ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
evlenme teklifi için 7 bin kilometre yürüyen erkek
-
japonca yerine neden ingilizce kullandığını merak ettiğim adamdır.
14 günde sahiplenilmeyen köpeklerin uyutulması
-
ülkem adina güzel bir gelisme. hadi bakalim kopektaparlar laf degil icraat zamani. barinaklardaki kopekleri evinize alın da görelim.
80 bin lirayla 10 yıl çalışmadan yaşamak
-
yiğit özgür'den gelsin.
sagopa kajmer şarkılarında geçen mükemmel sözler
-
şaibelerim şairimdi, şakacı mecburi sıfattı
rıhtımlarımdan gemiler kalktı
yolcular ağırladım, ağır ağır revanlarım
güneştim, bir ara yağmur oldum
kendi deryalarımda, kendimi zorla boğdum
19 ekim 2021 taksi plakası sahibinin şoför olması
-
bülent ersoy'un taksi süreceği günleri de görecekmiş istanbul dediğim güzel haber.
yarın akp genel başkanı bir khk ile yasayı değiştirir, malum bir çok milletvekili şoför koltuğuna geçerse mecliste el kaldıran kimse kalmaz.
2 kişi aylık mutfak masrafı 100 tl
-
demokrasi istiyoruz yazan bir pankart yapıp ilinizin meydanına çıkın. pankart 100 tl tutar.
en az 1 ay gözaltında tutulursunuz.
yemek verirler heralde.
10 kişi yapsanız da 2 kişi alıyolar gözaltına. yada 2 güne salıyolar diğerlerini.
2 kişi yaparsanız ikiniz için garanti.
procrastination
-
tam turkce karsiligi olmayan bir kelimedir. kaytarmak, savsaklamak dusunulebilir ama bunlarda biraz gonlu genis, biraz keyfi bir durum vardir, haytaliktan yapilir. procrastinationda ise tami tamina bir "ikinma" durumu sozkonusudur. yapmak istersiniz, vallahi o isi bitirip rahatlayacaginiz anin hayalleriyle yasarsiniz ama baslayamazsiniz, basladiginizda devam edemezsiniz. sonra bunun suclulugunu da ta iliklerinizde hissedersiniz.
bu lafin tam turkce karsiligini bilen varsa soylesin, opup basima koyar seve seve de kullanirim. ama tdk veya sozluk bunyesindeki temsilcileri bu kelimeyi ilan edene kadar ingilizce idare edecegim, evet.
üç harfli kelimelerle cümle kurmak
-
siz biz hep var, sen ben pek yok. ama aşk var ise çok iyi bak.
tanım: eğlenceli aktivite.
debe editi:
teşekkür ederim.
kayahan'ı kaybetmişiz, toprağı bol olsun. çok güzel şarkılar bıraktı. siz de hüzünlenin diye...
flört dönemi angaryaları
-
flört dönemi her türlü angaryaya en açık olduğumuz dönem. evlenme niyeti ve vaadi olmasa da, erkeğin kadına aile babası rolündekini başarısını, kadının erkeğe ev hanımı potansiyeli hakkında ilk intibaı vermeye kastığı stajerlik dönemi gibi bir şey. zaten sözlükte de aratın stajer (stajyer?) asistan angaryaları gibi örnekleri bulacaksınız. özetle bu örnekten de anlaşılacağı üzere en güzel angarya, karşılıksız iş ve emek olduğu kadar, karşılığı verilecek olsa bile mahiyetinin ne olacağı belirsiz bir takım umut ve hayaller sırası ve sayesinde de yaptırılan angaryadır.
hayatımda bu tip flört dönemlerinde en az iki kere ev taşıdım, nereden baksan 200-300 kilometre yol gittim, toplamda 20-30 saat hiç bir alakam olmayan yerlerde bekledim, bir düzine kadar hiç bir şekilde muhatap olmamam gereken adamla 'böyle' (elimle iç içe geçmiş kanca hareketi yapıyorum) oldum. ne oldu sonuç? sıfır.
yani o flörtlerden beklentim, flörtlerin sevgilimleşmesiydi, olmadı. koliyi taşıdığım, yatağı, şilteyi sırtlandığımla kaldım. terli terli 'ne önemi var canım?' derkenki sahte babacanlık ifadelerinden öte yüzüme bir ifade konduramadı bu işler. o kadar kolisini, kaya gibi sofasını, masasını taşıdığım bir kişiden de ne bir hayır duası aldım, ne başka bir şey.
bunu niye yazıyorum? şundan. bir kaç vakit evvel bir kızlan tanıştım. öyle 'maksatlı' tanışma da değil, normal tanıştım. kız sürekli beni arıyor, ne yapıyon, ne ediyon. dedim, 'vay yazış'. sonra bugün öğlen saatlerinde aradı, dedi ki 'otis ev taşınacak.'. yaaa. işte o an böyle bir sevindim anlatamam. iyi ki flörtleşmemişim. flörtleşeydim yine taşıyacaktım koli koli, bali bali, koli baliyi. ya çok yorgunum hastayım, bir yetiştirmem gereken iş var dedim, oturdum bu entry'i yazdım. şimdi buradan bana eşyasını taşıtmış olan diğer iki kıza sesleniyorum: sağa sola eşgalimi mi dağıttınız ulan? otis bıraktı artık o işleri. kendini zor taşıyor. yallah.