ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
düğün salonuna kayıkla inerken yere düşen çift
-
daha kavuşamadan mevlanın ayrılık yazdığı çiftin hazin sonunu içeren video. ibretliktir, evlenecek çiftler için içerisinde şüphesiz bolca mesaj bulundurur.
eski sevgilinin kafada bitirildiği an
-
bilinçli bir halde "tamam bitti" denilen bir an değildir. yavaş yavaş gerçeklerin görülmesiyle oluşur. an değil, süreçtir.
yıllar sonra edit: ne kadar zaman geçerse geçsin bitiyor emin olun. süreç bazen uzasa da sonu var, inanın.
demet akalın'ın makyajsız hali
-
açmayın korkunçlu kadın.
sırf ibnelik olsun diye yapılan şeyler
-
bayram tatili için memleketine giden ev arkadaşı otobüs servisine binerken "aşkım beni unutma, varınca ara demek"
akabinde adamın kızarıp bozarması, otobüste yan tarafta oturan kadının yolda adama oğlum aslında yakışıyorsunuz, bu devirde böyle şeyler normal artık demesi...
herifin yol boyunca stres olması
yaran baba oğul diyalogları
-
arife akşamı (dün akşam) babam odama elinde iki sayfa, arkalı önlü dolu kağıtla gelir;
babam: şunu yaz bilgisayarda, sonra da yayınla sayfanda.
hisli: ne sayfası? ne ki o?
babam: hani diyordun ya, sözlük müydü neydi?
hisli: ekşi sözlük. e iyi de yayınlayamam orada başkalarının yazılarını falan. hem ne o yav?
babam: bayram mesajım.
hisli: ahuahuahu... baba ciddi misin?
babam: hee, ne oldu?
hisli: ahuauhuaa... (burada ölüyorum gülmekten) baba cidden bayram mesajımı yazdın?
babam: ya hu yazdım evet. nedir yani? ne diye anırıyorsun? (alınır)
hisli: ahaha... ya baba yayınlayabilecek olsam bile, bu ne allah aşkına? iki sayfa arkalı önlü bayram mesajı mı olur? obama'nın bile böyle tebrik mesajı yok. ne yaptın sen? ahah...
babam: o yazamıyorsa bana ne? (vaaayyysss) sen yayınla şunu insanlar feyiz alsın.
hisli: ahuahuahau... peki haşmetlum. ahuahua... padişahım çok yaşaaaaa... ahuhauah...
feyiz almanız için yazmak isterdim ama çok üşendim vallahi. kısacası, babam diyor ki; "insanlığın bizden sonraki kısmını da düşünmeyi uzunca bir süredir unuttuk maalesef. kurduğumuz sistem çöktü. artık maddi ve manevi tüm insani değerlerimizi kaybettik. ne dini inançlarımız inanç artık ne de siyasi görüşlerimiz sabit ve sağlam. insanlık, onurunu düşünmeye zorunludur artık ve kendisinden başkalarını... ve geleceğini düşünmek zorunda. hiç olmazsa, dini bir vecibeden önce bir gelenek haline gelen bayramlarda insan olduğumuzu hatırlamak dileğiyle. iyi bayramlar..."
a grammar of the turkish language
-
thomas vaughan adindaki bir ingiliz tüccarin kaleme aldigi ingilizce basilmis ilk türkce gramer kitabi. kapagindaki bilgilere göre vaughan izmir'de tüccarlik yapmis, kitabi ise 1709 yilinda londra'da yayinlamistir. eserde, önce türk dilinin grameri incelenir; ardindan, bildigim kadariyla, anadolu türkcesinin ilk olarak latin harfleriyle yazildigi örnek diyaloglara gecilir. vaughan'in dilbilimci olmamasinin getirdigi her zaman birbirini tutmayan imlayi, özgünlük bozulmasin diye, hic degistirmeden biraktim. bilinen ilk ingilizce-türkce diyaloglar ve ilk defa latin harfleriyle yaziya gecirilmis ücyüz yil önce konusulan türkce asagida sizleri bekliyor:
turkche tekelumat (turkish dialogues)
evelky tekelumat (the first dialogue)
sabah kaldughy zaman suileshmec ichun (for discourse sake, when about to rise in the morning)
-bre oglan sabah yakinmy? (ho boy, is it nigh day?)
-ghyunash bile dogdy bir saatdan artik dur. (the sun hath been up above an hour.)
-hich oile olurmy? ta bukadar chok oyudummy? (is that false? or have i slept so long?)
-pengerelery achdugumzaman gurursenghiz. (you'll see when i have open'd windows.)
-gercheksin. tez imdy bonga zibunimy ve koftanimy ghetur. (thou'rt in the right. bring me therefore presently my wastcoat and undervest.)
