ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
esenyurt tekel vahşeti
-
uzun hali buradaelim ayağım titredi gerçekten. mevzu nedir bilmiyorum ama haraç gibi bir şey ise ülkenin gidişatı gerçekten çok kötü. tekelcide de silah var. buna rağmen dükkanı basanlar kendi canını da tehlikeye atıyor ve gözünü kırpmadan cinayet işliyorlar. tekelci yine insaflı ayağına sıkmaya çalışıyor. ama sonradan gelen çocuk doğrudan öldürme amaçlı ateş ediyor. birinin belinde uzi gibi bişey var can güvenliğimiz allah'a emanet. hapse girmekten de mi çekinmiyorlar anlamak imkansız.
mustafa koç'un cennete girmeyeceği gerçeği
teoman şarkılarında geçen acımasız sözler
istanbul'un reisi belediye başkanı değil vali'dir
-
madem öyleydi niçin eski başbakan, tbmm başkanlığı yapmış birisini aday gösterdi?
binali'yi vali olarak atasaydı da reisinizin, reisliğini tescilleseydi.
yahu komik ve cahilsiniz.
doğmamış çocukların şu an nerede olduğu sorunu
-
aslında o çocuk, sen, ben, satürn, plüton, deniz, maymun charlie, leylekler, kediler, bakteriler hepimiz evrenin ufak parçalarıyız. gelecekteki ya da geçmişteki şeyler şu an biziz, yarın bizler geleceğin başka parçaları olacağız ve geçmişte de geleceğin başka parçalarıydık. kendimize, insanlara, herhangi bir şeye fazla anlam yüklemeyelim, yayalara yol verelim.
gustav mahler
-
(1860-1911) öğrenimini viyana'da yapmış besteci. ayrıca besteci ve orkestra şefi olarak 1897-1907 yılları arasında kassel, prag, leipzig, budapeşte, hamburg, viyana (saray operası direktörü olarak) ve 1909'dan sonra da new york'ta ( metropolitan operası şefi olarak) yaşamıştır. mahler 9 senfoni " das lied von der erde" adlı bir orkestra ve koro eseri ile birçok liedler yazmıştır. viyana flarmonik orkestrası şefliği yapmıştır.
(bkz: das lied von der erde)
edit: ayrıca 8. senfonisi ne mutlu ki yorumlama şansını bulduğum, hatta akm de verdiğim ilk konserdir...
yazarların kendilerini anlatan en iyi film repliği
bir işyerinde yaşanabilecek en dumur olaylar
-
biricik patronumun benden çeşit çeşit su tabancası almamı istemesi.
dayanamayıp, "napıcaksınız efem su tabancasıyla" diye sorduğumda da, "evin bahçesini kediler bastı, bahçede rahat oturamıyoruz, oturduğum yerden tabancayla üstlerine su sıkıcam" diye cevap vermesi.
işte böyle yaratıcı fikirleri olduğu için o patron, ben çalışanım :p
30 mayıs 2018 habertürk muharrem ince canlı yayını
her gün üç litre su içen insan
kılıçdaroğlu'nun babala'da alkışlanması
-
yine bir dezenformasyon. hadi neyse doğru diyelim. adam tayyip erdoğan'a gel beraber çıkalım dedi. çıksaydı reis siz de girebilseydiniz o zaman salona
turkcell tv+
-
geçen hafta annem ziyarete geldi. polis akademisi filmlerini çok sever, bir de dublajlı sever çünkü polis akademisi filmlerinin dublajı çok iyidir. hatta bence de dublajı orijinalinden daha iyi olan filmlerden biridir. açayım izleyelim dedim çok sevindi.
filmler arşivimde var ama dublaj yok, aha dedim bedava verilen turkcell tv bir işe yarayacak. sansür vardır ama sigara falan blurlamışlardır, neticede 40 yıl öncesinin komedi filmi.
neyse izliyoruz, ikimizin de belki tüm seride en sevdiği sahne gelmek üzere olduğu için heyecanlıyız. mahoney, teğmen harris'in iki yalakasını mavi istiridye barına yolluyor. o meşhur müzik gelsin diye bekliyoruz. gelmiyor. mavi istiridye barı yok. içinde sadece dans olan koskoca bir sahne kesilmiş.
kesilen sahne şu bilmeyenler için:
https://www.youtube.com/watch?v=niumqldl_k0
tatlar kaçtı tabii. kapattım turkcell tv'yi, arşivdekini taktım lordlar gibi sansürsüz izledik. başka neler kesilmiş bilmiyorum ama süresine baktığımda 12 dakikasının uçtuğunu gördüm 40 yıllık filmin.
gerçekten buna para vermeyin.
perfect sense
-
fragmanıyla,afişiyle örtüşmeyen, izlenince insanda derin etkiler yaratan, sorgulatan, içerisinde pek çok derin subtitle barındıran bir film. film güzel ya da çirkin izleyene göre değişir lakin gerçekten ya olsa ne yapardım diye akılda sorular bırakıyor. en etkileyici sahnelerinden birisi de insanların işitemedikleri müziği hissedebilmek için platforma sarılmaları olsa gerek..
bir ösym sınavında ilk 1000'e girmiş yazarlar
-
bir arkadaş grubuna denk gelmiştim. ilk 100'de yer almış 3 kişi, üç yüz küsürüncü olmuş biriyle dalga geçiyordu. adam da bozuluyordu. benim gibi ilk 100 bine girememiş biri için inanılmaz bir deneyimdi.
her olayda mizahını da gösteren halk
-
şununla kopartandır. " sen istiyor havalimanında karşılama, o zaman verejek 100 lira"