ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
piramitleri yapan işçilerin aklından geçenler
-
- ulan yapıyoruz ama kimse de demiyor ki aga bu nedir.
cold brew
-
bugün ilk kez evde yapmayı denedim ve sonunda evde içtiğim en iyi kahveyi elde ettim. evde sürekli içtiğim kahveleri filtre kahve makinesi, moka pot, french press kullanarak elde ediyordum genelde ama cold brew hiçbirine ihtiyaç duymadan en iyi tatmini verdi bana.
yarım litrelik kavanoza 5-6 kaşık french press için çekilmiş kahveden koydum, kalın çekim sayılabilir yani. kavanozun çeyreğine kadar geliyor yaklaşık. sonra kavanozun başına kadar sıcak olmayan suyla tamamladım. yaklaşık 17-18 saat hiçbir şey yapmadan buzdolabında beklettim. daha sonra bi bez ve süzgeç yardımıyla tamamen pürüzsüz olana kadar süzdüm. buz + çok az sütle tükettim ve inanılmaz oldu. bu kadar iyi olmasını beklemiyordum. deneyen olursa fikrini beklerim. :')
duyar duymaz ortamdan uzaklaşılması gereken sözler
-
(bkz: perdeleri yıkadım)
indirimde görünce dayanamayıp alınan şeyler
-
pena (video kanalı)'nın yeni konsepti olan ekşi sokakta’nın üçüncü videosu.
pena’da ekşi sözlük’teki bazı popüler başlıkları sokaktaki insanlara sorduğumuz röportaj videolarına da yer veriyoruz. ekşi sokakta adını verdiğimiz bu yeni seri için seçtiğimiz üçüncü başlık indirimde görünce dayanamayıp alınan şeyler oldu.
videoyu izlemek için: https://youtu.be/tjkaiqesllo
23 şubat 2021 kanada'nın uygur soykırımı kararı
-
çin'in uygur türkü kardeşlerimize yaptıklarını resmen soykırım olarak tanıdıklarını belirttikleri karardır.
https://tr.euronews.com/…lamalar-n-soyk-r-m-olarak-
bakalım milliyetçilikten çıldıran, elinde kılıçla kuruluş osman izleyen güruhumuz buna ne tepki verecek.
edit: (bkz: sma hastası ayaz bebeğin dört ayının kalması)
(bkz: sma tip 1 hastası defne'ye nefes ol kampanyası)
dualarımız uygur türkü kardeşlerimizle ve şifa bekleyen kardeşlerimizle..
2 bin liraya cep telefonu almak
-
birkaç sene önce ev değiştirirken benzerini bizzat yaşadığım hadise.
acayip bir heyecan var. güzel bir sitede, oldukça iyi sayılabilecek bir fiyata, tam da istediğimiz şekilde bir daire bulmuşuz. hanımla çok heyecanlıyız. araya tuhaf finansal dertler giriyor ama bir şekilde hallediyoruz.
ona göre çok uzun süre bizim kahrımızı çeken bazı ev eşyalarını da bu vesile ile yenilemek istiyor evin dişisi. tamam ulan diyorum. yepyeni bir hayat. resmen resetlicez yani. herşeyi...
yenilerin finansmanına biraz olsun katkıda bulunsun diye ikinci el eşya alanlara fiyat soruyorum kimse almak istemiyor. ya da ölmüş eşek fiyatının yarısını veriyorlar. sinir oluyorum . sahibinden sitesinde, zamanında çok özenerek aldığımız hatta neredeyse bir araba fiyatı bayılıp ve tamamen eski evimiz için özel olarak dizayn ettirdiğimiz eski koltuk takımını, camdan sehpaları, bütün ayakları kırıldığı için komple tamirden geçmiş yemek odası takımını ve takımın dibindeki aynalı konsolu (ölmüş eşek fiyatının yarısı*1.1) fiyatına satılığa çıkarıyorum. ulan diyorum, ihtiyacı olan birisi ucuza alsın, ikinci elcilerin elinde paralanacağına bir öğrenciye gitsin, hem bilirim adamı, anlatayım eşyaları, hatıralarını...belki o dda özenir bizim gibi...onlara iyi bakar...asıl derdim taşımaya hiç karışmamak, eşyalar hakkaten çok ağır ve büyük çünkü. gelsinler, eşyaları evden alsınlar...
akşam oluyor arayan soran yok. halbuki fiyat çok düşük...
allah allah diyorum, ilana giriyorum, bir mesaj 'abi hayırlı olsun, inşallah ihtiyacı olan birisi alır, keşke ben de alabilsem'
'e alsana kardeşim işte fiyatı bu' diyorum 'abi o benim için pahalı diyor, evleniyorum çok masraf oldu' diyor
cevap vermiyorum...birkaç gün geçiyor. eşyaların durumunu tam yazdığım için kimse aramıyor. arayanlar ise hem yarı fiyat teklif ediyor hem de ikinci elci çıkıyor... ne de olsa tamir görmüş masa, bi köşesi hafif sökülmüş koltukları istemiyorlar. bir de nedense telefonda konuşurken semti bile sormuyorlar ama dairenin kaçıncı katta olduğunu soruyorlar, beşinci kat deyince telefonlar hızla kapanıyor.. yani adam beylikdüzünden kartala gelebilir ama beşinci kattan düzgün şekilde eşya indiremez... iyice sinirleniyorum....
bu arada evlencek elemanla internette muhabbeti ilerletiyoruz. muhitini, düğün tarihini, yerini filan hepsini anlatıyor.
