hesabın var mı? giriş yap

  • türkiyeli kızın yağmurla tanışmasıyla yakından uzaktan alakası yoktur.
    türk bebek olsa, annesi astronot kıyafeti giydirir öyle çıkarırdı.

  • geçtiğimiz günler şunu yaşadım; eşimle yemek yedikten sonra restorandan çıkarken ben biraz geride kaldım önüme iki genç kız atladı, eşim de ben geliyorum düşüncesi ile kapıyı tutuyor tabi kızlarımız da sandı ki onlara özel yapılmış bir hareket.* kapıyı tutuyor diye teşekkür etmek şöyle dursun yan yan bakıyorlar filan. salak bunlar, ciddi söylüyorum kafaları çok çalışmıyor ondan üzerinize alınmayın beyler.

  • doktor değilim ama madem doktor maaşında bu kadar gözünüz var, o zaman siz de doktor olun. maaşı hak etmediğinizi düşünürseniz de artık kızılay'a bağışlarsınız..

    tanım:
    miktarı insanlara dert olmuş ücret

  • fakirin, garibanın derdini en net gösterir karedir. ekmeğinin peşindeki adam, kelle koltukta bile olsa, ekmeğinin peşindedir. garibanlık budur. köftesi canından önce gelen köfteci olmaktır garibanlık.

    bu gebeşlerin hakkını yediği adamdır bu dayı. çalıştığından azını alan, çoğunu kaptıran dayıdır.
    babandır,
    dedendir.

    sensindir.

  • biz anadolu'ya göç ederken; çinliler falan bizim arkamızdan, "gerçekten gittiler mi lan" diye baktıkları için gözleri kısılmış.

  • "kimse sınanmadığı günahın masumu değildir"

    debe: biryudumkitap.com e-posta kutunuza her sabah 5 dakikada okuyabileceğiniz, en iyi hikâye ve roman pasajlarını gönderir. abonelik için adınızı ve e-postanızı bırakmanız yeterli. her sabah saat 08:00'de e-postanızı kontrol edin. üstelik ücretsiz

  • birkaç günlüğüne gittiğim ailemin evinde, yatağımda huzurlu bir şekilde uyurken, birden çalan cep telefonumla uyandım.

    arayan babanem. gecenin o saati olduğuna göre ilk önce kötüleşti mi, bir rahatsızlığı mı var diye düşünüyor insan tabi. meraklandım haliyle. ama neyse ki sabredemedi, arama sebebini açıkladı bir solukta: "iclal aydın!!" dedi nefes nefese, "iclal aydın'la tuna kiremitçi boşanmış!!!!"

    ağzımdan öyle bir şaşırma nidası, öyle bir "aaaaaaa aaaa!!!" çıkmış ki, ilk önce zaten uykusu hafif olan annem uyandı. yanıma geldi merakla, "nolmuş nolmuş diye?"

    ilk önce cevap veremedim. eeee dile kolay! neden sonra kendime geldim de, "anne, anneciğim.." diye başladım konuşmaya... sonrasında ağzımdan kelimeler dökülüverdi zaten: "iclal aydın'la tuna kiremitçi boşanmış!!!!"

    annem ilk önce inanmadı. sonra betülay teyzeleri aradı, onlar da ayaktalarmış, yeni öğrenmişler. hatta fikret amca donuyla sokağa çıkıp koşturmaya başlamış.

    babam ise daha serinkanlılıkla karşıladı bir muazzam haberi. ancak haberi ilk verdiğimdeki donuk ifadesi hala gözümden gitmez. "vay babamın şarap çanağı..." diye dile getirdi sonra usulce şaşkınlığını "vay be!"

    kardeşimin yaşı henüz biraz küçük olduğu için yeterince idrak edememişti belki haberin önemini. lakin o da teker teker arkadaşlarını aramaya başlamış, bu anını onlarla paylaşmak istemişti belli ki. gözleri kocaman açılmış, hayret ve şaşkınlık içinde ulaşabildiği kadar insana ulaşmaya çalışıyordu.

    sonra ne mi yaptık? pencereleri açıp haykıralım mı diye düşündük ilk önce, ama hastaları, yaşlıları aklımıza getirdik sonra. bu saate böyle bir haber almayı herkesin bünyesi kaldıramazdı kuşkusuz.

    yapılacak birşey yoktu, yatıp ertesi gün olacakları beklemek kalıyordu bize artık.

    tabi uyku tutarsa artık...