hesabın var mı? giriş yap

  • tam salona girmeden önce yer göstericilerden birinin gelip -o zamanki parayla- elime 1 milyon tl tutuşturması ve başka bir yer göstericiyi çaktırmadan işaret ederek "abi, şu herif bizden para tırtıklıyor galiba.. bu paranın seri numarasını aldık.. yer gösterdikten sonra bahşiş olarak verebilir misin" diye sorması.. benim olur demem, ama sonuç olarak yanlışlıkla cebimdeki başka bir milyonu vermem..

  • hiçbir yer "tam istediğiniz" gibi olmayacak, çünkü sizin "tam istediğiniz şeyin" kendisi zaten "çalışmamak" üzerine kurulu.

  • tabii siz yine olayları unuttunuz. ben size hatırlatayım. 2011 yılında saab ile dalga geçen hükümet, üretimden kaldırılan arabanın haklarını almamıştı. ardından 2012 yılında, 1 (bir, iyi oku) milyon dolara çinliler satın aldı (nevs firması). 2015 yılında ise bizim zeki türk hükümeti gidip çinlilerden 40 (kırk, dikkat) milyon dolara satın aldılar.

    saab & gm işbirliği ile 2002'de üretilmeye başlanan ancak başarısız satış grafiği nedeniyle üretimden kaldırılan saab 9-3 (cadillac bls) otomobilin sadece kalıbı için ödendi bu para. o zamanlar sözlükte de olay olmuştu. "salak mıyız biz, ucuzken reddettik, niye başkasından 40 katına alıyoruz" diye. hayır, salak değiliz. hırsızlar tarafından yönetiliyoruz.

    2015 yılında hükümet bu rezilliği şov malzemesi yapınca saab firması isyan etti. "bizim türkiye ile bir anlaşmamız yok, saab ismini telaffuz etmeyin" diye:

    --------------------
    saab: nevs firması saab markasını temsil etmiyor, sadece otomobil tesisini aldı. bizim türkiye’de otomobil konusunda herhangi bir çalışmamız veya anlaşmamız yok. dolayısıyla türk bakanın ısrarla saab adını telaffuz etmesini anlayamıyoruz.
    --------------------

    2011- türkiye saab'ı reddediyor, dalga geçiyor

    2015- türkiye 40 milyon dolara satın alıyor

    2015- saab'ın isyanı

    cadillac bls wiki sayfası

    yabancı kaynaklarla türkiye'nin satın alma haberi

    edit: tipo, ek bilgi, yeni kaynaklar

  • yanlışlarında ısrarcı olan insanların, ilişkilerde ortaya koyduğu "beni hayatından çıkar" anlamına gelen davranışlarına verilen addır.

    zaman içinde edindiği deneyimlerle "ne istediği kadar, ne istemediğini de bilenler"in kriterlerini, geçmişte bolca tecrübe ettiği bu "red flag" davranışları oluşturur.

    ilgili tanıma uyan bariz işaretlere göz yumulduğunda, ileride büyüyerek tekrar karşınıza çıkar.
    bunun sonucunda, birden fazla red flag vermeye devam eden bir partnerle ya çatışmaya girersiniz ya da değer yargılarınızı karşıdakinin yanlış davranışını tolere edecek şekilde adapte etmeye çalışırsınız.
    ilk seçenek ilişki için; ikincisi ise kişiliğinizden ödün vererek geçici bir süreliğine kendinizi kandırdığınız için zorlayıcıdır.
    her iki durumda da gereksiz bir zaman kaybı, stres ve sıkıntıya maruz kalırsınız.

    "red flag" gösterene kapıyı göstermedikçe, "yanlışlar" olduğu yerde durmaya devam edecektir. beraberinde azalan, önce kendinize olan saygınız, buna bağlı olarak karşınızakinin ve toplumun size gösterdiği saygı ve değer olacaktır.

  • evet bu iş eğitim işidir. ama eğitimde ceza da bir metottur. bu işin bir cezası olmalı. başkalarını aptal yerine koyanlara karşı bir yaptırım olmadığı sürece bu magandalar yaptıkları bu davranışı kendilerine hak görmeye devam edecekler

  • şimdi yarıçapı ve hızlanma eğrisi doğrusal olarak ilerleseydi, hızlanmanın yarattığı bükülmede bazı hüzmelerin paralel olarak azaldığı tespit edilirdi. buna karşın gerek mekanik eğrilme gerekse de tepkisel yoğuşma en üst düzeyde yaşanıyor. tabii buna evrenin genişleme hızı sabit değişken olarak dahil edilirse bu sefer de kütlenin neyi çekip neyi çekemeyeceğini net olarak bilemeyeceğiz. üşenmeden bu satıra kadar okuyan varsa özür dilerim, ne dediğimi ben de bilmiyorum. nasıl olsa bilen yok ya salla amınıyum.

  • 80 tl'lik fondöteni sürmeyip 300 tl'lik givenchy parfümü sıkmazsa bir boka benzemediğinin farkında.

    özgüven problemi yaşayan kadın beyanı.

    edit: ayrıca biz ne yapıyoruz amk buluşmaya gelirken, taşşaklarımıza ernet mi asıyoruz?