-ishte, sanduk ustunde bashingiz yanínde dur. (see, they are on the chest nigh your head.)
-var imdy bonga su ghetur, ellerimy ve yuzimy yuyaim. (go then, bring me water to wash my hands and face.)
-isijakmy istersengiz? (will you have it warm?)
-yok; ben o kadar hape deghilim. (no; i am not so chilly.)
-silagec kande dur? bre murdar ne ile silinaim? (where is the towel? out you sloven, what shall i wipe with?)
-sultanum temuz yok dur, ben onlary chamashire yaikamaghe virdim. (sir, there's none clean; i have given them to the washer.)
-imdy ghymleghimle silinaim. (then i'll wipe with my shirt.)
-shimdilic bu makrameyi alling, ke temiz dur. (this towel you make this moment, for 'tis clean.)
-benim chorablerim nere dur? (where are my woolen socks?)
-all, bende dur. (here they are, take them.)
-pabuchlerimy sildingmy? (have you clean'd my shoes?)
-daha silmadim emma siz gaininge ben silerim. (i have not yet wip'd them, but whilst you dress your self i will wipe them.)
-tez ile imdy. (quickly then.)
-emringhize moteim. (i'll obey your command.)
-oghlan iskemyly ghettur. (boy bring a chair.)
oturunguz sultanim kerem aileng. (pray, sir, sit down.)
ya sultanim ne dir halingiz? (well, sir, how goes the world with you? (or how do you?))
-shuker, alhemdulillah. (well, god be prais'd.)
-hizmettinghiz varmy? bir shei lazimmy? (have you any service? have you need of any thing?)
-ben size bir rige itmeghe gheldim. (i came to beg a favour of you.)
-haman tec buyurung. (then freely command.)
-agher ishingiz yokise benim'le charshuye gheling; sizing'le bir cauch shei satun alsem gherec ke bildighim deghil. (if you have no business come with me to the bazar (or shops) i need you to buy some things which i don't understand.)
-ne satun almak istersin? (what will you buy?)
-agem sejadelery ve kilimlery, ve dulbendleri, ve bugasilery. (persian carpets, striped ones, muslins and callicoes.)
-nola, bash ustune, neshekil akchanguz var dur? (well, on my head be it, what sort of money have you?)
-ufak akche. (small money.)
-ufak akche gedgmez, zera agemar arslanidan ve ya altundan gairy akche almazler. (small money will not pass; for the persians will not take other money than lyon dollars or gold.)
-nichun? (why?)
-zera ufak akche aresinde zuyuf akche chok dur. (because among small money there is much false.)
-korkarim bende aldandim. (i fear i have been cheated.)
-nige? (how?)
-dun on besh rial grush buzdum; bilmem akche eyumydur, fanamy dur. (yesterday i receiv'd 15 ryal or weighty dollars; i don't understand money, whether it be good or bad.)
-kimdan buzdunghiz? (who did you receive them of?)
-onuny bir tchufudan beshiny mehanegidan. (ten of a jew, and five of a taverner.)
-ghyuster, bakaim, puh ne guzel akche, yarisy kelp dur. (show it, i'll look on it, puh, what brave money, half is false.)
-ya nige ideim shimdy? (and how shall i do now?)
-ne chare, zarar chekersinghiz, gecheni bazarde harge idersinghiz, ghegemainy saklarsiz. ya yine sherab alub mahanegiye virirsinghiz. (what remedy, you must stand by the loss, what passes, spend at the bazar; what will not, keep: or when you buy wine again, give it to taverner.)
-varaim imdy evve, gairy akche alaim. (i will go home then, and take other money.)
-varinghiz, emma tez ghellinghiz, zera koshluk gedgdy, oile yaklashdy. (go, but come quickly, because the morning is past, and noon draws nigh.)
-ben tez ghelurum, haman yabane ghitmenghiz. (i will come presently only don't go abroad, (or be out of the way.))
-yok ghitmem, sizy bunde beglerim. (no i will not go away, i'll stay for you here.)
-imdy allah ismarladic. (then god be with you. adieu.)
-var saglikile. (go in safety.)
-oglan. (boy.)
-leppec sultanum. (command sir.)
-ghettur bonga divity, ve kelemlery, hem bir iki tabac kyahid o ghellinge, ben bir mectub yazaim. (bring me an inkhorn, and pens, and a sheet or two of paper whilst he is coming, i'll write a letter.)
-divit hazir, emma ichinde ne lika var, ne murekkeb. (the inkhorn is ready, but there is neither lika, (that is cotton or silk or the like) nor ink in it.)
-ya nige oldu? (and what's become of it?)
-bilmem, zahir kurudy, yuvarlek oldy, ichinden chekdy. (i know not; sure 'tis dry'd up, become a pellet, and rolled out.)
