hesabın var mı? giriş yap

  • kazanan tarafın kişiden kişiye değişebileceği karşılaştırma.

    çok oyun oynayan veya grafiklere önem veren, evinde 4k tv'si olan ve cd girişi olmasına önem veren insanlar için kazanan taraf tabii ki xbox series x'tir.

    haftasonları kafa dağıtmak için oyun oynayan veya "grafikler benim için çok önemli değil" diyen, evinde 4k tv'si olmayan ve game pass'e güvenip cd girişini önemsemeyen insanlar için de kazanan taraf xbox series s olur.

    series s ayrıca bir playstation oyuncusuysanız, xbox exclusive'lerini oynamak veya game pass nimetinden yararlanmak için bir yan konsol olarak veya bir akıllı tv'niz yoksa onu akıllandıracak bir cihaz olarak da iş görür.

    bu arada yazdıklarımdan series s'in oyunları kötü çalıştırdığı düşünülmesin, sistem özellikleri series x'e göre düşük olsa da kötü performans sergilediğini düşünmüyorum. şuradan bir karşılaştırma videosu izleyebilirsiniz.

    onun dışında iki konsolun da en büyük artısı game pass'tir. yükleme süreleri iki konsolda da aynıdır. hatta bazı oyunlar şaşırtıcı olarak series s üzerinde daha hızlı açılır.*

    servisi de yavaş falan değildir. 4 yıl önce çıkan cihaz 4 haftadır gelmedi diye "sirvis yiviş" diyenler bilmiyor sanırım, burada 3 ay önce çıkış yapmış olan iki konsol karşılaştırılıyor.

  • hoca artık dellenmiştir
    hoca: fear yeter artık numaran kaç senin
    fear: 227
    hoca: (elindeki kağıda 227 yazıp arkasını döner, masasına doğru yürür)
    fear: 8x xx
    hoca: ?
    fear: ama gece 11 den sonra aramayın internette oluyorum hocam.
    hoca: (kulaklarından duman çıkararak) oğlum ben ev numaranı değil, okul numaranı soruyorum! numaran kaç?
    fear: (sanki sonuna başka bir numara ilave edecekmiş gibi bir tonlama ile) 400
    hoca: (4 yazar, bekler) dörtyüz kaç oğlum?
    fear: (aynı gıcık tonlama ile) 400
    hoca: ya tamam da dörtyüz kaç?
    bu bir süre böyle sürer
    fear: hocam dörtyüz işte. ille de sonuna rakam istiyorsanız dörtyüz kök üç olsun.
    hoca: (iptal olur) çabuk git kendini disipline ver!!!
    sınıf: (dağılır)

  • rezalet demek ne kadar doğru bilemedim. çünkü sonunda ben değil, firma rezil oldu..

    mecbur kalmadıkça, kullanmamaya özen gösteriyorum.
    eğer başka bir alternatifim varsa, daha iyi bir alternatifim mutlaka var demektir..

    çok tuhaf bir firma..
    zaman kaybı ve ömür törpüsü.
    düşünme, söyleneni anlama ve derdini anlatma özürlü insanların istihdam kapısı.
    istisnalar varsa kusura bakmasın ama ben henüz denk gelmedim.

    pazartesi 14.30 için bir biletim var. izmir'e gidiyorum.
    ancak annemin sağlık sorunları sebebiyle, ertelemek zorunda kaldım.

    zırıl zırıl çalan telefonlara cevap vermedikleri için, mecburen otogara tekrar gittim.

    -merhaba. iyi çalışmalar. biletimin gününü ve saatini değiştirmek istiyorum.

    + merhaba buyrun.

    -merhaba. pazartesi 14.30 izmir otobüsüne bir biletim var. bunu bir sonraki haftaya aktarmak istiyorum..

    +bir saniye. zafer beeeeey. zafer beeey. beyefendiye bakar mısınız?
    +merhaba buyrun.

    -merhaba zafer bey. ben pazartesi günü izmir'e gidecektim ama annem ameliyat olduğu için, biletimi bir sonraki haftaya aktarmak istiyorum.

    +maalesef. seferler arası değişiklik yapamıyoruz.

    -nasıl yaaa? neden? iyi de gidemiyorum ne yapabilirim?
    üstelik biletin arkasında yazılanı yaptım ve minimum 24 saat önce bildirdim. daha neredeyse 3 gün var.

    +maalesef. bize verilen talimat bu. ( yalan söylüyor. sadece bilet aktarma işleminin nasıl yapıldığını bilmiyor hepsi bu)

    - peki canınız sağ olsun. biletimi iptal eder misiniz? başka firmalara bakayım.

    + maalesef bilet iptali yapmamız yasak.

    -ilk kez yapmıyorum bu işlemi zafer. 5 kere metro ile seyahat ettiysem, 15 kere metro biletimi iptal ettirdim.

    -maalesef. bize verilen talimat böyle. bilet iptali yapamıyoruz..

    (kayış kopar.)

    + peki zafer. tamam iptal falan da istemiyorum. açık bilet yapar mısın bunu? en iyisi başka firmayla gideyim, dönüşte de bu açık bileti kullanırım.

    - tabii ki. açık bilet yapabiliriz. bir saniye bekleyin lütfen. tamamdır buyrun. 70 tl değerindeki açık biletinizi 1 yıl boyunca istediğiniz zaman kullanabilirsiniz.

    + teşekkür ederim. ben açık biletimi kullanmak istiyorum.

    - !!??!!?

