hesabın var mı? giriş yap

  • sen çocuğu gecenin bi saatinde yataktan kaldır,,eşyalarını bile almadan apar topar sokağa at sonra o yatak neden bozuk,masada neden su var? çocuk suyunu alamamış çıkmış bi de temizlik mi bekliyorsunuz ?

  • teşhisi koyana "tutma o zaman bana mı tutuyorsun ?" karşılığını vereceğim var olmayan hastalık.

    hem sen bunu nefsini terbiye etmek için yapmıyor musun abi ? aç kalmak için değil açı anlamak için yapmıyor musun ? e o açların önünde her gün milyonlar tıkınıyor, sen daha 2 yudum su içen adama katlanamıyorsun ama ?

    bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ?

    otobüste su içmezse ölecek ateist hastalığı yoktur, orucunu bireysel olarak tutamayan, orucun amacını kavrayamamış insan hastalığı vardır. geçen sene sokakta su içti diye iki kızın dayak yemesi bu hastalığa bir örnektir.

  • şu sıralar insan hakları, ademi merkeziyetçilik, sosyal belediyecilik, vs. gibi konularla uğraşan; ama sonunda sigortalarının atmasıyla babası mad king gibi çılgına bağlayacak ve westeros'un .mına koyacak olan sürgün prenses. neden? kadının suçu yok, kanında var. babasının dediği gibi, burn them all. saçma geliyor, ama o zamanın şartları bunu gerektiriyordu.

    aha buraya yazdım, 8-9 sene sonra ben demiştim diye bu entry'yi göstereceğim.

  • dolar neden düştü ?

    en basit haliyle anlatmaya çalışalım.

    öncelikle kesin ve net bir kural var: faiz artarsa dolar (döviz) düşer, faiz düşerse dolar artar. 2+2 = 4 kadar kesin ve net bir denklemdir bu. fakat bu denklemde önemli bir varsayım var: ceteris paribus yani, diğer tüm değişkenler sabitse. türkiye'de elbette her şey çok değişken.

    senaryo1: faizdeki düşüşün etkisi diyelim ki dolarda 10 kuruş artışa neden olacaktı. fakat, bununla birlikte sözgelimi 20 kuruş düşüşe neden olacak kadar da devlet kurumları dolar sattı. şu an görünen en muhtemel senaryo bu. peki devlet neden böyle bir şey yapar ? çünkü şu an dünyanın en oynak paralarından biri türk lirası. her şey spekülasyon üzerine dönüyor. bir açıklamayla 5 kuruş düşüyor, bit tweetle 20 kuruş artıyor. böyle bir ortamda "dolar artıyor" imajı yaratmamak adına da dolar satılarak baskılanıyor. kısa vadede etkili ama uzun vadede patlaması muhtemel.

    senaryo2: türkiye'de aslında her şey çok iyi. enflasyon gerçekten açıklandığı gibi %15 ve düşüş eğiliminde. yatırımcılar bu ortamda faizlerin 500-600 puan indirilmesini bekliyordu ve bunu fiyatlamıştı. beklenenden az düştüğü için de dolar düştü. ülke ekonomisinin iyi gittiğine inanıyorsanız bu senaryoya da inanabilirsiniz.

    özet: faiz düşerse dolar artar. suni olarak baskıladıysanız orta ve uzun vadede artar. gerçekten üretimi artırdıysanız, ihracatı artırdıysanız, yatırımcı güvenini sağlamak için adaleti ve fikir özgürlüğünü tesis ettiyseniz diyecek sözüm yok. ancak bu koşullarda dolar reel olarak düşer.

  • etrafımda gördüğüm sayısız güzel kadının evleneceği gün palyaçoya dönüşmesinden çıkardığım sonuç. çevremde birçok kişi aynı fikirdeyken, muhteşem yüze sahip kadınların o gün yüzlerini boya badanaya boğarak neden çirkinleştirdiklerine anlam veremiyorum.

  • madden ilk 3:

    1- etiketine bakmadan alışveriş yapmak.
    2- upuzun tatiller.
    3- ben bugün işe gitmiyorum ulan diyebilmek ve kimsenin hesap soramaması.

    manen ilk 3:

    1- sağlıklı olmak (grip olunca bile çöküyor insan, ötesi yok...)
    2- huzurlu olmak (iç sıkıntısı kadar skimsonik bişey olamaz)
    3- aşık olmak.

  • sene 1994, ilkokul üçüncü sınıftayım, ikinci sınıfı okumadan atlatmışlardı.

    fevzi hocam vardı, ölene kadar unutmayacağım kendisini. çok fakirdik. polatlı'nın kırsalından göçmüş, tek geliri asgari ücretli işçi maaşı olan bir aileydik. hatta iyi hatırlıyorum, babamın aldığı maaş 800 bin lira ise bunun 600 bin lirası kiraya gidiyordu. bugüne kıyasla ayda 200 liraya geçinmeye çalışan bir aileydik. kardeşim 1 yaşında, onun masrafı vardı. benim çok az da olsa okul masrafım ve akşam doyması gereken 4 kişi vardı. cornetto'nun altın değerinde olduğu yıllardı. babam baktı olmuyor, köye geri göçmeyi düşünüyordu ciddi ciddi. öğretmenim beni çok sevdiği için konuşmaya gitti, yanında ben vardım.

    babam: hocam, durumumuz çok zor, kızım yeni doğdu, onun masrafı derken yetiştiremiyorum ay sonunu. benim için köye geri dönmekten başka bir çare kalmadı.

    fevzi hocam, bunu duyduğu anda ceketini çıkarttı. işaret parmağına asıp babama gösterdi, ve dedi ki:

    "bak kardeşim, ben gerekirse bu ceketi satar, bu çocuğu okuturum. hiçbir yere gitmiyorsunuz, sadece emeğine emek katıp oğlunu okut!"

    babam, fevzi hocamın bu sözünden öyle utandı ki, beyaz yüzü kıpkırmızı oldu. hocaya teşekkür edip elini sıktı, yolda hiç konuşmadık, ama ben öyle sevinmiştim ki. geri dönmeyecektik ve ben okumaya devam edecektim bir şekilde.

    benim kaderimi bir öğretmen değiştirdi. fevzi hocam olmasaydı bugün köyde koyun güden, tarla ekip biçen bir çoban olacaktım. kız kardeşim muhtemelen evlendirilmişti bile.

    kaderimizi çizen, bize yön veren bütün öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun. bilin ki, sizi benliğimizde taşıyoruz bir ömür boyu.