ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gelmiş geçmiş en karizma poz
-
bazıları aşağıdadır. bu kişileri seversiniz sevmezsiniz ayrı, ama verdikleri pozlar karizma sözcüğünün sözlükteki karşılıklarıdır;
dönüp bakan marlon brando; https://i.hizliresim.com/nznqlq.jpg
arkası dönük jim morrison; https://i.hizliresim.com/z9pyzk.jpg
sigarasını yakan gary oldman; https://i.hizliresim.com/76dgwa.jpg
heisenberg reis; https://i.hizliresim.com/z9pypk.jpg
sigara içen david lynch; https://i.hizliresim.com/6jbzgk.jpg
rahmetli sadri alışık; https://i.hizliresim.com/jyp7rg.jpg
su altı antremanında muhammed ali; https://i.hizliresim.com/ygpgad.jpg
sir david beckham; https://i.hizliresim.com/qvndna.jpg
rakip takımın yarısını karşısına almış maradona; https://i.hizliresim.com/epn109.jpg
el üstünde tutulan iggy pop; https://i.hizliresim.com/a1nlv7.jpg
görebileceğimiz diğer karizmatik pozlar;
james dean'in birçok fotoğrafı.
al pacino'nun birçok fotoğrafı.
daniel day lewis'ın birçok fotoğrafı.
mickey rourke'un birçok fotoğrafı.
atatürk'ün bütün fotoğrafları.
az bilinen, hüzünlü ama karizmatik bir örnek; https://i.hizliresim.com/z9pyoa.jpg
edit: linkler güncellendi.
damar yolu açamayan doktor
-
tıp fakültelerinde "damar yolu açmoloji" diye bir ders olmadığı içindir.
ve evet herkesin bir görevi vardır. bekleyeceksin.
nasıl ki doktorun görevini hemşire yaparsa isyan ediyorsan hemşirenin görevini de doktor yapmadı diye vıdı vıdı etmeyeceksin. doktor hastayı değerlendirir, tanısını koyar, tedavisini düzenler. hemşire ve diğer yardımcı sağlık personelini yönlendirir, ne yapmaları gerektiğinin karar ve sorumluluğunu alır. damar yolu açmak, tansiyon ölçmek, iğne yapmak, hemşirenin işidir. rutininde bu işler olduğu için de doktordan daha iyi yapar. hemşire ilaç yazamaz, tedaviye karar vermez, tanı koyamaz. onun da işi bu, zoruna mu gitti?
yürü git şimdi !
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
debe sonrası gelen mesajlar ve başlık altında girilen cehalet dolu doktor nefreti içeren saçmalamalar üzerine edit
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
bunlar pratik el sanatı gibidir bir yerde. örneğin bir anestezi ya da kalp damar cerrahisi uzmanı şak diye kateteri alır damara girer. pratisyen giremez. adı üzerinde "pratisyen", işin teorik kısmını öğrenip diplomasını almış ve pratiğini uygulamaya çalışan yeni mezun demektir. fakülteden yeni mezundur, pratiği yoktur. görevi acilen gelen hastanın gerçekten acil bir durumu olup olmadığını anlamak, uzman bilgisi gerektirmeyen hastalıkları tespit edip tedavisini planlamak ve acil servis şartlarında verilecek tedaviyi yönlendirerek yardımcı sağlık personeli ile birlikte uygulamaktır. bilgi ve mesleki becerisi "pratisyenlik" noktasını aştığında konu ile ilgili uzmandan fikir alır ya da hastayı daha üst merkeze sevk eder. pratisyenin tüm görev ve sorumluluğu budur.
belli bir dalda uzmanlaşmış hekimin de eğer uzmanlık konusu içinde cerrahi girişimsel bir öğe yoksa bu işlemleri uygulama sorumluluk ve zoru yoktur. kendi uzmanlık alanı dahilinde görev ve sorumluluklarını yerine getirerek hastanın tanısını koymak ve tedavisini yönlendirmekle mükelleftir.
