ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
insanın zoruna giden şeyler
-
yaşlı bir insanın bana hizmet etmesi kadar zoruma giden bir şey yok.
muhteşem yüzyıl
-
şehzade mustafa'nın oğlu şehzade mehmet'in idamını gösterirlerse yarın hürrem ile kanuni'nin mezarlarına nasıl akınlar olur merak ediyorum.
çok biliyorum notu: bir rivayete göre şehzade mehmet'i boğmak üzere görevlendirilen cellat yapamamış ve bayılmış. başka bir cellat boğmak üzere gelmiş ve boğmuş.
bu nasıl bir şey lan ? 7 yaşında sadece 7 ya.
tabi zamanı gelince beyazıd'ın 2 yaşındaki oğlunu da boğdurmuş.
inanın aklım almıyor, neyin savaşıymış bu?
devleti baki kılmanın mı? selim tahta gelince baya baki kalmış devlet helal, güzel kafalar..
2022 katar dünya kupası maskotu
-
(bkz: al qasper)
cristiano ronaldo vs lionel messi
-
gun itibari ile cop olmus karsilastirma. milletin agzinda ronaldo'nun kazandigi kupalar vardi. messi bir senede kazandi tum kupalari yetmedi sampiyonlar ligi gol krali oldu.
bence messi'nin sag ayagi ile sol ayagini karsilastiralim. tum dunya icin daha adil olur.
yalnızlığın anlaşıldığı anlar
-
akşam yemeğini yalnız başına yerken birden anlatmak, paylaşmak istediğin binlerce cümle olduğunu ve bu cümlelerin boğazına dizildiğini anladığın an...
kara çarşaflı minibüs
-
önce herkes sakin olup elindeki klavyeyi yere bıraksın.
videoda görmüş olduğunuz minibüsün ne afganlarla ne mültecilerle ilgisi yok, her sene muharrem ayında caferilerin hz. hüseyinin şehit edilmesine anmak için halkalı zeynebiye caddesinde yaptıkları etkinliğin bir parçası. (bkz: aşura)
22 ekim 2022 iran sınırı görüntüleri
-
en önemli gündem maddemiz bu! bu olmalı! bu türkiye'nin varolup/olmama savaşıdır. göz göre göre işgal ediliyoruz. kaynak
insanların uyanması için gelenlerin asker üniformasında mı olması lazım? bu da bir işgaldir!..
her gün gündemin üst sıralarında olmalı. ekonomi, asayiş, eğitim, sağlık hepsi buna bağlı. yarın çok geç olacak!
dokuzuncu hariciye koğuşu
-
"ciddi bir hastalık yaşamamış olanlar tam olarak yaşamış sayılmazlar". bir hastanın ruh halini bundan daha iyi tasvir eden bir roman daha görmedim. okuduğum en etkileyici romanlardandı. uzun süre ciddi bir hastalıkla mücadele eden kişinin karakterini inanılmaz anlatmış. romanlardan zevk alamamasını romanlardaki karakterlerden daha önemli olduğunu düşünmesiyle açıklamış nüzhet. gerçekten, ciddi bir hastalığın pençesinde yıllarca uğraşan insan hayatıyla durmadan savaş veren yorgun bir askere dönüşür. diğer herşey önemsizleşir. bunu yaşamış biri olarak inanılmaz bir şekilde dile de getirmiş peyami safa. hele ameliyathanelere bakışı ve "öncesibeklemeleri" muhteşem.
yaşanabilecek en dumur olaylar
-
olayın kahramanı bir muhabir:
(ne olur ne olmaz yanınıza bir bardak su alınız)
kaza yerinin etrafını önce polis kordonu sonra da büyük bir meraklı kalabalığı çevirmişti.. gazetesine, iyi bir kaza fotoğrafı yetiştirmek isteyen uyanık foto muhabiri çemberleri aşamayınca "yol verin.. yol verin.. ben kaza kurbanının oğluyum" diye bağırmağa başladı. kenara çekilip yol verdiler.. foto muhabiri yaklaştı:
arabanın önünde bir eşek yatıyordu!!!
tarihteki muazzam ayarlar
-
turkiye'de sun microsystems'in urunlerine servis destegi veren birkac sirket vardir. bunlardan en ba$at olanlari kocsistem ve gantek'tir. sun microsystems'in kendisinin bile pazardaki payi cok dusuktur.
muhtemelen, servis gelirlerinin belirli bir boyuta ulastigini goren ve artik paylasmak istemeyen sun microsystems, en buyuk pastayi alan kocsistem'in servis destegi vermesi icin gereken lisansini yenilemez. tutar bu lisansi konu ile zerre alakasi olmayan bilkom'a verir.
koc holding ertesi gun bilkom'u satin alir.
fakirliğine bakmadan çocuk yapan insan
-
bencilliği ile kendinden nefret ettirendir.
