ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
diyarbakır'da 10 çocuklu annenin yardım çığlığı
-
yardım aldığında ilk yapacağı şey yine çocuk olacaktır.
gıda fiyatları enflasyon hesaplarını bozuyor
-
vatandaş domates yerine badminton topu yesin böyle açıklamaları yapanlara göre. enflasyon gıdaya göre mi hesaplanır canım. ayrıca hakkatten gıdaya göre hesaplansa herhalde %40 falan çıkardı bu arada.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
" biz 'orspu' deyince kabahat, "emre aydın, başka adamlarla, başka şehirlerde" deyince romantik oluyorsa skerim böyle üslup farkını.. "
bitersek hep beraber biteceğiz
-
açık açık halkın parasıyla kumar oynadığını itiraf etmiş.
devamında “ peki bu modeliniz ya tutmazsa “ sorusuna
“türkiye’ye zarar verdiğimi düşünür, üzülürüm”
demiş . iyi mi …
ponçikliğe bakar mısın, üzülürmüş…
fıkralarla yaşıyoruz.
inşaat mühendisi
-
bu mesleğin en acı tarafı şu: çok güzel bir gökdelenin, konser salonunun, stadyumun önünden geçerken insanlar "binaya bak ne kadar güzel, mimarı kim acaba?" diye sorar. kimse inşaat mühendisi kim diye sormaz.
kendi kendine duruyor o bina ayakta çünkü.
hindi etinin az tüketilmesinin sebebi
-
bir tavukçu dükkan sahibi olarak bir kaç neden sayabileceğimi düşünüyorum.
•fiyatı gerçekten dana ile yarışıyor neredeyse
• yeterince üretici firması olmadığından dolayı temin sıkıntısı yaşanabiliyor istanbul dışında bu da nakliye vs tüketim tarihinden bir iki gün kaybetmesine sebep oluyor.
•tavuk gibi hindinin bütün parçalarını satmak çok kolay olmuyor.. mesela tavuk kanadı en pahalı ürün ilen hindide en ucuz ürün olabiliyor.
• pişme süresi uzun ve eti biraz sert olabiliyor.
sevgiler.
tarkan
-
üzerinden bu kadar zaman geçtikten sonra ekşisözlük'te bile ( başka yerde olsa bu kadar canım yanmayacak) savaş ay'ın pis bir katakullisi sonucu akıllara yanlış yer ettirilen "çişim geldi " cevabı ile aşağılanmaya çalışılan yıldız.
efendim 1994 yılında türkiye dahil bütün dünyada beğeniyle izlenenen ve 1995 de oscar kazanan forrest gump filminin son sahnelerinin baş rol oyuncusu tom hanks'e ait unutulmaz repliği "çişim geldi " o yıl bir ödül töreninde tarkan tarafından tam yeri gelmiş bir pozisyonda filme gönderme olarak kullanılmıştır. mesele bundan ibarettir. savaş ay bile o gün yaptığı izleyiciyi yanıltma çabasından artık vazgeçmiş bu işten pişmanlık duyduğunu defalarca belirtmiştir. bunu temcit pilavı gibi her tarkan lafı geçtiğinde ısıtıp ısıtıp önümüze komaktan ve her seferinde yemekten bıkmadık mı?
edit: forrest gump filminin bahsettiğmiz sahnesinin videosu:
[http://www.youtube.com/watch?v=jsedbnslgok http://www.youtube.com/watch?v=jsedbnslgok]
sevgili comptrol'a video ile ilgili verdiği bilgi için teşekkürler.
cambridge'de görev yapan türk akademisyenin sitemi
-
edit: değerli dostumuz anlaşılan biraz hırpalanmış. çünkü biz oturduğumuz yerden yargılamayı o kadar çok severiz ki... kendisi bana ulaşıp aşağıdaki sözleri paylaşmamı rica etti.
"güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. aslında bizim niyetimiz mahalli olarak yetkili kişilere ulaşmaktı. video çekilmesini hiç istemedim, sadece bir sayfa röportaj verelim dedim ama gazeteci büyüğüm çok ısrar etti. ben de onu kıramadım. bunun bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştik. bir iki şeye cevap vermek istiyorum:
1. asla iyi bir akademisyen olduğumu iddia etmedim. sıradan bir elektrik mühendisiyim. yalnızca iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum.
2. bilimadamı değilim, sadece araştırmacıyım. yaptığımız işler de öyle atomu parçalamak filan değil. diğer çoğu akademisyenin yaptığı gibi excel de grafik çiziyoruz.