artık yeni eve taşınmamız lazım. eski evi de sattık, adamlar temizliğe gelecekler. tüm eşyalar taşındı bir bu satılıklar kaldı evde.
başka da teklif gelmeyince, adamı arıyorum, gel ulan diyorum, madem evleniyorsun, benim de katkım olsun sana... para da istemicem diyorum ama şartım nikah davetiyesi ve eşyalara hiç dokunmayacam...adam çok seviniyor.
ertesi gün geliyor. genç birisi. elinde davetiyesiyle birlikte. kimliğini de kontrol ediyorum. gerçekten de nikaha bir ay gibi bir süre var. mahalleden bir kamyonet bulmuş, şöför dahil üç kişiler ama şöför hiç bir işe bulaşmıyor. zaten güç bela ikna olmuş, arada soruyorum 'iyilik yaptın' diyor, 'evlenecek' diyor, 'zorla beni de ikna ettiler' diyor. sevabına gelmiş ama taşımaya karışmam demiş...
iki genç hevesle dalıyorlar eşyalara, ama her seferinde beş kat in çık asansör de yok, zorlanıyorlar...herşey güç bela çıkıyor evden... hepsi kan ter içinde kamyonete konuluyor. bir tek üçlü koltuk var. taşıması gerçekten zor. çok geniş, benim gibi 1.94lük bir adam için özel yapıldı çünkü, illa ki üç kişi taşımak lazım. eve ilk kez girmesi bile olay olmuştu. iki genç uğraşıyorlar didiniyorlar, çıkmıyor salondan, terler damlıyor her taraflarından ama çıkmıyor işte. bizimkisi aşağıda sigara üstüne sigara içen şöförü çağırmaya karar veriyor.
ve cebinden telefonu çıkarıyor.
iphone.
arıyor 'abi bi gel be... noolur be..bak son kaldı be...abi o kadar geldin, yapıver bu iyiliği de be...' diye uzuyor konuşma.. adam kulağında iphone'la resmen aşağıdaki şöföre yalvarıyor, benim ise nutkum tutulmuş, olduğum yerde telefona odaklanıyorum.
adama evleniyor diye ikinci el eşyaları veren bende yok o telefondan.
hayatımda acıyla gülümsediğim ender anlardan birisidir.
anlam verilemeyen insan davranışları
-
otobüste ineceğim durağa yaklaştığımda tuşa bastıktan sonra başka birinin beni tuşa basarken gördüğü halde gelip göz göre göre aynı işlemi tekrar yapması. lan arkadaş neyin kafasındasın şeffaf değilim lan ben, bastık işte amk bir kere yapmak yetiyor zaten şu işi. ne yaptım da o 45 dakikalık yolculukta tanımamana rağmen bana olan güvenin sarsıldı anlamıyorum.
yazar ölünce telif ücretiyle geçinen evlat
-
babadan kalan arsayı satınca sorun yok. eseri satınca var. he mi?
ressam ölünce varisleri resimlerini satmasın. heykeltıraş ölünce heykeller bağışlansın vs. vs.
sahte doktorun arkadaşının da sahte cerrah olması
-
sağlık bakanlığı araştırmaları için iki müfettiş görevlendirmiş. onlar da sahte çıksa hiç sırıtmaz.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
ilay (4 yaşında)...
ilay: anne çişim geldi.
romica: git yap kendi kendine, aaa büyüdün artık.
ilay: ya yaparım da, tuvalette nikroplar var! sen yaptırt o yüzden.
romica: tamam ben yaptırırım ama onun adı nikrop değil, mikrop.
ilay: ben de öyle dedim, tuvalette nikroplar var.
romica: tuvalette mikroplar var, miiiiiiiii, tekrar et miiiii...
ilay: miiiiiiiiii...
romica: mikrop
ilay: mikrop
romica: afferin, gel elini yıkayalım, neden tuvalletten sonra elimizi yıkarız?
ilay: pis olmasın diye.
romica: evet, neden pis olur peki?
ilay: çünkü tuvalette * nik...
romica: çünkü tuvalette ne var?
ilay: off, bok var!!!
romica:!!%*?!!
evrim'e ayar verdiğini sanan yobaza verilen ayar
-
orantısız zeka göstergesidir.
bu ülkenin yobazı haggaten gerizekalı arkadaş. gerizekalılığın bir dibi olsaydı orada türk yobazı olurdu. ekşi sözlük de bildiğin gerizekalılığın prim yaptığı bir yer işte.
maymun-insan, kaburga kemiği-kadın meselelerine hiç girmeyeceğim. durum şu. ateistler maymunun değil onun atasının milyonlarca yıl evrim geçirdikten sonra insan olduğuna inanır. bildiğin maymunun birkaç yılda insan olduğuna değil.
salaklar.
türk gencinin ömrünü mahveden üç şey
-
tembellik
iradesizlik
sevgisizlik
türklere sorulan salak sorular
-
televizyonda arap bir eleman sarki turku soylemektedir.
- ne diyor bu eleman simdi?
- arapca soyluyor, anlamiyorum.
- e siz de arapca konusmuyor musunuz zaten?
- yok, biz turkce konusuyoruz.
- himm, arada pek fark yok ama degil mi?
- yok, ikisi de diyaloglar vasitasi ile ve agiz yolu ile konusuluyor.
- himm.
- peki sen koyuncopluyonmu?
- hö?
- zzzztt... yok birsey devam et.
yılmaz morgül'ün el yazısı
-
(bkz: yılmaz new roman)