hesabın var mı? giriş yap

  • ben 31 yaşındayım ve yaklaşık 3100 tane insan tanımışımdır. timsah gözyaşları ile vücudun salgıladığı hormonlar yüzünden oluşan gözyaşlarını çok iyi ayırt edebilirim. bu adam gerçekten vücudunun salgıladığı hormonlar yüzünden ağlıyor ve bu bana çok samimi geliyor.

  • askerlik görevimi yaptığım sırada korucular da askerlerle birlikte operasyonlara katılıyordu. bir görevin minimum süresi 1 hafta sürüyordu. kendi birliğimizden, üs bölgesine yaya intikal ve üs bölgesinde 1 hafta kalınıyor, sonra tekrar yaya dönülüyordu. bazen tim değişimi olmuyordu. aynı tim 1 hafta daha aynı yerde görev yapacak deniyordu. işte o görev uzadığı zaman korucular kalmak istemiyordu. neden mi? evet, tim komutanı sordu nedenini. adamın cevabı zerre kadar çarpıtmadan yazıyorum; “komutanım ben şimdi dönmezsem benim karıyı *ikerler.” bak aynen bu cümle.

    nasıl lan? nasıl böyle bir şey olabilir? ve nasıl bunu bu kadar normal bir durum gibi söyleyebilirsin? adam resmen bunu söyledi. yani fırsatını buldun mu, tuttuğunu *iktiğin bir ortam. kimin kim olduğunun bir önemi yok. nasıl bir insanlık lan bu?

    sonra bu adamlar büyük şehirlere göçtüğünde sokakta el ele yürüyen iki sevgiliyi görünce kıyameti koparıyor, modern kıyafetler giyen kadınlara *rospu diyor, saçını uzatan erkeğe *bne diyor. öyle de iki yüzlü bir durum var.

  • yeni nesil nfs serisi, toca serisi, gran turismo, forza, grid, project cars, colin mcrae dirt serisi ve bilimum kaliteli yarış oyunları bir araya gelip sentezlense, bu oyunun vereceği eğlence hissiyatının onda birini veremeyecek ne yazık ki, çünkü nfsu2 gelmiş geçmiş en güzel araba yarışı oyunudur.

    trtuning dergisinin de yeni yeni popüler olduğu zamanlardı oyunun piyasaya sürüldüğü zamanlar, hayvan gibi peugeot 206 gti modifikasyonu yapmak, tok kapı sesli golf ile caddelerde gezinmek hep bu dergilerle, modifiye furyasının ayyuka çıkmasıyla doğru orantılı olarak tutku haline gelmişti.

    2000'li yılların başlarında internet kafe'lerde fink atmış doksanlar jenerasyonu çok iyi hatırlayacak ki, o kafe sahibinin önünüze getirdiği karışık tost ve ayran, cebinizdeki az buçuk harçlık ve bitmek tükenmek bilmeyen araç modifikasyonu hevesi tüm ihtiyacınız olan şeylerdi. masaüstündeki grili beyazlı nfs simgesine çift tıklayıp "ea games, challenge evvvvvvvvvvverything" diye fısıldayan ablayı duyduktan sonra riders on the storm snoop dog remix karşılardı sizi intro olarak. ondan sonrası malum.

    modifikasyona ayırılan süre ile yarış yapmaya ayırılan süreyi karşılaştırsak sanırım üçte iki gibi bir oran çıkıyor, zira hayvan gibi ses sistemlerini bagaja sığdırmaya çalışmak, hatchback otomobillere kafam kadar jantlar takmak, fantastik boyalarla otomobilin orasını burasını boyamak, neon lambalarla, incik boncukla ilgilenmek insanı kendine modifiye garajı ustası gibi hissettiriyordu. oyunun kendini sevdirme sebebi de tam olarak buydu sanırım. süslediğiniz ve sanat eseriniz olarak gördüğünüz otomobilin yollarda gidişini izlemek, free run modunda sokaktaki diğer tuner'lara kafa tutmak yarışlara katılmaktan daha zevkliydi.

    oyunla alakalı olarak akıllarda kalan en üzücü detay ise hiçbir zaman online mod'da birileriyle yarışamamak kanımca. internet kafe'nin bilgisayarlarındaki oyunlar ele mahkum crack'li olunca, yapacak birşey kalmıyor maalesef. şimdi oyunun orijinaline sahip olsan da faydasız, ea games sunucuları hizmeti kestikten sonra.

    206'yla sokak aralarında çevikçe cambazlık yapmak, skyline r34 ile çılgınlar gibi drift yapmak, rx7 ile perfect shift çekip rakiplere aynadan öpücük atmak, hummer, escalade gibi ayılarla slow ride turu atmak artık hiçbir şey ile kıyaslanamayacak.

    oynarken bir de winamp'ı açıp playliste birkaç tane eminem, snoop dogg ve bilimum 2000's rap döşediyseniz siz de bizdensiniz.

    ömrümü çürüttün lan underground. bir de vice city var, allahsızsınız.

  • -akşam beraber yemek yiyelim mi ordan da bir mekana geçer birşeyler içeriz..
    - ne gerek var o kadar masrafa direk sana geleyim..
    -canım benim..

