hesabın var mı? giriş yap

  • mugla'dir

    kur'an kursuyla, pub ayni sokakta.
    kimse kimsenin sacina basina orucuna karismaz.
    insanlar cok daha sakin ve oturakli.
    ataturk'u de sever, orucunu da tutar.

    bir izmirli olarak soyleyeyim, kesinlikle izmir degildir.

  • asteğmen inshroud, mesai bitiminde yorgun argın nizamiye kapısına doğru ilerlemekte, sampi'den pide mi yoksa domnos'tan pizza mı söylesem diye düşünmektedir. nizamiye kapısına yaklaşırken acı acı çalan üç düdük sesi* duyar. garnizon komutanı kışlayı terk etmektedir, esas duruşa geçer, selam layıkıyla çakılır lakin önünden geçip gitmesi gereken flamalı araç, tam önünde durur, asker iner, komutanın kapısını açar, komutan araçtan inmeden inshroud'u eliyle çağırır.

    + [caps] asteğmen inşorut eğmreğt gomtanığm! [/caps]
    - üçyüzyetimişsekiz artı ikiyüzotuzaltı? çabuk?
    + ...(2 saniye)... [caps] ağltıyüzondört gomtanığm! [/caps]
    - afferin
    + [scream vocal] soğal! [/scream vocal]

    diyaloğu gerçekleşir ve komutan basar gider, inshroud anlam veremez, anlam vermeye de çalışmaz, zaten pizza yemeye de karar vermiştir ve evine gider. ertesi gün olayın sebebi öğrenilmiştir. 40'dan fazla subay öğrencinin arasına giren komutan onlara bu toplama işlemini sormuştur ve adamlar (bir tane de bayan asker vardı) heyecandan cevap verememişlerdir. kendi halinde yalnız asteğmenin cevap vermesi çok hoşuna gitmiş olacak ki bu değerli komutan inshroud'a takdir belgesi vermiştir. 20 sene okullarda dirsek çürüten, difransiyel denklemlerle yıllarca uğraşan, 2 tane calculus kitabı yemiş olan inshroud kişisi bir toplama işlemiyle yüceltilmiştir.

    kıssadan hisse: pizza güzeldir

  • hayatım boyunca şu kadar oyun oynadım, beni grim fandango kadar büyüleyen bir oyun daha olmadı, oyun dünyasının şimdiki gidişatına bakarak da, en azından uzunca bir zaman olacağını zannetmiyorum. öyle bir oyundur ki grim fandango, benim diyen film böyle bir atmosfer yaşatamaz izleyicine. bu atmosfer öyle kolay kurulmamıstır tabi.

    dört yıl boyunca, dia de los muertos'un bir gününde geçen hikayede, tasarımlarında josé guadelupe posada'nın resimlerinden esinlenilmiş karakterle yaşarız bir süre. peter mcconnell'in muhteşem müziği de kulaklarımızın pasını almakla kalmaz, atmosfere inanılmaz bir katkı yapar. kah bir festivalin ortasında buluruz kendimizi, kah bir aztek tapınağının yanında peru pan flütleriyle huşu içinde gezeriz. belki yanımızda bir ingrid bergman yoktur ama humphrey bogart olmuş manny'mizle hayali casablanca sokaklarında dolaşırız, big band dinler, kumarhanemizde polis şefiyle bir aşk-kıskançlık ilişkisi yaşamasak da (#2121680) bir ilişki kurar; hatta bazen biraz hareketsiz durur, atmosfer tamam olsun diye sevgili manuel'in bir sigara içmesini izleriz.

    30'lu, 40'lı yılların film noirlarından fırlamış gibi duran art deco ve streamlined tasarımların ortasında gezinir, zeplinli, trenli günleri hayal ederiz. ya salvador'la büyük bir devrimin temellerini atar, viva la revolution deyişini duyarız, ya da limanda l'internationale eşliğinde işçi arılarla küçük çaplı bir başkaldırıyı, grevi tetikleriz. hikayenin o ana kadar oynadığınız kısmını temsil eden bir fresk biçiminde tasarlanmış kaydetme ekranına ağzımız açık bakarız. bir aralar dünyanın sonuna gider, dünyanın sonu olsa, orda gerçekten de olabilecek bir şelalenin güzelliğini izleriz.

    bütün bunları tim schafer'in yaratıcı dehası sayesinde yapar, kendisine de tekrar tekrar teşekkür ederiz (içimizden). böyle güzel bir oyundur grim fandango, çok sevdiğiniz bir film gibidir, kendini tekrar tekrar oynatır, oyun dünyasının bugünkü haline küfrettirir. yalnıız, sekizinci yeraltı dünyasından dokuzuncu (ve nihai) yeraltı dünyasına, cennete gitmek isteyenleri casablanca referansı üzerinden avrupa'dan, (cennet) amerika'ya kaçmaya çalışanlara benzetmesi, amerika'yı böyle göstermesi de gözden kaçmaz, hemen yakalanır. eh o kadar kusur kadı kızında da olur der, üzerinde pek durmayız. ara ara şöyle diyaloglarıyla hatırlar, kendisini yad ederiz:

    hector lemans: oh manny... so cynical... what happened to you, manny, that caused you to lose your sense of hope, your love of life?
    manuel calavera: i died.

  • siyasal islam boktur.
    siyasal islam bok çukurudur.
    siyasal islam içi irin idrar ve bok dolu bir çukurdur.
    kim bundan besleniyorsa boku ve irini yudum yudum içmektedir.

  • halbuki matematikten anlasa, topraktan yaratılıp, yılan görünümlü şeytanın kandırması ile yasak elmadan yediği için cennetten dünyaya sürüldüğünü görebilecekti. saf işte..*

  • ben bu listenin maaşı az vermesi için işveren'e haklı bir bahane olarak hazırlandığını düşünüyorum. arkadaşlarımla da baktık ve onlar da böyle söyledi.

    çünkü bu sitedeki bu alanlardaki maaşlar az. yer yer yarı yarıya kadar farkeden durumlar var. en yüksek maaşın iki katı kadar maaşla o pozisyonda çalışanlar var.

    bence araştırılmalı bu durum. patronun eline maaş konusunda büyük koz veriyor.

  • "ince bir insan olmak benim için çok önemliydi fakat artık takatim kalmadı, başa çıkmakta zayıf kalmışım ve kendimi toparlamakta zorlanıyorum...o konudaki ışığı kaybettim açıkçası." kısmıyla beni benden almış duvara çarpmıştır. umarım rahat uyur.

  • bir nevi ses sanatçılarının easter egg'i. insan yıllarca izlediği filmlerin içinden çekip çıkarınca, onu kendi koymuş gibi mutlu oluyor, detaylarla iyice bir keyfe geliyor. orijinal 1951 yılında, iyice popülerleşmesi ilk star wars filmiyle olmuştur. zaten en çok ölen şapşal stormtrooperlara yakışır bence. son yıllarda toplam kullanıldığı film sayısı 200'ü geçmiştir artık.