hesabın var mı? giriş yap

  • günümüz gerçeği olan durum.

    eskiden ulan şu kadar param olsa ne güzel olurdu dediğim hiç bir şey güzel değil lan sanki, hepsi anlamını yitirdi gitti sanki...

    220 lira krediyi her ayın 7'sinde çekerken ulan az daha olaydı neler yapmazdım diyordum, çünkü 220 anca yetiyordu biraz özel tüketime girsen diğer ayın 7'si gelmek bilmiyordu. her seferinde ulan az daha olsaydı fikri... şimdi oldu bilmem kaç katı para geçiyor elime, ulan sanki içime öküz oturdu, o zaman heyecanlı gelen yaparım dediğim hiç bir şeyi yapmaz oldum.

    laptop vardı bir tane emektar, üniversiteyi bitirdim onunla. üniversite zamanı param olsa da çılgın bir laptop alsam diye bir hayal vardı. param oldu, şirket ondan daha takoz bir laptop verdi, o laptop'u da babama verdim haber falan okuyor. şuan yeni bir laptop alma isteğim sıfır. ne yapıcam ki lan. oyun oynardım eskiden şimdi oyun hevesi de kalmadı ve bu heves öyle hızlı yok oldu ki, farkettiğimde oturup ağlayasım geldi. bir iki kez call of duty falan açtım, yok olmadı.

    telefon, ulan para olsa en iyi işlemcisi, kamerası olanı alacaktım, param oldu aldım bir iphone, iphone'un iphone olduğu zamanlar ama hani 3gs'e ooooouuuv dediğimiz, hiç mutlu etmedi lan, hayal ederken daha mutluydum. baktım hiç bir fonksiyonunu kullanmıyorum verdim anneme. kendime bir samsung aldım, çift hatlı, akıllı olmayan bir model.

    ilk yatırım için ev hayalleri kuruyordum, artık kurmuyorum. alsam da mutlu olmayacağım biliyorum. bankalar falan mutlu olurdu ama onları mutlu edecem diye kendimi borca sokasım da yok. mutluluğu aramaya devam edeceğim bir süre daha. bakalım bulunur herhalde bir şeyler.

    neyse diyeceğim, öğrenciyken olan hevesi kaybetmeden yapabildiğinizi yapın lan, sonra öküz oturuyor cidden içinize.

  • otelde müsterim var, onu alacagim diyor. bunu söylemek yirmi saniye elleri titredikten sonra aklina geliyor. polis arabasini baglarken calistigi taksi duragini arayip "beni polis durdurdu. falanca otele yeni taksi gönderin" demek aklina gelmiyor. nereden baksan saygisizlik, nereden baksan düsük zeka.

    taksiyi yol kenarindan durdurmaya calisan müsteriyi cani istemedigi icin almadi. adamlar taksicilik degil rakipsiz tekel olarak "vip tasimaciligi" yapmak istiyorlar. aracin her tarafina "lüks taksi" yazmis olmalari bile "normal müsteri almayiz" sinyali veriyor. bir insanin "ben polisleri kandiririm" demeden önce kendi zekasini tartmasi sart.*

  • enfes bir belgesel. kıskandırıyor. bunu yapanın, çekenin, hissedenin, hatta editleyenin, hatta kablo taşıyıcının yerinde olmak istiyor insan. çok samimi, iyi niyetli, kasıtsız, kontrollü bir film.gitmeli, görmeli, hissetmeli, eve de bir adet dvd sini alıp aradabir yeniden yeniden izlemeli insan.

  • fulbright bursları amerikan ve türk hükümetinin ortak para akıttığı bir havuzdan verilerek amerika'da yüksek lisans-doktora imkanı sağlar. hükümet kaynaklı bir burs olduğu için prestijlidir. her ne kadar amerika'ya gidiş için iyi bir destek olsa da* sizi amerikanın en iyi üniversitelerine göndermek için her şeyi karşılamaya yetecek bir burs değildir. o kadar çalışır hayvan gibi mezuniyet ortalaması ve toefl gre skorları elde edersiniz ama yine de yıllık 40000 50000 dolar tuition masrafı olan okulların kapısının önünden geçemezsiniz fulbrightlıyım diye**. bu nedenle okul tercihlerini yaparken çok yükseklerden uçamazsınız. bu durumda bile gittiğiniz eyalete göre aylık olarak verilecek olan para sizi krallar gibi yaşatacak bir meblağ değildir ve burs doktora-yüksek lisans farkı gözetmeksizin 2 yıl süreyle verilebilmektedir.