primum non nocere : tıbbın prensibidir. fakülteye girişte önce bu söylenir. anlamı : "önce zarar verme !" demektir. bir hekim eğer yapacağı eylem hastaya zarar verecekse bunu yapmaz. yapmak zorunda olup zorla deneyince, onu daha iyi uygulayacak el alışkanlığında bir hemşire yerine hastaya zarar vermiş olur. bu da tıbbın ilk prensibine aykırıdır. siz de zaten "doktor üzerimde kendisini denedi uğraştı beceremedi" diye çamur atmak için pusuda bekliyorsunuzdur zaten.
tıbbi müdehale bir ekip işidir. bu ekip içinde herkesin sorumluluğu farklıdır. tıpkı bir bedenin sağlıklı olarak işleyişinde her organın kendi sorumluğunda olduğu gibi. beyin diğer organların faaliyetlerini yönetir ama kalp olmazsa dolaşım olmaz, böbrek olmazsa idrar süzülmez, karaciğer olmazsa metabolizma olmaz v.b. beyin kalkıp idrar süzüp mesaneye idrar göndermek zorunda olmadığı gibi doktor da hemşirenin görevini yerine getirmek zorunda değildir.
ilgili olayda görev hemşirenindir. görev yerinde olmayan hemşireye suç bulmaktansa "vay niye doktor açmadı" demek sadece en hafifiyle "cehalettir". görev bilinci ve dağılımı gereği doktor damar yolu açmak zorunda da değildir bilmek zorunda da değildir. bunun hangi kısmını anlamıyorsunuz?
ben 15 yıllık hekimim. bunun da 10 yılı uzman olarak. ama bir hemşire gibi damar yolu açmam, açamam, açmak zorunda da değilim çünkü benim görevim değil. 15 yıl önce intörnken birkaç kez yaptığım şeyi şimdi pratik olarak denesem yaparım belki ama bir hasta üzerinde "deneme yapıp" zarar vermektense işin ehlini beklemek daha doğrudur. neden hastaya eziyet edeyim? bir de böyle düşün?
insanlar bilmeden ahkam kesiyorlar ve her doktor damar yolu açmayı hemşireden iyi bilmek zorundadır gibi aptalca bir önyargı var.
mahkemeye gittiniz. kapıda mübaşir yok diye beklerken neden hakime "bir kapıya gelip tanıkları çağırmıyorsun ille mübaşir mi lazım" diye çemkirin bakalım neler oluyor? ya da "neden sekreteri bekliyoruz söylediklerini sen oturup yazsana" diyebiliyor musun? üstelik hakim için bunu yapmak bir risk taşımaz, tanığın adını seslenerek ona zarar verme ya da mübaşirden daha kötü seslenme gibi bir durumu da yoktur. sadece onun görevi değildir. yiyorsa hakime de söyle "elin armut mu topluyor anca otur orada" diye.
inşaat mühendisinin eline kazma alıp inşaat yapması, ya da mimarın amele yok diye eline mala alıp duvar örmesi gibi bir şey bu. doktor hastanedeki her işi yapan kişi değildir. olmamalı da zaten.
acildeki pratisyen arkadaşım, o hastaya damar yolu açmaya çalışsa hemşirenin yapacağından daha iyisi yapamayacağını bilir. çünkü onun görevi de değil bilmek zorunda da değil. kör cahiller gibi doktora yüklenip" yapsaydı, bilseydi" diyemezsiniz. damar yolu açmak doktorun bilmesi yapması gerekli bir şey değil. bilmeden konuşuyor ahkam kesiyorsunuz. dediklerimi okuyun hala anlamıyorsanız o zaman sorun anlamamakta ısrar eden beyinlerinizde.
hepinizi ilber hocaya emanet ediyorum.
meral okay'ın öldükten sonra yakılmak istemesi
-
bugum duydugum istektir...
bu ulkede ancak canliyken yakilir insanlar oysa,
olunce sen ne dersen de gomecekler illa...
