hesabın var mı? giriş yap

  • maalesef! en güzel alanlar sigara içenlere ayrılıyor; bize de kıyıda, köşede oturmak kalıyor ki kapalı alanda bile sigara kokularına maruz kalıyorsun çünkü yan tarafta yarı açık-yarı kapalı sigara içenlere ayrılmış yerden kokular buram buram geliyor.
    ama tabi sigara içme özgürlüğü, saygı duyacaksın falan...
    içmeyene saygı yok, özgürlük de yok. buram buram içine çekeceksin dumanı, içmediğin sigaranın kokusu sinecek üstüne, parkta bile pofur pofur maruz kalacaksın, çocuk varmış umurlarında değil! parklar da onlar için her yer onlar için ya da otobüs durağında duraktan uzakta duracaksın; cafelerde kıyıda, köşede oturacaksın maalesef!

    sonradan gelen düzenleme: tabi her zamanki gibi bencillikleri malum "kendinize göre sigara içilmeyen mekana gidin" diye salık veriyor! acaba sigara içilmeyen cafe dışarıda nerede?
    kışın totonuz donmasın diye açık alanda ısıtıcılar harıl harıl çalışıyor nerde donuyor toton yalana bak!

    açık alanda duman altı olmuyormuş muş! yanında sağdan soldan bir sürü kişi içsin bakalım duman altı oluyor mu, olmuyor mu! nefes alamıyorsun.

  • "oluşan mevcut gündem itibari ile bu durumu izah ediyor olmaktan dolayı da hicap duyuyoruz" cümlesi ile malum cenahın ne kadar utanmaz, arlanmaz olduğunu herkese göstermiştir.

  • yaman çelişkiler yumağı insanlardır. kendilerini aciz gördüğü konulardaki sıkıntısından, kendisini üstün gördüğü konulardaki meydan okuyuşuyla kurtulmaya çalışan her daim huzursuz ruhlardır. kendisini tanıyan eksilerini artılarını keşfetmiş ve bunun sıradan yaşamın değişmez düsturu olarak kabul etmiş insan rahatlığından bihaberdir. sıradanlığı keşfetmek muhteşem varoluşun içinde muhteşemleşmekken; sıradan olmayı herkes gibi olmak bayağılığına eşitlemiştir. bunlara yapacak tek şey haddini bildirmektir, eğer tolore edilirse azarlar. kamu çalışanlarında sıkça görmekteyim bu eciş bücüş insan müsveddelerini. özellikle işe yeni başlamış kişilere ukalalık yaparlar. o kişi, işi öğrendiklerinde de o üstünlüğünü yitirirler. bu geçici saçmalıklarının farkına varamamalarına cidden çok şaşırıyorum. hep aynı sona ulaşan filmler gibi yoran, sıkan, koşarak uzaklaşma isteği uyandıran, hayattan bezdiren, yaşama sevincinin katilleri insanlardır işte kısaca.

  • (bkz: niko bellic)

    özellikle balkan kökenli bir karakter olması diğer amerikan kökenli karakterlerin yanında harbiciydi gerçekten. ağır başlı duruşa sahip olması ve renkli bir kişiliğinin bulunmaması kendisini diğer o saçma sapan karakterlerden ayırıyor. bu adam bir karakter değildi olm basbayağı gerçekti lan. o araba sürüşü, konuşma tarzı, yürüyüşü, silah kullanışı bayağı bayağı gerçekti. mimikleriyle falan sanki oyun değilde bir film izliyor gibiydim. diğer serilerde karakterlerin bir derinliği yok gibi geliyordu bana. hani öylesine tasarlanmış karakter gibiler. tamam tommy vercetti'de başkaydı ona lafım yokta geriye kalan bütün karakterler tıraştı be. ne bileyim liberty şehir olarak olsun nico ve çevresi olsun oyun griydi oğlum. ben böyle şeyleri seviyorum işte bu tarz oyunlarda. gerçek gta böyle olmalı. mizahın ara ara kırk yılda bir serpiştirildiği, bol patlamalı, iç karartan basık şehirli, sinirli ve intikam dolu karakterlerle depderin bir senaryonun bulunduğu bir oyun olarak çıkmalı bu seri. rockstar heralde bu kadar kusursuz bir karakter ile birlikte böylesine harika bir şehir tasarladığı için pişman mı oldu ne oldu anlamak güç. böylesine kaliteli bir malzeme var elinde yürüsene buradan. bol sjw li freak karakterlerin yer aldığı içi boş karakterler ile şehirlerinde yapaylığın dibinin sıyırıldığı gerçekten uzak toz pembe gtalar çıkarıyorsun niye yani anlamadım gitti. mesela şöyle hızlıca bütün gta serilerinde yer alan görevleri düşündüm de beni bayağı bayağı heyecanlandıran bir görev bile hatırlamıyorum. ama gta 4 öyle miydi be. şu terso düştüğümüz vlad'in faturasını kesip halıya sarıp denize attığımızda damarlarıma kadar heyecan pompalanmıştı. bu bir oyun değil ya bir film abi net.

  • aslında bilmeseniz çok da şey kaybetmeyeceğinizdir çünkü galaksimizin adı galaksidir.

    galaksi eski yunanca'da sütlü demek (galakt, glakt gibi kelimelerle laktoz, laktik asit gibi terimlerin nereden geldiğini görebiliriz)

    romalılar galaxias kyklos (süt çemberi) şeklinde almıştır. latincesi de via lactea yani süt yoludur. aynı sebepten ingilizce'de de milky way (sütlü yol) denir.

    peki türkler neden samanyolu demiştir? çünkü farsçada 'kahkaşan' saman kubbesi demek olduğu için. çoğu asya ve afrika ülkesi saman çemberi, saman yolu der. en eski kaynak bir ermeni miti olan saman hırsızının samanları çalarken gökyüzüne saçtığı inancıdır.

    kuzey ülkelerinin bazılarında 'kış yolu' denir. uzak asya'da 'gümüş dere' denir vs.

    dolayısıyla 'bizim' türklerin galaksi adıyla norveç galaksisinin adı aynı değildir. galaksimiz derkenki 'biz' insanlık olarak galaksimizin adı anlamında sorulmadığı için doğru soru: "bizde galaksiye ne isim verilmiştir?" olmalıdır. diğer türlü computer'ımızın adı nedir gibi bir soruya bilgisayar cevabı vermek gibi oluyor.

    neyse, bana niye denk gelmiyor bu sokak röportajları ağzının payını vermek istiyorum herkesin.

  • cumhurbaşkanı başdanışmanı, gençlik ve spor bakan yardımcısı, vakıfbank yönetim kurulu başkan yardımcısı, eski akp milletvekili hamza yerlikaya’nın sahte lise diploması kullanması olayıdır. mahkeme kararına göre, ortaokul mezunu yerlikaya, sahte lise diploması kullanmış.

    link

    o değil de, sözlükte tapınılan ibrahim kalın gibi yüce (!) insanlar bu ahlaksızlıklara tek bir söz edememiş mi?

  • cebine koysalardı uyuşturucuyu daha uygun olurdu, böyle bir sakil bir anlamsız olmuş.
    artık adam nasıl bir yükselişteyse, tabağına domuz pastırması, cebine eroin, adım adım karalamalar kumpaslar.