hesabın var mı? giriş yap

  • yoksullukla doğrudan alakalı olmayan sır. almanya'da da benzer bir market zinciri var, aldi. onlar da çok başarılı ama almanya'da yoksulluktan söz etmek çok mümkün değil.

    olay operasyon maliyetini en aza indirip aynı ürünü rakiplere göre daha uygun fiyatla satmak sadece.

  • adam nerden baksan 10 senedir profesyonel top oynuyor, 2007'den beri fener'de, yıllık ortalama 6-7 milyon tl para kazanıyor, hiç yoksa cebinde vardır 40-50 milyon tl parası.

    adam gelmiş diyor ki senin neyine 200.000tl'lik saat, sanırsın ki bakkal ahmet kredi çekip 200.000 tl'ye saat almış amk.

  • muadil ilaç, kullanılan ilacın birebir aynısı değildir!
    etken maddenin aynı olması diğer bileşenlerinin de aynı olduğu anlamına gelmez! etken madde aynı olsa bile bazı ilaçlar laktozsuzken; muadilinde laktoz bulunabiliyor! özellikle laktoz alerjisi olan kişilerde muadil ilaç ölüm riski yaratabiliyor. örneğin:

    annem hipertansiyon hastası ve valsartan etken maddeli “co-diovan” kullanılıyor. aynı zamanda laktoz alerjisi var ve laktoz içeren tüm ilaçlar anafilaktik şoka girmesine sebep oluyor; nefes borusu kapanıyor. bu durumu belirtmesine rağmen “co-diovan” yerine muadili denilip valsartan etken maddeli farklı bir ilacın verilmesi (ki bunun içeriğinde laktoz var) nedeniyle annem hastanelik oldu. ve bu durum sadece tansiyon ilacı ile kısıtlı değil; defalarca farklı ilaçta yaşadık. artık eczacı ne derse desin; bileşimini okumadan ilaç kullanmıyoruz.

    doktor veya eczacı değilim. ama hastanın durumunu bilmeden muadil ilaç önceki ilacın aynısıdır, önemli olan etken maddesidir diyerek insanların hayatıyla oynamayın. ben doktorum/eczacıyım, siz gerizekalısınız, 10 yıl okudum vs. muadil kullanmakta sorun yok diyorsanız, kusura bakmayın ama siz sadece ilaç firmalarına bakkallık yapıyorsunuz.

    not: sözüm, hastasının durumunu yakından takip eden ve muadilin aynı ilaç olmadığının farkında olan doktor/eczacıları kapsamamaktadır.

  • kendisine çarpıp kaçan iş adamından şikayetçi olan izmirli hurdacı bir abimizin sözleri bunlar. iş adamı uzlaşma talep etmiş, hüseyin abimiz para istememiş, 100 tane çocuğa mont talep etmiş. sözlerinin tamamı ise şöyle;

    "günde ortalama 20 tl kazanıyorum. allah bin bereket versin. bugüne kadar haram lokma yemedim. kazanın olduğu gün, sobada yakmak için bir şeyler toplamıştım. karşıdan karşıya geçmek için kaldırımın kenarında bekliyordum, yoldan geçen araç el arabama ve bana çarptı. çarpan kişinin yardım etmek için durmaması beni çok üzdü. ancak sonradan metin bey’i dinleyince, olayın istemeden olduğunu anladım ve ‘kazadır, insanlık hali, hepimizin başına gelebilir’ dedim. uzlaştırmacı canan hanım bana haklarımı anlatınca, şikâyetten vazgeçmek için metin bey’den para değil, 100 çocuğa mont bağışlamasını istedim. hakkım olmayan bir parayı, onun gönlünün rızası olmadan alsaydım, bunun günahını taşıyamazdım. 3 kız evlat büyüttüm, yoksulluğu iyi bilirim. şimdi 100 çocuk sıcak monta kavuştu. bundan güzel bir şey var mı?"

    ilgili haber;100 çocuğu ısıtan kaza

  • buyrun benim. hayatta en net olduğum tek konu.

