hesabın var mı? giriş yap

  • göbekli olup dar badi giymeleri bir de bu badiyi pantolon içine verip kalın kemer takmaları üstüne bir de bolero giydiyse lanet olsun.

  • oncelikle:

    (bkz: akp kurmaylarinin fantastik beyanlari)

    hemen ardindan:

    (bkz: http://www.milliyet.com.tr/…dik yiyin, enerji verir)

    "rusya’nın başkenti moskova’daki gaz krizi zirvesinden dönen enerji bakanı hilmi güler, “kriz aşılamadı, ab gazsızlıktan donuyor. türkiye ise ab’ye gaz satacak konuma geldi. yunanistan, bulgaristan ve diğer balkan ülkeleri bizden gaz talebinde bulundu” dedi"

    buraya kadar normal, ama devami fena.

    “yenilenebilir enerji konusunda kalorisi çok yüksek bir kaynağımız var, o da fındık. kalori hesabı yaparsanız bir gramında 646 kalori var. doğalgazı, kömürü yiyemezsiniz ama bu kaynağımız aynı zamanda bize üstünlük sağlayan bir kaynağımız. yenilenebilir enerji konusunda da eğer bunu yaygın bir şekilde kullanabilirsek, bir kere üşüme derdimiz olmayacak.

    ikincisi bunun dışında başka avantajları olduğunu sizler de benim kadar biliyorsunuz. ama en azından mineralleri, vitaminleriyle yepyeni bir enerji kaynağını da gündeme getirmeyi diliyorum. bu da bizim yine yüzde 70 potansiyelimizin olduğu bir kaynak. o bakımdan yiyemediğimiz doğalgazın, kömürün yerine böyle bir kaynağın da farkındalığına dikkat çekmek istiyorum."

    yenilenebilir yerine yenilebilir demesi, siz kafanizi yormayin enerji islerine fazla diyip konuyu aganigi naganigiye baglamasi falan, nefis.

    zamaninda cok tartisildi ama, hazir bugunlerde akkuyu'daki nukleer santrali konusuyorken, secim yaklasiyorken hatirlamakta fayda var.

    debe editi: parti falan mi kursak ne yapsak gencler, bu oteki partiler tirt cikti bea.

  • yalın'ın yeniden şarkısı altına yapılan yorumdur. bilmeyenler için; klipte otobüste göz göze gelip aşık olduğu kızı arayan ve sonunda kızla buluşan bir çocuğun hikayesi anlatılıyor.

    --- spoiler ---

    aynısı banada olmuştu = bir kez dolmuşa binmiştim dolmuştaydık, kız arka koltukta oturuyordu beni eliyle dürttü arkadan bi öğrenci alırmısın dedi , orda bakıştık sonra şöföre verdim sonra kız beni tekrar dürttü paramın artanı nerde dedi ben de şöför e söyledim 25 krş aldım kıza verdim bi daha bakıştık ben etkilendim kızdan sonra kızın kulaklığından gelen sesi dinledim , her günüm isyanla dolu falan diye bir şarkı dinliyordu onu aklımda tuttum googl a yazdım arsız bela nın şarkısıymış face den arsız belanın beğenilerine baktım 2 saat ugraştım kızı buldum adı neriman mış bunun facesini ekledim 3 gün sonra kabul etti sonra bana bende seni çok aramıştım dedi , ben de niye aradın dedim ben dolmuşta sana 2 milyon vermiştim öğrenci 1.5 milyon değilmi. nerede benim 250 binim dedi. ben şaşırdım dedim buluşalım bir yerde 250 binini vereyim dedim. sonra bi okulun bahcesinde buluştuk. kız abileriyle birlikte gelmiş. hani lan bu kızın 250 bini dedi bi tane abisi, hepsi orada beni dövdüler. cebimdeki 3 milyonumun hepsini aldılar eve yürüyerek gittim
    --- spoiler ---

  • bbc'de 1 nisan 1957 tarihli panaroma programında yayınlanan ve bbc'nin telefonlarının kitlenmesine sebep olan 1 nisan şakasına konu ağaçlardır.

    efsanevi haber/şaka, ağaç dallarından spagetti eriştelerini bir sepet içerisinde toplayan ve güneşte kurutan çiftçileri konu alıyordu.

    video

    şakayı inandırıcılık ekleyen şey, haberi sunan kişinin, bbc'nin ilk savaş muhabiri richard dimbleby olmasıydı. dimbleby programda, spagetti ağaçlarının en büyük düşmanı olan "spagetti bitlerinin" neredeyse tamamen yok edilmesi sayesinde isviçre'deki spagetti hasadının beklenenden verimli olacağını belirti.

    ayrıca, hasadın veriminden mutlu olduğu gözüken isviçreli kadınların görüntüleri akarken "spagettilerin boylarının eşit boyda olmasının insanların kafasını karıştırdığını" bunun, "spagetti üretiminde mükemmelliğe ulaşmayı başaran sabırlı çiftçilerin sabırlı çabalarının ürünü" olduğunu ekledi.

    haberde, makarnanın anavatanı italya yerine, isviçre'nin konum olarak kullanılmasına ve programın 1 nisan'da yayınlanmasına rağmen izleyiciler spagetti ağaçlarının gerçek olduğuna inandılar. bbc'nin o dönemdeki en üst düzey yöneticilerinden biri olan genel müdür sir ian jacob'ın bile habere inandığı ve doğrulamak için spagettiyi üç ayrı kitapta araştırmak zorunda kaldığı belirtildi.

    bölümün yayınlanmasının ardından yüzlerce kişi bbc'yi telefonla aradı ve haberden övgüyle bahsettikten sonra evde kendi spagetti ağaçlarını yetiştirmek için neler yapmaları gerektiğini sordular. bbc, bu soruyu soranlara şakaya uygun olarak "bir kutu domates sosuna, tek bir spagetti çubuğunu koyduktan sonra beklemelerini" önerdi.

