hesabın var mı? giriş yap

  • efendi gibi gitmişsin atm de sıraya girmişsin. ikinci sıradasın. önündeki kişi rahatsız olmadan işlemini yapsın diye hafif geride duruyorsun. arkadan tırreğin birisi gelip sana sırada olup olmadığını sormadan ikinizin arasına giriyor. uyarınca da haklıymış gibi seninle kavga ediyor. bu adam cahil değil cahil oğlu cahildir. medeniyetten nasibini almamıştır.

  • akaryakıt istasyonuna gidip depoyu doldurdum. içeriye kartla ödemeye gittim, ulan ne temassız ne de şifreli işlem yapılıyor. adama iban ver eft yapayım dedim bu seferde uygulaması çalışmıyor. şimdi bir arkadaşımı aradımki nakit getirsin. düştüğümüz duruma bak, rehin kaldık amk.
    rezilsiniz it oğlu itler.

  • sahneye her girişinde imparatorluk marşı çalmaya başladığı için acaba elbisesindeki bir buton vazifesiyle kendisi mi çalıyor diye düşündüren şahıs.

  • burger king'i küresel bir krize sokacak gelişmeler zincirinin ilk halkası olacak şube. lan burger king sende hiç akıl yokmuş. açgözlü burger king! civelek burger king! tuza, ranch sosa, bir buffalo sosa, bir ballı hardal sosa ekistradan para almaya başladın, sözlükçü dostlar başta olmak üzere ülke gençliğini perişan ettin, sonra da gittin odtü'de şube açtın. yedirmezler artık sana o pastayı koçum burger.

    verirler mi sanıyorsun sana o ranch sos için acı sos için ekistra para ha? verirler mi? abooovvv düşününce bile tüylerim diken diken oluyor. hele tuza 10 kuruş fazladan iste bakalım, "hocam senin ne hakkın var ya" diye bir başlar hak ve özgürlükten girer odtu-kızılay dolmuş hattının saatlerinden çıkar yaman odtülüm. hey yavrum hey... sonra da gelsin isyanlar.

    oh olsun size. açın da odtü'de şube şirket politikanız değişsin. inanıyorum ki bu şube bir isyan ateşi yakacak ve bu ateş büyüyecek büyüyecek önce yurt geneline sonra ecnebi ülkelere yayılacak. ve inanıyorum ki burger king artık sosları bedavaya da verecek dostlarım. hatta istemeyene de verecek. hatta burger yemek istemeyene bile "olmaz dost olmaz, gel eşitçe dostça yiyelim bu whooper'ı, yan yana birarada kardeşçe dişleyelim steak house'u" diye diye zorla yedirecekler burgerları.

    evet... inanıyorum ki yıllar sonra burger king'in şirket tarihinde şu cümle yer alacak:

    "2011 yılında odtü'de açılan şubeye gösterilen tepkilerin büyümesi sonucunda önce soslardan para almaktan vazgeçtik, ardından da şirketi kamulaştırdık". sonra da gelsin yeni menüler:

    - iyi günler burger king'e hoş geldiniz.

    - iyi günler, bir proleter menü alacağım.

    - 50 kuruş farkla ekmek arası helvanızı büyük seçim yapalım mı?

    - yap emekçi dost... varsın büyük seçim olsun ama hakça koy helvayı hakça böl ekmeği... hakça böl ki yedikçe güçleneyim, güçlendikçe vurayım düzenin bekçilerine, uşaklarına yumruğumu...

    - bir büyük seçim proleter menü lütfeeen!!!

    odtü'de şube açmak ha? yanlış strateji, terso seçim burger king. ateş şimdi seni çağırıyor...