    daha önce bu konuda bir entry'im vardı bilen bilir fazla duygusal olduğu için sildim. yok. bende genetik olarak kodlanmamış bu annelik içgüdüsü. 28 yaşındayım 20 yaşından beri böyle düşünüyorum yeni bir fikrim bile değil bu. tüm arkadaşlarım da biliyor hatta birinde çocuğu olan bir arkadaşımı ziyerete gittiğimde kaynanası seninkini merakla bekliyoruz dediğinde nasıl yüzüm bir hal aldıysa arkadaşım atladı "aaeon'un öyle pek çocuk sevgisi yok" diye. birinde bundan 5-6 sene önce bir doktora gittiğimde bir konu ile ilgili doktora gittiğimde bana "çocuğun güç olabilir ilerde belki tüp bebek tedavisi felan deneyebilirsin" dedi. hiç üzülmedim. bir çocuğa ömrüm boyunca kol kanat germek o fedakarlığı yapmak bana korkunç geliyor. hani mesela nasıl bazı erkekler evlilik bana göre değil evlenirsem aldatırım kimsenin kalbini kırmaya gerek yok der benim de tek eşlilik konusunda değil(yanlış anlaşılmasın) ama çocuk yapmak konusunda fikirlerim bu yönde. ben o fedakarlığı yapamam. gece uykularından feda edip sürekli onunla ilgilenmek fikri bana göre değil. hadi adamdam boşandın o çocuk ne olacak? geleceği.. vs vs. ben de bu konuda kendimi biliyorum. arkadaşlarımın çocukları nedendir bilinmez bayılırlar bana ama benden hala olur, teyze olur, eş, olur, dost olur anne olmaz. zaten ben de istemiyorum. bencilse de evet bencilim. ben alışmışım her istediğimi her an yapmaya çalışmaya. canım sıkıldı diyince hemen deniz kenarına gitmeye akşam şuraya gitmek istiyorum dediğimde gitmeye çocukla bu yapılabilir mi mümkün değil. en yakın arkadaşımın 2 çocuğu var o bile bana "çocuklar uyudu hemen gel kahve içelim" diyor biliyor çocuklara sabırlı olmadığımı.

    ne diyelim bazı insanlardan da iyi bir eş,dost,arkadaş,hala,teyze olur ama anne olmaz.

    benim gibi...

  • 2021 sonunda türkiye'deydim. aklımda kalan fiyatlar:
    magnum dondurma 6 tl - 25 olmuş
    kıyma 60 tl - 300 olmuş
    700 gr içim kaşar 40 tl - 140 olmuş
    polonez sucuk kg 110 tl - 600 olmuş
    muhitteki kiralar 3500 iken benim çıktığım ev 1600 tl - 15000 olmuş

    şu olaya tamam diyebilecek yerküredeki tek ülke kuzey koredir. bunun nedenlerinin başında ise daha önce internete bile girmemiş, başka ülkeleri bile görememiş, dünyadan bağımsız doğan nesillerin olması yer alır. çok afedersiniz, pasaport 1100 liradan 3700'e, yurt dışına çıkış haracı 25 liradan 300 lere, yurtdışından ürün getirme haraçları %300'lere fırladı. hala seçim mi konuşuyorsunuz? kime vermeniz gerektiğini anlamıyorsanız, sandıklara gitmeyin.

