hesabın var mı? giriş yap

  • çok dert değildir. valla annelerin şımarıklığında değilim. bana ne? bakmam olur biter. ammaaa yetişen çocuklar ağır psikopat olacak, bi 20 seneye ağzımıza fena sıçılacak, hazır olun. hayır, sıkıntı şu ki böyle ego dopingli çocukların arasında ben kendi çocuğumu mütevazi yetiştirirsem benim gibi mutsuz ve çekinik bir şahsiyet olur. kendim gibi bir çocuk istemiyorum. mutsuz olmak hiç güzel değil. neyse daha çocuk mocuk yok ortada, kısmet bakalım.

  • öncelikle tek atımlık bir kurşununuz var. vurursan sorun yok, vuramazsan ne olacağını biliyorsun. işin fizibilite kısmını geçiyorum.

    1- küçük bir işletme olacağınız için ilk önce yapmanız gereken tek şey batmamak ve çevremde gördüğüm batan firmaların ise tek bir ortak noktası var " güvenmek".

    müşteriye, çalışana, tedarikçiye,ortağına, muhasebeciye, danışmana, satış elemanına, bayisine koşulsuz şartsız güvenen herkes belki kısa vade olmaz ama uzun vadede devredilir. o nedenle iş yaparken herkesi ama herkesi görüp görebileceğin en yalancı, en adi insanmış gibi değerlendir. adımlarını ona göre at. bir kaç yıl peşin ve sorunsuz ödeme ile çalışıp güven kazanan dolandırıcılar var bu ülkede. adamın işi, herhangi bir sektörde güven kazanıp sonra da çevresini tokatlayıp kaçmak. bir kaç sene sonra adını, tipini unutturup bu sefer başka bir sektöre giriş yapıyorlar.

    2- özellikle mail üzerinden çalış ki yazılı bir deliliniz olsun.

    3- kazancının en az %30'u devlete gidecek. bakın ciro demiyorum, kazancınızın. o nedenle satışınızda şu denklemi kuramıyorsanız o işi yapmayın.

    ürününüzün maliyeti: %33
    görünmeyen maliyet: %33
    karınız: %33

    şeklinde olacak bir satış fiyatınız olmalı. biliyorum piyasada fiyat kıran çok olur. ama yine çok iyi biliyorum ki o firmaların ömrü çok kısa olur. az iş yapın ama sağlam iş yapın. (bkz: tek kurşun)

    4- ilk başta az iş yapacaksınız o nedenle birim fiyatı yüksek, sirkülasyonu az olacak bir sektörde başlamak iyidir. maalesef hammadde üreten bir ülke değiliz ve hiç bir zamanda olmayacağız. o nedenle paramız hep değer kaybedecek. hammaddeyi tl alıp, yurtdışına euro-dolar çalışırsan, kimse seni yıkamaz.

    5- türkiye'deki en bakir, en kazançlı, en güzel fırsatların olduğu sektör nedir diye sorarsan, sana geri dönüşüm sektörünün her kalemi derim. eğer geri dönüştürebileceğin birşey ürün bulursan kaçırma. hesaplama yaparken hurda, ıskarta oranlarını mutlaka hesaba kat.

    ileride diğer maddeleri de editlerim.

  • genç bakışta süleyman demirel konuk. abbas güçlü program sonunda katılımcının karnesini alkış yardımıyla tespit ediyor...
    şu nasıl bu nasıl alkışlar geliyor:
    - peki süleyman demirel seçime katılsa oyunuzu verir misiniz?
    * pek az alkış
    abbas efendi pis pis sırıtıyor,
    tokat gibi cevap:
    -ben daha oy istemedim ki.
    *alkış kıyamet...

  • sözlükte müthiş prim yapan bir bitiş. erkek versiyonu da var. şimdi o adam benim kocam vs...

    6/10'luk romantik hikayeni anlatıyorsun ve sonunu bununla bağlıyorsun. ve bam! debe'de ilk 10 garanti! bitiyorum arkadaş şu olaya yaa. artık olur olmadık entry'lerimi bununla bitiricem. bazen entry'sinin son paragrafına bununla başlayıp cümleyi bitirmeden ''lasdnkajsdad'' a bağlayıp ''şaka lan şaka. hiç sevgilim olmadı, hayatım da bok gibi zaten'' diye entry'yi bitiren şakacılar da mevcut. bence o entry'ler ciddi olanlardan çok daha güzel. daha bi trick'li böyle. şaşırtmacalar, komiklikler. örneğin; #56227513 - #62872999

    (bkz: tanışılmayan kıza çok tatlısın demek/#74698134)

    mesela: (bkz: #90577390)

    şimdi o kadınla evliyim. önümüzdeki ay çocuğumuz doğacak. odasını çoktan hazırladık bile. gel artık bekletme seni sevenleri... (ne yapsın prematüre mi doğsun amk. ne bekliyorsun yani bunu derken?)

  • italya'da yanlış hatırlamıyorsam 6000-7000 civarı insan öldü. bu ülkede üzülerek söylüyorum her şey bittiğinde virüsten 50.000 kişi ölse o kadar normal karşılanır ki halkımız tarafından. şunu kabul etmek gerekir. insan hayatına hakkettiği değeri veren bir toplum değiliz. burada krizin ekonomik boyutu herkes tarafından kaç insanın hayatını kaybettiğinden daha çok önemseniyor. yeter ki ölen bizim yakınımız olmasın.