    şakanın bu kadar inandırıcı olmasının bir diğer sebebi de spagettinin 20 yüzyılın sonlarına kadar birleşik krallıkta popüler olmaması da etkiliydi. ingiltere'de spagetti yiyenlerin çoğu, o dönemde marketlerde konserve içerisinde satılan spagettilerden yiyenlerden oluşuyordu. yapımı ve kökeni hakkında çok fazla bilgiye sahip değillerdi.

    sonunda bbc işi tadında bırakıp videonun şaka amaçlı yayınlandığını duyurdu ve izleyicilerin birçoğu hayal kırıklığına uğramasına sebep oldu.

    panaroma adlı programın o dönemdeki editörü olayı anlatıyor.

    spagetti şakası, bbc'nin izleyicilere yaptığı ilk şakaydı ancak son da olmadı.

    nisan 1964'te, izleyicilere kokuları televizyon aracılığı ile iletmenin yolu olan "smellovision" adlı icadın mucidi ile yaptıkları röportaj sonrasında bazı izleyiciler, televizyondan soğan ve kahve kokusu aldıklarını doğrulamak üzere kanalı aradılar.

    1992 cadılar bayramında ise, kötü bir hayalet tarafından saldırıya uğrayan gazetecileri konu alan "ghostwatch" adlı belgeseli yayınladılar. bu belgeselin bazı izleyicilerde travma sonrası stres bozukluğuna neden olduğu bildirildi.

    bbc'nin spagetti ağacı şakası halen tarihteki en iyi şakalar listelerinde yer alıyor.

    sonuç olarak, "spagetti ağacı" bbc'nin aldatmaca programlarının en ikonik olanı ve hala tarihin en büyüklerinden bazılarının listelerinde referans gösteriliyor.

    museum of hoaxes'a göre, spagetti ağacı şakası , viyanalı kameraman charles de jaeger'ın okuldayken öğretmeninin "spagettinin ağaçta yetiştiğini söylesem inanacak kadar aptalsınız" dediğini belirtmesinden esinlenerek ortaya çıktı. görünüşe göre öğretmen haklıydı...

    kişisel bir yorum yapmam gerekirse; (böyle bir gereklilik yok aslında ama yapmak istiyorum)

    şaka, devlet televizyonlarının neden siyasi partilerden bağımsız ve sadece devleti temsil etmesi gerektiğinin de kanıtı gibidir. insanlar, yayınlanan içerik ne kadar saçma olursa olsun arkasında devlet olan bir kurumun doğru söylediğine inanma eğilimindedir.

    ülkemizde maalesef bu güven ortamında eser kalmamıştır. hatta bırakın güvenmeyi, uzun bir süredir, belli başlı devlet kurumlarından yapılan açıklamaların direkt yalan olduğunu düşünüyoruz.

    kaynak: allthatsinteresting

  • toplumun gazını almak için sınır dışı edilir. ülkenin sınırları sınır değil yol geçen hanı olduğu için aynı kişi 5 gün sonra yine türkiye'ye giriş yapar. sonra daha beterini yapıp çeker gider.

    “ceza almamış ilk suçtan daha cesaret verici bir şey yoktur.”
    marquis de sade

  • tavuk ve kırmızı eti muhteşem pişiren ve pişirme işleminden sonra temizlik aşamasının deterjanla değil yarım limon ile yapılması gereken tava.

    şöyle ki; dökme demir tavaların en pahalılarından tutun da en ucuzlarına kadar, temizlik esnasında sabun yada deterjan kullanılmaması gerekir. tava sıcakken (altını kapayıp içindekileri alır almaz) yarım limonun suyunu tavaya sıkıp, oranızı buranızı yakmamaya dikkat ederek suyu sıkılmış limonun kabuğu ile tavanın her yanını hafifçe ovun. hemen ardından yarım su bardağı suyu tavaya döküp, yine oranızı buranızı yakmamaya ozen gostererek musluk altında yıkayın. inatçı kalıntılar varsa bunları deterjan kullanmadan süngerin sert tarafı ile şöyle bir ovalayarak çıkarın fakat unutmayın ki bu tavalar çelik tencere değildir asla ışıl ışıl olmayacaktır, temizliği obsesyona dönüştürmüş kişilerin en baştan bu tip tava ve tencerelere bulaşmaması tavsiye olunur.

    temizlik işlemi bittikten sonra tavanızın paslanmasını önlemek ve ömrünü uzatmak için yapmanız gereken basittir. tekrar ocaga koyun, altını yakın, tüm nem uçsun ve hatta yine el değmez sıcaklıklara ulaşsın. ocagin altını kapayın, sadece 1 yada 2 damlacık yemeklik sıvı yağ döküp kağıt peçete yada kagit havluyu bir kaç kat yapıp tava/tencerenin her yanına iyice yayın, fazladan yağ kalmışsa onu da silin gitsin. bu şekilde ben ölürüm ama tavanız yaşamaya devam eder.

    ayrıca özel olarak bu ikea'nin sattığı tava için diyebilirim ki bazı balıklar hariç, herhangi bir eti daha güzel pişirebilen bir düzenek ile henüz karşılaşmadım, buna başka (ve daha pahalı) dökme demir tava ve tencereler, ağır ateşte barbekü ve türk tipi mangal dahil. çeşitli mangal tutkunu etçil denekler üzerinde ve hatta aynı eti mangalda ve bununla pişirerek de test ettim, kazanan hep bu tava oldu. ikea'yi bunun daha buyuk modellerini de çıkarmaya davet ediyorum.