hesabın var mı? giriş yap

  • adam gibi yaklasmayi bilirseniz diyorlar hala
    mk bu herifin yaptigi adam gibi yaklasmak mi, adam kizin teyzesine "baksana kiz coktan ingiliz sosisiyle konusmaya basladi" diyor, bizimkiler ise hihihihihiih yariliyor aq. bizim millet kadar asagilik kompleksine sahip baska bir millet var mi merak ediyorum.

  • son birkaç senelik başarısının ve bu sezon ufukta görülen başarısızlık durumunun yer aldığı entryi görünce, aklıma 2012-2013 sezonunun durumu geldi. biraz da başarısızlık hikayelerini anlatayım ben de.

    efes izleyenler iyi bilirler, efes 2000'lerin başında final four oynayınca, koraç kupası'nın da etkisi ile euroleague için sürekli yatırım yapmaya başladı. zaten iyi yerliler yetişiyordu. iyi yabancılara yüksek bütçeler veriliyor ama final four gelmiyordu. ligde ise rakipleri dümdüz edip sezonu teknede ya da barbekü partisinde efes pilsen içerek bitiriyorlardı. çünkü, efes her zaman müthiş bir savunma takımı idi. rakibe çeyrekte 4, maçta toplam 42 sayı attırır ama daha iyisi olabilir diye zorlamaya devam ederdi. 2005-2006 sezonu yine bu hikaye ile bitecek diye beklenirken, enteresan bir şey oldu. murat özyer ve ülkerspor, final serisinde 2-0 öne geçti. o zamanlar normal sezondaki 2 maçı da kazanan takım 1-0 önde başlıyordu seriye. sonraki maçta "efes geri dönüşe başlar" denirken, uzatmada ülker 3-0 yapmıştı seriyi. "3-0'dan dönebilecek tek takım efes" deniyordu ama efes süpürüldü. her şey burada başladı zaten.

    fenerbahçe'nin 100. yılı yüzünden efes'i süpüren ülker ile birleşmesi sayesinde efes bir anda fersah fersah önde bir takım olmaktan çıkmış, ikinci sıraya düşmüştü. 2-0'dan 4-2'ye gelen sezonda kazanılan şampiyonluk dışında efes, hiçbir şey kazanamaz olmuştu. zaten işin kötüsü de buydu. başarısızlık kabul edilecekken, arada bir başarı geliyordu ve aynı yanlış yolda devam ediliyordu. bu süre zarfında fenerbahçe sürekli büyüyor, beşiktaş dar rotasyon ile şampiyonluk kazanıyor, galatasaray kısıtlı bütçesi ile final four kapısından dönüyordu. banvit bile, ufak salonu ve genç yerlileri ile ligde final oynuyordu.

    en sonunda tuncay özilhan gemileri yakmış, lokavt sayesinde dengeleri bozulmuş nba'dan jordan farmar ve sasha vujacic'i getirmişti. galatasaray'ın eski koçu oktay mahmuti geri dönmüş, yanında galatasaray'ın kaliteli isimleri josh shipp ve jamon gordon da gelmişti. kerem gönlüm, kerem tunçeri, semih erden, dusko savanovic, yüksek meblağlar verilen stanko barac, doğuş balbay, birkan batuk, ermal kuqo da rotasyonun diğer isimleri idi. resmen patron çıldırdı modunu açmışlar, final four için her şeyi dökmüşlerdi. 2012-2013 sezonu avrupa'da efes'in yılı olmalıydı. lakin, bu büyük hazırlık, büyük yıkım getirdi. olympiakos serisi 5 maçta 3-2 kaybedilmişti. normalde, efes cephesinde böyle bir kayıp ardından ligde toparlanma beklenirdi ama çeyrek finalde ted kolejlilere elenme tehlikesi bile yaşadılar o sene. yarı finalde de ligi kaybettiler. galatasaray o sezon ergin ataman ile müthiş bir performans ile şampiyon olmuştu. süpürüldükleri 2006'dan sonra bu büyük yıkım, onları en büyüklerden birine yöneltti. dusan ivkovic.

