ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi itiraf
-
maaş almaya 19 gün, cepte 24 tl var. her gün 1 tl harcasam 5 tl artıyor. bu kadar nakiti üzerimde taşımaya korkuyorum. birileri paramın peşinde, takip edildiğimden şüpheleniyorum sözlük.
atm'den hep 90 tl çeken insan
-
100 veya 200’lük banknotu nerede bozduracağım diye düşünmeyen kafası rahat, küçük hesapların insanıdır.
kucağında küçük kızıyla pitbull vuran adam
-
canlı bomba gibi koşan terörist köpeği cehenneme göndermiştir. ellerine sağlık.
bir ölü diriltme hakkı verseler diriltilecek kişi
-
mustafa kemal atatürk
türklerin düşük hızlı interneti tercih etmesi
-
pahalı çünkü aq.
boş beleş açıklamalardır.
zenon paradoksları
-
achilles ve kaplumbağanın yarışını konu alan paradokslar. (bkz: cevaplamasi zor sorular/4)'te bir tanesi ele alınmış. bu paradoksun basitleştirilmiş iki versiyonu şöyledir:
1- amacımız a noktasından b noktasına gitmek olsun. bu yolu tamamlamak için önce yolun yarısını hele bi katedelim. geri kalan yolu yeni gorev olarak ele alalım ve aynı yaklaşımla hele bir yarısını gidelim bakalım.. bir süre bu şekilde devam edelim. sonra birden anlayalım ki, ne kadar gidersek gidelim, bu yol hiç bitmez, çünkü sonradan mutlaka gidecek bir "öteki yarı" kalır.
2- aynı problemi ele alalım. a'dan b'ye gitmek için öncelikle mesafenin yarısını "hele bi" katetmek gerekiyor. peki bu "yarım" mesafeyi aslında katedebilmek için öncelikle onun da yarısını katetmemiz gerekmiyor mu? hayhay, edelim fakat bu "çeyrek" mesafenin de öncelikle ilk yarısını bitirmemiz gerekmiyor mu ki sonradan diğer yarısını düşünelim? aaa ilk paradoksta anlatılan "hedefe ulaşamamak" şöyle dursun, yerimizden bile kıpırdıyamıyormuşuz demek ki.
zenon sanırım burda sapıtıyordu, lafı "hareket yoktur" demeye getiriyordu. örnek olarak da şöyle bir paradoksla çıkagelmişti.
3- havaya bir ok attığınızı düşünün. bu ok size hareket ediyormuş gibi gelebilir, sebebi x süre içinde y kadar mesafe gitmesidir. x'i küçük aralıklara bölün, birer saniye mesela, o zaman diyebilirsiniz ki birinci saniye boyunca ok şu kadar gitti, 2. saniyede şu kadar, bunları topladım y'yi verdi. zaman aralıklarını daha da küçültelim, hatta öyle küçük olsunlar ki, bir daha bölünemesinler, buna "an" diyelim. şimdi bakalım bu ok "an" sürede ne kadar mesafe gider? hiç gitmez. (okun fotoğrafını çektiğinizi düşünün, ok fotoğrafta durmaktadır değil mi?) e her "an" 0 mesafe giden bir ok nasıl olur da hareket eder?
zenon'un devrinde büyük ihtimalle infial yaratan bu paradokslar yıllar sonra limitin, sonsuz toplamın vesairenin devreye girmesiyle çözülüvermiştir.
anadolu insanının çok da saf ve temiz olmaması
-
cumhuriyet tarihi, anadolu insanına medeni ve ilerici bir gömlek giydirmek istedi. lakin bu gömlek bize uymadı.
peki akp denilen oluşum ne yaptı? tam da populist bir oluşumun yapması gerekeni yaptı. kitle ne istiyorsa onu verdi.
- bu halk ilerlemek değil kısa yoldan zengin olmak istedi, akp yaptı.
- bu halk dedeleri gibi yaşamak, dünyaya gözlerini kapamak istedi, akp yaptı.
- bu halk dinle uyuşmak istedi, akp yaptı.
- bu halk bilimi değil gericiliği istedi, akp verdi.
ve sonunda anadolu halklarının gerçek yüzünü görmüş olduk bizler de. kendimizi kandırmayalım. akp halktır, halk gericidir.
kemal kılıçdaroğlu'nun giydiği ayakkabı
-
kutusunun akp'ye bağışlaması şart olan ayakkabı.
sen serenay'sın ne giyersen o
-
"sen bihter ziyagilsin" cümlesi karşısında diz çöküp tövbe isteyecek cümle. "sen serenaysın" ne be, serenay ne?
avam kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler
-
talha (söylemesi ne kadar zor ama adam koyuyuor)
yarra ( bir de bu kız ismi kulaklarımla duydum yarın bi gün sevigilisi olsa sahiplenerek adını söylese sıkıntı hani
ayşem aslım gibi bir m eki ile)
tuana (dilimizle aşırı alakasız olduğu için zaten söyleyemiyoruz bile tooana tarzı birşey söyleniyor)