hesabın var mı? giriş yap

  • "bir şeyi uzun süre bekledikten sonra umutsuzluğa kapılıp hiç içine sinmeyen başka bir şeye razı olduğun anda o beklediğin şey çıkageliyorsa ve onu mecburen hiç hak etmediği bir yere koymak zorunda kalıyorsan tetris oynuyorsun demektir."

  • şu videoyu yayınlamak bile aslında ne kadar acınası durumda olduklarının göstergesi. kaldı ki, erdoğan yürürken rahat değil videoda, iyice kasılmış.

    atanamamış gobbels'ten de anca bu beklenirdi zaten. şu an erdoğan'ın son rahatsızlığından haberi olmayanlara bile ulaştı bu video. çünkü bu adamı takip eden kitle belli. şimdi "lan ne alaka, dosta güven düşmana korku, yine ne oldu?" diye kafalarda soru işareti oluşturacak. kendi kendini imha etmek de böyle bir şey işte. süreç ilerliyor.

    "her şeyi durdurabilirsiniz ama zamanı durduramazsınız."

  • muharrem ince’nin “zekeriya öz”demesinin saniyesinde nagehan alçı’yı ekrana getiren yönetmen, sen harika bir detaysın. vicdani reddine kurban olduğum.

  • nedendir bilmiyorum ama benim de o balkon demirini yalamışlığım vardır. hani o demirin ağız buruşturan hafif paslı tadı... gerçekten ilginç. ülke olarak topluca balkon demiri mi emmiklemişiz n'apmışız. ne acayip çocuklarmışız değil mi? balkon demiri niye yalanır ki. aslında mantıklı bir açıklama yapmak gerekirse; merak etme duygusunu en yoğun yaşadığımız dönemlerde boyumuz balkon demirine yetecek boydaymış demek ki.

    hani annemizin babamızın rahatça balkon demirlerine dirseklerini koyup, bizim de kendi kafamızı kalp şeklindeki balkon demirlerinin arasına sıkıştırmaya çalıştığımız hayal meyal hatırladığımız bir dönem vardır. işte o dönem bu dönem arkadaşlar. mahalleye yeni taşınan tuhaf tipli çocuklar dönemi, sürü halinde dolaşan köpekler mevsimi...

  • nicelullaby; cinsiyet: kadın; yaş: 22; il: istanbul
    üniversite öğrencisiyim. her sınavın sonunda sınav kağıdıma bildiğim duaları okurum ve üflerim. dua okuyup üflediğim belli olmasın diye kağıdın boş bir yerini silgiyle silerim, sonra silgi tozlarını üflüyormuş gibi okuduğum duayı üflerim. ne kadar faydalı oluyor bilmiyorum ama bu bende bir alışkanlık haline geldi.

    meali: ayrıca sınavda yere düşen silgimi arıyormuş gibi 2 rekat namaz kılıyorum..zekat niyetine arkadaşlara 0.5 uç veriyorum..

  • dedem bana kontör yollamaya çalışırken mesajı turkcell yerine benim numarama atar:

    "0537**** kontur 50"

    bir şeylerin yanlış olduğunu farkeder ve 5 dakika sonra ikinci mesajı atar:

    "0537*** kontur yollama 50"

  • başlık: muslerayı kaçırdım bu son uyarım

    evet beyler geçen gün uyarmıştım kimse giblemedi kaleciniz muslerayı kaçırdım. yarın saat 2 ye kadar 500 bin dolar getirmezseniz çamaşır makinasına bi daha atarım yeni sezonda 50 cm lik kaleciyle oynamak zorunda kalırsınız aha bu da şu anki hali

    foto

    (kol ve bacaklarından çekiyoruz biraz açıldı, aşırtmalar hariç her topu tutuyo ama bi postaya daha dayanamaz)

    yazar: la bsg

  • pek çok futbolsever bu sporun uğradığı değişimden şikayet ediyor. futbolun eskiden olduğu gibi daha bireysel yıldızlar üzerinden ilerlemesini istiyor. yıldız oyuncu topu alsın birkaç çalım atsın, şov yapsın (bkz: top cambazı) sonra gol atsın, asist yapsın. ancak futbol endüstrisinin gelişimi, teknoloji, sağlık sistemleri (beslenme, uyku), antrenman sistemleri futbolu bir spordan ziyade profesyonelce yapılan bir işe dönüştürüyor.

    bu entryde ise futbolun geçirdiği evrime farklı bir perspektiften bakacak ve agresif bireysellikten, defansif futbola geçişi ve teknik direktörlerin etkisini inceleyeceğiz.

    not1: işbu entry bulunduğu ligde ağır favori olan diğer bir deyişle pek bir rakibi olmayan takımları (bkz: bayern münih) (bkz: paris saint-germain) kapsamamaktadır.

    -futbolda 1.devrim-

    futbol ilk zamanlarında bireysel yetenekler üzerinden ilerleyen bir spor dalıydı, bu bireysel yeteneklere karşı ise küçük takımların bir mücadele mekanizması geliştirmesi gerekiyordu. yani aslında bu (bkz: total futbol)'un ortaya çıkışı oluyordu. (bkz: johan cruyff). aksi halde (bkz: diego maradona) (bkz: pele) gibi oyuncularınız olduğu takdirde kazanamayacağınız kupa yoktu. eski maçların özetlerine şöyle bir göz atıldığında bile bu açıkça görülüyor. total futbol anlayışının benimsenmesiyle yukarıda da bahsettiğim bazı ligler haricinde çoğu ligde küçük takımlar diş göstermeye başladı ve bu anlayış küçük takımlarca iyiden iyiye benimsenmeye başladı. ancak bu total futbol dediğimiz anlayışta yıldız oyuncular hala büyük bir öneme sahipti ta ki guardiola'ya kadar.

