hesabın var mı? giriş yap

  • "...ancak dersanelerle başlayan süreçte takınılan anlamsız tavırlar pek çok vicdan ehlini rencide etti" diyerek gerçekleşendir.

    öncelikle hakan şükür "vicdan ehlini rencide etti" kalıbını 3 farklı cümlede kullansın, bugün bilet alıp pensilvanya'ya el öpmeye giderim.

    sonrasında;

    bre adam senin seçildiğin yerde, 6 ay önce, ortalık birbirine girdi. milyonlar sokağa döküldü. o zaman vicdan ehli rencide olmadı da birkaç kişi çıkıp dershanelere laf edince mi oldu?

    insaf yok, anladık bunu da allah korkusu da mı yok?

  • bütün aile gün içinde aranır. mümkünse akşam erken gelin, konuşmamız lazım gerek denir.

    kızım söyle işte diye baskılar gelirken, öyle telefonda söylenecek gibi değil denir, gözden iki üç damla yaş düşer.
    akşam herkes geldiğinde "boşanmaya karar verdim" denir.
    derin bir sessizlik yerini yavaş yavaş dozu artan bir gürültüye bırakır.

    son sözüm "sizden bu konuda izin istemiyorum, bilgi veriyorum" olmuştu. sağlam durun. ailenizin "millet ne der" baskısına aldırmayın. sizi mutlu görünce, onlar boşanmanın ne kadar normal ve aslında mutlu eden bir şey olduğunu görecekler.

    sabredin ve aileniz hayatta olduğu için şükredin...

  • alınan yanlış kararlar ve haksız adaletsiz kısıtlamalar nedeniyle geçim sıkıntısı yaşayan bir esnaf cinnet geçiriyor, bazı terbiyesiz ve haysiyetsizler de burada alay edip eğleniyor. size ne desem hoşunuza gider. o yüzden ağzımı bozmuyorum.

  • elektrik akımları içinde uyusun dediğim dahi.
    günümüze uyarladığımızda tesla çapulcudur, edison ise akepelidir.
    onun için severiz tesla'yı.

  • lord eddard stark denen aktrollü ortaya çıkaran kahraman. emeğine sağlık. özel dedektiflik kariyeri üzerine bir düşünsün derim:)

  • aile üyeleridir.

    1972'de uruguay'dan şili'ye arjantin üzerinden giderken kaza yapan uçağın yolcuları 3,600m yükseklikte dondurucu soğukta mahsur kalırlar. taş ve kardan başka hiçbir şey bulunmayan and dağlarında yiyecek stoklarını(uçakta servis edilen sandviçler ve bavullardaki bir miktar çikolata) hızla tüketirler. açlıktan ellerine geçen her şeyi(koltuk kılıfları, çantalar) yemeye çalışsalar da bir işe yaramaz. sonunda çoğu arkadaşları olan, kazada ölenlerin cesetlerini yemeye başlarlar. 2 ay boyunca bu şekilde hayata tutunurlar.

    kazada annesini ve kızkardeşini kaybeden nando parrado sıranın eninde sonunda ailesine geleceğini bilmektedir. bu yüzden daha fazla dayanamaz ve arkadaşlarına dağları aşarak bir kurtuluş yolu arayacağını söyler. bir arkadaşı* da onunla gitmeyi kabul etmiştir. böylece dondurucu soğukta dağları aşarak 10 gün yürürler, sonunda yaklaşık 65km yol katederek yardım bulurlar. kurtarma ekiplerine kaza yerini gösteren nando geride kalanları da kurtarır. kazadan tam 72 gün sonra tüm mahsur kalanlar kurtulmuştur.

    nando parrado der ki -"ilk dağı aştığımızda şili'yi göreceğimizi düşünüyorduk. binbir zorlukla tırmandığımız ilk dağdan sonra yine karlarla kaplı diğer dağları görünce arkadaşıma 'geri dönemeyiz, ne olursa olsun devam edip beraber ölelim' dedim. ve devam ettik."

    yardım bulduktan sonraki ilk görüntüleri:
    https://www.youtube.com/…h?v=ptyi89snpq4&t=1h07m45s

    (bkz: 13 ekim 1972 and dağları uçak kazası)
    (bkz: alive)

  • başta sinyal ver lan diye böğüren delikanlının karşısında aziz yıldırım olduğunu anladığı anda içine doğru sıçarak niye sinyal vermiyorsun abiye evrildiği videodur.

  • okan bayülgenin zamanında (ne akla hizmet bilmiyorum) çıktığı esra ceyhanla a'dan z'ye programında esra ceyhana dakika başı laf sokması üzerine esra ceyhanın "o kadar dalga geçiyor, ama sevgili seyirciler, buraya kadar gelmiş, demek ki onu da buraya çeken bişey var!" diye yorum yapması...

    akabinde okan bayülgenin gözlerini açarak aniden "evet!!! cinayet arzusu!" diye cevap vermesi...

    bunun üzerine esra ceyhanın hafiften ürkerek stüdyodaki diğer konuk olan hayvan eğitmeninin getirdiği ördek, köpek, vs. 'ler ile "amaaan burda başka konuklarımız da varmış, nasılsınız?" diye hayvanlara dönerek konuşmaya başlaması...

  • yerçekimi 2 kat artarsa 3 katına çıkmış olacağından sözlükte yapılan tanımların da değişmesine neden olacak durumdur.

    kütlemiz değişmez, ağırlığımız 3 katına çıkardı.

    belki de tek faydası ayaklarımız yere sağlam basardı, aklımız bir karış havada olmazdı.