hesabın var mı? giriş yap

  • bakın reklam yapacaksanız bu gibi firmaların reklamlarını yapın. hep boykot çağrısı yapıyoruz o markaya bu markaya diye.

    bir kere de vatansever firmaları destekleyelim ki sermaye bizde kalsın.

    starbucksları zengin ettiniz elit görüneceğiz diye. algilarınıza türk malı kötüdür diye yer ettirdiniz!

    hayır efendim hayır. türk malı iyidir. türk malını desteklersek daha zengin bir toplum olabiliriz. tabii ki içimizde de var kötüler. işini iyi yapmayanlar. ama yapana da destek gösterelim.

  • "2 saat internet gitti evde ailecek yıllar sonra salonda bir araya geldik, kardeşim büyümüş, babam yaşlanmış, annem aynı maaşallah anneannem beni tanımadı zaten dedem de ölmüş ya en çok ona şaşırdım. teşekkürler tt net."

  • bir ay önce -atıyorum- 500 liraya alınmış, 400 lira fiyat biçtiğiniz bişey için bazısı "abi bunun sıfırı 300 lira zaten, şu sitede kampanya vardı ama şimdi bitmiş tüh" diye girer, kimisi "50 lira veririm" mesajı atar, öbürü "kullanılmış kulak çubuğu seti + nokya 3110 üstüne de 10 lira versem olur mu" der. allahın manyakları.

  • esimle gecen sene hollanda'da is bularak yaptigimiz eylemdir.

    kisa yoldan koseyi donmek icin ahlak disi isler yapmadigimiz, ne o tarafa ne bu tarafa yanasmadigimiz, siralara kaynak yapmayi bile beceremedigimiz icin azinlik oldugumuz ulkemizden bir bilinmezlige acildik tutunur muyuz, irkcilikla karsilasir miyiz, aralarina girebilir miyiz diye binbir turlu endiseyle...

    buradaki hollandali arkadaslarimizin tabiriyle 'onlardan biri oldugumuz icin' hicbir irkcilik, kotu tutum, terslik yasamadik. bir an bile pisman olmadik, bilakis bir terslik olur da geri donmek zorunda kaliriz diye milyonlarca b plani yaptik. insanlarin rahat, kasmadan is yaptigi bu ulkede turkiye'den alismis oldugumuz tempoda calismaya devam edip isverenlerimizi hayret icerisinde biraktigimizdan su an ikimiz de belirsiz sureli (permanent) kontrat almis bulunuyoruz ve kesinlikle geri donmuyoruz.

    inandigimiz tek bir hayat var o da bu dunya ustunde, cok kisa ve buradayken cok guzel. uzun yok, onu basa getiren curumus yozlasmis insanlar yok, etini kemigini somurup sirf yurtdisina tasiniyorsun diye yil sonu ikramiyenden para tirtiklamaya calisan etikten bihaber yoneticiler yok, yukselmek icin ustune basmaya calisan iki yuzlu is arkadaslari yok; yolda seni tanimadigi halde gulumseyip selam veren insanlar var, ulkende bomba patladiginda seninle acini paylasan is arkadaslari var, gelismen mutlu olman icin cabalayan yoneticiler var. ve herseyden ziyade bir turkiye'de kadin olmak var, bir de burda... kisacasi yazik turkiye'de gecen 26 seneme.

    imkani olan arkasina bakmadan kacsin.

  • sanıyorum ki 1 saat sonra gerçekleşecek astronomik olay. saat ve havanın garip bir şekilde açık olması açısından şanslı olduğumu düşündüğüm olay. şimdilik sadece daha net görüyorum ama 1 saat sonra daha yakın olur mu göreceğiz...

    bu da olduğu kadar

  • pele'nin türkiye'deki ilk ve tek maçı.

    yazıdan önce maçın nefis bir özetini izleyin derim. buyurun: https://www.youtube.com/watch?v=ftaoq-lrx00

    maçın özetini izlerken santos'un oynadığı oyunun ülke futboluyla arasındaki farkın dağlar kadar olduğunu fark ediyorsunuz. bir de "dostluk maçı"nın gerçekte ne anlama geldiğini. çünkü 50-60-70'lerdeki bu tarz dostluk maçlarında, herhangi bir şekilde ilgi çekici bir özelliği olan takımlar, ya da siyasi propaganda için, ülke ülke dolaşıp maçlar yaparlar ve hem kendilerini tanıtır, hem propagandasını yapar, hem de para kazanırlardı.