çocuk bu ya hu, çocuk. okulu ayrı, beslenmesi ayrı, sağlık giderleri kılık kıyafeti ayrı... bir çocuğa ortalama bir hayat sunamadıktan sonra onu doğurmanın, büyütmenin ne anlamı var? 30 yaşıma gelmek üzereyim, kızım büyüdü, başta annem olmak üzere herkes 2. bir çocuğu neden yapmadığımı soruyor. kendi hayatımı, özgürlüğümü ve bana ait olan bir geleceği bir kenarı bırakarak (ki bunu anlamazlar zaten) şöyle diyorum; "kızımın hayat standartlarını düşürmek demek 2. bir çocuk. bunu ona neden yapayım?"
çocuk rızkıyla gelir diyenlere ayrı sövüyorum.
edit: al işte biri dedi bile. selam kardeş. biz de senden bahsediyorduk.
edit2: bu entry bir gazete manşetine istinaden 4 ya da 5. entry olarak yazıldı. yoksullugundan dolayı bir bebeğin hayatını riske eden ebeveynler nedeniyle bu kadar öfkeli cümleler içermis oldu. üstteki entrylere ne olduğu konusunda bir fikrim olmasa da başlık başa kalmıştır. yine de (!) ; sorumsuzca çocuk yapacak ve o çocuğun hayatını riske edecek kadar bencil ve sorumsuz insanlar çocuk yapmamalı.
sktch.in'de çizilen ekşi sözlük nick'leri
17 şubat 2015 akp'li vekillerin çekiçli saldırısı
-
şöyle biraz geçmişe gidiyorum, birkaç bin yıl kadar önce iskandinav ülkelerinde thor da muhaliflerine çekiçle tepki gösteriyor.
(bkz: ileri demokrasi)
istiklal caddesi'nin cazibesini kaybetme sebepleri
-
malesef birçok sebebin bir araya gelerek oluşturduğu tablonun nedenleridir.
terör olayları ve sonrasındaki darbe girişimiyle beraber batı'dan gelen turist ve öğrenci sayısı radikal şekilde azaldı. türkiye'yi darbeden sonra terkeden yerleşik yabancı sayısının da oldukça fazla olduğunu ekleyelim. sonuç olarak caddenin farklı kültürlerden gelen karışık yapısı türklere ve ortadoğulu turistlere bırakılmış oldu. halbuki istiklal caddesi'nin kozmopolit yapısı karakteristik niteliklerindendi.
yeni gelen kullanıcı nitelikleri de caddedeki işletmeleri ve dokuyu şekillendirdi. daha doğrusu caddenin ziyaretçisi kitle ne isterse o satılır oldu. kitapçılar, barlar ve gece kulüpleri yerine nargile kafeler, baklavacılar ve arap restoranları açıldı.
bununla beraber yeni şekli kendi hayat tarzıyla uyuşmayan bireyler de istiklal caddesi'ni -haliyle- terketmeye başladı. üniversite öğrencileri ve genç nüfus (özetle caddenin dinamik kesimleri) kadıköy ve beşiktaş'a kayınca da istiklal caddesi iyice yalnızlaşmaya başladı.
yine de pek karamsar değilim ben açıkçası, eninde sonunda bu durumun sonsuza kadar devam edeceğini düşünmüyorum. beyoğlu'nun tarihini incelediğimizde istiklal caddesi ve taksim'in her on senede bir yeni bir kimlik sahibi olduğunu görüyoruz. böyle bir geçişin ardından daha kuvvetli şekilde sahneye döneceğini düşünüyorum. zira dünyanın hiçbir şehrinde istiklal caddesi kadar büyük potansiyele sahip bir cadde daha yok. eh, bizim de istiklal caddesini bırakmaya niyetimiz yok.
konuyla ilgili hürriyet gazetesi'nde ara güler, ilber ortaylı, vedat milor gibi isimlerin katkılarıyla hazırlanan beyoğlu yazı dizisini incelemenizi tavsiye ederim. ben epey beğenmiştim.