hesabın var mı? giriş yap

  • "yalnız 15 dakkadan önce gelmesin, yeni duştan çıktık da - sinemis, ceren, gamze"

    getiren adama da ayıp oldu ama. adam nefes nefese geldi çaldı kapıyı 4 tane erkek çıktı karşısına...

  • artık uçmasa bile en azından uçak lastiği üretimi ve teknolojisinin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.

    lastiğin parçalanmasından dolayı, uçağın yanmasına ve düşmesine neden olan kazanın ardından, concorde lastiklerinde geliştirmeye gitti. ve bu sistem günümüzdeki uçakların çoğunda kullanılıyor.

    lastik, yüksek süratlerde genleşip (genişleyip), geriliyor ve herhangi bir darbede patlamak için daha hassas hale geliyor. bir lastiğin gergin olmaması/ inik olması, patlaması veya kesilmesi için dezavantajdır. bir bıçakla sert lastiği mi kesmeniz daha kolaydır, yoksa yumuşak, basınçsız lastiği mi?

    bu nedenle, kazadan sonra yeni lastiklerinde farklı bir iç iskelet sistemi, ve iskeletin üstüne oturan formülü açıklanmamış 5 katmanlı bir sarmal kullanılmış. bu sayede yüksek süratte hem lastik aşırı gerilmiyor, hem de çarpan darbelerde artık lastiğin yapısında kullanılan kevlar(kurşun geçirmez yeleklerde kullanılır) 'dan dolayı lastik kesinlikle kesilmiyordu, hatta yapılan testlerde çarpan bıçakları bile kırıyordu.

    kaderini etkileyen kazaya gelince; bugün uçuş teknolojilerini değiştiren uçak kazaları 'ndan öğrendiğime göre daha önce izleyip okuduklarımdan farklı bir senaryo ile düştüğü iddia edildiğini gördüm (sanırım doğru olanı bu).

    bu belgeselde ise, başka bir uçaktan yere düşen 2,5 cm'lik bir parçanın, kalkan concorde 'un lastiğine saplanıp lastiği parçalamasından dolayı, kopan kauçukların tekerleklerin fren sistemindeki elektrik kablolarını kestiğine ve gene lastikten kopan parçaların yakıt tankının delinmesine neden olduğuna işaret ediliyordu. ardından akan yakıtla elektrik kablosunun birlikteliğinin de uçağın yanmasına neden olduğu belirtilmişti.

    kazadan sonra yakıt tankları da kevlarla kaplanmış, lastikler de. daha önce anlatıldığı gibi water deflector 'un konumunun sıkıntılı olduğu doğru olabilir. fakat tek farkla; içinden kopan parçaların motora kaçması değil de yakıt tankını delmesi kazaya neden olmuş olabilir. bir önceki paragrafta anlattığım belgeselde kopan lastik parçalarının, dolaylı yoldan veya direkt water deflector'a zarar vermesi nedeniyle yakıt tankına zarar verdiği belirtilmedi. fakat bugüne kadar anlatılmış teorileri ve bu son duyduğumu birleştirirsek son tespitin doğru olduğu kanısındayım.

    not: concorde'un şu an uçamamasının nedeni için: (bkz: sonic boom)
    istek üzerine edit: concorde, çevredeki pencereleri titretecek kuvvette olmasından mütevellit supersonic hızlara çıkamıyormuş. bu nedenle supersonic uçuşlar için tasarlanan bu uçak, subsonic hızlara maruz bırakılınca çok daha fazla yakıt tüketmeye başlamış ve kullanan havayolları için avantajlı olmaktan çıkmış.
    bu nedenle bu tip bir uçak yapıyorsanız tasarımını vs. çevreyi rahatsız etmeyecek şekilde dizayn etmek gerekiyor.

  • şu bizim milletteki milli duygular çok ilginç...

    adamlar bireysel özgürlük anlamında bizim menfaatimize bişeyler telkin ediyor. ama en özgürlükçü platformda dahi bu ecdadımıza sövülmüş gibi algılanıyor... birazcık daha zeki olsalar gerizekalı olacaklarmış.

    ben birleşmiş milletler olsam ne bok yerseniz yiyin derim cevap olarak.

  • babamla hiçbir zaman şahane bir ilişkimiz olmadı. yani her baba kızını sever, o da sever beni biliyorum ama hissettiremez mütemadiyen; sevgi görmemiş ki nasıl göstereceğini bilsin.