  • 12 nisan gecesi candaş tolga ışık'ın az önce konuştum programına konuk olan aziz kedi , feyyaz yiğit, kıvanç kılınç , ahmet kürşat öçalan çok keyifli bir program izlettirdiler. ben de bir gibi fanı olarak programdaki söylemleri kayda almak istiyorum. öncelikle dizi başlangıç serüvenine feyyaz yiğit'in menajerinin "bir dizi yapalım mı" diye konuya girmesi, feyyaz'ın da bunu aziz kedi'ye bildirip yıllar evvel yazdığı 3 hikayeyi aziz kedi'ye atıp "bundan bir şey çıkar mı?" demesine aziz kedi'nin "çıkar, çok güzel şeyler bunlar" cevabıyla başlıyor. dizinin ilk sezonunun yazım süreci 21 gün gibi kısa bir sürede bitmiş ve bu kadar ilgi çekeceğini tahmin etmemişler. aziz kedi londra'da olduğu için dizinin yazımının daha kolay olduğunu çünkü bir araya geldiklerinde işten kaytardıklarını söylüyor. diziyi muhabbet ederken yazıyorlarmış. muhabbet ederlerken aldıkları notları biriktirip, buradan bir hikaye ve senaryo oluşturuyorlarmış. mesela çaça ve cosplay hikayesi için "bir gün çaça konuşuyoruz başka bir gün cosplay. bunları başka bir gün aynı anda konuşuyoruz, hikaye öyle çıkıyor." bu arada çaça ve cosplay bölümü feyyaz'ın "teorik dans mı olur?" diye bir şaka yapmasıyla ortaya çıkmış ve üstüne gitmişler. kayıt altına almayı çok önemli buluyormuş aziz kedi. kıvanç kılınç kuki rolü için "gözlerimden yaşlar gelerek güldüm" diyor ve feyyaz da ekliyor "bazı takelerde çok üzüldük, bu bir dizi bir senaryo ama arkadaşımızı o halde görünce çok üzüldük" * ilk sezondaki yaşlı yıkama bölümünü çok içselleştirmişler ve gerçek hayatta da bunu neden yapmıyoruz sorusu hasıl olmuş. feyyaz ekipte en az gülen, kendini gülmemek için en çok tutan kişiymiş ve aziz kedi'nin dediğine göre eğer bir yerde gülüyorsa mutlaka aşırı siniri bozulmuştur. feyyaz'ın en çok güldüğü an ilkkan'ın ikinci sezonda "hot dogu batsın!" diye ağlar bir sesle konuştuğu sahneymiş. ahmet kürşat öçalan'ın favori üç bölümü ikinci yol, sokak röportajı ve atın bulunuşu bölümleriymiş. kıvanç kılınç'ın kokariç, sokak röportajı ve erasmusla gelen yamyam bölümleriymiş. aziz kedi'nin favori bölümleri değil, favori anları varmış. feyyaz yiğit övülmekten pek hoşlanmıyor ve aziz kedi ısrarla onu övmeye devam edince gerginlik çıkıyor. * feyyaz'ın kalçaları çok güzelmiş aziz kedi'nin yalancısıyım... kıvanç kılınç bu dizi için ta 10 sene önceden planlanmış biri. dostlukları çok eskiye dayandıkları için hep bir şey yapalım kafasında olup en son yapınca direkt yazmışlar kıvanç kılınç'ı. ahmet kürşat öçalan erasmusla gelen yamyam bölümü için audition veriyor ve onu izleyen ekip hayran kalınca direkt dizinin bir parçası haline getiriyorlar. üçüncü sezon için bir bölümde üçünün hiç olmadığı bir planlama yapmışlar. ama bu şu anlık sadece bir fikir. "yahşi günde yar yahşıdır, yaman günde yetiş gardaş" lafı kıvanç kılınç'ın bulduğu bir şeymiş, yazılı değilmiş. erasmusla gelen yamyam özelinde yaptıkları tahlil "bir şeye gülmeniz için ona sizi inandırmamız gerekiyor, bu bir replik şakası değil sadece" deyip cenaze sahnesinin buna katkıda bulunduğunu söylediler. dizideki herkesin kötü giyinmesi özellikle yapılan bir şeymiş. yılmaz'la ilkkan'ın evi aziz kedi'nin halasının ankara'daki evinin bir yansımasıymış. dizinin adının gibi olmasının sebebi feyyaz'ın 10 yıldır oynadığı bir tipten sebepmiş. oynadığı tip her şeyde saçmaladıktan sonra "gibi..." diye bitirmesiyle oluşan bir tipmiş. bu dizide aşırı saçma olayların normalmiş gibi yaşanması ve aşırı normal olayların bu kadar absürt bir şekilde yaşanmış olması konusunda "gibi bunların hangisi?" sorusuna feyyaz "ikisi de" diyor. aziz kedi ise "formülün küçük olayların büyük ve epik olaylar üzerine yaşanmasına kurulu" diyor. ve ikincisi olduğuna inanıyor. yüzlerce, binlerce kişi senaryo atıyormuş ve bunu istemiyorlar ve ekliyorlar "herkes kendi dizisini yazsın, benim dizimi yazmayın." * dizinin bu kadar tutma sebebini durumu normal kabul etmelerine bağlıyorlar. ilk sezonda ilkkan'ın ailesini aradıkları bölümde "yılmaz'ım be, ilkkan'ım be" sahnesine aşırı gülmüşler ve hepsinin siniri çok bozulmuş. aziz kedi'nin söylediğine göre feyyaz yiğit'in sokak röportajında ne söylediği ve ilkkan'ın ailesinin kim olduğu yazılmamış. yani bu bilinmiyor. meselenin bunların yazılmamış olması olduğunu düşünüyorlar. ethem'in de kim olduğunu bilmiyorlar ve biz seyirciler gibi izliyorlarmış. tekrar eden bir şaka olarak kullanıyorlarmış, ethem olarak da yazmıyorlarmış. senaryoda yokmuş. misal feyyaz'ın "ethem'in kulağı kesilmiş" lafına ilkkan'ın "öbürü de mi?" cevabı senaryoda yazılı bir şey değilmiş bu ekibin kendi şakasıymış. genelde şakayı feyyaz başlatıyor ve ekip devam ettiriyormuş. feyyaz
    kendini görmekten hiç mutlu değilmiş. başkalarının mutlu olmasını umuyormuş.
    burası çokomelli
    --- spoiler ---

