hesabın var mı? giriş yap

  • istanbul'da sene 2005 veya 2006. rahmet enişteyle notere gittik. evde yaşlı var, vekalet işlemleri için eve getireceğiz noteri. noter eniştenin kafasındaki kasketi görünce "bu ne böyle? gavur icadı şapka takmışsın" diye azarladı. sonrasında ise gavur icadı bilgisayarından çıkarttığı kağıtları ve gavur icadı tükenmez kalemini alıp, gavur icadı arabasına bindi. laf söylesen kelimeler kifayetsiz, siksen yetersiz.

  • avrupa hunları* ile batı romalıları* karşı karşıya getiren ve 451 yılında yapılan savaşın adı.
    ilk olarak savaşa giden süreci anlatalım; romalı prenses honoria, attila'ya karısı olmasını bildiren bir mektup ve nişan yüzüğü gönderir. attila ise, ne zamandır aradığı fırsatı bulduğunu düşünürek bunu batı roma'ya bir saldırı bahanesi olarak değerlendirir ve çeyiz olarak imparatorluğun yarısını ister. tabii ki isteği reddedilir ve attila kuvvetleriyle birlikte yürüyüşe geçer.
    451 şubat sonlarında attila, roma imparatorluğunun sınırlarından içeri girer ve bir yıldırım gibi aniden yumruğunu indirir. şehirler birer birer düşer ve yıkılırlar: treves, metz, laon, troyes, saint-quentin, auxerre, lutece, orleans. attila geçtiği her yeri dümdüz ederken, her şehirden birer tane aziz çıkıyordu. troyes'te loup, orleans'ta aignan, lutece'de genevieve gibi daha niceleri... psikoposlar ve din adamları halkı cesaretlenmeye çalışsa da nafileydi, herkes yollara düşmüş kaçışmaktaydı. tüm ülke bu yıkım karşısında, başkentin yardımını istemekteydi ve beklenen cevap attila'nın eski arkadaşı olan aetyüs'ten gelecekti. roma bir ordu toplayacak ve "barbar"lara karşı koyacaktı.
    aetyüs önderliğindeki roma lejyonları ve barbar kuvvetleri, attila'nın hunlarını ve barbar müttefiklerini catalaunum ovasında yakalar. tarih 20 haziran 451'i göstermektedir. iki tarafın ordularının toplam sayısının yaklaşık dörtyüzbini bulduğu rivayet edilir ve savaşın dar bir alanda değil koca bir eyalette yapıldığı söylenegelir.
    attila bu savaşta saldırıda değil, savunmadadır. çok büyük bir ganimet elde etmiştir ve bunu bırakmak peşinde değildir. tarihçiler bu savaşı o zamana kadar yapıla gelmiş en büyük savaş olarak nitelerler. bakın gotlu tarihçi jordanes ne diyor: '' bu çok büyük, korkunç, bugüne kadar duyulmamış bir savaştı. ilkçağ bunun benzerini görmemiştir... küçücük bir dere bir sele dönüşüp kan olup akmıştır. dünyanın en büyük uluslarının bu büyük savaşında tam yüzaltmışbeş bin adam telef olmuştur.''
    bu büyük savaş şöyle neticelenmiştir: attila gece olduğunda eski bir taktik uygular: yük arabalarını arkasına gizlenebileceği bir siper olarak daire biçimimde dizdirir ve düşmanın zayıf yerlerine saldırılar düzenletir daha sonra da yavaşça çekilir. aetyüs ise savaş alanında yalnız kaldığı için attila'yı yendiğini sanar. ama tanrı'nın kırbacı bir yıl sonra geri döndüğünde, bu kez galyaya değil, doğrudan italya'ya gider ve romayı işgal etmek ister, bu sefer sırasında karşısına bir ordu çıkmayışı, aslında catalaunumda kimin kazandığını bir anlamda göstermektedir.

    ***

  • izmir depreminde umke ekibi olarak denizli'den izmire geldik. deprem alanına gideceğiz ama ekip aceleyle çıktığı için yemek yiyemedik. yol üzerinde köfteci yusuf yazan yere girdik. şefim, bize en hızlı ne oluyorsa getiriver dedik. üzerimizde umke forması olduğu için yardım ekibinden olduğumuzu anladılar. bize getirdikleri köfteyi hızlıca yedik. hesabı istedik.
    sizler iyi ki buradasınız. bunlar, müesseseden diyerek tüm ısrarlarımıza rağmen para talep etmediler. ne yalan söyleyeyim, duygulandım. böylesine ince, temiz düşünen vatansever firmalara şahit oldukça duygulanıyorum.

    köfteleri lezzetli, yanında getirdikleri salata, meze, meşrubatı bitirmekte zorlandık. daha önce hiç gitmemiştim ama bundan sonra sürekli uğrayacağım.

  • marmara environmental monitoring - marmara çevresel izleme (marem) projesi yürütücüsü, hidrobiyolog levent artüz,

    “müsilajı temizlemenin olanağı yok
    boş yere emek ve para kaybı. bunu temizlemenin olanağı yok. süpürgeyle sahilde kum süpürmek gibi, sonunu bulamazsınız. bu organik bir madde ve parçalanacak. bunun için de suda çözünmüş oksijene ihtiyaç var o da denizde çok az”

    kevent artüz “bundan sonraki süreci bilmiyoruz ama bundan daha kötü olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. doğa alıcı ortam olarak kullanılamaz nokta. bunun bıraktığı hasarları ne zaman ölçmeye başlayabiliriz noktasındayız. bundan sonra karşılaşacağımız olgu bunu solda bırakacak”

    bundan sonra istanbul da yaşanılmaz. bu hepimizin suçu. güzelim istanbul elimizden kopup gitti.

    link

  • hayret bir olay.
    halbuki hemen kapıları açıp maaş bağlamaları, ücretsiz sağlık hizmeti sağlamaları gerekiyordu.

  • "*bourdieu'ya göre sermaye, sosyal “ayrım'ın* aracı ya da enstrümanıdır. yani, sermayeye erişim, sermayeye sahip olmak vb. yoluyla, sosyal sınırlama ve hiyerarşi vuku bulur. ya da, sermayenin toplumsal sınırlama için bir oyun olduğu söylenebilir”. bu manada sermaye, hem aktörün içinde bulunduğu sosyal alanı hem de aktörün ait olduğu habitusu belirler." kaynak

    deren talu da sahip olduğu beden sermayesini* (ek.) sosyal hiyerarşide yer edinmek için kullanan ve farklı sermaye türleriyle*** piyasada* takasa sokarak genetik sermayesini sosyo-kültürel/ekonomik hiyerarşide** birkaç basamak daha tırmanmak ya da başkalarının tırmanmasını ve sınıf/habitus geçişkenliğini kolaylaştırmak için metalaştıran bir kızımız gibi duruyor. başlığa bakılırsa bu ticaretin alıcısı da var.

    aslında tüm sosyal ilişkiler, etkileşimler, örüntüler -özünde- sahip olduğumuz sermaye türlerinin takası ile ortaya çıkan piyasa faaliyetlerinden başka bir şey değil.

  • tır durdu ya la... tır durdu... uzun araç durdu.
    durabiliyorlar demek ki. türkiye'de göremiyoruz ama duruyor demek ki.