hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: andorid telefonuma apk dosyası yerine
    yanlışlıkla .akp dosyası indirip kurmuşum lan. arkadaş aradığında dombra çalınca fark ettim mk birde rehberdeki herkesin önüne ak yazısı gelmiş, sakallarından dolayı gandalf diye kaydettiğim biri vardı piç daha balrog kesmeden ak gandalf oldu. sadece rabia adlı lise arkadaşımın ismi değişmemiş ama 4 tuşuna basılı tutuncada bunu arıyor. şimdide telefonda 400gb boş yer istiyor mk. ben buna 400gb hafıza kartı falan takarsam bu piç android sistemi silip yerine başkanlık sistemini kurmaz dimi. çok korkuyorum lan yardım edin.

    @1-adamı mikerler bile hacı ne indirdiğine iyi bakaydın

    @2-panpa flaş lightı da bi kontrol etseydin. yerinde ampul falan olabilir.

    link

  • dik gitmiyor aslinda, hava inceldikten ve belli bir hiza olastiktan sonra once capraz sonra baya yatay gitmeye basliyor. taa ki yatay hizi yercekimini asacak noktaya gelsin. roketler ucaklar gibi suzulerek gitmez, havadaki oksijeni de kullanmaz, bu yuzden yercekimine (edit: ve hava surtunmesine) karsi gereksiz yakit harcamaktansa bir an once uzaya cikip yatay hiza ulasmaya calismasi en efektif yoldur.

    edit: baslik sahibinin sorusu cok yerinde. buna benzer bir sekilde, yillar once uydulari roket yerine neredeyse yere paralel toplara yerlestirip patlama ile gondermek dusunulmustu. ama uydunun yorungeye oturmasi icin en az saatte 25 bin km hiza ulasmasi gerek. bu hizlara yere yakin ulasirsa, hava surtunmesinden dolayi eriyip parcalanacagi icin cok uzerinde durulmadi.

  • ülkenin en çok kazanan kolejinin öğretmenine verdiği maaş yerine harfe takılmış, utanmamış üşenmemiş bir paragraf ayar yazısı yaşmış. troll zannettim ama dümdüz vicdansız biriymiş. vallahi siz ıslah olmazsınız. eğitilmezsiniz.

  • amk yıl olmuş m.ö. 2251, hala kaynak vermeden haber başlığı açan var. papirüsün nerede kardeşim? sıçtınız sözlüğün içine.

    edit: hahah şu an düşündüm de, biz 2251 yıl sonra isa'nın doğacağını nereden biliyoruz amk??

  • pek de zararlı değildir. parmak çıtlatma olarak da bilinen parmak çıtlatma, bazı insanların tatmin edici ve hatta zevkli bulduğu yaygın bir alışkanlık. genel olarak zararlı olmasa da uzun vadede sağlık sorunlarına yol açıp açmayacağı konusunda bazı tartışmalar var.

    birkaç çalışma, alışılmış parmak şaklatmanın artmış artrit veya eklem hasarı riski ile ilişkili olabileceğini öne sürüyor. bir teori ise, bir eklem çatladığında ortaya çıkan patlama sesinin, eklemi kayganlaştıran sinovyal sıvıdan salınan gaz kabarcıklarından kaynaklandığıdır. bir eklemin tekrar tekrar çatlaması, eklem kapsülünü gererek instabiliteye ve daha yüksek yaralanma riskine yol açabilir. bununla birlikte, bu teorinin kanıtı kesin değildir ve bazı araştırmalar parmak şıklatma ile eklem hasarı arasında hiçbir ilişki bulamamıştır.

    diğer bir endişe, parmak şıklatmanın zamanla parmaklarda kavrama gücünün veya el becerisinin azalmasına yol açabilmesidir. bu, müzisyenler, sporcular veya ellerini ince motor görevleri için kullanan herkes için bir sorun olabilir. bununla birlikte, bu konuda sınırlı araştırma vardır ve parmak şıklatmanın el işlevi üzerinde önemli bir etkisi olup olmadığı açık değildir.

    genel olarak, parmak şıklatmanın potansiyel riskleri hakkında bazı tartışmalar olsa da, çoğu uzman parmakların ara sıra şaklatılmasının uzun vadeli herhangi bir zarara neden olma ihtimalinin düşük olduğu konusunda hemfikirdir. bununla birlikte, eklemlerinizi çıtlatırken ağrı veya rahatsızlık hissederseniz veya eklem sorunları öykünüz varsa, bu alışkanlıktan kaçınmak veya endişeleriniz hakkında bir sağlık uzmanına danışmak isteyebilirsiniz.

    kaynak
    kaynak 2

  • atatürk'ü kullanıp para kazanmaya doymamış birinin yeni hedesi.

    bununla sürekli allah ve bilmem ne diye kitap çıkaran adamlar arasında cidden ne fark var?

