hesabın var mı? giriş yap

  • hasattaki meyve büyüklüğünün kırmızı şarap kompozisyonuna olan etkisi için bir çalışma yapılmış ve şu sonuca ulaşılmıştır:

    bağcılıkta klasik bir görüş, küçük üzüm meyvelerinin en iyi kırmızı şarapları ürettiğini beyan eder. şarap üreticileri arasında bu varsayımın popülaritesi, üzümdeki kaliteli kırmızı şaraplar elde etme potansiyelini ölçmek için hasattaki meyve büyüklüğünü bir araç olarak görmelerine yol açar. bu sorunu ele almak için, aynı kültürden elde edilen ve yetiştirme sırasında aynı fizyolojik koşullara maruz kalan iki bağ, hasattaki ortalama üzüm boyutundaki farklılıkları nedeniyle seçilmiştir. her iki kökenden elde edilen üzümler aynı şekilde kırmızı şarap yapımı için karakterize edilmiş ve kullanılmıştır. alkolik fermantasyon sırasında uçucu bileşiklerin ve fenolik bileşiklerin salınımı izlenmiş ve üretilen şaraplar kimyasal olarak karakterize edilmiştir.

    "büyük üzümlerin teorik yüzey/hacim oranı daha düşüktür, ancak daha kalın kabuklara ve daha büyük oranda kabuklara sahiptir. daha büyük oranda derilere sahip üzümlerden yapılan şaraplar, daha yüksek miktarlarda fenolik bileşikler, terpenler, uçucu asitler, asetat esterleri ve polisakkaritler içerir. sonuçlara göre, üzüm derisi ekstraksiyonunun meyve boyutuna göre cilt oranıyla daha fazla ilişkili olduğu görülmektedir. bu nedenle her zaman daha küçük üzümler daha koyu kırmızı şaraplar üretmez."

    sayısal verilerle desteklenen bu araştırmanın tamamına ve makaleye ulaşmak için:

    gil, mariona & ubeda, cristina & barrio-galán, rubén & peña-neira, alvaro. (2019). ımpact of berry size at harvest on red wine composition: a winemaker's approach. journal of the science of food and agriculture.

    görsel

    görsel

    düzeltme: görseller eklendi.

  • keşke her zaman tekrarı yayınlanan programın tekrarının yayınlanmamasının da sebebini açıklasaymış ...

    hatta ve hatta "ama vakit bitti" dedikten sonra "ya bari reklama gidelim hiç olmazsa da sus iki dakika be adam" komedisi...

    ben yapmadım ben etmedim. başka da bir açıklama yok.

    dip not : geçen hafta bin-ali'nin programında 4 pusuladan 3'ü nün kabul sayılıp 1'inin sayılmamasını sormuştu ve bin-ali 10 dakika geveleyip hiçbir dişe dokunur cevap verememişken en sonunda "ben ikna oldum" demişti. dileyen arşivden çıkarip bakabilir.

    bence ysk'da kabul oyu verenler bile ikna olmamışken muazzam bir yalakalıktı. detaylıca tebrik ederim.

  • japon mafyasına patentini satmayı umduğum yeni silahım.

    görmüşsünüzdür samuray kılıcı (katana) şeklinde şemsiyeler var. gören önce bir "noluyoruz, herif kılıçla dolaşıyor" diye şaşırıp sonra şemsiyeyi farkedince gülüyor.

    benim icadımda ise gören önce kılıç sanıyor şaşırıyor, sonra şemsiye olduğunu anlayıp gülmeye başlıyor, sonra şemsiyenin içinden çıkan kılıçla ikiye bölünüp gülümsemesi yuzünde donuyor.

  • şüpheli aracı farkedip ateş açarak bombanın erken patlamasına neden olan ve böylece birçok hayat kurtaran şehidimiz.

    vatan evladı..

  • trafoyu söküp bağlı bulunan bütün kablolara vereceksin 1000 voltu, ucu nerelere gidiyorsa yakıp yıkacak. anca bundan anlarlar.

  • havaalanında, pasaport kontrolü için kuyruktayız. hemen ardımda almanya'dan oğlunu görmek için yurda dönen yaşlı bir çiftin konuşmalarına kulak kabartıyorum. beklemekten hiç hoşlanmayan biri olarak, aylar belki yıllar sonra gerçekleşecek bol özlemeli bir buluşmanın çok değil bi 5 dakika önce gerçekleşmesi için insanlığım tutuyor ve sıramı onlara veriyorum. buyrun teyzecim, siz geçin öne diyorum. kadın, kocasını da çekiştirerek geçiveriyor önüme. gurbet bana hiç yaramıyor belli ki, bu sefer de bu kol kola çiftin yıllar boyu kim bilir ne zorluklara birlikte göğüs gerdiklerini filan düşünüyor, teyzemin taa gözlerinin içine içine tatlı tatlı gülümsüyorum. ama anılan teyze bu duygusal anı ahan da şu sözleriyle pırasa gibi doğruyor: "ne bakıyon?"

    yok bi şey.