    -futbolda 2.devrim-

    guardiola'nın barcelona'sını hatırladığımızda (bkz: tiki taka) modeliyle alınmadık kupa bırakmadılar, keza ispanya milli takımının (bkz: euro 2008) ve (bkz: 2010 güney afrika dünya kupası) şampiyonlukları. peki nedir bu futbol düzenini temelden sarsacak 2. olay, savunmacıların oyunun içine daha fazla dahil olduğu, sadece arkada gladyatör görevi görmediği, ve takımın gerek atak gerekse savunma oyunlarında yıldız oyunculardan yükün biraz daha çekildiği, hatta oynanılan pas oyunuyla rakip takım savunması için hedef oyuncuların artmasıyla yıldız oyunculara bireysel yetenekleri için alan açıldığı, özgürlük tanındığı bir hale geldi.

    -futbolda 3.devrim-

    guardiola'nın bu anlayışı çok güzel şekilde işledi, ancak gelişen sadece futbol değildi, gelişen teknoloji ve artık devasa boyuta ulaşan futbol bir endüstri haline geldi. antrenmanlar, beslenme şekilleri, istatiksel araştırmalar, tüm bunlar çok iyi olan takımları yukarı taşıdı ancak daha küçük takımlara ya da (bkz: underdog) ekiplere sağladığı gelişim ise çok daha fazla oldu. (4.seviyeden 5'e çıkmak ile 2'den 4'e çıkma arasındaki ilişki gibi) küçük takımların artan fizik gücü, ve tüm dünyada artık tiki taka kadar olmasa da kabul gören ve her takımın çok daha önemsediği pas oyunu ile bu takımlar rakiplerine karşı iyice güçlendi. günümüz stoperlerini ya da beklerini izlediğinizde inanılmaz derecede iyi uzun top kullandıklarını zaten görüyorsunuz, hatta artık bu öyle bir hal aldı ki kaleciler bile savunmayı neredeyse 5'leyecek hale geldi ve bu pas oyununa ortak oldu. futbolun bu son uğradığı evrim ise, aslında her yorumcunun söylediği, daha yeni bitmiş (bkz: 2022 katar dünya kupası)'nda da bolca gördüğümüz sürprizlerin ana sebeplerinden birisini oluşturdu.

    savunma oyununa ve sağlam fizik gücüne dayalı, ilerde ise bireysel yıldızların zaman zaman takım oyununa dahil olduğu ama zamanı geldiğinde ise bireysel yeteneklerini kullandığı fark yaratmaya başladığı bir hal aldı. taze taze örnek verecek olursak, (bkz: fas milli futbol takımı), (bkz: arjantin milli futbol takımı), (bkz: hırvatistan milli futbol takımı).

    peki bu değişime bir de teknik direktörler anlamında bakacak olursak ortaya şöyle bir tablo çıkıyor, total futbolun gelişimini tamamlaması ve küçük takımların pas oyunu ve defansif oyunu benimsemesiyle artık diş göstermeye başladığı evrede yani buna 2010-2015 arası diyebiliriz devreye bu adamlar giriyor.

    (bkz: arsene wenger)
    (bkz: josep guardiola)
    (bkz: diego pablo simeone)
    (bkz: marcelo bielsa)
    (bkz: jürgen klopp)
    (bkz: didier deschamps)
    (bkz: lionel scaloni)
    (bkz: zlatko dalic)
    (bkz: walid regragui)
    (bkz: christophe galtier)
    (bkz: stefano pioli)
    (bkz: maurizio sarri)

    tüm bu isimlerin bir ortak noktası olduğunu görüyoruz, hepsi savunma oyuncusu.
    (bkz: stoper) (bkz: sağ bek) (bkz: sol bek) (bkz: ön libero)

    tamda bu noktada ortaya çıkan bir soru işareti var* , artık kabullenilen defansif futbol mu bu adamları ortaya çıkardı, yoksa bu adamlar mı defansif oyunla futbolun evrimine sebebiyet verdi? bence bu sorunun cevabı her ikisi de olacak. bu durumu, ortaya çıkan bir ihtiyaç* ve bu ihtiyaca fazlasıyla cevap veren* olarak tanımlayabiliriz.

    -son-
    peki geldik kritik soruya, ne olacak bu futbolun hali?
    açıkçası futbolun bu şekilde devam edeceğini düşünüyorum, eski futbol anlayışını yaşatmaya çalışan kulüpler ve insanlar var (bkz: real madrid) (bkz: florentino perez) ancak bunların da daha fazla dayanabileceğini sanmıyorum. artık eskisi gibi top cambazları, çalımla adam geçen, kıvrak bilekli oyuncular yerine daha fizikli, hızlı oyuncuları izlemeye yavaş yavaş alışmamız gerekiyor. futbolun çocuksu ruhunu kaybetmesine, duygulardan ziyade daha mekanikleşen bir hal almasına karşı fifa da yeni yöntemler, kurallar düşünüyor ancak bunların uygulanabilirliği ne seviyede olacak birlikte göreceğiz.

  • "ulan peyami safanın yazdığı 100 sayfalık romanı 5tl ye aldım bizim muhtarın yazdığı tek sayfalık ikamet kağıdını 3 tl ye. demek kitap yazsa milyarlar istiyecek pezevenk"

  • yukarıda birinin daha yazdığı gibi orada mahsur kalıp da öldüyse en korkunç korku filminden daha ürkütücü bir ölüm olmuş demektir. düşünüyorum da ben asansörde kalıp sesimi kimseye duyuramasam, günlerce bi umutla beklesem ama kimse duymasa.. yok yok düşünmeyeyim en iyisi. sanırım birinin öldürüp cesedi oraya koyması iyi ihtimal oluyor bu durumda.