    iki hükümetin ortak çabasıyla insanların iyi bir eğitim alabilmesini sağlamak kulağa hoş gelir. ama bu denklemde de düdüklenen ülke türkiye olmaktadır. çünkü iki kaynaktan para gelmekte fakat bu paranın tamamına yakını * amerikaya gitmektedir. burs gidiş dönüş uçak biletinizi karşılayacaktır* ama türk hava yollarından almayacaksınız bileti. ancak delta airlines gibi amerikan bir hava yolundan alırsanız bursunuz dahilinde alınabilir biletiniz. onun dışındaki paranın çoğu zaten okul tarafından eğitim ücreti* olarak alınacaktır kalan kısım da sizin orada yaşamanız için gerekli masrafları teşkil edecektir. bu açıdan bakınca nasıl düdüklendiğimiz açıklık kazanır sanırım.

    ama bunlar fulbright bursunun amerikada yüksek lisans için iyi bir imkan olduğu gerçeğini değiştirmez ve amerikada bu bursun limiti dahilinde olup da türkiyedeki benzer bir yüksek-doktora programlarından daha çok şey bulabileceğiniz bir çok okul vardır. sonuçta nature'daki science'daki makalelerin tamamı harvard stanford yale çıkışlı değildir. önemli olan gittiğiniz yerde sizin çalışma kapasiteniz ve azminizdir. bu bilgiler ışığında alınan burs afiyetle yenmeli ama herşeyin pespembe olmadığının da farkında olunmalıdır.

  • geçen akşam avea prime'a geçmeye çalıştım. zaten faturalı avea müşterisi olduğum için 69 tl'lik paket seçmem gerekiyormuş. sonra baktım avea'da daha düşük internet kotası ile 59 tl'lik bir paket var. ona geçmeye çalıştım, olmadı.

    sonra internette avea, turkcell, vs. uğraşırken donanımhaber forumuna denk geldim. çok basit bir taktik öneriyordu. ara avea'yı, faturasız hatta geçmek istiyorum, de; gör sonucunu, diyordu.

    aradım ertesi sabah. mevcut paketim pahalı geliyor, yetmiyor, faturasız yap beni dedim. anında %50 indirim teklif ettiler. aylardır meğer boşuna ödüyormuşum o parayı. sonra ben yetmiyor bu internet vs. dedim. tak iki katına çıkarttı interneti. çok para dedim, tak %15 indirim yaptı yıl sonuna kadar.

    durduk yere daha ucuza, daha çok internet kotasıyla ve avea prime avantajıyla paket değişikliği yaptım.

    tüm sebebi de bu ölücü arkadaşlardır. ne diyim, çok yaşasınlar!

  • tartışmaktır.
    öyle ya da böyle insanlar sinirliyken verdikleri tepkiler ile size duyduğu sevgi ve saygıyı açığa vuruyorlar. en gözünüzde büyütüp saygı duyduğunuz, değer verdiğiniz insanlar hakkında dahi yanılabiliyorsunuz. tartışma anında kulaktan dolma, saçma sapan, emin olmaya dahi zahmet etmediği konular ile yargılayıp infaza kalkışıyorsa ve hatta yine bu sebeple sizi bile isteye kırıp kaybetmeyi göze alıyorsa zaten kişide hiç bir zaman yer edememişsinizdir.
    eğer ki dinliyor yapıcı davranıyor ve emin olduğu mantıklı sebepler sunup çözüm arıyorsa afiyet olsun olmuş demektir.

  • %50 joker hakkı yerine, seyirciye sorma joker hakkını kullansaydı, şimdi hiç bu kadar sorun yaşamayacaktı.

  • pogonofobi, sakal korkusudur. genellikle, sakallı bir kişiyle yaşanan endişe verici bir olaydan veya sakalın kişinin yüzünü gizlemesinden hoşlanmama durumu ile ortaya çıkabilir.

    pogonofobisi olan kişiler sakallı kişilerden kaçınırlar. sakallı bir kişinin fotoğrafına bakarken bile endişe duyabilirler. genellikle sakalı kişilerle arkadaş olamazlar ve sakallı biriyle konuşurken aşırı gergin olurlar.

  • bu dizide de görüyoruz ki ejderha denen hayvanat küçükken sevimli mi sevimliyken ergenlik dönemiyle birlikte birden ibneleşmeye başlar. başına buyruk hareketler, anneye babaya karşı gelmeler falan. charizard'dan beri bu böyle.