hesabın var mı? giriş yap

  • yeri geldigi zaman birlikte ibadet edilebilecek, pilavli, maklubeli sohbetler gibi sosyal aktivitelere birlikte gidilebilecek, hak yolundan sapmayan muminlerin arandigi ilanlardir.

  • cok degisik veya sasirtici bir konusu ve kurgusu olmamasina, burada da defalarca bahsedilen bir suru mantik hatasi barindirmasina ragmen ilginc bir sekilde surukleyici ve sıkmadan akip giden dizi. oyunculuklar, mekanlar ve cekim iyi olmus bence. bir de beck i oynayan kiz jennifer lawrence’a benziyor fazlaca.

  • adını katar’ın telefon kodu ve 974 geri dönüştürülmüş konteynırdan alan (bkz: stadium 974), turnava sonrası sökülüp tunus’a hediye edilecek dünya kupası statlarından birisi bu şekilde değerlendirilmiş olacak.

  • gittiğim ilk biletli tiyatro oyununda başrol oynamıştır. 2071'de türkiye oyununa, wikipedia'ya göre 1994 yılında, anneme ısrar ettiğim için, tek başıma gitmiş, kendisini ve tüm oyunu büyülenerek seyretmiştim. annem bir tek bilet almıştı, ama oyunu eve yakın bir yerde sanıyordu, halbuki oyun uzaktaydı ve ben çok istemiştim izlemeyi. o da dışarıda oyun bitene kadar beni beklemişti. 9 yaşında bir çocuk olan bendenizin tek başına oyuna gelmesine şaşıran diğer izleyiciler, bana oldukça ilgi göstermiş, içecek yiyecek ısmarlamış, hatta oturduğum zemini yükseltmek için montlarını koyup görebilmemi sağlamışlardı. gördüğüm ilgi karşısında muazzam bir gururla oyunu seyre dalmıştım. oyunda, rasim öztekin'in karakteri, günümüzde (1994) dondurulmuş, 2071'de uyanmıştır. türk lirası dolar karşısında değer kazanmakta (1 türk lirası 82 dolar gibi bir radyo anonsu vardı), kadınların baş tacı edildiği ve atatürk'e büyük saygı duyulan, ona hiç hakaret edilmeyen bir gelecek öngörülüyordu. 2071'deki her şeye şaşırıyordu ama bu üç şeyi unutmuyorum. zira her biri en büyük alkışlara sahne olmuştu, özellikle atatürk kısmı - usta oyunun sonunda bu kısımdan bahsediyor, alkışlar salonu yıkıyor, ben ise tüm alkışlar arasında büyük fark yaratan son atatürk alkışıyla bir başka gururlanıyordum.. ustaya saygıyla.

  • aynı ilçenin bir başka semti olan moda boyunca bunun masalı versiyonunu yapan, üstüne üstlük bir de fahiş fiyat ödeyenlere göre daha akıllı bulduğum genç arkadaşlardır. afiyet olsun.

  • resmen videodan medeniyet fışkırıyor. (ironi değildir)

    - yiyişen merve
    - ortalığı birbirine katmayan katılımcılar
    - öğrencisini rencide etmeyen bir öğretmen

    merve, şu ülkede şöyle bir olay başına gelip de seni linç etmeyecek bir avuç insan var ve sen onların arasındasın, kıymetini bil.

  • türkiye’nin görüp göreceği en iyi komedi dizilerinden biridir. ama asıl üzücü olan farkında olmadan eski türkiye’nin son anlarını yaşadıklarımızdan, türkiye’nin biraz da olsa yaşanılabilir olduğu zamanlardan olması. dizinin karakterleri ve hikayeleri de hep bu yönde gelişmiştir o yüzden.

    mesela tahsin bey son derece ataerkil, taşralı bir zengindir. kızının akşam çıkmalarına, oğlunun/yeğeninin içip eve gelmelerine karşı çıkar. ramazan’da oruç tutar. ama milli bayram kutlamalarında şampanya içer. bu arada doğum günü 29 ekim’dir.

    bülent onaran ortalama bir türk profiline göre oldukça aykırı, elitist, avrupai, zamanın şartlarına göre fazla özgürlükçü bir karakterdir. ama fransa’nın ermeni soykırımını tanıdığı zaman “fransızlara kızıyorum azizim” diyerek tepkisini göstermiştir. çakma solcu değil gerçek bir aydındır.

    burhan dizinin en sahtekar, çıkarcı, paragöz, güvenilmez karakteridir. izzet’in makbule’yi dövdüğü sahneden sonra makbule “dağlısın sen, o beğenmediğin burhan bey saçımın teline bile dokunmaz” der. sonrasında evdekilere morarmış suratıyla yakalanmamak için burhan’ın evine gider. hatta burhan ortalık karışmasın diye makbule’yi dövdüğünü iddia edip sacit’ten dayak yemeyi göze alır.

    sacit demişken, kumarbazın tekidir. sertaç ve tacettin ile arkadaş olduğu sahnede sokaktan geçen iki adam fatoş’a açık giyindiği için laf eder, onlara size ne oluyor deyip kavga ederler.

    kubilay dünyadaki gelişmelerden son derece uzak, aileden varlıklı bir iş adamıdır. apolitiktir. o bile sacit ve osman’ın kara çarşaflı kadın kılığına girip sokak röportajı yaptıkları sahnede fatoş bir kadın olarak buna karşı çıktığını söylerken, kubilay, yuh artık, pes dedirten yakışıklılık, “belki o da kendini öyle rahat hissediyor, niye karışıyoruz ki” der.

    avrupa yakası’nda ramazanda eğlenceler düzenlenir, bayram ziyaretleri son derece önemlidir ama bir yandan yılbaşılarında dansöz çıkartılır, 29 ekim kutlanır. bizim çocukluğumuzdan beri gördüğümüz türk kültürünün televizyondaki son örneklerindendir. kapıcı ailesinden sütçüoğlu rezidansına, taşralı burhan’dan iş adamı kubilay’ına kadar bugün tamamen kutuplaştırılmış laik-müslüman kültürünü bir potada eritmiştir.

    oyuncuların performansı, senaryonun mükemmelliği bir yana, şu an içinde bulunulan toplum şartlarından dolayı bir benzerinin gelmesi imkansızdır. bugün “bizimkiler” den nasıl bahsediliyorsa bir 20 sene sonra da ondan benzer şekilde bahsedilecektir.