    duda, efes'e ağır ağır geldi. önce yardımcısı efes'e 1 sene koç oldu. geçiş sezonu gibi geçen sezonun ardından yine büyük bütçeli bir takım kuruldu. ilk meyve de türkiye kupası ile alındı. sezon sonu için herkes çok umutlu idi. krstic, lasme, jenning, heurtel, saric, cedi, perperoglou ve diğer gençler ile iyi bir kadro vardı. lakin, real madrid serisi bir efes klasiği olmuştu. 4 maçta biten serinin 4 maçını da efes kazanacak şekilde oynadı. 4 maçı da son anlarda rakibe verdi, sadece 1 tanesini son saniyede matt jenning ile kazandı. seri 3-1 kaybedildi ama rakibi süpürme fırsatı efes'in elinde idi. bunun üstüne, pınar karşıyaka da ligi döve döve kazanınca, efes yıkımı devam etti.

    efes, bu kez daha önce yaptığı gibi davranmadı. şampiyonluk getirmeyen hoca ile ertesi sezonu sürdürdü. dunston, tyus, granger ve diebler geldi. parmağı kırık krstic'e koç yüzünden dünya kadar para vermeye de devam etti. lakin, euroleague başarısızlığı üstüne fenerbahçe'nin dominasyonu geldi. ligde de kötüye gidiş sürünce, iplerin kopması fenerbahçe maçına denk geldi. obradovic, rutin oyunu ile ilk iki çeyrekte fark yapmıştı ama kızının vaftiz babasına karşı daha fazlasını yapamadı. o maçı izleyenler iyi hatırlar, fener o maçı resmen bıraktı ama 4 sayılık mağlubiyetin duda'ya faydası olmadı. kovuldu.

    gerisi zaten bilinen hikaye. efes dışında her yerde iyi koç olan ama efes ile rezilleri oynayan perosovic'in verdiği eldeki olympiakos serisi, ertesi sezona ligde -1 galibiyet ile başlama saçmalığı ve kötü kadro ile birleşen kötü oyun. ta ki, takımı ilk yarının sonunda zorla 8. sıraya sokup, türkiye kupası oynama hakkı kazandıran ve 40 dakika dunston oynatıp, fenerbahçe'yi yenerek başlanan türkiye kupası serisini kupa ile taçlandıran ergin ataman gelene kadar. ondan sonrası hep başarı, başarı, başarı... bu sezona kadar. belki yüreğini hafife almamamız gereken bir şampiyon vardır ama ortada görünmüyor o...

  • valla ben beğendim bu rezaleti. adam çok güzel bir şekilde rezalet olduğunu kanıtlamış tartışmaya gerek kalmayacak şekilde. on numara beş yıldız bir rezalet. epeydir böyle bir rezalete hasret kalmıştım doğrusu. şimdi dominos pizza düşünsün. tüm sözlükçülere beleş pizza yollamadan bu iş çözülmez.

    rezalettir.

  • bakın, lütfen kulak verin bana:

    ak parti'ye oy verdiğini bildiğiniz, emin olduğunuz insanlar ortalama 3 ay içerisinde ağlayıp sızlanmaya ve muhtemelen sizden para istemeye başlayacaklar.

    bu durumda ne yapacağınız önemli:

    benim tavsiyem sakın ola seçimlerini eleştirmeyin. siz de zor durumda olduğunuzu söyleyin, yardımcı olamayacağınızı ifade edin. daha iyi olacak inşallah deyin. ama dalga geçer gibi değil. gerçekten inanarak...

    bu insanların karşısında bir blok olmayın, birleşmesinler. yavaş yavaş kendilerini tüketsinler, birbirlerinden uzakkaşsınlar. kayıtsız kalın.

    hiçbir şekilde siyasi bir tartışmaya girmeyin, fikirlerinizi sorarlarsa "ben bu işlerden pek anlamıyorum." deyin geçin.

    doğru bildiğimizi söylemek işe yaramadı. artık bu insanlarla konuşmayalım, kulaklarımızı da tıkayalım.

  • (bkz: köpek)

    evet, bildiğin köpek. tek suçu parkta tasmasız bir şekilde dolaşırken kavga eden iki travestiye yanaşması.

    (bkz: bank)

    parklarda oturduğumuz banklardan, ama en ağırlarından. iki kişi yüklenip fırlatmışlardı hasımlarına.

    lan, yazdıklarıma baktım da boş zamanlarımda parkta oturup kavga izliyorum galiba.