    2010 yılında ayrıldım evden üniversite için, o zamandan sonra mesafe de katmerledi gösterilemeyen sevgileri. yokluğuma alıştı, biliyorum; mecburdu, bir daha asla temelli geri dönmeyeceğimi biliyordu çünkü.
    hatta yokluğuma o kadar alışmıştı ki bir keresinde şakayla karışık "benim bir kızım varmış gibi gelmiyor bana bazen" demişti.

    son birkaç yılda değişti babam; babaannemin bakıma muhtaç kalması bariz bir şekilde değiştirdi onu.
    bu esnada kardeşimin bazı hataları oldu; yanlış kararlar, yanlış yatırım hamleleri, yanlış davranışlar, yanlış bir evlilik, bir sürü şey. bu hatalar tüm aileyi maddi, manevi, mental ve psikolojik olarak ciddi şekilde etkiledi.
    kardeşimin hatalarından sonra babam, benim aslında ona hiç sorun çıkarmadığımı fark etti; onlarla olduğum her zaman diliminde babaannemle ilgilenmem de onun bana olan güvenini perçinledi. son zamanlarda bana daha düşkün oldu babam. telefonla aradığında uzun uzun konuşmaya, gerekli gereksiz her şeyi anlatmaya başladı.

    on beş gün önce babaannemi kaybettik. ucu ucuna yetiştim cenazeye. o akşam çok şey konuştuk ailecek, uzun zaman sonra. en sonunda babam "ben şu telefonu kapatıp şarja takayım, sonra da yatayım artık" dedi. hepimiz şaşırdık, babam telefonunu asla kapatmazdı çünkü. kardeşim sordu "baba hayırdır, sen telefonunu hiç kapatmazdın?" diye.
    "telefonu açık tutma sebebim iki kişiydi; birisini bugün toprağa yatırdım, diğeri de bugün yan odada yatacak, açık kalmasına gerek yok" dedi gözleri dolu dolu bana bakarak. sarıldım babama, ağladık uzun süre sarılarak...

    babamın beni sevdiğini söylemesine gerek yok artık, ben bu cümleyi ölsem unutmayacağım.

  • daha yazar olali 3 gun olan bir ergenin sizlamalari. okullar tatil olunca bu cocuklari da bilgisayara verip kurtulmaya calisiyor anne babalari.. sunlarin eline tablet vermeyin sokaga birakin diye kac kere soyleyecegiz!

  • korkmayın birim para hesabı yapmaya gelmedim.

    8 ay önce viyana'ya gelen ricky gervais'in armageddon gösterisine viyana'nın en büyük salonlarından biri olan (en büyüğü de olabilir) wien stadhalle'de kategori c'ye denk gelen bir bileti 60 euro'ya almıştım. bilet

    şu an ise 11 ay sonra aynı salonda olacak cem yılmaz'ın gösterisinin aynı kategori bileti 125 euro kategori c, sıra 11.

    yıllık enflasyonu %20 alsan bile neredeyse 1.5 katından fazla pahalı.

    sanırım bir şeylerin türklere pahalı olması için türkiye'de olması gerekmiyor.

    hangi komedyenin daha iyi olduğunu ise takdirinize bırakıyorum.

    edit: klavye hassasları için rick, ricky olarak değiştirildi. ne çok ruh hastası varmış, sanki bunu konuşuyoruz. müptelaları için, başlıkta cmylmz yazdığım da cem yılmaz aslında. sığmadı da, ondan öyle açtım başlığı.

    edit 2: bilet alıp almadığımı yazmamama rağmen “paran yoksa gitme”ciler ile “alma o zaman bak gör nasıl düşüyor fiyatlar”cılar dolmuş başlığa. konu para olup olmamasından ziyade, o gösterinin ederi. 60€’luk herhangi başka bir şeye 125€ ödemeyi sorun etmiyorsanız zengin değilsiniz enayisinizdir. ya da size göre 125€ da ediyordur, ona da söyleyecek bir şey yoktur.

    işbu entarinin amacı yukarıda belirttiğim kıyası tartışmaya açmaktır. ama bayılıyorum cağnım ülkemin fikir yobazlarına. bizde “bence” diye bir şey yok. “ya benim gibi düşünüyorsundur ya da malsındır” var.