hesabın var mı? giriş yap

  • çok eski halleri. ne güzel, cadde doğal granit kesme taş kaplı.
    osmanlı dönemlerinde de taş parke.
    cumhuriyetin ilk yılları da aynı asalete sahip bu cadde.
    1950'lerden sonra asfalt ve yoğun trafik ile buluşur cadde.
    1970'lerden bir kare, ara güler imzalı.
    1990'lı yılların sonunda tekrar parke taşa dönüş ve tramvay.
    2005'e kadar ağaçlar bile vardı.
    2014 başlarında tramvay yolu eksenine paralel destek ve araçlar için yaklaşık 1 metre kalınlığında sağlı sollu asfalt yapıldı.
    ve tarihinin en kötü dönemi, bu ne arkadaş? ne estetik, ne doğru dürüst işçilik.

    oynamayın artık caddemizle !!!

    edit: çalışmayan linkler düzeltildi. uyarı için halitkin'e, argentinosaurus'a, eksi was here'a , mabeynihumayun'a ve gabe h coud'a teşekkürler. tamamını ekşi sözlük görsel galerisine attım.

  • kredi kartını bırakmak zor, stratejik olmak gerekiyor.

    1) market alışverişleri :

    market alışverişlerini azaltmak istiyorsan hacı, bir öküz yiyip öyle git alışverişe. test ettim, ne kadar çok yiyip gidersen, o kadar az alışveriş yapıyorsun.

    e bir öküz yiyince, tuvalet kağıdı, şampuan neyse ihtiyacı alıyor çıkıyor insan. alışveriş listesi harici ekmek bile almıyorsun, o derece! öküz diyorum bak!

    2) akaryakıt ücretleri :

    hacı şimdi "ne yaparsam, ben daha az benzin harcarım?" diye bir düşün. eğer benzinli bir araç kullanıyorsan, git lpg taktır, ne duruyorsun? lpg taktırman demek, ayda yüzde 40 daha az benzin parası vermen demek. evet, lpg taktırmakla ilgili bir önyargın olabilir, o zaman bunu oku!

    (bkz: lpg/@uhc)

    haa ben lpg, benzinle uğraşamam diyorsan, az yakan bir dizel araba al, bir de devrinde kullan arabayı. sonra motoru bağırtıp, "çok para veriyorum akaryakıta" diye ağlama!

    3) kredi kartı kullanımı :

    a) kredi kartının limiti bir maaşın kadar olsun. 1.000 lira maaş alıyorsan, 5.000 lira limiti ne yapacaksın? temel matematik diyorum, hacı.
    b) kartını evde unut! bir şey beğendiğinde, eve gidip kartını alana kadar, alacağın o şeyin gereksiz bir şey olduğunu keşfedeceksin.
    c) mümkünse tek slip geçilecek her şeyi nakit al! kartla alınca bedava olyor sanki?
    d) taksitli alışverişler de maaşının dörtte birini geçmesin. duruma göre üçte bir de kabul edilir.

    4) indirimli mağazalar :

    en dikkat edilmesi gereken bu. kapıda "kapatıyoruz" yazıyorlar ama kapatmıyorlar, uyanın artık yaa? buralara giderken bütçeyle gidin. 100 liraysa 100 lira. "aaa ama bu çok ucuz, kaçırmaman lazım" diyorsan, alacağın diğe şeyden vazgeçicen.

    ekonomi demek, sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçları karşılamak demek! unutma bak bunu!

    5) şöyle bir dolaşmak!

    şöyle bir dolaşmak demek, vitrinlere bakmak demek. vitrinlere bakmak demek, alışveriş yapmak demek. "şöyle bir dolaşmak" öyle olmuyor maalesef. kendimizi kandırmayalım.

    6) kız/erkek arkadaşa hoş görünmek!

    kız ya da erkek arkadaşın seni seviyorsa, en son bakacağı şey kıyafetin olur. bir çeki düzen ver kendine, yeter! bu beğeniyi sağlamak için de çok para ve çok fazla elbiseye gerek yok. kafi olanı sağla, yeter!

    ...

    evet, stratejik olmak zor. hayat bu, burada atıp tutuyoruz ama 2 kere 2 hakikaten hayata sökmüyor. gene de çok zor değil be, kurtulabilirsin bu kredi kartından.

    - ne demiş obama?
    + yes we can!

  • birgün sedat'la kanzuk dürümcüde bi'şeyler yiyorlar ve bir yandan da hararetli hararetli sözlüğün ticari itibari ve sansür konusunu tartışıyorlarmış. bir türlü aralarında sorunu çözemedikleri için, ikinci dürüm siparişlerini getiren garsona sormaya karar vermişler.

    neyse garson gelmiş. sedat dönmüş ve demiş ki,

    - hey garson şimdi sana, bir şirket yüzünden 1.300 yazarı uçuracağımı, 6.400 entryi sansürleyeceğimi, 150 başlığı tamamen sileceğimi ve şu ayranı da yere dökeceğimi söylesem ne dersin?

    - iyi de ayranı niye döktün aq :/

    cevabını alınca kanzuk'a dönmüş ve demiş ki,

    - dostum sana sözlükte sansürün kimsenin sikinde olmayacağını söylemiştim...

  • bu ülkede sağcıların da solcuların da liyakat derdinde değil, yandaş derdinde olduklarını gösteren başlıktır.

  • anahtar kelimeler: muhammed, ali, necmettin, prof, şeriat, mekke, umre, suud, taciz, hapis.
    kader işte, önüne geçilmiyor.

  • bu mantikla sucu allaha yuklemek de mumkun. fantastik bir ulkeyiz.

    --- spoiler ---
    sayın demirel’in 1991 yılında popülizm sonucu emekli yaşını 38’e kadar indirmesidir. o dönemde de ssk’nın genel müdürü kılıçdaroğlu’dur.kilicdaroglu'nu da yaratan allahtir.
    --- spoiler ---

    edit: taytsiz kral'in uyarisi ile, -de ayri.