  • 2 üst katımda komşular var. çocuklar o kadar çok koşuyor ki bina komple sallanıyor. bir üst kat komşum, köpek aldı ve ev ahalisinden birisinin temizlik takıntısı var. günde 3 defa süpürge açılıyor. köpek sabaha karşı havlıyor. tüm apartmanda yankılanıyor. 2 alt komşum, havlama sizden mi geliyor diye geldi üst kata yönlendirdim. kaç defa dedim. saldırmamak için kendimi zor tutuyorum. sinir stres hastası yaptılar. elim ayağım titriyor artık. günlük hayat gürültüsü bile evde büyüyor. çünkü ben gürültü yapmıyorum. evden çalışıyorum. şu anda ev de değiştiremiyorum ki değiştirsem ne kadar fayda edecek. taharet musluğu sesi duyuyorum ya taharet musluğu! be hayvan oğlu havyan lan bu evi 3 cm perde betonla mı yaptın be itin evladı!? evde yürürsen davulun içindeymiş gibi ev sallanıyor. yeni bina. ne yapacağım bilmiyorum. kafayı yiyeceğim. bunun bir yönetmeliği, bir şeyi yok mu? tüm türkiye'yi adamlar bu şekilde inşa etti. kaçış yok. müstakil evi olan semtler ya çok fakir ya çok zengin. nasıl olacak?

    ya kardeşim normal ülkelerde, eğitimli insanlar sınıf atlıyor, kendi sınıflarındaki insanlarla mutlu mesut yaşıyor. parayı bu mağara itleri buldu. şimdi paraları ile kafamızı s*kiyorlar. bize kakaladıkları leş evlerde bizi yaşamaya mahkum ediyorlar. aynı kendi inşa ettikleri bu ucubeler ülkesindeki gibi. her alanda gerileme yaşanır mı be her alanda!! bu işler yurt dışında nasıl oluyor kardeşim? insanlar bir arada nasıl yaşıyor. en rahat olması gereken yer, senin cehennemin oluyor. daha da çok evlere kapanmak durumunda kaldığımız şu günler katlanılmaz halde.

    edit: imla

  • biz izciler çoğu konuda iyiyizdir. örnek verecek olursak ayı grylls'de bir izcidir ve de yaptığı işte tam bir uzman sayılır.şimdi size başka bir izci arkadaştan bahsedeceğim namı diğer radyoaktif izci, david hahn.

    hemen bu arkadaş ne yaptı diyeceksiniz. bir çoğumuz evde bir cihazı veya bir tesisatı kendimiz tamir etmeye çalışırız ya da ilgi duyduğumuz bir şeyi bu hobi de olabilir kendi başımıza yapmaya çalışırız. işte bu arkadaşta evinin arka bahçesinde bir nükleer reaktör yapma işine girişti(kısmen başarılıda olduğu söylenebilir), şimdi sıkı durum bu işleri yaparken henüz 17 yaşındaydı.

    hemen hikayemize başlayalım; david görece diğer çocuklara göre zeki bir çocuktu. bunu gören büyükbabası bir hediye olarak kimya deneylerinin altın kitabı'nı aldığında david'in ilgisi ve tutkusu bu yöne doğru kaymaya başladı. sonuç olarak odasından küçük deneyler yapmaya başladı.

    izci ve okul arkadaşlarının söylediğine göre her gün başka bir deneyle karşılarına çıkıyordu; bir gün yüzü turuncu bir şekilde geliyor. bunun sebebi ise kantaksantin adı verilen bir tür kimyasal pigment ile kendisini yapay bronzlaşma yöntemlerini test etiğini dile getiriyordu. bir başka gün ise toz halindeki bir yığın magnezyumu tutuşturup çevreyi ateşe veriyor. havai fişek yaptığını dile getiriyordu. hatta bir gün öyle bir şey yaptı ki evde kurduğu küçük laboratuvarı havaya uçurdu ve david’in bundan dolayı hastanelik oldu.

