ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ertem şener
-
esad'ın sahipleri diye ingilizlere küfretmiş. esad'ın sahibi putin oğlum. maçan yiyorsa "dostum putin"'e küfretsene.
ben cihada gidiyorum deyip ortadan kaybolan kız
-
"ortaokuldan ayrıldıktan sonra 3 yıl boyunca kuran kursuna giden ve son 1 yıldır evde bulunan kevser’in..."
bu zihniyetin nasıl türediğini pek düşünmeye gerek yok.
anneler günü
-
mutsuz bir evlilik bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri.
işin mi kötü, değiştirirsin. arkadaşların mı nankör, hayatından defedersin. ailende mi pislikler var, görüşme; neticede sen seçmedin onları, doğumunla gelen bir eklenti paketiydi hepsi.
oysa evlilik öyle değil.. sırtına zibilyon tane umudu, hayali, planı yüklenip evleniyorsun biriyle. sen seviyorsun. sen seçiyorsun. sen yürüsün istiyorsun. aşkınız kabından taşıyor, çocuğun oluyor. ama olmadı mı olmuyor, yürümüyor.. isteyerek seçtiğin ve bir nikah memurunun önünde "evet" diyerek başladığın hayatı, bir başka salonda, bir hakimin karşısında "evet, boşanmak istiyorum" diyerek bitiriyorsun.
bugün anneler günü.
kızım babasında.
sabahın beş buçuğunda, gözleri çakmak çakmak geldi yanıma.
"gitmek istemiyorum, anneler günü bugün, seninle olmak istiyorum" dedi.
baba günü bugün dedim.. gitmezsen üzülür dedim.. yarın acısını çıkartırız biz dedim..
"kahretsin ki beceremedik geçinmeyi..
yanlış insanlar seçmişiz evlenmek için..
mutsuz olduk, mutsuz ettik..
affet kızım, üzüntümüzü senin üstüne de bulaştırdık.." diyemedim.
baba günü bugün dedim.
hayata dair iç burkan detaylar
-
sene başında yeni tanıştığım öğrencilere flüt tutmayı gösterirken en öndeki öğrencimin sol elinin küçük parmağını da kullandığını gördüm, uyardım. çocuk geveledi. neden geveliyor diye dikkatlice bakınca anladım ki sağ elinin bir parmağı eksik ve bunu gizlemeye çalışırken ben de onu uyarmışım, bir şey diyemiyor, bir yandan da eziliyor yanlış tuttuğu için. o an dedim allah'ım ne olur bir dakika öncesine dönelim ve ben bu çocuğu uyarmadan önce bu ince ayrıntıyı görmüş olayım. ama olmadı tabii. gözler doldu, boğaz düğümlendi, diğerlerine çaktırmamaya çalışılarak göz kırpıp "süpersin böyle devam et" denildi ama ne fayda. her şeyi geçtim, o çocuk eksik parmağıyla bütün bir dönem en zor parçaları bile flütle çalmaya uğraştı, oysa kıytırık(!) müzik dersi işte.
demem o ki hatırlandığında bile göz dolduran, iç cızlatan detaylardır.
cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insan
-
bu insan benim. üstüne üstlük bir de survivor'ı izliyorum lan.
yalnız beni eleştirenlere bir çift lafım var.. burası survivor burda şaka yok her şey gerçek.
öp
-
şarkının orjinali sanırım japonca ve tarkan şarkının orjinaline gönderme yapıyor nakaratında;
benoşinaynt saçlara
haitonioat kaşlara
osouzebaa dudaklara
öp öp öp öp doyamadım
hayata dair iç burkan detaylar
-
dogustan isitme engelli cocugun sordugu soru:
- gunes dogup batarken ses cikariyor mu ?
dolar 3.25 oldu mutlu musunuz akp'liler
-
gezi'de dolar 1.70'den 1.90'a çıktı diye anamızdan girdiniz, bacımızdan çıktınız. şimdi 3.25, nerden başlayalım küfretmeye? o zamanlar kimse doların yükselmesi ekonomi için çok iyidir, çok de güzeldir geyiği yapmıyordu. ne oldu ha? ne oldu?
ekonominin içine ettiniz mutlu musunuz akpliler?
kokusuyla tadı arasında müthiş fark olan şeyler
-
(bkz: yanmış kibrit)