  • mutfakta kahvaltı için hazırlanan büyük tepsinin kapı ile aynı genişlikte olması, tepsiyi uçtan tutmak, ağırlık ağırlık, titret titret..

  • saat 01:30 civarlarında balat'ta asayiş polis birimine bağlı bir polis otosunun çevirmiş olduğu taksi şoförüne dayak atması olayıdır.

    taksiyi durduran polis taksiciyi aşağıya indirir, aralarında bir konuşma geçer sonrasında taksici trafik polisi değilsiniz der bu kısmını duydum ben ki taksici haklıydı polisler asayiş birimine bağlılardı. sonrasında üç polisten birisi taksicinin kafasına durup dururken yumruk atar ve tokat atmaya başlar, diğer arkadaşları ayırmaya çalışırken bu polis tekme atmaya devam eder. tam o sırada biz ve bir kaç kişi aşağıya iner ancak sanki mahalle kavgasına yetişirmişcesine başka bir polis aracı gelir. orada olan hiçbir insan müdahale edemez taksici tartaklanarak arabasına bindirilir ve yoluna devam eder. ancak giderken arabasının camını açar ve şu lafı der "teröriste gelince kaçarsınız, bize gelince vurursunuz taksiciyiz ya biz".

    etrafta olan hiçbir insan polislere bir şey diyemez çünkü bunu yapan polisler bence terörist kadar tehlikelidir hiç kimse hatta kanun bile onlardan güçlü değildir. video çekmeyi akıl edemedim ancak sinirden elim ayağım titrerken bunu yapanların plakasını alabildim bununla ne yapabilirim hiç bilmiyorum. ne yapmam gerektiği konusunda yardım edebilecek olan varsa çok mutlu olurum çünkü vicdanım çok sızlıyor.

    edit: temmuz değil ağustos olması gerekiyor, sinirden ne ay kalmış ne başka bir şey.

    edit2: 34a80163 bunu yapan polislerin aracının plakası.

    edit3: ispiyonlamışlar ama kimse kusura bakmasın kafasına göre adam döven, silah çekip vuran polis benim için terörist kadar tehlikelidir. ben genelleme yapmıyorum sadece bunu yapan polisler olduğundan bahsediyorum.

    edit4: ayrıca bu entryi girmemden sonra beni seri eksi oylayan arkadaş, umarım sen veya ailenden biri bir gün o taksicinin durumuna düşmez.

    yıllar sonra gelen edit: çok isterdim gerçekten o polisi bulduk ve gerekeni yaptık demeyi o yüzden söylüyorum.

  • karadeniz kıyısında, bolaman beldesinin adıyla anılan tehlikeli virajlardır. nefise akçelik tüneli' nin açılmasıyla eski aktifliğini kaybetmiştir.

    bolaman-perşembe arası seri ve keskin, zaman zaman dik inişli-çıkışlı bir sahil yoluna sahiptir. zamanında çok zor şartlar altında açılan bir yol olduğu için çoğu bölümünde kaçabileceğiniz bir banket de yoktur. her iki istikamette de bulunan "dikkat! 42 km boyunca tehlikeli ve keskin virajlar..." tabelası maceranın başlangıcının habercisiydi tünel açılmazdan evvel bu yol tek seçenekken. virajların girişinde kamyon, tır gibi bir ağır vasıtanın arkasında takılmanız virajlar boyunca sollama yapamamak ve azami 15 km hızla gitmeyi göze almak anlamına geliyordu. yer yer birinci vitese düşmeniz kaçınılmazdı. karşı istikametten gelen iki otobüsün aynaları birbirine teğet geçerdi.

    sollamalar ekstra stratejik hamlelerdi burada. bu güzergahta sollama yapmak yetenek, tecrübe ve en önemlisi cesaret işidir. sollamaya başlanılmışsa tereddüte düşülmemeli, hızla işlem tamamlanmalıydı. virajlar bitene kadar gözler dört çarpı dört açılır, yola kilitlenilir, müziğin sesi çok açılmazdı ve terli terli su içilmezdi (bkz: ileri surus teknikleri). virajlar bittikten sonra araba bir çeşme başında kenara çekin, el yüz soğuk suyla bir güzel yıkanır, iki rekat şükür namazı kılınırdı. geçmiş olsun. bunların yanında bu güzergahın manzarası müthiştir. virajlar boyunca deniz seviyesine inmeden ama denizin hemen yanından, dik uçurumların tepesinden ilerlersiniz. bir tarafınızda yemyeşil dağlar yükselirken, diğer tarafta karadeniz ayaklarınızın altındadır. tabi yol yerine manzaraya konsantre olursanız deniz suyu sıcaklığı hakkında da bilgi edinebilirsiniz, ama tavsiye edilmez. yine bu güzergahta yol kenarındaki ender düzlüklerde yer yer et-balık lokantaları mevcuttur. en meşhuru vonalı celal' in yeridir.

    nefise akçelik tüneli' yle birlikte trafik hayli rahatladı ve meşhur bolaman virajları bir nevi yarı emekli oldu. ama bir gün yolunuz doğu karadeniz' e düşerse eski yolu kullanma alternatifi de unutulmamalı. çünkü yol otobüs kamyon gibi ağır vasıtalar haricinde halen kullanıma açık...