yemeksepeti.com
-
ış yerine buradan yemek söylüyoruz. gelen küçük esnaf bizden, yemek sepetinden değil, doğrudan telefondan kendilerine sipariş verelim diye yalvarıyor. işleri zaten kötü, %14 gibi bir ücret de kesilmesin diye iki farklı esnafa denedik. sonuç hüsran. biri, bıraktığı broşürün dört lira üstünde hesap getirdi. öteki ise normalde 20dk getirdiği yemeği 50dk getirdi ve malzeme azdı. yani yaptırım olmadığı sürece küçük esnaf hala ama hala çakal. geberip gidiyorsunuz hala çakallık peşindesiniz. acıyanı siksinler. suyu bile buradan söylüyorum. problem çıkarsa bir puanı yapıştırıyorum. söylemiş miydim bilmiyorum ama acıyanı siksinler.
yalnızlığın anlaşıldığı anlar
-
birazcık ilgi gösteren biri çıktığında kafanızın karıştığı andır.
amanda holden'a kıyafetinden ötürü tepki yağması
-
(bkz: chainard dur allahını seversen ortalık karışık)
31 çekerken bulduğun linkleri başka bir gün "işte batının ahlaksızlığı" diye paylaşırsın.
poisson dağılımı
-
poisson (puason diye okunur)* dağılımı neleri varsayar?
1-) herhangi bir zaman noktasını seçersek, bu noktadan sonraki gelecek bu noktadan önceki geçmişten bağımsızdır. deneyin görün nasıl da sadeleşiyor o güzel exponentialcikler...
2-) poisson vukuat sayısının 54 kere olmasının olasılığını verir. ya da 34 kere olmasının. kısaca x kere olmasının. bu x kere olmasının olasılığını adam gibi (unbiased)* hesaplayabilmek için bi de demeliyiz ki:
herhangi bir anda* sadece bir tane olay olabilir ya da olmaz. (yani aynı anda mükerrer olmaz)
3-) olaylar birbirinden bağımsız gelişir.
şimdi toparlayalım bakalım: neymiiiş, zaman noktası değiiil zaman dilimi önemliymiş. yani belli bir zaman intervali içerisinde hesaplıyacağız bu olasılıkları (x kere vukuat olmasının olasılığı).
hemen bir örnekle karışmış beyinleri ütüleyelim, düzlüğe kavuşturalım:
ahmet abi mahallemizin güzel abilerindendir. velinimet ise mahallenin zillisidir. velinimete ortalama günde 40 herif girmektedir. velinimetin 24 saat çalıştığı ve velinimete girişlerin poisson olduğu düşünülürse, 1 saatte karıya 4herif girmesi olasılığı nedir?
hemen formüle (bkz: #1924214) bir bok atalım ve düzeltilmişini sunalım sonra da oturtalım ve görelim.
f(x) = exp(-1*lambda*t) * (lambda*t) ^x / x!
siz şimdi sibopluk yapıp anlamazsınız da bu formülü sizi gidi ampirikukular sizi.
lambda: zaman birimi başına ortalama giriş (burada 40 herifin 24 saatte girdiği düşünülürse hemen bölünür (zaman noktasından bağımsızlık özelliği) ve saatte 40/24 herifin girdiği anlaşılır)
t: zaman intervali (burada bir saatte 4 kişi girmesi ihtimali soruldu o yüzden t=1)
x: vukuat sayısı (istiklal marşı okunması adedi)
f(4) = exp(-1*40/24*1) * (40/24*1) ^4 / 4! = 0.0607
bu cevabı bulanlar bokunda boncuk bulmuş gibi sevinebilirler. bunla yetinmeyenlere ise bir tane daha finansal soru:
ahmet abi kapının önünde kankası hikmet'le durmaktadır. ahmet abinin ziki dikilmeye başladığından beri 1 saattir ne gelen vardır ne giden. ahmet abi hikmet'e "ulan yarım saatte kadar bi herif gelmezse velinimete ben girecem".
ahmet abinin mala vurma olasılığı nedir?
