hesabın var mı? giriş yap

  • top verip ortadan kaybolan öğretmenleri nadiren görünür kılan; askeri düzen yürüyüş, sağa çark, sola çark, takla ve basketbolda turnike ile not verilmesi.

  • ''taksici 3 lira bozuğu çıkmayınca "hakkını helal et abi" dedi. ben de hak geçmesin diye 3 liralık daha git dedim, şimdi yürüyerek geri
    dönüyorum.
    paramı kimseye yedirmem arkadaş, enayi miyim ben ''

  • bundan yüzlerce yıl önce yaşayıp ölmüş olan insanların iskeletlerinde ve kafataslarında yapılan incelemelerde çürük dişlere nadiren rastlanması. özellikle sanayi devriminden önce yaşamış insanlarda çürük diş oranının yüzde 10 civarında olması yani 100 kişiden 10 tanesinin en az bir adet çürük dişe sahip olması ve 100 kişiden 90'ının hiç çürük dişe sahip olmaması. günümüzde modern insanların %93'ü ömrü boyunca en az bir adet diş çürüğü görmektedir.

    bunun en büyük suçlusu da günümüzde çokça tüketilen aşırı işlenmiş gıdalar ve şeker. çürük dişlerin oranı sanayi devrimiyle beraber ingiltere'de yükselişe geçiyor ve sırayla sanayileşmeye geçen ülkelere sıçramaya başlıyor. hangi ülke sanayileşmeye geçse sonraki 15-20 yılda dış çürüklerin oranı katlanarak artıyor. çin başta olmak üzere bir çok asya ülkesinde 1970'lere kadar dış çürümesi yok denecek az görülürken sanayileşme artıp şeker tüketimi artınca son 50 yılda (aynı dönemde diş fırçalama oranları da artmasına rağmen) diş çürüme alanında rekor üstüne rekor kırılıyor.

    amazon ormanlarında, afrika'nın derinliklerinde ve avustralya'nın çöllerinde ilkel yöntemlerle yaşayıp eski yöntemlerle beslenen ve meyve dışında şeker tüketmeyen topluluklarda diş çürüme oranları hala oldukça düşüktür.

  • geçen gün mezarlıktan geçerken bir mezar taşı gördüm aynen şöyle yazıyordu; "biz de gezerdik siz gibi siz de geleceksiniz biz gibi..." ulan adam ölmüş hala laf sokuyor...

  • kız desen dalgınlıktan uçmuş kaptırmış gidiyor, yanındaki gözetmen ne kendi tarafındaki frene basıyor ne el frenini çekiyor ne de direksiyona müdahale ediyor. kaza oluyor ona rağmen kıza sağa çek diyor. * toros desen ayrı bir değişik, yolun ortasında naptığı belli değil.

    kısaca nerden tutsan elinde kalıyor.

  • işlek caddede büfe değil benimki. "badanacılık".

    oysa ne heveslerim vardı benim, ne heveslerim. türkiye derecelerim mi yoktu, olimpiyatlara mı katılmamıştım, daha lise sıralarında herkes tarafından geleceğin akademisyeni gözüyle mi bakılmıyordu bana... sonra okula geldim. okuldan kaynaklı da değil aslında ya, bölüm diyeyim. bilenler var, psikoloji okuyorum. ama bezdim. ben ne kadar hayat dolu ne kadar yerinde duramayan bir insandım da deliler gibi istediğim bölüme gelince delilendim?

    nasıl oldu anlamadım. ama kafama girdi.

    badanacı olmak istiyordum lan. cidden. bunu istiyordum ben.

    internetten boya kartelalarına, fırça modellerine, badana tekniklerine bakmaya bir türlü doyamıyordum.

    zonguldak'ta bi' evimiz var bizim. babaannemlerin evi işte. ne yaptım ettim ikna ettim dedemi bu yaz. aldım fırçalarımı. ince iş fırçam en incelerindendi, korniş kenarlarını rahat rahat boyayabilmek için. önce mutfağın tavan boyasını yaptım. o rulo fırçayı kullanmak konusunda çok acemiydim, yüzüme patpatpat diye tavandaki boya dökülüyordu, ben mutluluktan neredeyse kahkaha atıyordum. sonra mutfağı "istanbul pembesi" denilen bir renge boyadım. sen hiç boya kartelası inceledin mi? şiir gibidirler. roma sarısı vardır mesela, bizans kırmızısı vardır. mutfağın boyası bittiğinde oruç halimle hışırım çıkmıştı ama nasıl da mutluydum lan. aradan 3 hafta geçmiş ama şimdi düşününce bile çok özledim. sonra ver elini salon. aman o pervazların ince işi, aman o priz kenarları, ahh. nerede o akademik kariyer isteyen silverleaf, nerede? nerede o kitapların arasından zorla alınan kız?

    ben değil miyim tavandaki boşluklar badanayı kötü gösteriyor diye önce onlar için alçı hazırlayıp, onunla kapatıp sonra üzerine çift kat boya çeken? eski karpuz lambaları çıkarıp avize delikleri açıp yeni lambaları takan, elektrik bağlantısını yapan kimdi?

    ben bir inşaat ustası olmalıydım ve görünen o ki psikolog olacağım. derdini alıp gelenlere "al bu malayı bütün yaralarını alçıyla kapa" mı diyeceğim ben, ne yapacağım lan?

    bir gün bir ev alacağım ama.

    ev bomboşken içinin komple badanasını yapacağım. bir günde bitmez elbet. ama acelem de yok. bir gün biter. akşam ev bomboş. bir iskemleyi balkonuma çekeceğim. evimin ilk eşyası da teleskop. bu da benim hayalim. teleskopu yerine kuracağım, radyoyu açıp termostan bayat çay içeceğim. bir gecem böyle geçsin başka bir şey istemem.

    akademik kariyermiş.

  • son yılların yeni trendi.

    dobrayım, açık sözlüyüm ayağına insanların kalbini kırmak moda olmuş durumda.

    özellikle kendinden zayıf ve güçsüz insanlara karşı uygulanan bir çeşit güç gösterisidir bu.

    açıksözlü olmak ile patavatsız ve küstah olmak arasındaki farkı dahi idrak edemeyen insanlardır bunlar.

  • bir arkadaşım bu durumu bildiğinden aynı yüzüğün pahalı olanıyla ucuz olanını yaptırıp, gerçeğini veriyor kıza. 1 ay falan sonra versene yüzüğü bir bakayım deyip ucuzuyla değiştirmiş el çabukluğuyla. kız hala pahalı olanı taktığını sanıyormuş. kızlar ayık olun azucuk la.