-ya nichun gyuzetmazin? (and why don't you look to it?)
-ne ecsighim benim? ben yazigy deghil im. (what is't to me? i am no writer.)
-gyundan gyune bir az su kosang ne olurdy? (if daily you put a little water to it, what trouble would it be?)
-katerime ghelmez. (i don't remember it.)
-ya akling nerade dir? (and where are your brains?)
-benim gairy khidmetlerim chok dur. (i have a great deal of other business)
-var imdy murekeb shishe sen ghettur. (go then, bring the ink-flask.)
-ondade hitch bir shei yok dur. (there's nothing at all.)
-otaghy gyun iki akchelik murekeb aldim idy; nige oldy? (the other day i bought two aspers worth of ink; what's become of it?)
-ne asil otaghy gyun? iki ay ghedgdy, belky dahy ziyade. (what other day? 'twas two months ago, and perhaps longer.)
-hala ghettur bakaim. (bring it now, i'll look, or see.)
-ishte bak, hem gyuflammish hem kurumish dir. (look, see 'tis both mouldy and dry'd up.)
-var imdy dugandan bir akchelik al. (go then, buy an asper's worth at the shop.)
-vir imdy akche. (give me money then.)
-yaningde bir akche bulunmazmy? (have you not an asper about you?)
-kalmady. (no; (or none remains.))
-benimde ufak akche yok dur. (i have no small money.)
-var viresy al, sungre viruruz; yokse bize inanamzmy dersin bir akchelik murekebe? (go take it upon tick, we'll pay hereafter; or do you say he will not trust us for an asper's worth of ink?)
-inanur, emma aiepdur. (he'll trust, but is's a shame.)
-var, chok suileme. (go, don't prate so much.)
-ishte ghetturdum. (see i have brought it.)
-duc imdy divite, ne pec suluimish. (pour it then into the inkhorn, how watry it is.)
-gairisy yok dur. (there's no other.)
-ricdan nerede dir? (where's the sand box?)
-divit yaninde gurmezmysin? (don't you see it by the inkhorn?)
-ya balmumy nige oldy? (well, what's become of the wax?)
-bakaim, raflarde idy; daha dururmy bilmem. (i'll look; it was on the shelf; whether it be there still, i know not.)
-bak, hem bir mum yak, muhurleyejek zamande hazir olsun. (look, and light a candle, let it be ready against sealing.)
-daha atesh yakmadim. (i have not yet kindled the fire.)
-kav chakmak yokmy dur? (have you not a steel and tinder? (kav is leather us'd as tinder))
-var; emma ghibrit yok dur. (yes; but there's never a match.)
-yok olasin bulaiky: heb yok, hep yok. (i wish thou wert not: all's no, all's no, (with you.))
-var imdy kungshilikde yakiver. (go then to the neighbourhood, and light it.)
ghel, ghel, bu gyun aying cauchingy gyunidir? (come, come, what day of the month is this?)
-bonga sorarsenghiz, ne ay bilurum ne gyun. ( if you ask me, i know neither the month, nor the day.)
-hai eshec, hai. (away ass, be gone.)
stanley kubrick
-
akira kurosawa'nın en iyi 100 film listesinde barry lyndon 73. sırada. (uyarı geldi, liste kronolojik. haliyle sıranın önemi yok.)
steven spielberg'e göre kubrick ve 2001 a space odyssey.
woody allen, 2001 a space odyssey'i ilk seyrettiğinde beğenmediğini, hatta hayal kırıklığına uğradığını, daha sonraki izlemelerinde ise fikrinin tamamen değiştiğini vurguluyor.
richard linklater, 2001 a space odyssey'in sinemaya adım atmasındaki etkisinden bahsediyor.
michael mann, dr. strangelove'ı görene kadar sinemaya ilgi duymuyormuş.
martin scorsese'nin ağzından kubrick ve 2001 a space odyssey.
federico fellini'nin en favori 10 filmi listesinde 2001 a space odyssey.
david lynch, kubrick'in kendisi için öneminden, kendisini nasıl cesaretlendirdiğinden ve favori kubrick filminin lolita olduğundan bahsediyor.
terry gilliam, spielberg ile kubrick'i kıyaslarken, spielberg'ün izleyiciye doğru olanın ve düşünmesi gerekenin ne olduğunu dikte etmeye çalıştığını, kubrick'in ise 2001 a space odyssey ile bunu izleyicinin inisiyatifine bıraktığından bahsediyor.
luis bunuel, my last breath adlı kitabında favori filmlerinden birinin paths of glory olduğundan söz ediyor.
takeshi kitano'nun top 10 listesinde iki kubrick filmi: 2001 a space odyssey ve a clockwork orange.
wes anderson, moonrise kingdom'dan sonra verdiği bir röportajda kubrick'ten favorilerimden biri şeklinde bahsediyor.
