hesabın var mı? giriş yap

  • “ey kahraman türk kadını! sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın”

    diyen bir adamın ülkesinde yaşanmıştır.

  • daha doğrusu sokakta ve internet aleminde ilk çıktığı zamanlar tebessüm ettiren ya da kahkahaya boğan komik sözlerin ya da cümle kalıplarının artık bayatlaması olayı.

    - ben hep 50 lira...
    - bunu anana sorsana delikanlı
    - beyefendiye karı gönderelim
    - bravo çok iyi düşünmüşsün
    - yav he he

    yeni keşiflere ihtiyacımız var. bu olaya artık bi çözüm bulunmalı.

  • aci cekerler. etraflarindaki kotulukleri, kotu kalpli insanlari, acimasiz insanlari gordukce bitmez tukenmez bir sekilde aci cekerler. etrafindaki haksizliklardan etkilenmeyen, baskasinin acisini goremeyen insanin ruhu guzel olmaz cunku.

  • ezbere gerek olmadan, şöyle açıklanabilecek teori;

    motivasyonel faktörler - olması durumunda motivasyona pozitif etki yapan, olmaması durumunda ise negatif etkiye dönüşmeyen faktörler,

    hijyen faktörler - olması durumunda motivasyona pozitif etki yapmayan, olmaması durumunda ise negatif etkiye dönüşen faktörler,

    olarak tanımlanabilir. insan doğası gereği değişken psikolojiye sahip olduğundan, her bireyin motivasyonal ve hijyen faktörleri birbirinden farklı olabilir. ya da aralarında geçişmeler yaşanabilir. populasyonun tamamına bakıldığında istatistiksel olarak kesin sınırlarla ayrılamaz.

    örnek:

    belli bir iş pozisyonunda çalışan iki farklı birey, aynı pozisyonda "sorumluluk verilmesi, inisiyatif kullanma özgürlüğü" değerlerini farklı yorumlayabilir. kendi işini kendi görmeyi seven çalışan, bunu pozisyonun bir gereği olarak yorumlayıp hijyen faktör olarak tanımlar ve dolayısıyla sorumluluk alması ve inisiyatif kullanması bu kişinin üzerinde motivasyonel bir etki yaratmaz. diğer taraftan bunu işin bir gereği olarak tanımlamayan ikinci çalışan (yapacağı her işin birileri tarafından sınırlandırılması gerektiğini, sınırlarını bilmesi gerektiğini düşünüyor olabilir) bu noktada kendisine sorumluluk verilmesi durumunda bunu pozitif motivasyona dönüştürebilir ve bu durumda da değer, motivasyonel faktör sınıfına girmiş olur.

    ancak burada ikinci çalışanın aynı durumun diğer tarafını (yani görevinin kesin çizgilerle tanımlanmış, sınırlandırılmış olması) kendisine bir hijyen faktörü olarak belirlemiş olma ihtimali vardır. işin doğasında bu sınırları tanımlı beklediğinden, sınırları kendisinin çizmesi istendiğinde (yani sorumluluk ve inisiyatif verildiğinde) hijyen faktörünün ihlal edildiği ya da ortadan kalktığı şeklinde yorum yapıp demotive olması da olasıdır. bu da, herzberg'in tanımladığı motivasyonel ve hijyen faktörlerin kişinin çevresini anlama, psikolojik durumu ve olguya yaklaşımı ile doğrudan ilintili olduğunu ve kişiden kişiye algının ve dolayısıyla faktör tanımlarının nasıl değişebileceğini gösterir.

