hesabın var mı? giriş yap

  • 4 gün ve aşağısından bahsedenlerin şov yaptığını düşünüyor ve bir hafta kâfi deyip aranızdan ayrılıyorum,selametle...
    not: pasaklı sensin. kendi diyen,kendi olur. damdan düşen kel olur tşk:)

  • "benim soyumda aslan kaplan, seninkinde maymun var arkada$im.. herkes yerini bilsin lutfen" tavrinda, nev i $ahsina munhasir canli.

  • gerçekte, moda olduğu 1970'lerin sonundan yaklaşık bir asır kadar önce, sam lloyd adında birinin 15'li bilmecesinin bir nevi üç boyutlu versiyonudur. zira, söz konusu 15'li bilmecede amaç, 4x4 santimetrekarelik bir çerçeve içinde 1'den 15'e kadar numaralanmış, 15 tane birer santimetrekarelik yüzeyciği, tek bir boş kareden faydalanarak sıraya koymaktır. rubik'in kübünde ise, her bir yüzeyi ayrı renkte olan 7x5.7 santimetreküp hacmindeki bir küpçükler sistemi söz konusudur. burada her yüzey dış görünümleri küp olan 9 unsura ayrılmıştır. bu unsurlar yerleşmiş oldukları küpçükler düzleminde hareket edebilmektedirler. yüzeyler değişik yönlere çevrilerek, küpte 43 242 008 274 489 856 000 sayıda değişik renk patronu elde edilebilmekte ve bu bağlamda sistemsiz olarak çözülebilmesi neredeyse olanaksız olmaktadır.

    bu küpü çözmeye çalışırken, ilk önce öyle bir hamle uygulamalıyız ki, sadece bir küp istediğimiz şekilde yer değiştirmeli, diğerleri hamleler serisine başladığımız yerde kalmalı. hamleye başlarken hangi yüzey ortası küp bize , hangisi yukarı bakıyorsa , bütün hareketlerde o küp hep bize bakıyor olmalı ve her hareket 90 derece yönünde yapılmaya çalışılmalı, mesela bize bakan ve en soldaki yüzey 90 derece yukarı, bize bakan ve en sağdaki yüzey 90 derece aşağı, daha sonra bize bakan en üst sıra 90 derece sola , en alt yüzey 90 derece sağa, orta sıra 90 derece sağa doğru döndürülebilir. burada üst yüzde bir artı işareti oluşturulup, bu artı işaretindeki (renk grubu olarak) ikililerin düşey yüzleri, diğer düşey yüzlerdeki birlilerle aynı renk yapılmaya çalışılabilir. bunlar yapıldıktan sonra üçlüler kalan yerlere yerleştirilmeye çalışılarak üst yüz tek renk haline getirilebilir. yalnız burada, üst yüz tek renk olurken yan yüzlerdeki birer üst sıra da o yan yüzün birlisi ile aynı renk olmalıdır. burada iki olasılık söz konusudur, ya üst yüze üçlünün aynı renkli yüzü diktir, yada üst yüze paraleldir. eğer küp üst yüzeyde fakat kendi yerinden farklı bir yerde ise , yerine başka bir küp konularak yukardan yana veya tabana indirilir ve tekrar yukarıdaki hamleler yapılarak küp yerine konur. tıpkı ekvator gibi bir hat oluşturulmaya çalışılır. eğer bir ekvator oluşturulabilirse ortada altta bulunan kare yukarı gelecek şekilde çevirilmeye çalışılır. eğer bu noktaya gelinebilirse derhal alt yüzde bir artı işareti yapılmaya çalışılmalıdır, bu da yine ikililerin yerini değiştirerek yapılabilir. eğer her ikili olması lazım gelen yere getirildikten sonra dahi artı işareti oluşmamış ise bu durumda ikililer yerli yerinde olabilir ancak bu durumda, muhtemelen yatay düzlemde olması gereken yüzeylerden ya dört ya da iki tanesi düşey düzlemdedirler. bu hamleler sonucunda bir yüz ve ekvator tamamen yapılmış ve alt yüzde bir artı işareti meydana getirilebilmiş ise küp yine tepetaklak çevrilmelidir. bu öyle bir şekilde yapılmalıdır ki alt üçlüler diğer küplerin konumunu değiştirmeden çevrilmelidir. bu aşamadan sonra da köşe küp olduğu yerde çevrilir.

  • bakın sevgili arkadaslar.
    bu ülkede bursa'nın, antalya'nın, eskişehir, konya'nın, diyarbakir'ın ve daha adını anımsamadığım birçok stadyumun ismi atatürk idi.
    toki sayesinde tamamı yenilendi ve hiçbirine ataturk ismi verilmedi.
    sebebi ise ataturk adinin unutturulma cabası.
    ayrica izmir ataturk stadyumu kaderine terkedildi, istanbul ataturk havalimani kapatildi.
    tum bunlarin hepsi ulu onderi unutturma, hafizalardan silme cabasi.
    su konjonkturde fenerbahce'nin bu karari alma cesaretini takdirle karsiliyorum.