3. ülkemizde çok değerli hocalarımız var. memur zihniyeti derken onları asla kastetmedim. kimleri kastettiğim az çok belli.
bugün bana gelen bazı mesajlar şunlar:
-israyil dölü
-ermeni dölü
-fetöcü pezevenk
-ilgi mi istiyorsun lan köpek..
vs...
arkadaşlar benim ünlü olmak, takipçi toplamak gibi bir niyetim yok. yazarlardan bir tanesi postdokların geçim sıkıntısı çektiğini söylemiş. evet kıt kanaat geçiniyoruz. o yüzden ne avukat tutacak ne de bu işlerle uğraşacak param yok. sizlerden ve sözlük idaresinden ricam bu başlığı ve benim adıma olan diğer başlığı silmeniz.
röportajı verdiğim için çok pişmanım. o kadar huzursuzum ki bugün işe bile gidemedim. lütfen bu isteğimi yerine getirin.
şimdiden çok teşekkürler."
adam yıllarca okumuş etmiş kendini geliştirmiş. enerji alanında ogretim gorevlisi olarak calisiyor. şimdi yurt dışında önemli üniversitelerde bir yerlere gelmiş, çalışmalar yapıyor. bir yandan da milli kimliğini ön plana alıp ülkesinin de büyük sorunu olan enerji alanındaki avrupa çalışmalarına katılımı için çabalıyor ama gel gör ki destek yok. izlerken ülkenin haline içim acıdı. zaten bildiğimiz şeyler ama işte duyunca insan yine de üzülüyor.
edit 2: arkadaşlar ben video linkini yaşanan üzücü hadiseler üzerine kaldiriyorum. elimden gelen bu oluyor. başlığı açarken bu kadar saçma bir noktaya gelebileceğini tahmin etmemiştim. yahu adamı irdelemeyi bırakın da söyledikleri doğru mu yanlış mı bir düşünün. ülkenin eğitim sistemi saçmalamış durumdayken bu sözler ne kadar uzak gelebilir.
kemal sunal filmlerinde natuk baytan ekolü
-
70'lerde arzu film ile sayısız efsane filme imza atan kemal sunal'ın 1976 yılında natuk baytan'ın yönettiği sahte kabadayı'da oynaması ile başlayan ekoldür. daha önce cüneyt arkın'la tarihi filmler çeken natuk baytan birdenbire kemal sunal ile komedi filmleri işine girmiştir. bu filmler tam olarak şunlardır:
1976 sahte kabadayı
1977 sakar şakir
1978 avanak apti
1979 korkusuz korkak
1980 gerzek şaban
1981 üç kağıtçı
1982 yedi bela hüsnü
1983 tokatçı
1984 atla gel saban
1986 tarzan rıfkı
bu filmleri diğer kemal sunal filmlerinden ayıran özelliklerden bazıları:
- bir kere her filmde ilginç lakaplı bir kötü adam bulunur.
(bkz: gardrop fuat) (bkz: ayı abbas) (bkz: sansar selim) (bkz: gerzek hamdi) (bkz: malik) (bkz: dikiştutmaz sabri) (bkz: karbonat erol)
- akıl ve mantık sınırlarını zorlayan absürt sahneler bol bol vardır.
yedi bela hüsnü'de malik ve adamlarının armutları kaldırarak şerefe demeleri.
korkusuz korkak'ta yazı tura atarken paranın dik gelmesi.
sakar şakir'de şapkaya işeme sahnesi ve bakkalda çıkan yangının istanbulun yarısını kül etmesi.
atla gel şaban'da atın ters ters koşması.
- bu filmler ayrıca bir çok kült objeyi hayatımıza sokmuştur:
(bkz: bombalı armut)
(bkz: şiki şiki baba kasedi)
(bkz: papağan ziya)
- bu filmlerin hiçbirinde kemal sunal'ın en iyi rol arkadaşları şener şen ve halit akçatepe yoktur.
aihm'in zorunlu askerlik hakkındaki kararı
-
belki askerlik yerine sosyal hizmet seçeneğini getirebilecek karardır. tabi insanların sosyal hizmetten ne anladığı da önemli, çünkü "askerlik yapmayan şerefsizler iki katı süreyle lağım kazsınlar da görelim" mantığı ülkemize hiç birşey getirmeyecektir.
şu soruyu sormak lazım:
"bir doktorun, avukatın, mühendisin, sanatçının mesleğini yapması millete hizmet değildir de, ordu evinde subaylara garsonluk yapması mı millete hizmettir?"