  • insana zöttirik bir müzik grubundan çok farklı çıkarımlar yaptırırlar. şu el kadar kızların sahip olduğu ciddiyeti ayakta alkışlamamak mümkün değil. daha 15 yaşına basmadan saatler süren konserler vermek, dünya turnelerine katılmak, her üç beş ayda bir albüm çıkarmak, bu popülarite ve para altında şımarmadan işlerine devam etmek... bir de bu sürenin içine eğitimlerini aksatmadan devam ettiklerini ekleyin. şaka gibi.

    japonlar çocuklarını çok küçük yaştan her konuda sorumlu ve bilinçli olacak şekilde yetiştiriyorlar. biz liseye başlamış eşek kadar çocuklara hala agucuk gugucuk yaparken japonlar çocuklara beş yaşından itibaren eğitim vermeye başlıyorlar. biz çocuğu kaçırırlar endişesiyle bir saat önceden gidip okul kapısında beklerken orada çocuklar ders bittikten sonra el birliğiyle sınıflarını ve okulu temizliyorlar. hayat boyu eğitimleri hiç bitmiyor. sabah okula gidiyor eve gelip yatmıyorlar. öğleden sonra mutlaka bir spor ve sanat dalı ile ilgili kurslarına gidiyorlar. o olmadı ek bir dil için eğitim alıyorlar. çocuklara hemen bir hayvan satın alınıyor. kedi olur köpek olur farketmez. küçüklüğünden o çocuğa emanet ederek bir canlının sorumluluğunu taşımayı öğretiyorlar. okulda yaptıkları temizlik yetmiyor bir de mahallenin haftalık temizlik günlerinde yaşlılara yardımcı oluyorlar.

    orada yaşayan yakın bir arkadaşımın çocuğu aynen bu sistem içerisinde büyüdü. çocuk şu an 16 yaşında. japonca ve türkçe ana dili buna mukabil çok iyi derecede ingilizce konuşuyor ve fransızca derslerini şimdiden almaya başlamış. karate ve yüzmeyle profesyonel seviyede ilgileniyor. üstüne üstlük bir japon çalgısı olan shamisen çalmayı biliyor. şimdi bu çocuğun üniversiteye kadar daha iki senesi var. bir de düşünüp doğru karar verebilmesi için bir yıl boşluk yaratmışlar. o esnada neye dönüşeceği belli değil. lan biz bu çocuğun üniversite görmemiş hali kadar olabilmek için kırk yaşına kadar çabalıyoruz yine de o seviyeye erişemiyoruz. şimdi bununla bizim üç beş saatlik okuldan gelip anasına babasına şımarıp internet/tv başından kalkmayan çocuğu nasıl bir tutacağız?

    babymetal'i o yüzden çok takdir ediyorum. bu yaşta bu kadar ciddiyetle üst seviyede işlerin altından kalkabilmelerine çok şaşırıyorum. batıda en son imkanlara sahip justin bieber gibi bebeler bile o stresi kaldıramadı. büyüyene kadar yemedikleri bok kalmadı. hatta bir çoğu büyüyemeden silindi gittiler. doksanların başında çıkan kris kross bebeleri bir kaç yıl sonra kendilerini kaybettiler. en son bir tanesi fakirlikle boğuşurken diğeri uyuşturucudan gitti. bizdeki örneklere hiç girmeyeyim. elimde başarısını devam ettirebilmiş tek örnek küçük emrah. onun da ne olduğunu az çok biliyorsunuz.

  • tam olarak 90'lı yılların başına tekabül eder.
    bakmayın şimdi loft'un sıradan bir marka olduğuna, o dönemde statü simgesiydi neredeyse. ben hiç alamadım ama giyinmeyeni dövüyorlardı nerdeyse. pantolonun arka cepleri büyük ve daha aşağı yerleşmişti paçaları biraz geniş, çift dikişli ve dikişler biraz yukarıdaydı. loft etiketinin altından kemer geçerdi. marka görünsün diye millet, tişörtü, kazağı pantolonun içine sokardı.
    popüler olan bir de gri rengi vardı sanki.

  • bence seni siksin. ama insan sikmiş olur mu bilmiyorum.

    edit 0 :bir tıfılın sorusudur. tıfıl soruyu sorup ortalıktan kaybolmuştur. tıfıl, arkadaşının kendisine bu soruyu sorduğunu ve evrim hakkında bir şey bilmediğinden cevaplayamadığını söylemişti. soranlar olduğu için açıklama gereği hissettim.

    edit 1 : imla. uyaran herkese bol şükelalı günler diliyorum