hesabın var mı? giriş yap

  • geçen evin ordaki bir işportacıda nike marka ayakkabı satıldığını görüp, meraktan ne kadar diye sordum: 35 tl dedi eleman. vietnam'da imal edilen imitasyon ürünlermiş... lan o kadar güzel duruyor ki, insanın aklını çeliyor ayakkabılar. birkaç tane denedim, baya da rahat. ayağımdaki skechers'larla kapışıyor nerdeyse.
    alsam mı almasam mı diye düşünürken, direkt bu başlık geldi aklıma amk. 5 bin tl kazanmıyorum ama fena değil maaşım. dedim ahmet boşver arkandan bik bik öteler, mühendis adam çakma nike giyiyor derler. arkamı döndüm tam gidiyorum, demesin mi eleman "gel abi sana 30 lira olur" dayanamadım aldım bir tane. ertesi gün de işe giderken giydim, tam 2 haftadır kullanıyorum herkes ayakkaplarımın ne kadar şık olduğunu söylüyor, soranlara da 220 liraya aldım diyorum.

    henüz anlayan-şüphelenen çıkmadı, işportacıyı görürsem bir tane daha alıcam.

  • herkes ne kadar içten ve samimi görünüyor. kimsede egoya dair en ufak bir iz yok. türkan şoray ne kadar mütevazı. insanlarla sohbet ediyor, taktığı eşarbı bile kendisi düzeltiyor. şimdiki bebelerin kaprisinden yanına yaklaşılmaz. gerçek sanatçılık işte budur.
    cüneyt ağbimiz de sırım gibi delikanlıymış. zaman ne kadar acımasızmış demek.

  • amcamda peygamber sabrı var.

    1.çarpıştan sonra: yav git işine kızım. oynama benle.
    2.çarpıştan sonra: amk ne oluyor lan. ben şimdi senin. neyse o da düşmüş. iyi misin kızım bir şeyin yok ya.

  • bir anne-baba, çocuğunu 'acı çekmesin diye' öldürebilecek duruma gelmişse, bilin ki oğlunu kızını o kadar çok seviyor ki, artık acı çekmesine gönlü razı olamıyor demektir.

    yaşlı anam, kalp krizi geçirip ameliyat oldu ve yoğun bakımda uzun süre yattı. artık kapalı yerde kalmak nasıl bir acı verdiyse, yanına her girişimde, "oğlum beni bi 5 dakika dışarı çıkar etrafı göreyim, ne olur!" diye yalvarır oldu. doktorlara söyledim, 'olmaz' dediler, 'yapamayız, ölürse sorumluluk bizde olur', dediler. ben de mecburen boyun eğdim. annem, 1 hafta sonra öldü.

    şimdi düşünüyorum da, keşke son kez çıkartabilseydim, şöyle doya doya gökyüzünü seyrettirebilseydim, o gün de ölseydi. işte çaresizlik.

    'o duruma düşmeden anlaşılamayacak bir olay' kanımca.

    debe editi: ilk debe'mi, canım anneme armağan ediyorum. huzur içinde uyusun.

  • 2000 tl maaşla 1356 ay vadeli araba alıp her deliğe onunla girmeye çalışan zırtapoz çomar beyaz yakalılar yüzündendir.

  • aslında olması gereken kaçanın kovalanmamasıdır. izah edeyim;

    mazisi çok eskilere dayanır ama okumayı sevmeyen bir toplum olduğumuz için gerçeği bilmiyoruz. halbuse bilsek şimdi ilişkiler çok çok daha faklı gelişebilirdi;

    bu mevzu ilk olarak m.ö.300’lü yıllarda kırıtyalılar tarafından gerçekleştirilmiştir.

    nevşehir dolaylarında yapılan kazılarda bulunan kalıntılarla da desteklenen bu gerçek ile tarih ve bilim önemli bir aydınlanma yaşamıştır. nevşehir’deki ören’de çeşitli mağara duvarı resimlerine rastlanmış, bu resimlerde bir takım grupların hayvansı figürlerle temsil edilmesi, uzun yıllar bu insanların hayvanları çizdiğini düşündürtmüş olmasına karşın, kazılarda ilerleme kaydeden arkeolog, paleontolog ve biyologların ortaklaşa çalışması sonucunda aslında reddedilen kırıtyalı erkeklerin, kadınlardan intikam almak için onları bu şekilde resmederek intikam aldığı ortaya çıkmıştır. bu da göstermektedir ki, kaçanı kovalamak yerine rezil-i rüsva etmek taaaa m.ö.300’lü yıllardan beri bilinen bir gerçektir.

    kaçanı kovalamayınız, çevrenizin de sizi “ya o kız zaten sana layık değildi, bak o oğlan sana ettiğini bulacak, sana kız/erkek mi yok” gazlaması ile haklarında ileri geri konuşunuz. adlarını çıkarınız, ağza alınmayacak iddialar ile itibarlarını zedeleyiniz ama asla kovalamayınız.

    size kız/erkek mi yok! akıllı olun!