hesabın var mı? giriş yap

  • sam kardeşimizin '' yüzüğü sizin için taşıyamam bay frodo ama sizi taşıyabilirim'' sözünün de yer aldığı repliklerdir. fedakarlık başka türlü nasıl anlatılabilir ki? sırf bu cümle bile aslında asıl kahramanın sam olduğunu gösteriyor.

  • bizim bi başkomiser abi vardı, kızını kaybetmişti o zamanlar. masa altında vodka ile vişne suyu karıştırıp gençlerbirliği kupasıyla içerdi. ne yapıyor acaba şimdi özledim kendisini.

  • bir anda polislerin içinde öyle başı öne eğik, siyah hırka, üç numara saçlar ve sakalla ortaya çıkınca hakkında "sempatik" ünvanını duyuverdiğim insan.

    kız kardeşim, "niye bu kadar kızıyorsunuz çocukcağıza?" dedi.

    not: kardeşim mal.

  • maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi bilindiği üzere, üst düzey ihtiyaçlar arasında kendini gerçekleştirme gibi ihtiyaçlar bulunur.

    fakat sahip olunan imkanların kısıtlılığından* ya da geçilmesi gereken imkanların zorluğundan dolayı herkes kendini gerçekleştirme faaliyetlerini yerine getiremez.

    işte ırk ya da inanç üzerinden kimlik yaratma, kendini gerçekleştirememiş bireylere bu şekilde muhteşem bir fırsat** verir. kişinin uzun ve zahmetli eğitimler alarak bir beyin cerrahı ya da yazınsal üretimin yetenek geliştirmesinin zorlu yollarında yürüyerek ünlü bir yazar olmasına gerek yoktur; güneş adı verilen orta boy bir yıldızın çevresinde dönen bir toz zerresinin üzerindeki katı kabartılardan birinin herhangi bir noktasında ana rahminde gelişmiş olması, ve ana babadan o bölgeye uyum sağlamak için özelleşmiş genetik materyali almış olması* yeterlidir, veya nasıl yaşaması gerektiğine dair bir takım kurallar tanımlayan, bireyi "doğruyu kendi aklıyla arayıp bulma" zahmetinden ve tehlikesinden kurtaran bir takım mitolojik hikayeleri kendinin addetmesi* yeterlidir. o artık "kendini gerçekleştirmiş bir birey"dir. egosunu bu şekilde tatmin edebilir.

    fakat yine de, bu bireylerin, kullandıkları bu kestirme yola olan inançlarının çok kuvvetli olduğunu pek sanmıyorum. bu özgüvensizlik, yine aynı toplumda, eğitimli bireylere karşı kıskançlıktan doğan bir öfke yaratmakta.

    yine benzer ayrım, insanların dünya görüşündeki gelişmişlik seviyesini ölçmede kullanılabilir. bunun en bariz göstergesi, bir kişiye kim olduğunu sormaktır. eğer kişi kendini, elde etmek için hiçbir çaba göstermediği bir takım kavramlar*** üzerinden tanımlıyorsa, o kişi doğduğu andan itibaren fazla ilerleme göstermemiştir.

  • new york'ta mescit olmadığını düşünenlerin birazdan yalayacağı abi.

    new yorkt'a tonla mescit var hadi onu da geçtim neden taksinin üstü biraz anlatsana.

  • perpa ticaret merkezi nde yaşadığım fantastik bir durumu anlatmak istiyorum;

    öncelikle perpa dönemin istanbul büyükşehir belediye başkanı bedrettin dalan tarafından, eski perşembe pazarının alternatifi olarak yaptırılmış bir ticaret merkezidir. istanbul avrupa yakasında darülaceze'nin yanındadır.

    arkadaş, bu nasıl mimaridir. yemin ediyorum simülasyonda sıkışıp kaldım zannettim. öyle şeyler yaşadım ki akla ziyan. birkaç tuhaf örnek;

    asansöre binmek için sıra bekledim, bindim ama çıkacağım katın tuşu yok. diğer asansör sanki miraca çıkmış gibi gelmek bilmedi. gelse de istediğim kata çıkıyor mu bilmiyorum. merdivenle çıktım, çok gariptir ama bir kat çıkıyorum üç kat çıkmış oluyorum. iki kat iniyorum bu sefer beş kat inmiş oluyorum.

    dört beş kat çıkıyorum ve ofislerin olduğu bir kata geliyorum. tabii aradığım yeri bulamayıp bir kat daha çıkıyorum ve sürpriz; otoparka girmişim. evet otoparka. neyse bir kat üste daha çıkıyorum ofisler var, sonra bir kat daha çıkıyorum ve sürpriz; yine otoparka gelmişim. matrix evreni gibi bir yer.

    bir yerden geçiyorum yol bitiyor. merdivenden iniyorum yine yol bitiyor, bir yere varmayan yol, bir yere inmeyen merdiven yapmışlar. örnek veriyorum 8. kattan 7. kata iniyorum ama yine 8. kattayım. geldiğim kata geri çıkayım diyorum bu sefer bir bakıyorum 10. kattayım.

    navigasyonsuz ülkeyi dolaşan adamım, yeminle perişan oldum. spor salonuna gitsem bu kadar kalori yakamazdım. allah aşkına biri söylesin bu nasıl bir mimari. kamera şakası niyetine kurulmuş büyük bir plato gibi.

    kızın biri benden yardım istedi, o da kaybolmuş. sonra birlikte tekrar kaybolduk. çıkışı tepeden görebiliyoruz ama oraya varamıyoruz. çok acayip bir deneyimdi.

    (gideceğim yeri arayıp kayboldum amk gelin beni alın diyemedim. sanırım biraz da hoşuma gitti.)