    - merhaba 70 tl değerinde bir açık biletim var ve 2 hafta sonra kalkacak olan izmir otobüsünde kullanmak istiyorum..

    - !!??!!? (sessizlik)
    saat kaç otobüsü olsun?

    + 14:30 lütfen.

  • böyle dutududutududutududutudu diye iniyor helikopter, çevresinde bir toz bulutu, içinden adamlar iniyor kafalarını eğerek, yanlarına bir sürü adam koşuyor böyle, herkesin kravatı uçuşuyor... abovvvv.

    bıkmadım arkadaş. bıkmadım yıllardır. bıkmam da... yahu ana haber bülteninde görsem de bıkmam, en tırto holivut aksiyonunda görsem de bıkmam. bu nasıl bir sahne ya. böyle helikopter iniyor ama pervanesi dönmeye devam ediyor dutududutududutududutudu diye. böyle pilot mikrofondan bir şey diyor, helikopterin çevresine arabalar geliyor. helikopterden inen evrak çantalı adamı arabalarına alıyorlar. kel korumalar var, görevliler falan... diline, dinine göre kah misafirimiz geldi diyorlar; kah efirmetiv, racır det gibilerinden anladık-tamamdır gibi bir şeyler söylüyorlar.

    bazen de operasyon için swat timi falan iniyor, abbbbbbaaaaaavvvvv. vay... vay....vay. o da bambambaşka bir alem. biri ipten iniyor, öbürü aşağı merdiven sarkıtıp iniyor, aşağıdakileri de alıp geri çıkıyor, go go go diye binanın tepesine iniyorlar. vay ki ne vay.

    hayranım arkadaş. helikopterden inan insanlara hayranım. atraksiyonlu insin, atraksiyonsuz efendi gibi insin hiç fark etmez. hay-ra-nım... işte o kadar. parkta otururken yanıma boeing 757 inse dönüp bakmam yeminle. ha çok gürültü çıkarsa belki şöyle bir "bismillah" der, doğrulurum o kadar. ama helikopter inse işte ona bayıla bayıla bakarım. içinden inen insanlara da hayran olurum. ha ama olur da bir ufo falan inerse de hemen gaçarım. huyunu suyunu bilmiyoruz sonuçta. temkinli olmakta fayda var.

  • durduk yere sevgilimle aramı açmıştır... rastgele aldığım 1 lt coca cola şişesinin ambalajında eski sevgilimin adı yazıyormuş. hiç dikkat etmedim. açıkçası sikimde de olmaz hani. buzdolabının önünde, bir kola ambalajında kendi adımı arayacak kadar sıkılmadım hayattan henüz... neyse eve gelince film koptu tabi.

    - aşkım bu kolayı yanlış almışsın...
    - light mı istiyordun?
    - hayır, üzerindeki isim yanlış?
    - ne ismi?
    - eski sevgilinin ismi...
    - nerden çıktı şimdi eski sevgilim?
    - sana sormalı, baksana onun ismi olan şişeyi almışsın...
    - kızım sen manyak mısın türkiyede her üç kızdan birinin adı gizem. elime yakın olanı aldım. denk gelmiş işte...
    - ben içmem bunu.
    - iyi içme ben içerim.
    - içersin tabi...
    - la havle.

    bir de ismin altında daha küçük puntolarla " ile paylaşmak için" ibaresi eklemişler... ya neyse bişey demiyorum...

  • yıl 1978 niğde'nin bor ilçesinde lise öğrencisiyim o yıllar. yaz tatilinde kendi dükkanımıza gitmeden önce bir kırtasiyeci kasetçi abimiz vardı. onun gazeteleri motosikletiyle dağıtması için ben onun dükkanını 1-2 saat kadar beklerdim. bir gün benden yaşça büyük bir abimiz dükkana geldi tommiks, teksas, kaptan swing gibi resimli romanlardan üçer tane aldı. bende bu kitapların kim için aldığını sorduğumda " benim çocuklara " alıyorum dedi. bende "bu kitapların çocuklara bir yararı yok şiddete yönlendirir bence sen red kit almalısın hem red kit amerikan toplumuyla kapitalizmle dalga geçer eğlendiricidir " gibisinden bir sürü lüzumsuz laf ettim. adam sinirlendi " sana ne kardeşim, ne kadar bunların parası" dedi aldıklarnın parasını verdi gitti. ertesi gün gene kırtasiyeciye yardım için gittiğimde " aman gelme dün ülkü derneği başkanı dernekte milliyetçi mücadele öğrensinler diye kitap almak istemiş sen dalga geçmişsin red kit önermişsin sana çok kızmışlar aman evine git ortalarda gözükme seni dövecekler" dedi. yirmi gün kadar korku ile evde geçirdim. sonra okullar açılınca bu olayı unuttum bir gün okula giderken ensemden bir yumruk yedim. arkasından karnımdan yediğim yumrukla yere düştüm. bir anda etrafımda neredeyse 20 kişi vardı. tekme tokat öyle bir dayak yedimki gözümü bor devlet hastanesinde açtım. tedavi sırasında sigara içmeye koridoro çıktığımda doktor ve hemşireler başımdan geçeni öğrenmiş elimde sigara gördükleri için adımı red kit koymuşlardı. bu olayda fecaat olan ülkü derneklerinin milliyetçi mücadelenin nasıl olacağını öğretmek için resimli roman kullanmalarıydı.

  • ne laga luga yapıyorsun hocam? samimiysen çık bildiğini anlat sonra da davutoğlu'na söylediklerim yalan mı? diye sor. bu siyasiler hep böyle.