hesabın var mı? giriş yap

  • en rahat izlediğim uzak doğu dizisiydi..

    yarışmacıların numaraları vardı, şirketin çalışanları ise hep maskeliydi.

    kimseyi ayırt etmek gibi zorluğa düşmedim.

  • ege (6,5) geceleri yatarken hala biberonla süt içmektedir, herkesin bir keyfi, tiryakiliği olduğu için bu durum anlayışla karşılanır. evde süt bitmiştir ve çocuklar meyve suyuna ikna edilir...

    ege: ama elma suyu istemem, kayısı suyu koy biberona.
    romica: kayısının posası biberonu tıkar, içemezsin.
    ege: posa ne ki?
    romica: hani içerken ağzına lifleri dokuları pütürtülü geliyor ya, o işte...
    ege: pütürtü ne demek?
    romica: böyle minicik parçalar, bak mesela fırının kapağı cam olduğu için kaygan, dolabın kapağı ise o kadar kaygan değil, elini sürersen anlarsın, aynı bunun gibi elma suyu posasız olduğu için daha akışkan, biberonun deliğini tıkamıyor.
    ege: nereden biliyorsun elma suyunun posasız olduğunu?
    romica: bak biberona, arkasını görebiliyorsun, su gibi saydam, kayısı suyuna bak, arkası görünmüyor, saydam değil.
    ege: saydam yerine cam gibi desen olmuyor mu?
    romica: bazen olur bazen olmaz, elma suyu istiyor musun?
    ege: ya süt ver ya da kayısı suyu! çok uykum var ve beni posa mosa kandırıyormuşsun gibi geliyor!

  • sorun muz oranının azlığı değil, binde bir oranda muz içeren ürünün muzlu ibaresi ile satılabilmesidir.

    içinde kakao olmayan çikolata, muz olmayan muzlu puding, çilek olmayan çilekli pasta yemeye çok alıştık.

  • tina isminde 30'lu yaşlarda bir hanfendiyle çat pat konuştum. ingilizcemin iyi olduğunu, toefl'dan 60-70 alabileceğimi...(toefl kısmı şaka)
    tina eğer burayı okuyorsan o bendim, stockholm'e gelince söz arıycam seni

    olm ne acayip bi şey lan bu. hiç tanımadığın bi ülkeyi arıyorsun ve karşına hiç tanımadığın belki de hiç görmeyeceğin biri çıkıyor ve direkt sohbet ediyorsun.

    türkiye'nin de böyle bir tanıtım yaptığını hayal ediyorum da...

    -hellooo
    -hello mu, kimsin lan sen?
    -i'm calling from sweden
    -ne diyon lan sen, numaramı nerden buldun lan, internetten mi buldun, sapık mısın sen?
    -ok brother, don't wory, i delete

  • eger bir aile mecburiyetten bu daireye bu kadar para verirse.allah bu toplumu helak eder..vicdansız.bir toplum helak olmuştur zaten.

  • eyfel kulesi çok kötüydü yarısına kadar çıktımcılar derneği başkanı kendi yarı sahasından bildirdi.

    kendisi tam manasıyla komedyen değildir. ilk amacı güldürmek hiç değildir. bir de trajedi nedir bilmek gerek.

    güldürü unsurları sadece yüz kaslarına değil, soğancığa da hitap etmelidir.

  • anneme ne fikirle gitsem, ki ufak çaplı bir mucittim küçükken, "amaaan max saçmalama" diyerek her seferinde beni terslemesiyle her söylediğimin saçma olduğu ve ciddiye alınacak bir insan olmadığım fikrini buna örnek verebilirim. bu yetişkinliğime de yansıdı ve hâlâ tam olarak aşamasam da büyük oranda ilerleme kaydetmek yıllarımı aldı.

    büyüyüp bu sorunu yüksek oranda aşınca konusunu anneme açtım. "napayım çalışıp işten gelmişim bir şey anlatmaya çalışıyorsun, vaktim yoktu seni dinlemeye" cevabını aldım.

    çok net arkadaşlar, zaman ayıramayacaksanız çocuk yapmayın.

  • kalitesiz türk komedi filmlerinin fragmanlarını izlemeye bayılırım. bazılarını yıllar sonra bile dönüp dönüp tekrar izlerim... almanların schadenfreude dediği, bizim tamamen aynı anlamda olmasa da benzer biçimde "başkası adına utanmak" olarak özetlediğimiz, özetle başkasının talihsizliğinden haz duyma durumunu inanılmaz kuvvetli bir şekilde yaşarım çünkü. hepimiz biliriz ki kalitesizliğin de bir çekiciliği vardır; oturup filmi baştan sona izlemeyi asla düşünmezsiniz ama o üç dakikalık fragmanda duyduğunuz tiksinti size gerçekten keyif verir, özel bir his uyandırır.

    bu filmin (?) fragmanında ben bunu bile hissedemedim. boş boş ekrana baktım. ne utandım, ne güldüm. hiçbir şey yok çünkü... sihirbazlık okulunda bir türk'ten tutun da deliha'ya kadar vizyona girmiş hemen tüm rezil türk komedi (!) filminin fragmanını izlemişimdir. bu kadar kötüsünü diyemiyorum, bu kadar "boş"unu hiçbir zaman izlemedim. yani öyle bir seviye ki laz kit, film olarak bile algılayamadım. cidden cep telefonu kamerasıyla, canları sıkılınca öyle birbirinden alâkasız sahneler çekmişler herhalde... "bu bir film ve çok çok kötü bir film!" dedirtmiyor.

    edit: schadenfraude diye yanlis yazmisiz, uyari icin matchgrip'e tesekkurler.