hesabın var mı? giriş yap

  • bir profesyonel fotoğrafçıyı yemeğe davet etmişler...
    yemek sırasında çektiği birkaç fotoğrafı jest olsun diye ertesi gün evin hanımına hediye olarak getirmiş,
    - evin hanımı; çok güzel fotoğraflar bunlar, kameranız çok iyi olmalı, teşekkür ederim
    fotoğrafçı; rica ederim, sizin de dün geceki yemekleriniz harikaydı tencereleriniz çok iyi olmalı!

  • röportajında benim gibi kekeme olduğunu fark edince içim ısındı çocuğa. bilmeyenler için biz kekemeler, bazı kelimeleri söyleyemeyince elimizi kolumuzu oynatarak o kelimeyi söylemeye çalışırız. bazen söyleyene kadar nefessiz kalırız. bu tür hareketler kekemeliğin sebep olduğu bir çeşit tik. herhangi bir rahatsızlığı yok çocuğun, sadece bazı kelimeleri söyleyemiyor, takılıyor ve istemsizce tik oluşuyor.

    gururumuzsun, başarılarının devamını dilerim.

  • kesinlikle doğru tespit.

    çocukken okuduğum tek bir öyküsü geceleri rüyalarıma girmeye yetmişti. adını hatırlamıyorum, şu an google dan bile bakmak istemem. şu kocasının kafasını beze sarıp karısına saklatiyorlardi , içinde ne olduğunu bilmeden kadın gözü gibi bakiyordu. böyle çocuk hikayesi mi olur lan?

    yaşadığı dönemin zorluklarını baz alarak bu durumu reddetmeye çalışmayın işte. ortada uzunca bir dönem yapılan ciddi bir hata var. bu kitaplar ilköğretim öğrencilerine okutulamaz. bitti.

    edit: yademeseneoyle uyardı. öykünün adı bomba.

  • atılan çay "yeşil çay"mış. şimdi rahatladım lan. bu elim olaydan haberdar olduğumdan beri na şuramda yumru gibi takılıp kaldıydı 16 yaşında çocuklar neden demlik demlik çay içiyor diye.
    benim o yaşlarımda demlik demlik çayı bir solcular kafelerinde, bir de ülkücüler ocaklarında içerdi. aslında çayın kralını ışık evlerinde şakirt bebeler içiyormuş da haberimiz yokmuş. neyse.
    (bkz: çay şakirdin mazotudur)

    aklıma sosyete kafelerinde ellerinde kara kara rize/kaçak karışık çay içen, küp şekeri hızlı erisin diye kaşık darbeleriyle parçalayan zengin bebeleri geliyordu. bu uyumsuz, bu eğreti görüntü bana tarifi imkansız acılar zerk ediyordu.
    sonunda akşam gazetesinin haberinde söz konusu çayın "sıcak yeşil çay" olduğunu öğrendim de kendime geldim. o olur bak. yeşil çaysa olur.

  • ülkede deprem vergisi toplanıyor hükümet o vergiyi yola harcadık diyor ve harcadık dediği yollar depremde kullanılmaz hale geliyor.

    az bile söylemiş

  • muhalefet olmayabilirsin anlarım.
    tamamen tarafsız olabilirsin onu da anlarım.
    ancak; bu bal tutan parmağını yalar ya da böyle gelmiş böyle gider edebiyatı yapan insanlardan tiksiniyorum. sizin gibi "sessiz" kalmayı seçen insanlar da bugünkü türkiye'nin durumunda pay sahibiler. etliye sütlüye karışmayayım burdan da fakir edebiyatı yapayım diyorsan; yapma!

  • seriyi baştan sona izlerken kendi kendime merak ettiğim, saymak için ise geç kaldığımı fark edince (2 günde 3 filmi 2 kere izlemek olmaz) internette "bunu merak eden başkaları olmuş mu diye?" kontrol edince ulaştığım verileri sizlerle de paylaşayım istedim.

