bozukluğu eşlik edebilir. bunun yanısıra sınır kişilik bozukluğu, histriyonik, şizotipal tipte bozukluklar da eşlik ettiği rapor edilmiştir [caligor, 2015].

    günümüzde psikanalitik yöntemler kullanıldığı kadar bir çok tekniğin iç içe geçtiği şema terapisi de sıklıkla uygulanmaktadır.

    referanslar ve ileri okumalar
    1] ana schmıdt, "kernberg ve kohut’un narsisistik kişilik bozukluğu kuramlarının karşılaştırması" türk psikiyatri dergisi 2019;30(2):137-41
    2] heinz kohut, kendililiğin yenilen yapılanması, metis yayınları
    3] sigmund freud, narsisizm üzerine, oda yayınları
    4] kerngberg , aşk ilişkileri, ayrıntı yayınları
    5] https://www.psychiatry.org/…chiatrists/practice/dsm
    6] glen 0. gabbard, m.d., "two subtypes of narcissistic personality disorder", 1989
    7] eve caligor, m.d., kenneth n. levy, ph.d., frank e. yeomans, m.d., ph.d., narcissistic personality disorder: diagnostic and clinical challenges
    8] nancy mcwilliams - psikanalitik tanı

  • ben evlenirken benden bir hayli önce evlenmiş bir arkadaşım mantık evliliği mi aşk evliliği mi yaptığımı sormuş, aşk evliliği deyince, çok mutlu olduğunu söylemişti. neden diye sorduğumda, konuyu çok güzel açıklayan, oldukça naif bir cevap verdi:

    "bir kadınla aynı evde yaşamanın mantığı ne olabilir ki?"

  • merkeze yakın nispeten eski evde yaşayan biri olarak, merkeze uzak lüks evi tercih edeceğim kıyaslamadır. her ne kadar merkezi bir yerde yaşanıyor olsa da, trafikten, gürültüden ve keşmekeşten asla kurtulamazsınız. en kaliteli zamanın evde geçirildiğine inanan biriyim,bu açıdan sakin ve huzurlu bir ev ortamı, hayatınıza olumlu yönde katkı yapacaktır. altınızda araba olduğu sürece mesafeler azalır zaten. dikkat edilmesi gereken tek nokta, evinize gidiş yolunun kilit trafik güzergahında bulunmamasıdır. oturacağınız muhiti buna göre seçerseniz, yolda geçireceğiniz süreyi minimuma indirgeyebilirsiniz.

  • sürücünün yerinde olmak istemezdim.

    düşünsenize... arkadan motosiklet topluluğu geliyor ve tamamı 130-160 km/h süratle seyrediyor.

    size selektör yaptılar aynanızı kontrol ettiniz, şerit boş, tam şeridinizi değiştirirken çevredeki makas atıp sinyallerini yakan motosikletlilere baktınız çünkü biri gelip size çarpabilir. fakat o da ne! biri sağ şeritte varolmuş dörtlüleri yakmış sizi sağdan geçmeye çalışıyor oysa ki az önce orada değildi.

    bir kazaya sebep oldunuz çünkü ne hız sınırı tanıdılar, ne kural, ne de adap. hiçbir sağlıklı insan başka bir canlının gereksiz yere ölümüne sebep olmak istemez. hayatınız boyunca bu anı unutamayacaksınız.

    bazı yüksek hacimli spor motosiklet kullanıcıları maalesef karayollarını pist gibi kullanmaya çalışıyor. aşırı sürat ve ani hareketlerden hiç çekinmiyor ve çok acı sonuçlar doğurabileceğinin farkında değilmiş gibi davranıyorlar.

  • dünyanın en geniş insanı. bundaki gam keder siklemez hava hiçbir insanda yok. ne derseniz deyin umurunda olmaz. saçları dökülmez. içine dert etmez. fena özeniyorum böyle insanlara.