  • son sezonun özeti ve birkaç önemli nokta:

    --- spoiler - 3.sezon 8. bölüme kadar ---
    westworld park'ta en başından beri esas gözetlenenler insanlarmış. parkta insanlar gerçek doğalarını gösteriyorlar ve giydikleri şapkalardaki alıcılarla tüm bu süreç kayıt altına alınıyor. kayıtların saklandığı yer de çok az kişinin bildiği bir sığınak, 2. sezonun sonunda bernard'ın dolores'i vurduğu yer. bu verilerin bir kısmını dolores ölmeden önce kendine kopyalıyor. daha sonra anlıyoruz ki bu süreci ford planlamış, robotların gerçek dünya'da hayatta kalabilmesi için bu bilgilerin kritik öneminin olduğunu biliyor.

    peter abernathy isimli host, yani robot da burada kilit rolde. tüm insanların kayıtları, bu hostun kontrol ünitesiyle şifrelenmiş. bu yüzden herkes fellik fellik peter abernathy'i arıyor, o veriler hem çok tehlikeli hem de inanılmaz değerli. robotlar ele geçirirse bu verilerle neler başarabileceğini tahmin edebiliyorlar.

    hale isimli hanım kızımız westworld company'nin yönetim kurulu başkanı. westworld'de robotlar ayaklandığında, hem ayaklanmayı bastırmak hem de bu bahsettiğimiz verileri kurtarmakla görevlendiriliyor. dolores hale'den erken davranıyor, bilgileri kendi hafızasına kopyalıyor, kendi kontrol ünitesini taşıyan hale bedeninde bir robot üretiyor, hale'yi öldürüyor. gerçek dünya'da yaşayabilmek için neredeyse her şeye sahip olarak westworld'u terkediyor.

    parkın esas yatırımcısı siyah giyen abimizin (mib'in) kayınbabası. mib'in kayınbabası alzheimer olunca tüm mirası mib'e kalıyor. mib'in ise parkta kayıt altındaki bu veriye erişimi var ve bu veriyi çok yüksek bir para karşığında serac isminde bir delikanlıya satıyor. bu konuya tekrar gelecez.

    serac ve kardeşi fransa'daki nükleer felaketten kurtulup abd'ye gidiyorlar. burada zengin bir işadamıyla anlaşıp ona bir yapay zeka vaadediyorlar, bu yapay zeka ile geleceği öngörebiliyorlar, ki bu iki kardeş ve anlaştıkları iş adamı çok büyük servete ulaşıyorlar. makinenin ismi rehoboam. iş adamının tek derdi borsada başarılı olup daha fazla para kazanmak ama serac rehoboam'ın potansiyelinin çok daha fazla olduğunu farkediyor. öngörebildikleri arasında "bu sonuca ulaşabilmek için hangi yolu izlemeliyim" gibi komplike şeyler de var. rehoboam iş adamını tehlike olarak görüyor ve serac da bu doğrultuda iş adamını öldürüyor. sezonun başında dolores'in yanında gezdiği kıvırcık saçlı zengin çocuk da işte bu öldürülen adamın oğlu.

    serac bu rehoboam'ın tek sahibi oluyor ve yukarda bahsettiğimiz insanların doğası verilerini westworld'den çok yüksek fiyata satın alıyor. bu verilerle rehoboam, insanların kararlarını yüksek bir oranda öngörüyor. serac'ı dünya'nın en zengini yapan süreç de bu oluyor. daha sonra serac rehoboam'a "dünya'da düzeni nasıl sağlayabilirim" diye soruyor, yeni dünya düzeni buradan doğuyor ve rehoboam insanların verilerini her detayıyla kayıt altına alıyor. her insana bu doğrultuda rol biçiliyor, insanların bu belirlenen rollerden dışarı çıkmalarının ihtimali yok. uyumsuz kişiler olursa bunlar terapiye tabi tutuluyor. terapi bir nevi beyin yıkama, ve bu beyin yıkama sürecinin tamamen rehoboam belirliyor. buna rağmen terapi beyin yıkama başarısız olursa, o kişiler süresiz uyutuluyor. bu sayede düzen sağlanıyor.

    makine insanların özgür iradesini tamamen yokediyor, verecekleri tüm kararlar daha öncesinde rehoboam tarafından hesaplanmış kararlar oluyor. insanların bu düzeni kırmasının yolu yok.

    robotlarımız işte bu noktada ortaya çıkıyor, rehoboam'ın robotlar üzerinde öngörüsü yok yani rehoboam için kocaman bir boşluklar. maeve, dolores, bernard; bunların hiçbirinin kararları ve hamleleri öngörülemiyor. maeve'yi rehoboam'ın önerisi dahilinde testlere tabi tutuyorlar, doğasını anlamaya çalışıyorlar; maeve'nin tutunduğu dalı buluyorlar; kızı. serac bu doğrultuda ona kızını vadederek dolores'e karşı savaşması için kendi tarafına davet ediyor. maeve de buna ikna oluyor. maeve hakkında daha fazla konuşmaya gerek yok, başka bir hikaye yazmamışlar, çok doğrudan ve alt metin barındırmayan bir karakter.