  • soğuk su kullanılarak kahve demleme yöntemlerinden biridir. diğeri ise (bkz: cold drip/@ridefort)dir. ikisi demleme methodu olarak tamamen farklıdır. konuyu anlatmaya, cold drip başlığına yazmış olduğum entryimden bir alıntı yaparak başlamak isterim;

    öncelikle şu sorunun cevabı aranmalı. neden soğuk su ile kahve demliyoruz? çünkü sıcak su, öğütülmüş kahve çekirdeğinin içindeki asitleri ve yağları çözüp ortaya çıkartırken, soğuk su asitlerin ve yağların çıkışına izin vermez. yani demleme sonucunda elde edilecek kahve düşük asiditeli bir kahve olur. karşımıza bir soru daha çıktı. neden düşük asiditeli kahve gerekiyor? çünkü yüksek asidite kahvenin tadını bozan bir şeydir. zaten belirli asiditeye sahip kahve soğudukça asiditesi artar ve tadı içilmez hale gelir. eğer 1-2 saat bekleyip oda sıcaklığına gelmiş bir kahve içildiyse, o yüksek asiditenin kahveye ne kadar kötü bir tat verdiği oldukça rahat anlaşılır. bu kötü tat oluşmadan kahveyi soğuk bir şekilde tüketilebilmesi için soğuk demleme yöntemleri geliştirilmiş. çok da güzel olmuş. bu ön bilgiden sonra artık bu demleme nedir, nasıl yapılır kısmına geçilebilir.

    cold brew mantık olarak french press ile demlemeye benzer. yani kullanılan method sadece steepingdir. uzun süre soğuk suyun içerisinde, kahve çekirdeklerinin demlenmesi sağlanır.

    cold brew yapmaya olanak sağlayan birçok alet vardır. toddy, filtron, oxo, bod gibi. görünümlerinden başka hiçbir farkları yok. birbirlerinin tıpa tıp aynıları. tek özellikleri işi biraz daha kolaylaştırmaları. elbette bu kolay demleme işlemi custom bir şekilde evde de yapılabilir. bu, yazının sonlarına doğru değinilecektir.

    bu basit ama etkili demleme yönteminin detaylarına bakıldığında 4 unsur sonuçta çıkacak kahveyi etkiler.

    ilki öğütme kalınlığı. kullanılması gereken kalınlık extra coarsedur. benzetmek gerekirse aşağı yukarı karabiber tanesi iriliğinde bir kalınlıktır. bu öğütme kalınlığı bir de (bkz: cowboy coffee/@ridefort) yapılırken kullanılır. sık karşılaşılan bir kalınlık olmamakla beraber çoğu öğütücü de bu kadar kalın öğütemez. bu yüzden imkanlar coarse öğütmeye el veriyorsa, demleme süresi kısaltılarak dengelenmeye çalışılmalıdır. fakat çok sağlıklı bir sonuç vermeyeceğini söylemem gerekir*.

    ikincisi kahve/su oranı. 1:8 veya 1:9 oranları en idealleri. fazla kahve tadı çok fazla bitter, azı çok fazla seyrek hale getirebiliyor.

    üçüncüsü suyun sıcaklığı. bu demleme yönteminde direkt olarak buz kullanımı çok doğru bir hareket olmayacaktır. oda sıcaklığında su kullanılıp oda içerisinde demleme işlemi gerçekleştirilebileceği gibi buz dolabına da konulabilir. buz dolabı içerisine koymanın daha iyi sonuç verdiği düşüncesindeyim.

    son olarak demleme süresi. çok farklı düşünceler olsa da* 12-24 saatin en uygun olduğunu düşünüyorum. burada karar verilmesi gereken şey sonuçta çıkacak kahvenin ne kadar konsantre olması istendiğidir.

    eğer uygun bir öğütücü var ise evde yapması çok keyifli olacaktır. işin en sıkıcı kısmı kahveyi süzme işlemi. piyasada satılan aletlerin de tek görevi süzme işlemini basitleştirmesi. french press bu konuda fazlasıyla işe yarıyor fakat onların da boyutları oldukça yetersiz. bu yüzden büyük kavanozlar kullanılması daha mantıklı. kavanozda demlenen kahveyi içime hazır hale getirmek için 2-3 aşamada süzme işlemi gerçekleştirmek gerekiyor. öncelikle bir elekten iri kahve taneleri süzülmelidir. bunun ardından bir kağıt filtre kullanılması gerekiyor. aksi takdirde içeride kalan ince taneler bekledikçe kahvenin tadını bozacaktır. kalın oluşundan kaynaklı en uygun kağıt filtre chemex filtresidir. genelde bir kere süzmek yeterli geliyor. v60 filtresi kullanılırsa 2 kere süzülmesi daha iyi sonuç verecektir.

    tat olarak cold dripten belirgin bir farkı vardır. cold brew ile çok daha konsantre ve keskin bir kahve elde ediliyor. bunun yanında oldukça da kolay içimlidir. ayrıca 2 haftaya kadar buzdolabında saklanabilir. her türlü içecekte kullanılabilir. hatta şanti sifonu yardımı ile (bkz: nitro coffee/@ridefort) bile yapılabilir. son yıllarda iyice popülerleşen cold brew, benim için yazların vazgeçilmez içeceği haline gelmiştir.

    afiyet olsun!