hesabın var mı? giriş yap

  • yapılması gerekendir.

    eski sevgili eğer

    6 aydan kısa süren ilişkiler için: 2 hafta
    6 ay - 18 ay için: 4 hafta
    18 ay - 3 yıl için: 6 hafta
    3 yıldan uzun süren ilişkiler için: 8 hafta

    öncesinden haber vermediyse ihbar tazminatı talep edilmelidir.

  • türkün starbucks ile imtihanı

    - bana bi tane maçarotti..
    + efendim ?
    - bi tane makivetti..
    + nasıl ?
    - nescafe var mı ?
    + yok maalesef..
    - hassssssss, o zaman bi tane makamotti..
    + ne ?
    - ver bişi işte amk

  • 3.5 yıllık mühendisim. geçen müdür kenarıya çekti. sadede gelecek olursak bey maaşınıza 500? zam geldi dedi. yani dedim 3500? oldu. evet dedi. sustum. ne düşünüyorsun diye sordu. dedim ki elimden geleni yapıyorum, yapacağım. doğru ya da yanlış bir iş etiği vardır, bunu çiğnemem. ama az dedim. biliyorum dedi. sustuk. onluk bir iş olmadığını biliyorum. onun da elinden bir şey gelmiyor.
    maalesef ki beterin beteri var. gelecek adına pek bir ümidim yok. onlar da biliyor daha iyi bir iş bulsam bırakacağımı.
    şu anda tüm birikimimi kendime harcıyorum ve kenarda bir ay yetecek param yok. kendimi geliştirip gitmek istiyorum ama annemi bırakmak da zor. türkiye’de aha böyle başlıklara içimi dökerek ömrümü tamamlayacağım.

  • en kolayı aynı cümlenin olumsuz halini söylemek.

    must'ta "mamalı" anlamı olur, have to'da "zorunda değil" anlamı olur.

    örnek:
    you must fill this form: bu formu doldurmalısın.
    you have to fill this form: bu formu doldurmalı/doldurmak zorundasın.

    olumsuz:

    you mustn't fill this form: bu formu doldurmamalısın.
    you don't have to fill this form: bu formu doldurmak zorunda değilsin.

    görüldüğü üzere olumluda anlamlar birbirine çok yakınken olumsuzda anlam farkı ciddi boyutlara geliyor. ayrımı bence en güzel bu şekilde yapılabilir.

    20 senedir ingilizceyle haşır neşirim ve şunu söyleyrbilirim ki must ile have to arasındaki en bariz süzgeç bu.

  • trafik polisi hız yaptığı için bir kadına ceza yazmakta:

    - memur beey, lütfeen.. yazmasanız olmaz mıydı? hadi hadi...
    - güzel hanımlara ceza yazmadığımızı mı düşünüyorsunuz?
    - ehihihi...
    - haklısınız, yazmıyoruz. *cezayı yazar*