hesabın var mı? giriş yap

  • kale direkleri, (ofsayt hariç) onu koruyan takımın oyuncuları sayılmalı. yani direkten dışarı giden top korner olmalı. böylesi daha iyi olacaktır eminim. baskı kuran takım, top direkten dışarı gidince aut sebebiyle kendi sahasına dönüyor. tersi durumda seyir zevki artacaktır.

    ayrıca ofsayt kaldırılmalı diyenler, futbol düşmanıdır. ofsayt olmadan futbol olmaz.

  • itü elektronik haberleşme müh'nde bir bilgisayar dersi alınmış, hiç bir derse girilmediği, hocanın yüzü görülmediği gibi ödevler falan da verilmemiştir. buna rağmen vize ve finalde tüm bilinenleri kağıda yazmak suretiyle dersten geçmeye yakın bir notla kalınmıştır. yani hocayla bir konuşsa dersten geçecek durumdadır errr kişi. karartılır gözler, hocanın önce adı öğrenilir, sonra kişiliğine ilişkin detaylar (ki yüreklere dokunacak bir senaryoyla geçme fırsatı yaratılsın). akabinde binnur kurt adlı hocanın odası sora sora da olsa bulunur bir biçimde. daha ar.gör falan olduğu için oda bir kaç kişi tarafından paylaşılmaktadır, kapıda bir ton isim yazmaktadır.

    kapı vurulur, seri biçimde içeri girilir. heyecan doruktadır. içeride (adı muhtemelen kapıda yazan adamlardan birisi olan) kravatlı bir eleman oturmaktadır.

    - iyi günler, ben binnur hanım'a bakmıştım. bir konuda konuşacaktım
    - benim binnur...
    - ehe oldu sağolun.. (buyur burdan yak)

  • büyük bir sirketin üst düzey yöneticilerinden biri bir gün new york üzerinde balonla dolasmaya cikar. aksilik bu ya, pusulasini asagiya düsürür ve kaybolur. inmek icin uygun bir yer ararken bir gökdelenin tepesinde sigara icen bir adam görür ve alcalir:

    "pardon. ben neredeyim acaba?" diye sorar.
    "yerden 500 feet yükseklikte bir balonun icindesin" der adam.
    yönetici sinirlenir:
    "sen mühendissin degil mi?" diye sorar.
    "evet." der adam. "nereden bildin?"
    "cünkü basim belada ve sana bir soru soruyorum. verdigin cevap 100% dogru fakat hic bir isime yaramiyor."
    "sen de yöneticisin degil mi?"
    "evet sen nereden bildin?"
    "cünkü yerden 500 feet yükseklikte bir balonun icinde kaybolmussun, pusulan yok, berbat durumdasin. fakat bu simdi benim sucum oldu."

  • kötü dans etmeleri dışında neden utandırdığını anlamadığım olaydır. jandarma oldukları için daha disiplinli olup daha çok çalışmış olmaları bekleniyorsa anlarım, ama diğer türlü "jandarma dans etmez" yaklaşımı söz konusuysa asıl utanması gerekenin kim olduğu büyük bir tartışma konusudur.

    edit: itibar öyle dans etmekle falan zedelenmez, kusura bakmayın. tamamen gösteriş peşindesiniz. itibar askerlerinin kafasına çuval geçirilmesine rağmen devlet adamların ses çıkaramadığında, ordunun üst kademesindeki komutanlarını haksız yere hapse tıktığında, verilen binlerce şehide rağmen teröristler davul zurnayla karşılandığında, tüm askeriyeye yerleştirdiğin cemaatçiler sana karşı darbe girişimi yapıp da 250'den fazla vatandaşını öldürdüğünde, bu vatandaşlar gariban erlerin boğazını kestiğinde zedelenir.

  • fransa kralı xiv. louis boyunun kısalığıyla da tanındığı, bu boy kısalığını kompleks haline getirmiş, saraylılardan kısa olmayı kendine yakıştıramadığı ve 10 cm uzunluğunda topuklu ayakkabılarının olduğu fransız arşivlerinde mevcut. aynı zamanda kendi ayakkabısının kırmızı olması sebebiyle halka kırmızı ayakkabı giymeyi yasaklamıştır.

    evet ilk olarak erkekler giyiyor peki ne zaman bıraktılar giymeyi?
    aydınlanma çağı'nın entelektüel ortamı erkeklerin de moda anlayışını değişikliğe uğratmıştır. bu dönemlerde modada daha rasyonel bir bakış açısı olduğundan erkek giyim tarzında büyük değişiklikler yaşanıyor.
    18. yüzyılda tarihe "great male renunciation" adıyla geçen bir fenomen ortaya çıkıyor. bu akım sonrası erkekler parlak ve gösterişli moda tarzından vazgeçiyorlar. topuklu ayakkabı da bu yıllarda terk ediyorlar. tarihte tam olarak 1740'lı yıllar olarak geçiyor. bu akım sonrası toplum cinsiyet rolleri tekrar inşa ediliyor. erkek pratik ve rasyonel bir dış görünüşe sahipken, kadın ise daha duygusal ve zarif bir hale bürünüyor.