    bu olaylar neticesinde artık annesi(daha da teşvik etmiştir annesi) evin içinde deney yapamayacağını söyledi ve david arka bahçedeki garaja taşınma kararı aldı. deneyler bu şeklide ilerlerken artık daha çok şey öğrenmeye başladı ve kafasına bir ampul yandı. neden nükleer bir reaktör yapmıyorum?(biliyorsunuz ki elektrik faturaları ateş pahası haline geldi*)

    bunun için bir nötron kaynağı oluşturması gerekiyordu. daha sonra kendini bir fizik öğretmeni gibi tanıtarak nükleer düzenleme komisyonu ile temasa geçti ve onlarla okulda küçük deneyler yapacağını bunun için detaylı bilgi almak istediği şekilde yazışmaya başladı. ihtiyaç duyduğu bilgileri takma adlar ve örtbas hikayelerle toplamaya başladı.(bkz: nükleer enerji santrali/@zagalar)

    tabii ki uranyum ve toryum gibi elementleri bakkallarda bulamazdı. daha sonra öğrendiği şeylerden edindiği bilgilerle duman detektörlerinden amerikyum , fenerlerden toryum, saatlerden radyum, nişangahlardan trityum ve kendi satın aldığı 1000 dolarlık pillerden lityum topladı. daha sonra evde hazırladığı sıkılmış bir kurşun blokuyla ve bir bunsen brülörü kullanarak toryum külünü saflaştırmak için satın alınan pillerden lityum kullandı.ilgili video

    bu çalışmaları yaparken gaz maskesi ve gözlükler dışında bir koruması yoktu. deneyler derisinde kazara yanıklara, saçlarında renk değişimlerine ve bazı zamanlar bayılmalara neden oluyordu. deneyler bu şekilde devam ederken, kendi imkanlarıyla ölçtüğü radyasyonun çok fazla olduğunu anladı ve deneylerini ortadan kaldırmaya başladı fakat 31 ağustos 1994'te clinton kasabası polisini tarafından lastik çalma şüphesiyle durduruldu. bunun için arabasında arama yapan polis radyoaktif maddeleri fark edince yetkililer, enerji bakanlığı, çevre koruma dairesi, nrc ve fbı dahil olmak üzere diğer kurumları aramaya başladı.

    yetkililerin yaptığı ölçümlerde de deneyinin radyoaktivitesinin çok fazla olduğunu kanıtladı ve 40.000 kasaba sakinini potansiyel olarak risk altında olduğu anlaşıldı. daha sonra yetkililer deney bölgesini karantina altına alarak temizlediler ve yıktılar.

    yetkililerin ısrarına rağmen; david, radyoaktif materyallerle geçirdiği uzun sürelerin ardından tıbbi olarak değerlendirilmeyi reddetti. bundan tam on yıl sonra bir kez daha başka bir reaktör oluşturup dondurucusunda sakladığından şüphelenilen david çaldığı bazı malzemeler için 2007 yılında bu sefer tutuklandı. daha sonra belkide etkilendiği radyasyon nedeniyle akıl sağlığındaki problemler baş gösterdi alkol, difenhidramin ve fentanil kullanımına bağlı nedenlerden dolayı 39 yaşında hayata gözlerini kapadı.

    kaynak:123

  • belki defalarca yazılmıştır fakat tekrar hatırlatmakta fayda var. en azından ben hep şu demeciyle hatırlayacağım kendisini.

    bir röportaj esnasında kendisine, en basit hazırlık maçında bile neden bu kadar çok koştuğunu, son ana kadar terlediğini soruyorlar.

    verdiği yanıt: ben fakir bir balıkçının oğluyum. babam bir kaç balık için bütün gününü harcardı. benim kazandığım paranın çok daha azı için insanlar çok ağır işlerde ve çok ağır şartlarda çalışıyor. ben 90 dakika koşmuşum çok mu?

    bu adamı en net özetleyen cümlesi budur arkadaş. helal olsun aldığın her kuruş. özleyeceğiz sarı reyiz.