    mesela o günlerde ingiltere'de 2. ligde olsa da 47 yaşında futbol oynayan sir. stanley matthews'u kadrolarında bulundurdukları için stoke city gelir türkiye'ye. ankara, istanbul, izmir'de maçlar yapar. matthews'a o günlerde yaşı nedeniyle “neden oynuyor, bıraksın artık” denen lefter 'i sorarlar, “kaç yaşında?” diye sorar ünlü futbolcu, “38” cevabını alınca, «38 yaşında ha? benim için bebek sayılır. her halde şu anda futbol hayatının en iyi yıllarını yaşaması lazım» der.

    günümüzde birçok kişiye garip gelse de bu dostluk maçları için dünyanın birçok yerinden takımlar gelir ülkeye. ve en önemlisi de bu maçlarda seyirciler skordan bağımsız olarak sirke gitmişçesine eğlenirler. çünkü amaç “farklı bir şeyler” görmektir. görürler de…

    istanbul'a çok çok farklı takımlar gelir, maçlar yaparlar elbet ama olayı bir de (bkz: gençlerbirliği) üzerinden anlatırsak daha da ilgi çekici olacaktır gelen takımlar. 1941'de ikinci dünya savaşı sırasında türkiye'ye kendilerini sevdirmek ve taraflarına çekmek için askerdeki ingiliz futbolculardan oluşan middle east wanderers gelir ve maç yapar gençlerbirliği ile. 1949'da queens park rangers, 1950'de hull city , 1949'da feyenoord, 1960'ta brezilyalı america fc diye uzar gider liste… tabi bunlar o günlere dair ankara ile ilgili çok az bilgi bulabilen benim gibi araştırmacıların samanlıkta bulabildikleri iğneler sadece. yoksa istanbul'a gelen takımların büyük bir bölümü aynı zamanda ankara ve izmir'e de gidip maç yapmaktadırlar. tabi parada anlaşabilirlerse...

    santos maçına dönersek, bu maçla ilgili de birçok bilgiyi arşiv araştırmalarımız ışığında kısa vadede siteye ekleyeceğiz. ilgili bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

    ilgilisi için eklenti notu: ilk araştırma sonucunda maçla ilgili detaylı bir yazıyı şurada bulabilirsiniz.

  • aaa hem de bizimki gibi demokratik bir ülkede. ne şaşırtıcı. tabi canım akpnin politikalarını eleştirmek vatan hainliği zaten.

  • denizbank'ın çalışanını tüm denizbank'a mal etme girişimidir. gram işim olmaz denizbankla ama bu kadar çarpıtılmış bir rezalet de görmedim arkadaş. git bankacıyı şikayet et işte.

    ayrıca o nasıl başlık açmaktır?

    rezalet puanı: 0/10

  • "görevden af talebi kabul edilmiştir." ifadesi şu demek, istifa olsa tek taraflı ve irade, istifa edene ait; halbuki içinde bulunduğumuz rejimde hiçbir yöneticinin kendisine ait bir iradesi olamaz; onlar göreve getirilir ve görevden alınmayı ancak talep edebilir; bu taleplerinin kabulü de onları oraya atayan iradeye tabidir.

  • dünyanın en saçma yolunda (ortaköy-beşiktaş arası günün saatine göre orta şeridi ortak kullanılan üç şeritli yol) "hızlı" arabası ile "hız" yaparak polis aracına kafadan çarpmış ve 1 polisin ölmesine, 1 polisin yaralanmasına neden olmuştur.
    bakalım ampulsever babası ne yapacak?
    acaba hapis yatacak mı?
    bu kaza bana sevim tanürek'in öldüğü kazayı hatırlattı.

    edit: sikayet geri cekildi ve davadan beraat etti. turkiye'de herkesin, herseyin bedeli var diye soyluyorlardi yok diyordum herseyin olamaz diye ama varmis. ruzgar cumlemize bunu kanitlatti.

    allah rahmet eylesin.
    toplumsal ahlak ve adalet duygumuzu kaybettik, basimiz sagolsun.