  • ilişki iki kişi arasında yaşanan özel bir şeydir ve başkalarını buna karıştırırsan artık senin kontrolünden çıkar. maşallah kozan ailesi evinde ne var ne yok ilişkilerinde ne oldu herkesle paylaşıyorlar. yani kozan ailesinin ağzında bakla ıslanmıyor. misal,

    esma ağlamış, üzgün bir surat ifadesiyle kapıyı çalar. anne kapıyı açar.
    - aaa esma ne işin var kızım sabah sabah.
    - hiç anne........anne
    - efendim kızım
    - anne ben birkaç gün burada kalabilir miyim?
    - tabii kalabilirsin güzel kızım benim. (yanağını okşar) da ne oldu esma neden burda kalmak istiyorsun? selim’le tartıştınız mı yoksa?
    - yok anne ya daha kötü.
    - ne oldu kızım yaa annene de mi anlatmıycaksın?(kızgın)
    - anne......selim.......bu sabah...........osurdu
    - neeee?
    - duydun işte. ben de çıktım buraya geldim.
    - aaaa. tamam kızım sen git elini yüzünü yıka ben de kahvaltıyı hazırlıyayım.

    biraz sonra yatak odası,
    - cemal kalk canım esma geldi.
    - canım kızım benim.... ama suzan neden gelmiş ki sabah sabah.
    - cemal......bu sabah selim.............osurmuş. esma da....
    - kalkmış buraya gelmiş. ah suzan ah suzan. hiç büyümüyecek senin bu kızların.....................gerçi alışkın değil bizim kızlarımız böyle şeylere. biz hiç osurmadık onların yanında.
    - cemal ne yapacağız şimdi boşanırsa bunlar.
    - ah kadınım bu kadarcık şeyden boşanılır mı?

    biraz sonra telefonda,
    - alo çiçek uyandınız mı kızım?
    (çiçekle kocası yatakta oynaşıyorlardır)
    - uyandık tabii annem benim.......anne ne oldu sabah sabah kötü bir şey mi var.
    - kızım bu gün işin var mı?
    - önemli bir işim yok anne. ne oldu anlatmıyacak mısın?
    - esma geldi bu sabah......
    - eeee kötü bir şey mi var yoksa?
    - selim osurmuş esma’nın yanında çiçek.
    - neeee.. koskoca selim arhan.
    - neyse sen gelde bir konuş kızım kardeşinle.
    - tamam anne ben birazdan ordayım.

    necati-çiçek,
    - ne olmuş hayatım kötü bir haber mi?
    - sayılır. selim esma’nın yanında osurmuş.
    - hahahahaha çiçek bu mu yani?
    - ne var necati biz alışkın değiliz böyle şeylere
    - ama hayatım ben senin yanında hep osururum.
    - (sevgiyle bakar) ben seni çok seviyorum o yüzden de....
    - yani esma selim’i çok sevmiyor mu diyorsun?
    - (kızgın) ben gidiyorum necati!

    tekrar evde,
    - anne ben dayıma yardıma gidiyorum.
    - tamam oğlum.
    - anne bir şey mi oldu?
    - yok oğlum ne olsun?(küçükler her şeyi bilmez)
    - anne.....esma ablam neden gelmiş?
    - gelemez mi oğlum burası onunda evi.
    - gelir de ağlıyordu sesini duydum ondan soruyorum.
    - oğluuumm......bu sabah selim ablanın yanında osurmuş.
    - neee....
    - evet oğlum ablan da buraya gelmiş.
    - anne ben gidiyorum akşama konuşuruz. vay terbiyesiz.....

    biraz sonra arhan’ların mutfağı,
    (suzan durgundur, dalıp dalıp gidiyordur)
    - abla neyin var bugün senin durgunsun.
    - yok bişeyim nazlı sen pirinçlerini ayıkladın mı?
    - ayıkladık ya demin beraber abla.......abla senin birşeyin var anlatmıyorsun.
    - yok birşeyim kızım sen ordan bana bir domates versene.
    - ablaaaaaa
    - tamam tamam. esma geldi bu sabah.
    - eeeee
    - selim sabah yanında osurmuş.
    - inanmıyorum abla ya selim bey.
    - evet selim bey
    - valla hiç beklemezdim abla yaaa.

    bu sırada ozan’la dayısı köfte arabasının başında,
    - ozan neyin var be dayıcım. ceylan’la kavga filan mı ettiniz?
    - yok dayı allah korusun.esma ablam gelmiş bu sabah.
    - eeee
    - selim abi....sabah ablamın yanında osurmuş.
    - eh be dayım bu mu yani sorun
    - ya dayı ya osurmuş diyorum sana.
    - bu çok normal insansal bir davranış. gel sana evlilikte osurugu siradanlastirma sureci anlatayım........

    işte böyle kozanlardan birinin evinde biri osursa* bütün herkes öğreniyor bunu.

  • marmaray'ın aslında tam olarak marmaray olmamasından kaynaklanan hadise.

    marmaray niye aslında tam olarak marmaray değil? çünkü marmaray'ı seçim öncesi açabilmek için projenin geri kalanının(marmaray cr3) ismini (istanbul banliyö hattı) değiştirerek, sanki şu 4 duraklı sisteme marmaraymış gibi açılış yaptılar.
    filmlerde görürsünüz, her raylı sistemler projesinde ana kontrol merkezi vardır, uzay istasyonu gibi donatılmıştır, otomasyon işlemleri buradan gerçekleşir. işte bu sistem marmaray cr3'i ile beraber yapılacaktı.
    işte 4 istasyonlu haliyle açabilmek için geçici bir çözüm yaptı dhl, gecici kontrol merkezi kurdu. her gecici iş gibi, bu kontrol merkezi de 6 ay-2 sene için kurulmuştu. fakat anlaşılan kullanımı kalıcı oldu.
    benim şahsi kanaatim, bu kontrol merkezinde problem var. fakat haber alma hürriyetimizin kısıtlandığı ülkemizde kimsenin bunu araştıracağını zannetmiyorum.
    zaten 2-3 saate yayın yasağı getirirler.