şimdi önemli varsayımları kullanalım. ahmet abinin mala vurması için önümüzdeki yarım saat kimsenin gelmemesi lazımdır. ama bi saattir zaten kimse gelmemiştir. o zaman belirtilen zaman intervali için 0 adam gelmesi olasılığını hesaplayalım ve direk ahmet abiyi gönderelim.
bu zaman intervali ne kadar peki? sizi kefaller. nah bir buçuk saat! ne demiştik? belli bir zaman noktası belirtildikten sonraki vukuatler öncekilerden tamamen bağımsızdır. yani biz önümüzdeki yarım saat 0 adam gelmesi ihtimalini hesaplayacağız. inanmayan conditional probability hadiseleriyle bunu görebilir.
t=1/2
f(0) = exp(-1*40/24*1/2) * (40/24*1/2) ^0 / 0! = 0.4346
böyle 0 tane olay olması veya 1 tane olay olması gibi sorularda dikkati çeken bir nokta ise f(1) = exp(-1*lambda*t) * (lambda*t) şeklinde formülümüzün sadeleşmesidir. biz buna exponential distribution diyoruz. poisson'daki vukuatlerin arasındaki zaman aralıkları exponentially distributed olmak gibi bir özelliğe sahiptirler.
işte böyle bu poisson.
bir çok dağımın buna yakınsadığı rivayet edilir. mesela binomial dağılımda n ve p kullanılarak poisson approximation yaratılabilir. ama poisson'un felsefesi farklıdır. öyle yakınsamalar bozar onu.
kim lan bu ssg
evrimin kızlık zarını yaratmaktaki amacı
-
1- evrim doğal bir süreçtir. entropi neden artıyorsa, heyelan neden aşağı doğru oluyorsa bir canlının evrimi de aynı sebepten olur, fizik ve kimya kanunları o şekilde yönlendirdiği için.
2- evrim herhangi diğer doğal süreçler gibi bilinçsiz olduğundan bir amacı yoktur. harika çözümler geliştirdiği gibi aptalca şeyler de geliştirir, iki kafalı canlılar, mikrosefali, şeker hastalığı, hemofili, anemi, delik kalp vb şeyler evrimin bu aptalca, doğal olarak hayatta kalamayan geliştirmeleridir.
3- kızlık zarının kızlık denetimi için yada başka birşey için geliştirildiği fikrine sahip kişiler burada sadece kendine güldürüyor...
kızlı zarı aksesuar tragus neden varsa ondan vardır. bir anomalinin genetik olarak birikmesi ve popülasyonda yaygınlaşması sebebiyle. bazen bu anomaliler tesadüfen canlının hayatını kolaylaştırır, bazen bir boka yaramaz bazen de canlının hayatını zorlaştırır.
eğer kolaylaştırırsa ve canlının gen aktarımını arttırırsa daha iyi görüş, daha gelişmiş beyin, daha iyi kamufle olan kürk gibi, bu anomali sonraki nesillerde varlığını devam ettirmekle kalmaz rafine olur, belirginleşir ve görülme sıklığı artar.
eğer hiçbir katkısı olmazsa görülme sıklığı ortalama bir düzeyde kalır.
eğer hayatı zorlaştırıyorsa, polisefali, delik kalp vb, gen aktarımına müsaade etmediğinden kendi kendini eler ve görülme sıklığı azalır.
yaşam şartları değişir de olumsuz bir mutasyonun gen aktarımına etkisi azalırsa, şeker, kalp hastalıkları, kanser, göz bozuklukları, sakat uzuvlar vs gibi bu mutasyonların görülme sıklığı artar.
hayat dediğin şey bu kadar basit işte.
kızlı zarı küçük dudaklarla ilgili bir mutasyondur, çoğu zaman hayata etki etmese de bazen zar yırtılmasına bağlı aşırı kanama, enfeksiyon gibi sebeplerle ölüme yol açabilir. - ancak- seçilime etki eden kültürel bir olgu, kızlık zarı olan kadınları korur, diğerlerini toplumdan dışlar, öldürür yada vahşi hayatta ölüme terkederse görülme sıklığı artar. evrimsel bir amacı olmasına gerek yoktur.
20 yıldır ölü halde teknesiyle dünyayı gezen adam
-
tekne de 40 metre değil 40 feet'tir. o da yaklaşık 12 metre eder.
kuru yük gemisi mi lan bu.