ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
d vitamini eksikliği
-
ofisteki doktorun ifadesi şöyle oldu. “sabah karanlığında işe gelip güneş batarken işten çıkmanızı sağlıyorlar. eksik olan keşke sadece d vitamini olsaydı.”
cevap veremedim, sadece yutkundum.
cmylmz diamond elite platinum plus
-
halktan, sokaktan kopmuş diyesim geliyor ama pek çok kişi söylemiş zaten.
cem yılmaz muhtemelen hiç metrobüs'e binmemiş. hiç marmaray'la denizin dibinde kalıp yürümemiş. en son ne zaman tahtakale'de dolanmış bilmem. üç harfli marketlerden alışveriş yapmış mı hiç? kusura bakmayın ama türkiye'de sıradan hayatın son 20 yıldaki akışından pek bir detay yok artık esprilerinde. zaten kendi dar arkadaş grubu dışında kaç kişiyle gerçek ilişkiler kurabilir bunca servet ve şöhretle. sonuçta tükeniyor o kaynak da. ben 70'li, 80'li yıllar nostaljisi yüklü filmlerini de çok başarılı bulmuyorum. çünkü bende bir karşılığı yok.
ha, yaşım da cem yılmaz'a yakın bu arada. nesil farkımız yok. ama hayat apayrı yerlere sürüklemiş bizi. halbuki 90'larda ben de istiklal'de fink atıyordum. aynı mizah dergilerini okuyor, aynı barlarda içiyor, aynı sınırlı medyaya maruz kalıyorduk. her şey çok güzel olacak örneğin, ne kadar bizden, sokaktan bir filmdi. ama son izlediğim ali baba filmindeki karakterler gerçek hayattakinin kötü bir kopyasından da kötü. gülünç bile değil, acınası. halbuki sokakta çok daha komiği ve sahicisi var bunların. ama cem görmemiş ki bu evrimi. en son ne zaman nalbura, elektrikçiye, iddia bayine gitmiş? gerçi gitse bile hangi seviyede ilişki kurabilir ki?
şimdi ben yine toplu taşımadayken cem teknesiyle koyları dolanıyor. çevresinde de onlarca şakşakçı. bu saatten sonra da pek bir güncel ortak gülmecemiz olmaz herhalde.
eski esprileri, eski filmleriyle yad edelim artık. her şey için teşekkürler.
anne replikleri
-
erkin koray, bir yakınımızın yan komşusudur. annem ile arasında geçen konuşma:
yakınımız olan abla: geçen sene aşure yapıp tüm apartmana dağıtmıştım. erkin bey'in kapısını da çaldım.. açtı. bir bana, bir de elimdeki tepsiye boş boş bakmaya başladı. sonra da "bu nedir acaba?" diye sordu.
annem: a-aaa! görgüsüz!
y: ben de "aşure bu" dedim. "ee napıcam bunu?" diye sordu.
a: alıp kafana geçireceksin! deseydin?
y: içimden dedim zaten. ama neyse ki sabır çekip "buyrun, yemeniz için getirdim" diyebildim. sonra "peki tabağı napıcam?" diye sordu. yine sabırla "daha sonra getirebilirsiniz. şu katta, şu numarada oturuyorum" dedim.
a: ee sonra? getirdi mi tabağı?
y: evet. kapıcıyla gönderdi ertesi gün.
a: boş mu geldi tabak? (genelde bizim buralarda dolu gelen bir tabak, boş gönderilmez. gönderen, toplumdan dışlanır filan)
y: evet!
a: görgüsüz herif! insan içine bir cd'sini koyar en azından!.
(bkz: mavi ekran)
hoşlanan erkeğin adım atmama sebebi
-
nasıl adım atsın kardeşim?
karşısında potansiyel bir; "uff snn be slk , hayırlısı bi'tanem , inş cnm yhaa , ay kıyamaam , inanmıyoruum , garizakalııı " diyebilecek bir kezban varken?!?
13 ekim 2020 aym ile içişleri bakanlığı atışması
-
ilk tweeti atan aym değil, onun üyesi olan bir kişidir. kurumsal bir kimlik değildir.
cevap tweeti atan içişleri bakanlığı maalesef tüy dikmiştir. devletin kurumu, sırf süleyman soylu kızıyor diye birini hedef alarak tweet atar mı?
nerede devlet ciddiyeti? nerede kurumların saygı duyulası güvenilirliği?
t: içişleri bakanlığı'nın tam bir lise ergeni gibi davranmasıdır.
2 metreden uzun insanların ekseriyetle iyi olması
-
o rakımda allaha yakın oluyorlar mübarekler, ondandır.
alex de souza
-
insan'dır...
lefter'in elini öper.
sergen benden iyi futbolcu der.
iyi aile babasıdır.
elinde telefon ile alışverişte eşini bekler.
fenerbahçe zor sezonuda ben her göreve varım diye mesaj yollar.
tribünde yaralanan adamı ziyaret eder.
rakibe saygı duyar.
oynayamadığı zaman ağlar.
oğlum yarı türktür... burada büyüdü... der.
bu adam iyi ki futbolcu olmuş gelmiş fenerbahçe'ye de onu tanımışız.
19 kasım 2020 imamoğlu'nun efsane kapağı
-
bir de hayrına mı yaptınız diye soruyor. kendilerine yabancı tabi hayrına bir şeyler yapmak.