sidney lumet'in favorilerinden biri de 2001 a space odyssey.
spike lee, etkilendiği 87 filmi liste olarak paylaşmış. listede paths of glory, spartacus ve dr. strangelove gibi 3 kubrick filmi var.
david fincher da peçeteye not yazanlar kervanına katılmış. fakat onunkinde favori filmleri var, aralarında kubrick'in dr. strangelove'u göze çarpıyor.
lars von trier, kendisi için bir şeyler ifade eden film olarak barry lyndon'ı belirlemiş. yalnız trier'in ilk cümlesi çok ilginç: "barry lyndon'ı izlemek, çok leziz bir çorba içmek gibi"
alex proyas da 5 favori filmini açıklamış, dr. strangelove listede.
paul thomas anderson en sevdiği filmlerden bahsederken the killing, paths of glory ve spartacus gibi 3 kubrick filmini örnek gösteriyor ve adeta dostoyevski'ye selam çakıyor: "hepimiz kubrick'in çocuklarıyız."
-----
bunların dışında favori filmlerinden, yönetmenlerinden hiç bahsetmeyenler, kubrick'in filmlerine dönem itibariyle denk gelmeyenler ve denk gelseler dahi kubrick'ten etkilendiğini söylemeye gerek duymayanlar da mutlaka vardır. onları bulabilmemiz mümkün değil.
bütün bunların ışığında, hemen herkesin @2 olup laf sokmaya çalıştığı şu ortamda birileri kubrick'i sevse ne, sevmese ne yahu? gerçi üşenmeyip yukarıdaki linkleri bulduğuma göre kendimle de çelişiyorum. he deyip geçmek lazım aslında.
aşkı anlatan gelmiş geçmiş en iyi replik
-
-kolyeni bende unutmuşsun, akşam gel al.
+yangında düşürdüm sanıyordum.
-yangın sayılır.
(bkz: ağır roman)
atatürk'e benzeyen adama dert yanıp ağlamak
-
ikiyuzluluk yapmanin anlami yok; bu akil disi goruntunun saplantili tayyip hayranligindan bir farki yok.
mustafa kemal ataturk de bu goruntuyu elestirirdi.
ustelik benim daha cok merak ettigim, hangi normal insan ataturk'u andiriyor diye ona daha da fazla benzeyerek sokaklarda gezer?
ömer hayyam
-
yel eser, umutlar savrulur gider;
sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
ölür gidersin, düşmanın gelir yer.
imamoğlu'nun yaptığı halk ekmek manevrası
-
akp ve mhp oylarıyla daha fazla halk ekmek büfesi açılmasının engellenmesi üzerine imamoğlu'nun 40 minibüsü mobil büfeye dönüştürerek yaptığı manevradır. aklıma ikinci bahar dizisinde restoranı elinden alınıp ortada kalınca seyyar büfe açan ali haydar geldi. o da kanı bozukların hakkından böyle gelmişti. hey gidi... imamoğlu'nun tiviti: https://twitter.com/…glu/status/1347803801114218503
kıyafetleriyle dalga geçilince okulu bırakan çocuk
-
samsun'un tekkeköy ilçesinde bir barakada babaannesi ve dedesiyle yaşayan 9 yaşındaki çocuktur. arkadaşlarının kıyafetleriyle dalga geçmesi nedeniyle 1.5 aydır okula gitmiyormuş.link
kıyafette serbestlik getirenler şimdi daha mutlu olmuşlardır eminim. zamanında kendimizi yırttık; bu yanlış bir uygulamadır, sosyal farkı ortaya çıkarır, bari ilköğretimde uygulanmasın dedik ama dinletemedik.
edit1: 1- yardımda bulunabileceğimiz bir hesap numarası var mı diye çok sayıda mesaj geldi. şimdilik yok ama haberi yapan kişi/kurum veya samsun valiliği aracılığıyla o aileye ulaşmaya çalışacağım. sonuçtan sizleri haberdar edeceğim.
2- tek bir örnekle genelleme yapmak gibi bir amacım yok, parası olan var olmayan var. herkes çocuğuna okulda giyebileceği farklı elbiseler alamaz. bu tüm dünya ülkelerinde geçerli olan bir gerçektir ama bizim gibi az gelişmiş ülkelerde daha fazladır. birçok aile, çocuklarının "bugün ne giysem" telaşesine kapıldığını söylüyorlar, çevremde duyuyorum ben bunları. bu yüzden enazından ilkokul seviyesinde(bence lise de dahil) böyle bir uygulama faydadan çok zarar verir.
edit2: bakanlık olaya el atmış, gerekli talimatlar verilmiş. inşallah benzeri olaylar bir daha yaşanmaz ya da daha az yaşanır diyelim daha doğru olur!