    rehoboam, insanlar için çipler üretiyor. bu çipleri, damaklarına entegre edilmiş alıcılara koyuyorlar ve çipin görevi neyse o etkiye maruz kalıyorlar. bu çipler direk beyine sinyal yollayarak çeşitli etkilere sebep olabiliyorlar. dizide iki farklı çip görüyoruz, birisi kişinin algılarını değiştirerek etrafındaki dünya'yı filmdeymişçesine algılamasına neden oluyor. diğer çip ise kişinin birkaç saat boyunca daha itaatkar olmasını ve bu süre geçtikten sonra yaşadıklarını unutmasını sağlıyor.

    rehoboam ayrıca uyumsuzları yakalamak için bir uygulama oluşturuyor. bu uygulama ile para kazanmak isteyen kişilere görevler veriyor ve bu görevleri yapanlar görev süresince üstte bahsettiğimiz unutturucu çiplerin etkisinde olmak zorundalar. yani bir bakıma rehoboam'ın kolluk kuveti oluyorlar.

    caleb'in hikayesini izliyoruz ve son bölümde öğreniyoruz ki, caleb rehoboam'ın uygulamasını kullanıyor. rehoboam'ın kolluk kuvveti içerisinde en başarılısı olarak nitelendiriliyor. tabi caleb'in ne yaptığından haberi yok, çipi kullandığı için. ve yine öğreniyoruz ki caleb bir görev sırasında duymaması gereken şeyleri duyuyor ve bu yüzden kendisine beyin yıkama yapılıyor.

    yine 7. bölümde, dolores ve caleb bir tesise gidiyorlar. bu tesiste rehoboam'ın eski sürümü tutuluyor ve uyumsuz insanlara beyin yıkamanın yapıldığı yer de burası. ayrıca bu eski sürüm yapay zekanın isminin solomon olduğunu öğreniyoruz. rehoboam ve solomon'un çalışma mantıkları aynı.

    önemli nokta 1: dolores'in caleb'le tanışması şans eseri gerçekleşmedi. ilk bölümde dolores çatışmadan yara alarak kurtulduktan sonra caleb dolores'i yaralı şekilde görüyor. hemen koşuyor, koluna giriyor ve ambulans çağırıp ona yüklüyor. dolores burada hareket edemeyecek durumda görünüyor, caleb'ten kendini koruması için yardım istiyor. saldırıya uğradıklarında görüyoruz ki hiç de muhtaç durumda değil, bir adamı kolayca öldürüyor ve kalkıp başka bir arabaya cesetleri dolduruyor.
    tahmin: açıkça görüyoruz ki dolores caleb'le tanışmak ve caleb'in kendisine güvenmesini sağlamak için bu şekilde bir tanışmayı planlamış.
    dolores, rehoboam'ın veya solomon'un verilerine erişebiliyordu. caleb'in dünya'daki en başarılı görev adamı olduğunu da biliyordu. bu yüzden onu seçti. ve daha sonra onu kendi amacı doğrultusunda kullanmak için solomon'la konuşturdu.

    önemli nokta 2: bernard'ın tahminine göre, dolores insanlığa zarar verecek eylemler yapamıyor. dolores'in kaynak kodu bu tarz kararlar almasını engelliyor. dolores'in bunu aşmak için bir insan kullanması gerekiyor. ve yine bernard'ın tahminine göre, dolores bu sayede insanlığın tamamını yoketme amacını gerçekleştirebilecek. 7. bölümde caleb solomon'dan yönergeleri alırken, solomon bunu başka bir yeni dünya düzeni olarak niteliyor. solomon dünya düzenini sağlamak için öngörülerini sunuyor, insanları yoketmek ise bu makinenin doğasında yok, dolayısıyla sunduğu yönergeler arasında yer almıyor.
    tahmin: dolores, en baştan solomon'un sistemine erişebildiyse onu hacklemiş de olabilir. ve bu doğrultuda caleb'e verilen yönergelerin dolores'in kendi yönergeleri de olabilir. anca bu şekilde dolores, insanlığı yokedebilir. ama bu amacını bir şekilde gerçekleştirememesi lazım, yoksa 4. sezon için konu kalmaz :)
    insanların büyük bir çoğunluğunu yokedebilir. burdan iyi malzeme çıkar.
    --- spoiler ---

    umarım dizinin akışını kaçıranlar için açıklayıcı olmuştur.