    3. sezonu yazmaya başlamışlar ve ekim gibi yayınlanmasını umuyorlar.

    --- spoiler ---

    işin exxen'de olma sebebi acun ılıcalı'nın "ne yaparsanız yapın" demesiymiş. "canınız ne istiyorsa onu yapın" demişler ve onlar da bunu istedikleri için bunu yapmışlar. diziye hiç gülünmemesini çok normal karşılıyorlar ve aslında gülünüyor olmasını tuhaf buluyormuş aziz kedi. ahmet kürşat öçalan'ın en güldüğü dizi the officemiş. kıvanç kılınç'ın ve feyyaz yiğit'in de the office'in ingiliz versiyonuymuş. ayrıca feyyaz yiğit ricky gervais'in extras'ını da çok seviyormuş. ikinci sezonu 2 ayda yazmışlar ve bitirmişler. 3. ve 4. sezon için 3.5-4 ay, daha sonraki sezonlar olursa süreci daha da uzatmayı düşünüyorlarmış. ayrıca yeni bir şey yapma istekleri var, gibi çok sevildiği için yıllarca devam ettirmeyi düşünmüyorlar. aziz kedi için hastanedeki tekvando şov "türk televizyon tarihinin en saçma anıdır." hümeyra'nın çocuğunun kim olduğu biliniyor ama söylenmiyor. bu sokak röportajı, ilkkan'ın ailesinin kim olduğu, hümeyra'nın çocuğu kimden gibi ucu açık şeyler noktasında daha dikkatli davranacaklarını söylüyor aziz kedi. çünkü buna sığınmak kolaycılığa kaçmak gibidir diyor. feyyaz yiğit'in eşi dizinin kurgu yönetmeniymiş ve bir yerde kusur görünce direkt söyleyen birisiymiş ve feyyaz yiğit'le kavga etmekten hiç kaçınmıyormuş. *kıvanç kılınç'ın sokakta en çok karşılaştığı tepki kuki bölümüne gönderme yapan esprilermiş. özellikle "bak sen şu kukinin dediklerine hele" kısmı. kıvanç kılınç'ın geçenlerde twitter'da ciddiyetle yazdığı bir konunun altına "bak sen şu kukinin dediklerine" yazan birini gördüğü için feyyaz bunu ss alıp kıvanç kılınç'tan özür dilemiş dskjkjsjk kuki bölümü için kurguda çok zorlanmışlar, kıvanç çok üzmüş ekibi *çok iyi oynadığı için kızıyorlarmış kıvanç kılınç'a. ekip o kadar tatlı bir fikir içindeymiş ki "köleler rencide olur mu acaba?" diye ciddi ciddi tartışmışlar ve "yok artık daha neler" demişler djkjkdkjd ahmet kürşat öçalan'ın en çok karşılaştığı tepki ise başsağlığı imiş ahahahahhahaha

    biliyorum buraya tüm bölümü yazdım ama, benim için çok anlamlı olan bir diziyi yapanların ağzından dinlemek benim için çok güzeldi ve ben de onları buraya not düşmek istedim. bizzat kendi ağızlarından dinlemek isteyenler için az önce konuştum

    edit hun: bu platformdaki ilk debemin son yıllarda en sevdiğim diziyle olması beni çok mutlu etti:)))