  • namı değer kurtarıcı. şimdiye kadar yapılmış ateşli silahlar içerisinde sıra dışı sayılabilecek bir silahtır kendisi.

    ikinci dünya savaşında psikolojik harp diye tabir ettiğimiz etki yaratması açısından kökenleri abd ordusu ortak psikoloji komitesi'ne dayanıyordu ve 1942'de dayton, ohio'daki general motors corporation'ın iç kılavuz lamba üretim bölümü tarafından amerika birleşik devletleri ordusu için tasarlandı. fikir ise naziler tarafından işgal altındaki avrupa çok sayıda direniş savaşçısını düşük bir maliyetle silahlandırabilecek basit bir silah geliştirmekti. bu sayede direniş unsurları küçük nazi birliklerini tahrip edecek ve onların silahlarına el koyacaklardı.

    üretilen milyon tabancanın yalnızca bir kısmı fiilen konuşlandırıldı. mayıs 1942'de özelikle reinhard heydrich'in ( anthropoid operasyonu ) öldürülmesinin ardından sivil direniş eylemine karşı naziler şiddetini arttırdı fakat bu durum direnişi kıramadı. fransız direnişine yaklaşık 25.000 kurtarıcı teslim edildiği biliniyor.

    silah basit bir tasarım içeriyordu orijinal mühendislik çizimleri namluyu "boru", tetiği "çatal", ateşleme pimini "kontrol çubuğu" ve tetik koruyucusunu "anahtar" olarak isimlendirdigörsel . yapısı o kadar basitti ki her 7,5 bir bir kurtarıcı üretilebiliyordu maliyeti ise 2,10 dolardı. her silah, 10 mermi ve kullanım kılavuzuyla birlikte kutulanıyordu. atışına gelecek olursak manuel bir şekilde kurulup her seferde bir 45 kalibrelik bir mermi atabiliyordu.

    kimi kaynağa göre o kadar dağıtım yapılmadığı söylense de alman askeri polis gücünün, fp-45 ile suikastlar yapıldığına dair söylemleri mevcut bu durumda bize şu savı veriyor; kurtarıcının direniş kuvvetlerinin elini güçlendirdiği yadsınamaz bir gerçek.

  • altındaki şu yorum koparttı:

    -adam ayağa kalkıp çocukları dışarı çıkartmıyor çünkü muhtemelen altında donla oturuyor

  • %99'u müslüman olan ülke lafını kullanmasa ölecek hastalığına tutulmuş bireylerin suç duyurusudur. hem %99'uz derler hem de mağduruz, inançlarımızı yaşayamıyoruz, bize saygısızlık yapılıyo, rencide oluyoruz derler.

    ilginç bir %99...

  • arab’ın amcaoğlu israil nasıl oldukları ortada.
    filistin’li müslüman arab’ın kardeşi suudi arap şu an festivalde.
    bi zahmet bu toksik aileden uzak kalalım.
    ne şam’ın şekeri ne arab’ın yüzü diyenler boşuna dememiş

  • keske burada olsaydın, yalova feribotunda üst kattayım.
    martılara simit atıyor bir baba-oğul. martılar kadar çocuk da çığlık çığlığa. sen çocukları hele de mutlu çocukları çok seversin.
    sabahın beşindeyiz. günesin denizdeki rengi tarifsiz.
    sabah serinliği ve rüzgar darmadağın etti saçlarımı.
    üşüyorum.
    keşke burada olsaydın, kollarımızı dolardık birbirimize, soğuktan kızaran yanaklarımızı ısıtırdık nefesimizle.
    bak bir sigara daha yakıyorum, sen yoksun diye, ellerim bari ısınsın diye, bir cay daha söylüyorum açlığıma rağmen.
    karşı kıyıya varmamın bir anlamı yok. yıllar da sürebilir bu yolculuk. karşı kıyıda da sen yoksun.

    keşke burada olsaydın. bayram öncesi eminönüdeyim.
    sen bu kargaşayı seversin.
    ben çerezlere bakardım, sen peynirlerden tadardın. ne alırsan bir milyona, ben kerpeten alırdım sen ince uzun şamdan mumlarından.

    mısır çarşısından tarçın alırdık, saten bir kılıfla çamaşır çekmecesine koyardık. boynun gibi tarçın koksun tüm çamaşırlar.

    tahtakaleden sana bir hasır kutu alırdım. bak şu kenarları kırmızı boyalı olabilirdi. içine atamadığın tüm çocukluk hatıralarını koyardın, kurmalı metal horozun ve ziraat bankası kumbaran gibi.

    elimdeki poşette sadece bir bakır cezve olmazdı sen burada olsaydın. yalnızlık kahveleri içmezdim küçük salonumda, beşiktaşta çay bahçeleri dururken.

    keşke burada olsaydın, balkonu yıkadım.
    lambasını değiştirdim ve turuncu minderler serdim yerlere.
    bir battaniyeye sarılıp yıldızlara baksaydık.
    sen ince sesten bir şarkı söyleseydin.
    sonra bana karşıki harabe binaya ilişkin dedikodular uydursaydın. miras davası mıdır nedir.

    sıcak şarap yapmayı deneseydik. olmayınca üzülmeseydik. rutubetten yumuşamış çerezleri tavada kavursaydın sen, ben aklına hayran olsaydım.

    gece duvardaki poster bantlarından kurtulup üzerimize düşseydi. sen hırsız sansaydın. teselli edenin ben olsaydım, bir bardak su getirseydim, saçlarını okşayıp uyutsaydım.

    keşke burada olsaydın, depremler altında kalan ben olaydım. bir ömür depreminde kalmaktansa...