    öncelikle jardani jovanovich, baba yaga ya da namıdiğer john wick'imizin hangi filmde daha çok kişiyi öldürdüğü ile başlayalım. en çoktan en aza göre sıraladığımızda şöyle bir liste çıkıyor karşımıza:

    1) john wick: chapter 2 (2017)
    2) john wick: chapter 3 - parabellum (2019)
    3) john wick (2014)

    toplamda 306 kişiyi öldüren john wick'in, filmlerde sürekli olarak bir kalemle dahi 3 kişiyi öldürdüğü hikayesi anlatılıyor. ikinci filmde bunu doğrular şekilde kurşun kalemle 2 kişiyi öldürüyor. video

    yine filmlerde, kurşun kalemin yanı sıra, silah, kitap, araba, motosiklet, at çiftesi, boğma ipi, bomba, yumruk gibi bir çok eşya ve teknik ile öldürmeye devam ediyor.

    filmlere göre öldürdüğü kişi sayısına gelirsek:

    ¦ john wick (84 kişi)
    rus mafya babası viggo tarasov'un oğlunun, arabasını çalıp, köpeğini öldürmesi üzerine, kendini, emekli olduğunu düşündüğü dünyanın içinde bulması ile bu başlığın konusu öldürme sahneleri başlıyor. baba yaga bu filmde 84 kişiyi öldürüyor.

    ¦ john wick; chapter 2 (128 kişi)
    köpeğinin ve arabasının intikamını alan john wick, filmin başında abram tarasov'un deposundan arabasını almaya gittiğinde biraz kıyım yapıyor ve tekrar bu dünyadan uzaklaşabileceği düşünceleri ile abram ile barış ilan ediyor.

    ancak, santino d'antonio, kendisine olan kan borcunu ödemesi gerektiğini söyleyip mührü ortaya koyduğunda bundan kaçınamıyor. d'antonio, kız kardeşini john'a öldürttükten sonra kardeşinin intikamını almak için (şerefsiz pezevenk) açık kontrat ilanı veriyor ve john wick bu filmde santino d'antonio da dahil olmak üzere tam 128 kişiyi öldürerek serinin en kanlı filmine imza atıyor.

    ¦ john wick; chapter 3 - parabellum (94 kişi)
    yüksek şura tarafından men edilen john wick, adına açılan 14 milyon dolarlık kontrat nedeniyle kendisine çıkış yolu arıyor. bu yolda ise birilerini öldürmekten uzak durmuyor tabii ki. filmin başından, winston'dan kazık yediği ana kadar tam 94 kişiyi öldürüyor.

    2023 mart'ında dördüncü film yayınlandıktan sonra bu entry'i güncelleriz. bence filmin ilk yarısında john wick kendini aşacak ve işleri yola koyana kadar ikinci filmden daha çok kişiyi öldürecek. işler yolunda giderse ikinci yarıda biraz yavaşlar gibi geliyor. her halükarda en çok kişiyi öldüreceği film olacağını düşünüyorum.

    kaynak

  • -soğuk havalarda ısınmak için bir mumun etrafında otururum. hava daha da soğursa mumu yakıyorum.

  • *
    küçük şeyleri özlersiniz aslında. zamanında önemsiz görünenleri. saçınızla oynamasını, tek kişilik yatakta yatmaya çalışmanızı, bakışlarını, aptal laflarını, dakikalarca zamanın nasıl geçtiğini bilmeden konuşmanızı, sarılmasını, telefon etmesini, ses tonunu, öpüşünü, göğsü üzerinde uyumaya çalışırken rahatsız eden kolunu, isminizi söylemesini, onunla beraber içmeyi, gülmesini, yemek yemesini, beraber film izlemeyi, mesajlarını, webcam açmasını, sarhoş olmasını ve bunun gibi birşeyler..

    çok sonra anlarsınız ki, siz aslında onu değil sevilecek birini özlemişsinizdir, sevilmeyi özlemişsinizdir. ...